Sendikalar ve şubelerinin dava açma ehliyeti ve bilgi edinme hakkı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Şubat 2009 00:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sendikaların Dava açma yetkileri konusunda örnek bir dava sonuçları

Eğitim-Sen Genel Merkezi tarafından açılan davada Danıştay 8.Dairesinin 2006/4453 Esas ve 2008/3513 Karar Nolu 14.05.2008 tarihli kararı ile Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ?Savunmanın Özeti: Usulden, davacı sendikanın menfaatini ihlal eden bir durum olmadığı için dava açma ehliyetinin bulunmadığı, esastan ise; eğitim aracı tanımının eskisine göre farklı bir bakış açısı ile ele alınarak tespit edildiği, bununla uygulamada ortaya çıkan sorunların giderilmesinin gözetildiği, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının devre dışı bırakıldığı iddiasının doğru olmadığı, değişikliklerin eğitim bilimi gereklerine, yürürlükteki satın alma mevzuatına uygun olduğu, haksız açılan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.? şeklindeki usul yönünden yapılan savunma mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmayarak; sendikanın iptalini istediği iki madde hakkında iptal karar verilerek hüküm kurulmuştur.

Bu Danıştay kararına göre sendikanın menfaatini ihlal eden bir durum olmasa dahi sendikalar dava açabilmektedirler.

Bir sendika şubesinin üyeleri adına açtığı davada; Adana 1. İdari Mahkemesi, 2008/482 Esas, 2008/1475 sayılı ve 06/11/2008 tarihli kararıyla ??bu tür davalar için merkez yönetim kurulunun, şube yönetim kuruluna, şube yönetim kurulunun ise şube başkanına verilmiş bir yetki belgesinin bulunup bulunmadığının açıklanmadığı ve bu yönde bir belgenin ibraz edilmediği anlaşılmıştır.? şeklinde bir karar vererek, şubelerin yetki belgeleri olmadan dava açamayacakları hükmüne varmışlardır.

Bu karara göre, sendika şubeleri, üyeleri adına dava açabilmeleri için genel merkezlerinden yetki almaları gerekmektedir.

Bir sendika şubesinin İl Milli Eğitim Müdürlüğünden istemiş oldukları bilgilerin verilmemesi nedeniyle üst kurul olan Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna başvurulmuş kurul 20.11.2008 gün ve 2008/1214 Sayılı Kararında sendika şubesinin ??bilgi edinme başvurusu yapma konusunda yetkilendirildiğine dair belgenin ibrazı halinde mezkûr itirazın incelenebileceği? kararına varmışlardır. Bu karara karşı oy kullanan kurul üyesi Muhsin EREN'in bu konudaki görüşleri ise;

??..Şubesinin ????? Valiliğine yönelik bilgi isteme başvurusu Sayın Kurul çoğunluğunca; şube başkanlıklarının tüzel kişilikleri bulunmadığı, 4982 sayılı yasa uyarınca başvuruyu ancak gerçek ya da tüzel kişilerin yapabileceği görüşünden hareketle esasa girmeden "ehliyet" yönünden reddedilmiş bulunmaktadır.
Bilgi edinme hakkına ilişkin olarak var olan hukuk kuralları ile sendikaların ve sendika şubelerinin hukuksal konumları dikkate alındığında sayın çoğunluğun görüşüne katılmanın mümkün olmadığı görüleceği gibi, bilgi edinme hakkının felsefî temeli de sayın çoğunluk görüşüne katılmamıza asla izin vermeyecektir.
Bilgi edinme hakkı bilim dünyasında hem "özgürlük" hem de bir "hak" olarak nitelendirilebilmektedir. Bilgi edinme hakkı, temel insan hak ve özgürlükleri arasında üçüncü kuşak olarak adlandırılan dayanışma haklarının iyi bir örneğidir. Bu hak kişilere öncelikle vazgeçilemeyecek bir "özgürlük alanı" yaratmaktadır. Bilgi edinme hakkına ilişkin başvuruların değerlendirilmesi sırasında bu özgürlüğün daraltılmasına yol açacak yorumlardan kaçınmak gerektiği açıktır.
Yasanın uygulamasında amaç, saydam ve katılımcı topluma, demokrasiye ulaşmaktır. Bilgi edinme hakkının her bir kullanımı demokratik toplum yapısını oluşturmaya yönelik toplumsal çabaya bir katkı olarak değerlendirilmelidir.
Nitekim 4982 sayılı Yasa da, bu hakkın olabildiğince geniş kullanılabilmesi için gerekli düzenlemeyi yapmış, "açıklığı" asıl, gizliliği ise istisna kılmıştır. Yasanın 4. maddesine göre ise bilgi edinme hakkına herkes sahiptir.
İnceleme konusu olayda bilgi isteminde bulunan Türk Eğitim-Sen Osmaniye Şubesinin tüzel kişiliğinin olmaması, temsil ettiği örgütlülük adına bilgi edinme başvurusunda bulunamayacağı sonucunu asla doğurmaz.
Başvuru sahibi ????.Şubesi, 2821 sayılı Yasa kapsamında düzenlendiği üzere, bağlı bulunduğu Sendikayı Şubenin bulunduğu İl sınırları içinde temsil yetkisi ile donanmış yasal bir kuruluştur.
memurlar.net Sendikaların, "üyelerinin hak, yetki ve sorumluluklarını kamu ve toplum yararı doğrultusunda kullanmalarını gözetmek" olarak belirlenmiş olan görevlerini, şubenin bulunduğu il yönetsel sınırı içinde sendika adına kullanma hakkı şubeye aittir. Şube bu yetki ve görevlerini Şube Yönetim Kurulu eliyle yerine getirecektir. Tüm bunlar ilgili Sendikanın ana tüzüğünde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Sendika tüzel kişiliğini temsilen genel merkezin tüm iş ve işlemlerini yetki alanı içinde sendika adına yerine getiren, sendikanın tüm yetkilerini kullanan hukuksal varlığının dayanağını ise 2821 sayılı Yasada bulan şubelerin, bilgi edinme hakkı gibi bir temel hak ve özgürlükten yararlanmak üzere üyeleri adına başvuruda bulunamamaları kesinlikle düşünülemez. Bunun aksini kabul, gün ışığında yönetimi hedefleyen, saydam, katılımcı bir toplum amaçlayan 4982 sayılı Yasanın demokratik özünü göz ardı etmek olur.
Demokrasiyi amaçlayan bir yasanın yasal örgütlülükler eliyle kullanılmasının önüne geçmek, yasayı daha baştan kadük kılar.
Ayrıca, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun ihtisas komisyonlarına ilişkin 15. maddesinde, 5393 sayılı Belediye Kanununun "Kent Komisyonlarını düzenleyen 76. maddesinde sendika şubeleri muhatap alınmakta, görüşlerine başvurulacak kuruluşlar olarak başkaca sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının yanı sıra sendika şubelerine de yer verildiği görülmektedir ki, toplumsal katılım açısından en ileri bir yasa olan 4982 sayılı Yasa uygulaması açısından daraltıcı yorumlara gitmenin Bilgi Edinme Hakkı Yasasını başkaca yasalar karşısında daha dar, daha kısıtlayıcı bir konuma oturtmak gibi hiç de kabul edilemeyecek bir sonuca yol açacağı açıktır.
Kaldı ki, idare hukuku alanında dava ehliyetinin ancak gerçek ve tüzel kişilere tanındığı yolunda kısıtlayıcı bir ilke ve kural yoktur. İdarede birçok merci ve organ, tüzel kişilikleri olmamasına karşın kanunen yüklendikleri görevler ve aldıkları yetkiler nedeniyle görev ve yetki alanlarına ilişkin olarak tasarruf ehliyetine ve bu arada dava açmak ehliyetine sahip bulunmaktadırlar.
Kamu hizmetleri alanında görevler üstlenen ve kendisine yasa ile verilmiş yetkileri kullanan ancak tüzel kişiliği bulunmayan bir kurumun eylem ve işlemlerinden doğabilecek hukuksal anlaşmazlıkların çözümü için yargı yerleri dâhil her türlü yasal girişimde bulunması, gerektiğinde davacı ya da davalı sıfatıyla bir davanın tarafı olması faaliyetlerinin kaçınılmaz bir sonucudur. Tüm aktif faaliyetlerine karşın, tüzel kişiliğe sıkı sıkıya bağlı kalarak dar kalıplar içinde kurum ve kuruluşları taraf ve dava ehliyetinden yoksun kılmak olanaksızdır.
Konu yargı makamlarınca da tartışılmış, Danıştay'ın iki ayrı dairesinde beliren görüş ayrılığı üzerine Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu verdiği kararla konuyu bizim şimdi savunmakta olduğumuz görüşler doğrultusunda karara bağlamıştır.
Tüzel kişiliği bulunmayan yasal kuruluşlara bir davada taraf olma ehliyetini tanıyan bu kararın, bilgi edinme hakkının kullanımı gibi, temel hak ve özgürlüğe ilişkin olup, salt bilgi edinmeye yönelik başvurularda öncelikle geçerli olduğu açıktır.
Tüm bu nedenlerle, hukuka ve yasalara, yerleşmiş bilimsel görüş ve yargısal uygulamalara ters düşen çoğunluk kararına karşıyım. Konunun esasına girilerek başvurunun incelenmesi ve belirecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun kararına katılmadığımı saygı ile bildiriyorum.? şeklinde olmuştur.

Yukarıda örneklerle açıkladığımız dava açma ehliyeti ve bilgi edinme konularında sendikaların önünde hala engeller bulunmaktadır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber