İntihar eden polisin varislerine borç çıkarılabilir mi?

Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinin vermiş olduğu görüşlerden biri, görevden uzaklaştırıldığı dönemde intihar eden Emniyet Amirine ödenen aylığından 1/3 oranına tekabül eden tutarın varislerine borç çıkartılıp çıkartılmayacağına ilişkindir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Aralık 2021 14:03, Son Güncelleme : 23 Aralık 2021 12:04
İntihar eden polisin varislerine borç çıkarılabilir mi?

Müşavirlik bu hususa ilişkin şu huşulara yer vermiştir:

1- Görevden uzaklaştırılan personelin o aya ait peşin ödenmiş aylıklarının, görevden uzaklaştırma tedbirinin ilgililere tebliğ edildiği tarihten sonrasına ilişkin kısmının 1/3 ünün ilgililer adına borç çıkarılması gerekmektedir.

2- İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın yersiz veya fazla ödediği meblağı her zaman geri alabilecektir.

3- Tebliğde belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, bu ödemelerin belirtilen süreler içinde fazla veya yersiz ödeme yapılan kişilerden vefatı halinde hükmü uyarınca mirasçılarından talep edilebilecektir.

4- Somut durumun tebliğde belirtilen istisnalar dışında kalıp kalmadığı hususunun ise harcama yetkilisince değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

GÖRÜŞ SIRA NO: 7/C.2. (2019/735)

İNTİHAR EDENİN VARİSLERİNE BORÇ ÇIKARTILMASI

GÖRÜŞ İSTENİLEN KONU:

... tarihinde Valilik Makamının onayı ile görevinden uzaklaştırılan ve ... tarihinde intihar eden Emniyet Amiri .......'a, .... Dönemine ait aylığından 1/3 oranına tekabül eden tutarın varislerine borç çıkartılıp çıkartılmayacağı hususunda oluşan tereddüde ilişkindir.

İLGİLİ BİRİMİN GÖRÜŞÜ:

İlgili birimin konuya ilişkin görüşü; "Yukarıdaki mevzuat ve hükümleri incelendiğinde, kişilerden alacaklarda yapılması ve uyulması gerekenler açıklanmış olup, varislere yönelik herhangi bir açıklamaya yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, aylık ve aylıkla birlikte ödenmesi gereken diğer mali hakların peşin ödenmesinden kaynaklanan ve Devletin malvarlığında bir azalma, kişinin malvarlığında ise bir çoğalma olduğundan, 818 ve 6098 sayılı borçlar kanunu hükümlerine göre sebepsiz zenginleşme nedeni sayıldığından, kamu alacağının kişi adına borç çıkartılmasını ve varislerden tahsil edilmesi gerektiği düşünülmekte olup ." şeklindedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

1-2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

2-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu

3-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

4-Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğ (Sıra No:16)

AÇIKLAMALAR:

Konuya ilişkin olarak mevzuat incelendiğinde;

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Görev ve Sorumlulukları, Disiplin Kovuşturulmasında Güvence" başlıklı 129 uncu maddesinin ikinci fıkrası; ".Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir." hükmünü içermektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Kişisel sorumluluk ve zarar" başlıklı 12 nci maddesinde; "Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.

Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır.

Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir." hükmü yer almaktadır.

657 sayılı Kanunun "Görevden uzaklaştırılan veya görevinden uzak kalan memurların hak ve yükümlülüğü" başlıklı 141 inci maddesi; "(Değişik: 30/5/1974 - KHK-12; Aynen kabul; 15/5/1975 - 1897/1 md.) Görevden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördüğü sosyal hak ve yardımlardan faydalanmaya devam ederler.

143 üncü maddede sayılan durumların gerçekleşmesi halinde, bunların aylıklarının kesilmiş olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini aşan kısmı, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle değerlendirilir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Mirasçılar tarafından" başlıklı 599 uncu maddesi; "Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.

Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.

Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler."

Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğinde (Sıra No:16);

"Kişilerden Alacaklar

Bilindiği gibi;

1- Bütçe içi ve bütçe dışı işlemlerden doğan yersiz, fazla ve haksız ödemeler,

.

6- Yukarıda sayılanlar için tahakkuk ettirilecek faizler ile Bakanlıkça kişilerden alacaklar hesabında izlenmesi gerektiği bildirilenler, kişilerden alacaklar konusunu oluşturmaktadır.

Kişilerden alacakların sürüncemede bırakılmadan ve zaman aşımına uğratılmadan takip edilerek, kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi esastır.

Kişilerden alacaklar konusunu oluşturan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin geri alınmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemlerin borçlular tarafından dava konusu edilmemesi veya idare aleyhine sonuç doğuracak işlem tesis edilmemesi bakımından, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, 14/6/1974 tarihli Resmi Gazete' de yayımlanan 22/12/1973 tarihli ve E. No. 1968/8, K.No.1973-14 sayılı kararının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Anılan kararda;

- İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın geri istenmesine bir mahkeme kararına lüzum olmadan işlem tesis edebileceği ve bu işleme karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay'ın görevi içinde olduğu,

- İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği,

- Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, 60 günlük süre geçtikten sonra geri istenmesinin mümkün olamayacağı,

belirtilmiştir.

Buna göre;

1- a) Kanuna aykırı şekilde yapılan terfi veya intibak işlemine ya da başka usulde yapılan yersiz veya fazla ödemeye o memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi ya da idareyi aldatıcı belge ibraz etmesi sebep olmuşsa,

b) İdarece yapılan işlem, yapıldığı tarih itibarıyla, idare hukuku yönünden yoklukla malül (sakat) ise ve özel hukuk yönünden de mutlak butlan ile sakat olmuşsa,

c) Yapılan terfi ve intibakta memurun kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata mevcut olduğu halde idareyi haberdar etmemişse,

yapılan fazla ödemelerin dayanağı olan hukuka aykırı işlemlerin, 60 günlük süreye bağlı kalınmaksızın her zaman geri alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu hukuka aykırı işlem sebebiyle yapılan fazla, yersiz ve haksız ödemelerin geri alınmasında genel hükümlere göre zaman aşımı süresinin dikkate alınması gerekmektedir.

2- Yukarıda belirtilen istisnai haller dışında kalan ve idarenin kendi ihmali ve bilgi azlığı gibi nedenlerden kaynaklanan idari işlemlere dayanılarak yapılan fazla ve yersiz ödemelerin ise (Örneğin; bir memura, memurun bilgisi dışında idarece fazla ve yersiz maaş, ücret, tazminat ... ödenmesi gibi), ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük dava açma süresi içinde geri istenmesi mümkündür. Bu durumda kamu görevlilerinin herhangi bir tazmin kararıyla karşı karşıya kalmamaları için, fazla ödenen paraların genel hükümlere göre zaman aşımı süresi içinde tahsili gerekmektedir." şeklinde belirtilmiştir.

HUKUK MÜŞAVİRLİĞİNİN GÖRÜŞÜ:

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde;

Görevden uzaklaştırılan personelin o aya ait peşin ödenmiş aylıklarının, görevden uzaklaştırma tedbirinin ilgililere tebliğ edildiği tarihten sonrasına ilişkin kısmının 1/3 ünün ilgililer adına borç çıkarılmasının gerektiği,

Bütçe içi ve bütçe dışı işlemlerden doğan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin kişilerden alacaklar konusunu oluşturduğu, kişilerden alacaklar konusunu oluşturan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin geri alınmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemlerin borçlular tarafından dava konusu edilmemesi veya idare aleyhine sonuç doğuracak işlem tesis edilmemesi bakımından Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının göz önünde bulundurulduğu,

Bu çerçevede; idarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın yersiz veya fazla ödediği meblağı her zaman geri alabileceği,

Tebliğde belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, bu ödemelerin belirtilen süreler içinde fazla veya yersiz ödeme yapılan kişilerden vefatı halinde Medeni Kanunun 599 uncu maddesinin "Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. .miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar."

hükmü uyarınca mirasçılarından talep edilebileceği, Somut durumun tebliğde belirtilen istisnalar dışında kalıp kalmadığı hususunun ise harcama yetkilisince değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber