Adalet Bakanı Şahin: Yar-Sav, Yar-Sap olmuştur

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Ocak 2009 13:26, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Şahin: YARSAV, YARSAP haline dönüşmüştür

Ankara - Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açıklamalarıyla ilgili soruyla verdiği yanıtta, "YARSAV, YARSAP haline dönüşmüştür. Yani savcılar ve yargıçlar partisi haline dönüşmüştür" dedi.

Bakanlıktan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in ziyaretinin nedeninin sorulması üzerine, "Başsavcı Engin'in aşağı yukarı her hafta Ankara'ya geldiğini, geçen hafta da Ankara'da olduğunu" belirterek, şunları söyledi:

"Bugün de bana uğradı. İstanbul'da Adalet Bakanlığı olarak çokça yatırımlarımız var. İstinaf mahkemesi yeri ile ilgili birtakım problemler vardı, onları görüştük. Teknik İşler Dairesi ile tekrar değerlendirilecek. Sadece hizmete dönük, İstanbul'un yargısal faaliyetlerle ilgili fiziki ihtiyaçlarına dönük zaman zaman görüşmeler yaparız. Bu bağlamda bir görüşmeydi."

"Ergenekon konusu gündeme geldi mi?" sorusunu Şahin, şöyle yanıtladı:

"Ben defalarca açıkladım. Ben yargı süreçlerine karışmam. Yargılama faaliyeti tamamen bağımsız yargı organlarımızın yapacağı bir iştir. Adalet Bakanı olarak bu konulara ne ben ne bir başkası müdahil olamaz. Türkiye'de kuvvetler ayrılığı ilkesi vardır. Yasama, yürütme ve yargı ayrı ayrı erklerdir, birbirlerinin işlerine karışmaz. Ben de yargının işine karışmam."

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açıklamalarının anımsatılması üzerine Şahin, şöyle konuştu:

"YARSAV bilindiği gibi bir dernektir. Yargı camiamızı temsil etmemektedir. Sayın Başkan'ı ben de izledim. Bu açıklamadan sonra benim hafızam da yenilendi, o vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. YARSAV, YARSAP haline dönüşmüştür. Yani savcılar ve yargıçlar partisi haline dönüşmüştür. Bu tür konuşmaları Sayın Deniz Baykal'dan dinliyorduk, bugün de Sayın Eminağaoğlu'ndan dinlemiş olduk."


İŞTE YARSAV'IN BASIN AÇIKLAMASI;

YARSAV Başkanı Ahmet Eminağaoğlu son Ergenekon operasyonları ile ilgili açıklama yaptı.

Eminağaoğlu'nun açıklamaları özetle şöyleydi:

YARSAV: Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir

Ankara - Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir, olamaz da olmayacak da..." dedi.

Yargıtay Ek Binası'nda basın toplantısı düzenleyen Eminağaoğlu, şunları kaydetti:

"Devlet Güvenlik Mahkemelerinden hukuk adına askeri yargıcı çıkartan Türkiye Cumhuriyeti, bu mahkemelerin yerine kurduğu geniş yetkili ağır ceza mahkemeleriyle hukukun üstünlüğü için adım atmayı amaçlamışken, askeri yargıcın yerine bu sefer soruşturmalarda daha etkin bir biçimde polis almış, soruşturmalar polis veya jandarma bölgesi ayrımı yapılmayarak, polis her noktada kendini etkili ve yetkili halde görmüş ve işin içine sokulmuş, Cumhuriyet Savcılarının bizzat soruşturma yapmakla görevli olduğu yolundaki Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 251. maddesindeki kural atlanmış, yargıç ve savcı dışındaki kişilerin bu bağlamda, polislerin elde edilen evrakı inceleme yetkisi olmadığına ilişkin Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 122. maddesi nedense unutulmuş, soruşturmalar polisin inisiyatifi ve etkisinde gerçekleştirilmeye başlanmış, savcının talep ettiği kişiler önce savcı tarafından değil, yetkisi olmayan polis tarafından dinlenmeye başlanmış, savcılar polis olmadan bizzat yürütecekleri ve yürütmek zorunda oldukları soruşturmaları kendi olanaklarıyla yapabilir duruma getirilmemiş, soruşturmalardaki tarafsızlık ciddi biçimde sarsılmıştır.

Hatta mevcut olayda Terörle Mücadele Yasası'nın 1. maddesini yorumlama yetkisi sadece yargı organlarına aitken, bu maddeyi emniyet birimleri yorumlayarak, yorumları Cumhuriyet Savcılarına ileterek soruşturma bunun üzerine inşa edilmiş, iddianamenin bile 91, 230 ve 248. sayfalarındaki 'şube müdürlüğümüz' ibarelerinden ve anlaşılacağı üzere polis iddianamenin yazımına doğrudan katkı yapmaktan geri durmamıştır. Yine şüpheliyi yormama ilkesi unutulmuş, sabaha karşı uykusuz ifadeler alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir, olamaz da olmayacak da..."

Eminağaoğlu: Adalet Bakanı yargı üzerinden gölgesini çekmeli

- Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Süreçte yapılması gereken, yeterince Cumhuriyet savcısının sadece bu soruşturmayla (Ergenekon) görevlendirilmesi, polisin CMK'daki konumu içinde tutulması, siyasi iradenin etkisini yaratabilecek etkenlerin ortadan kaldırılması, Adalet Bakanı'nın yargı üzerinden gölgesini çekmesidir" dedi.

Eminağaoğlu, Yargıtay Ek Binası'nda düzenlediği basın toplantısında, yargının her türlü hukuk dışı eylemden, eli kolu ayağı bağlanmadığı sürece hesap soracağını ifade etti.

Yargının tek referansının hukuk olduğunu, kimsenin yargıyı bu referansından saptırmaya çalışmaması, bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürmemesi gerektiğini belirten Eminağaoğlu, "Bir hukuk devletinde sıfatı ve görevi ne olursa olsun, yargı önünde hesap vermeyecek hiç kimse olamaz. Cumhurbaşkanı olsa bile, itham edildiği olaylar var ise yargı süreci tıkanmamalı, yargıdan kaçılmamalıdır" diye konuştu.

"Yargı süreci kesinleşmeden medya kullanılarak bilgi kirliliği yaratıldığını, bu nedenle herkesin kendi suçsuzluğunu ispatlamak zorunda kaldığını" ileri süren Eminağaoğlu, YARSAV kurucu üyesi Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, "hukuksuzluğa uğradığı"nı savundu.

Eminağaoğlu, Kanadoğlu'nun, "Yargıtay'a suikast planları yaptıkları, Danıştay'a saldırdıkları iddia edilenlerle irtibat içinde gösterildiğini", "katillerin yargıç ve savcıların evlerinde aranır hale geldiğini" öne sürerek, "Bu irtibatı ortaya koyan somut gerekçeler ise arama kararında her nedense görülememiştir. Bir hukuk devletinde gerekçesiz hiçbir işlem söz konusu olamaz" diye konuştu.

Gözaltı, arama, yakalama, tutuklama koşul ve yöntemleri konusunda Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) kurallar yerine, yeni fiili uygulamalar yaratıldığını savunan Eminağaoğlu, "Darbe, militarizm, YÖK, MGK, laik hukuk karşıtlığı söylemleri; medyanın soruşturmayı göklere çıkarmasına neden olmuş, ancak hukuk devletinin kuralları hiçe sayılmıştır. Darbe ve militarizm karşıtlığı başka bir şey, yaşananlar ise bir başka şey olmuştur" diye konuştu.

"Tüm ülkenin izlenmesini amaçlayan, izlenecek isimleri içermeyen ucu açık taleplerin, irdelenemeden, sorgulanamadan yargı kararı haline geldiğini" öne süren Eminağaoğlu, şunları kaydetti:

"Bu hukuksuzluk Jandarma yönünden engellenmiş, ancak MİT ve Emniyet yönünden bu hukuksuzluğun sürmesine Adalet Bakanı, gerçekle, hukukla bağdaşmayan gerekçelerle yargı kararına da aykırı olarak kol kanat germiş, kendisinin HSYK Başkanı olduğunu da görmezden gelerek, hukukun ve yargının yanında değil, istihbarat organlarının yanında yer almaktan geri durmamıştır. Adalet Bakanı, Yargıtay kararını Jandarma için hatırlamış, konu MİT ve Emniyet olunca yargı ve Yargıtay süreci başlatılmamış, yargıya saygı söylemi nedense bu noktada unutulmuştur."

"Hiçbir kamu görevlisi için söz konusu olmayan telefonların izlenebilir ve dinlenebilir olma durumunun, yargıç ve savcılar için söz konusu edildiğini" savunan Eminağaoğlu, "Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, Adalet Bakanı'nın ayrımcı bakış açısıyla görev yapar duruma sokulmuş, yargıç ve savcılar arasında beklentilere uygun soruşturma ve kararları olup olmamasına göre ayırım yapılmıştır. Siyasi iradeye dokunan yargıç ve savcılara dokunulmuş, yargıda sessizlik, edilgenlik ve korku ortamı yaratılmaya çalışılmıştır. Yargı, yargıya bırakılmalıdır, aksine davranışların sürdürülmesinin, yargıyı ortadan kaldırmakla kalmayarak, hukuk devletini de yok edeceği unutulmamalıdır" diye konuştu.

"Türk yargısının, iktidar sahipleri tarafından, gerekmediğinde yok saydıkları gerek duyduklarında ise kullanacakları bir araç olmadığı" görüşünü dile getiren Eminağaoğlu, "Yargının bağımsızlığına sürekli/aşırı müdahale etmek ve yargıyı kendi çıkarlarına uygun ve güdümlü hale getirmek isteyenler ve ortakları bilmelidirler ki, Ergenekon, güdümlü yargı yaratmanın izdüşümü olmayacaktır. Varsa gerçekliği ortaya çıkarılacak, yoksa masumiyet korunacaktır. Cumhuriyetin yargıç ve savcıları bunu başaracak yetenek ve birikimdedir. Gölge edilmemesi yeterlidir. Türk yargısı dahili ve harici bedhahlarına karşı onurlu mücadelesini sürdürecektir" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber