Eğitim Sen: Karar bizi 17 aralık öncesinde sıkıntıya sokacak

Haber Giriş : 15 Kasım 2004 00:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tüzüğünde, "bireylerin anadillerinde öğrenim görmesini savunur" maddesinin bulunduğu gerekçesiyle hakkında açılan davadan beraat eden Eğitim-Sen'e yönelik kapatma davasının Yargıtay'da bozulması, sendikanın Genel Başkanı Alaaddin Dinçer'in tepkisini çekti.

Dinçer, "Hızlandırılmış bir karar, acele verilmiş bir karar. 17 Aralık öncesinde oldukça sıkıntıya sokacak bir karar" dedi. Eğitim Sen yönetimi Çarşamba gününden itibaren eylem takvimini belirleyecek.

Edinilen bilgilere göre, gerekçeli kararda, anayasaya göre Türkçe'den başka bir dille eğitim yapılamayacağı ve bu nedenle sendikanın kapatılması gerektiği yer alıyor. Böylece, Eğitim Sen ile ilgili yargılama süreci yeniden başlayacak. Ankara 2. İş Mahkemesi kararında direnirse kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verecek.

Birgün'ün sorularını yanıtlayan Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, kararın "hızlandırılmış" olduğunu belirterek, "Bu karar 17 Aralık öncesinde Türkiye'yi oldukça sıkıntıya sokacak bir karardır. Biz başından beri bunun siyasi bir karar olduğunu söylüyorduk" dedi.

Yerel mahkemenin kararında direnmesini beklediklerini kaydeden Dinçer, "Geniş ve demokratik bir tutumla gerekçeli kararını açıklamıştı. Aynı tutumunu sürdüreceğine inanıyoruz. Eğitim Sen'i kapattırmayacağız, biz bu konuda kesin kararlıyız" dedi.

İLERLEME RAPORUNDA

AB İlerleme Raporu'nda da Kopenhag siyasi kriterlerine uyum bölümünde, anadil eğitimi konusunda değinilmişti. Raporda, bu konuda yasal düzenlemeler yapıldığı, ama yönetmelik yayınlanmadığından yasanın hala uygulanmadığı kaydediliyor.

TEPKİ ÇARŞAMBA GÜNÜ

Eğitim Sen Çarşamba günü bir basın toplantısıyla karara dönük tepkisini açıklayacak. Çarşamba günkü toplantıda yeni eylem takvimi de belirlenecek.

Eğitim Sen'in kapatılması istemiyle açılan davayı reddeden Ankara 2. İş Mahkemesi, iki hafta önce açıkladığı gerekçesinde, anadilde eğitim istemenin "ifade özgürlüğünün gereği" olduğunu belirtmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına da göndermede bulunulan gerekçeli kararda, sendikanın dava konusu olan tüzükteki ifadesinin Türkiye Cumhuriyet Devleti için tehdit oluşturmadığı, farklı dilinin bölücülük değil "değişiklik" unsuru olduğu vurgulanmıştı.

Mahkeme, gerekçeli kararında, AİHM'in 10. maddesinde yalnızca sorunsuz olarak kabul edilebilecek düşüncelerin değil, "aynı zamanda devleti veya halkın bir bölümünü incitici, şoke veya rahatsız edici düşünceleri" de koruma kapsamına aldığını hatırlatarak, "Farklı lehçe ve dillerin resmi dil dışında özel olarak öğrenilmesi bir farklılık yaratmayacağı gibi öğrenenlerin ayrı bir azınlık statüsünde olmayacağı doğaldır. Dil ayrılığı yüzünden Anayasa'nın 66. maddesine göre vatandaşların ayrımlı eylem ve işleme tabi tutulması doğru değildir. Dilin bir bölücülük unsuru olmak yerine ulus bütünlüğü içinde bir değişiklik unsuru olması doğaldır" görüşüne yer vermişti.

YARGITAY'A TAŞINMIŞTI

Mahkemenin bu gerekçesini yerinde görmeyen Ankara Cumhuriyet Savcısı Metin Sezgin, Ankara 2. İş Mahkemesi'nin kararını temyiz için Yargıtay'a götürmüştü Savcı Sezgin, anadilde eğitim talebinin "Cumhuriyetin niteliklerine aykırı" olacağı iddiasıyla sendikanın kapatılması gerektiğini savunmuştu.

Birgün

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber