Bakanlıklarda rüşvet nasıl dönüyor

Haber Giriş : 25 Kasım 2004 14:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bakan adına rüşvet

Rüşvet çarkı dönüyor... Dünün bugünden, bugünün dünden pek bir farkı yok.

"İşini bilen memur" yine boşluklardan yararlanıp, cebini doldurmaya devam ediyor. Rüşvetle mücadele ne kadar sert olursa olsun, mutlaka bir "açık" ve "gedik" bulunuyor.

Her dönemde hep aynı iddiaları duyuyoruz:

- Falanca bakan malı götürüyor!

Kiminin "Yüzde 10 aldığı" söyleniyor. Kiminin de eş, dost, akraba şirketlerine iş verip, aslan payını cebine attığı konuşuluyor.

Aslında "malı götüren" genellikle başkaları. Ancak, pek çok rüşvet olayında bakanların ve üst düzey bürokratların isimleri kullanılıyor. Çünkü, bu metot, "kendi adına rüşvet istemekten" çok daha kolay.

Rüşvet isteyen kişi, işadamıyla pazarlığa oturuyor:

- Senin işini halletmek için şu kadar para isterim. Bunun da büyük bölümü yukarıya gidecek. Bize kalacak çok fazla bir miktar yok. O yüzden de bu işin pazarlığı olmaz. Sen bilirsin, tercih senin. Ancak, bu miktarı verirsen işin hallolur...

"Yukarısı" denilince, hemen bakan akla geliyor.

Oysa, genellikle bu işlerden yukarının pek haberi olmuyor.

İşadamı parayı basıyor, işini hallediyor. Ardından da yakın çevresine başından geçenleri anlatmaya başlıyor:

- Falanca bakana şu kadar rüşvet verdim.

Sonuçta, gerçek rüşvetçiler aradan sıyrılıyorlar. Bütün suç da altında dönen bu çarktan haberi olmayan bakanın üzerine kalıyor! Dedikodular, yayıldıkça yayılıyor:

- Bakan bey, iyi malı götürüyor!

Kısacası...

Rüşvet çarkını döndürenler, artık harama bile hile karıştırıyorlar!

* * *

Bir bakanla görüştük...

"Adımı yazmayın" dedi ve bürokraside dönen "rüşvet çarkı" ile ilgili son derece ilginç açıklamalar yaptı.

"Zaman zaman bize şikâyetler geliyor" dedi:

- Bazı bürokratlara rüşvet verdiklerini söylüyorlar.

Oysa, rüşvet almak kadar vermek de suç. Mevcut yasalara göre, rüşvet verenin de cezalandırılması lazım. Ancak, bu bir türlü mümkün olmuyor.

Çünkü...

Rüşvet verenler, bunu sadece bakanın kulağına fısıldıyorlar. Zaman zaman da ilgili bakanın ricası üzerine müfettişlere bilgi veriyorlar.

Hepsi bu kadar.

İş resmiyete intikâl ettiğinde ise, hemen farklı bir tutum takınıyorlar. Bütün söylediklerini bir anda reddediyorlar.

. . . . . . . . . .

Bakan beyin karşılaştığı son olay ise akıllara durgunluk verecek cinsten...

Geçtiğimiz günlerde bir sanayici bakanın kapısını çaldı:

- Benim malım, yaklaşık 1,5 aydır gümrükte bekletiliyor. Malımı gümrükten çekmek için tam 50 bin dolar rüşvet isteniyor.

Bakan hemen harekete geçti. İlgili birimleri telefonla aradı. Kendisine intikâl eden olayı anlattı:

- Falanca sanayicinin sıkıntısı varmış. Malları haksız yere gümrükte bekletiliyormuş. Şu mesele ile bir ilgilenin. Durumu da bana bildirin.

Aradan kısa bir süre geçti...

Sanayici, yeniden bakanın kapısını çaldı:

- Sayın bakanım, olayı size aktardıktan sonra işin seyri değişti. Benden rüşvet isteyenler, tekrar kapımı çaldılar. "Olaydan yukarının haberi olmuş. Artık 50 bin dolar vermene gerek kalmadı. 25 bin dolara senin işini çözeriz" dediler.

Bakan bey, "Bu de demek biliyor musunuz?" diye sordu:

- Allah korusun, arada biz de gidiyoruz. Adam, olayı öyle bir hale getiriyor ki, sanayiciye "Yukarının haberi oldu, onlar paylarından vazgeçtiler. Sen bizim payımızı ver, işini görelim" mesajını veriyor.

Ardından da ekledi:

- Görüyorsunuz, bunlarla mücadele etmek ne kadar zor!

. . . . . . . . . .

Olay öylesine rezilleşmiş... O kadar ayağa düşmüş... O derece yayılmış... Bunlar öylesine pervasızlaşmışlar ki...

Rüşvet çarkından bakanın haberi oluyor. Bunlar, yine de geri adım atmaya yanaşmıyorlar. Pişkin mi pişkin, rüşvet istemeye devam ediyorlar:

- Bari yarısını ver!

Maalesef, yüzlerine tükürseniz "Yarabbi şükür" diyecek olan bu zihniyetteki insanlar, her dönemde bürokrasideki yerlerini koruyorlar!

Akşam

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber