Yumurtalık kanserine karşı düzenli jinekolojik muayene şart!

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Nisan 2009 18:06, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

- Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ateş Karateke, yumurtalık kanserlerinin çoğunlukla 40'lı yaşlardan sonra ortaya çıktığını belirterek "Yumurtalık kanseri sinsi seyreder, genellikle ilerlemiş evrede bulgu verir. Bu nedenle kadınlar her yıl periyodik olarak jinekolojik kontrollerini yaptırmalılar" diyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ateş Karateke, yumurtalık kanserinin yumurtalıkta bulunan hücrelerden çıkabileceğini belirterek bu kanserleri şöyle anlatıyor:

"Yumurtalık kanseri yumurtalıkta bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanabilir ama iki hücre vardır ki hemen hemen yumurtalık kanserlerinin büyük çoğunluğunu oluşturur. Yumurtalığın üzerini örten hücrelerden kaynaklanan epithelyal yumurtalık kanserler ve yumurtaların içerisinde neslimizin devamını sağlayan germ hücrelerden kaynaklanan germ hücreli kanserlerdir. Germ hücreli kanserler daha çok genç hanımlarda 30 yaşından önce hatta daha ilk adeti görmeden önce görülürler. Bu tümörler çok hızlı büyürler ve buna bağlı karında büyüme ağrı gibi bulgu verebilirler. Düzensiz kanamalara, erken göğüs gelişmesine ve erken adet görülmesine neden olurlar. Genelde bu hastalar karın ağrısı şikayeti ile gelirler ve apandisit tanısı ile karın açıldığında böyle bir tümör ile karşılaşılır. Önemli nokta germ hücreli kanserler cerrahiye ve kemoterapiye çok iyi yanıt verdiklerinden sağlam yumurtalığı ve rahmi koruyarak cerrahi girişim yapılabilmesidir.

Epitheliyal yumurtalık kanserleri tüm yumurtalık kanserlerinin %80' ini oluşturur ve 40'lı yaşlardan sonra daha çok menopoz döneminde görülen tümörlerdir.

Menopoz döneminde görülen yumurtalık kanserlerinin çok sinsi seyrettiğini belirten Dr. Karateke, hastalığı şöyle anlatıyor:

"Yumurtalık kanseri karın içerisine yayılım gösterir zamanla idrar yapamama, büyük tuvalete çıkamama, yediğini kusma gibi ciddi bulgular ortaya çıktığı noktada tanınır. Uzun yıllar bu hastalar gastroenterolojik belirtilerle dahiliye kliniklerine başvurabilirler. Bu kanserlerin dörtte üçünü ileri evrede yakaladığımız için tedavi zorlaşmaktadır. Tedaviden sonra ne kadar başarı sağlansa da yaşam şansı yüzde 50' nin üzerine zor taşınabilmektedir. Bu nedenle menopozda özellikle riskli olgularda düzenli jinekolojik muayene, transvajinal ultrasonografi ve tümör belirteçleri ile hastalık erken evrede yakalanmaya çalışılmalıdır."

En önemli risk faktörü genetik geçiş

En önemli risk faktörünün genetik geçiş olduğunu söyleyen Dr. Karateke bu konuyu şöyle anlatıyor:

"Birinci derecede akrabalarında yumurtalık kanseri görülen kişilerde bu kanserin görülme sıklığı daha fazladır. Ayrıca meme ve yumurtalık kanserinin birlikte geçme durumu vardır. Birinci derece akrabasında meme veya yumurtalık kanseri olanların yumurtalık kanseri olma oranı daha fazladır. Kendisi meme kanseri geçirmiş bayanların da hayatlarının diğer dönemlerinde yumurtalık kanseri olma riski, meme kanseri geçirmeyen bayanlara göre daha fazladır. Bu nedenle akrabalarda görülen meme, yumurtalık ve barsak kanseri, iki, üç kuşak öncesine kadar sorgulanmalıdır. Ailesel geçmiş gösteren olgular tüm epitheliyal yumurtalık kanserlerinin %10'unu oluşturur.

Yumurtalıkta muayene ve ultrasonografi ile her bulunan kitlenin de kanser anlamına gelmeyeceğinin altını çizen Dr. Karateke, "50 yaş üzerinde çıkan yumurtalık kistlerinin önemli bir kısmı kanser olabilirken, adet görülen genç yaşlarda yumurtalıktaki kistlerin kanser olma riski ise yüzde 7'dir. Onun için menopozdan önceki yıllarda yumurtalık kistlerine karşı sabırlı olunmalıdır. Menopozlu yıllarda bu tür kistlere çabuk karar verip cerrahi yapmamız gerekirken, menopoz öncesinde üreme çağındaki bayanlarda özellikle basit kistlerde iki ay takip yapmadan ameliyat kararı verilmemelidir. Çünkü bu kistlerin çok büyük kısmı takip evresinde kaybolur. Epitheliyal yumurtalık kanseri cerrahisi bu konuda deneyimli ekipler tarafından yapılmalıdır, çünkü amaç karın içinde görünür tümör bırakmadan operasyonu yapmaktır ancak böyle bir cerrahi ile kişinin sağlığına yeniden kavuşması sağlanabilir' diyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber