Erdoğan'ın ulusa sesleniş konuşması: Bütçeden en büyük pay eğitime

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 30 Mayıs 2009 17:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde Türkiye ve Azerbaycan yetkili makamlarınca defalarca düzeltilmesine rağmen, ısrarla sürdürülen birtakım dezenformasyon faaliyetlerinin, gerçekleştirilen Bakü ziyaretiyle tümüyle boşa çıkartıldığını görmekten karşılıklı olarak büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, Azerbaycan'la kaderini, mecrasını, istikametini bir görmeye devam edecektir" dedi.

Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, ekonomik göstergelerde herkesi sevindiren iyileşmeler, canlanmalar yaşandığını belirterek, baharla birlikte başlayan bu güzel gelişmelerin, yaz aylarıyla birlikte daha sağlıklı, daha kalıcı bir atılımın müjdecisi olacağına inandıklarını kaydetti. Bu global krizi tümüyle aşmanın tek yolunun ileri hedeflere odaklanmak ve yaşanan birtakım olumsuzluklara takılmadan, atılım iradesini zedelemeden yola devam etmek olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin 2002 yılı

sonunda başlattığı değişimin devamı ve istikrarın korunması için toplumun yönünü, rotasını kaybetmemesinin hayati derecede önemli olduğunu söyledi. Erdoğan, "Şunu açık yüreklilikle herkesin kabul etmesi gerekir; Türkiye ekonomisi olumsuz etkileriyle bütün dünyayı sarsan bu ağır kriz sürecinde çok başarılı bir imtihan vermiştir. Krizle mücadelede sadece ekonomi yönetiminin değil; özel sektörümüzün dirayetli duruşunun ve çabalarının da çok önemli katkıları olmuştur. Aynı şekilde vatandaşlarımızın güven ve

istikrarı koruma yönündeki bilinçli ve soğukkanlı yaklaşımları da çok önemlidir. İnşallah millet olarak bu global badireyi de en az hasarla atlatacak; yaşadığımız bütün bu zorlukları da bir kararlılık vesilesi kılacağız" diye konuştu.

BÜTÇEDEN EN BÜYÜK PAY EĞİTİME

Konuşmasında 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle, gözünü yarınlara çevirmiş, eğitimli, donanımlı, dinamik, önyargılardan arınmış, Türkiye'nin ve dünyanın meselelerini çok yönlü değerlendirme kabiliyetine sahip pırıl pırıl gençlerle bir kere daha iftihar ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, "O gençler, Türkiye'nin, yarınlarından neden endişe duymaması gerektiği sorusunun canlı birer cevabıdır. Bugünün kuşakları olarak büyük bir gururla taşıdığımız büyük emaneti, günü geldiği

zaman, gözümüz arkada kalmadan genç nesillere devretmekte asla tereddüt yaşamayacağız. Bu genç nüfusu en iyi şekilde yarınlara hazırlamak, onlara en yüksek standartlarda eğitim imkanları sunmak ve istihdamlarını sağlamak bu ülkeyi yönetenlerin daima en öncelikli görevi olacaktır" şeklinde konuştu.

Hükümet olarak göreve geldikleri ilk günden beri, çocuklar ve gençlere yapılan yatırımların Türkiye için asla lüks olmadığını, aksine en temel öncelik olduğunu daima ifade ettiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu hassasiyetin gereği olan her adımı da tereddüt etmeden attıklarını dile getirdi. Bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıklarını hatırlatan Erdoğan, bu kararın çok temel bir değişimin en somut ifadesi olduğunu vurguladı. "Elbette bütçeden pay ayırmakla işler kendiliğinden olmuyor, bu hedefleri

hayata geçirmek, bu atılıma altyapı kazandırmak gerekiyor" diyen Erdoğan, bu kararlılıkla, geçen 6.5 yılda Türkiye'nin neresinde ihtiyaç görüldüyse, oraya okullar, derslikler inşa ettiklerini belirtti. Mevcut üniversitelere 255 yeni fakülte, 66 yüksekokul ve 141 enstitü ilave ettiklerini, bugün artık Türkiye'nin üniversitesi olmayan tek bir ili olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Nitekim bu sayede, Yüksek Öğretim Kurumumuz da, bu yıl, üniversite kontenjanlarını, devlet üniversitelerinde yüzde 15, vakıf

üniversitelerinde de yüzde 20 oranında artırmıştır" dedi.

"HER ZAMAN AZERBAYCAN'IN YANINDAYIZ"

Türkiye'nin dış ilişkilerinde son birkaç senedir çok aktif, dinamik ve yoğun bir dönem yaşadığını belirten Başbakan Erdoğan, Mayıs ayı içinde önce Azerbaycan'a, ardından Polonya'ya ve Rusya Federasyonu'na ziyarette bulunduklarını hatırlattı. Azerbaycan ve Rusya'da, başta Kafkasya'daki son gelişmeler olmak üzere bölgesel meselelerle başta enerji projeleri olmak üzere çeşitli ortak gündem maddeleri etrafında çok yararlı temaslarda bulunduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Özellikle 12-13 Mayıs'ta gerçekleştirdiğimiz Azerbaycan seyahati, iki ülke arasındaki bağların ne kadar güçlü olduğunu bir kere daha ortaya koyması bakımından çok yararlı olmuştur. Başta Cumhurbaşkanı değerli kardeşim Sayın Aliyev olmak üzere, Azeri kardeşlerimize, Türkiye'nin Azerbaycan konusundaki dikkat ve hassasiyetini, iki ülke arasındaki derin bağlara verdiğimiz önemi, bir kere daha anlatma imkanı bulduk. Azerbaycan Milli Meclisi'ndeki konuşmamızda da bu konudaki hissiyatımızı yine en güçlü

şekilde ifade ettik. Son dönemde, her iki ülkenin yetkili makamlarınca defalarca düzeltilmesine rağmen, ısrarla sürdürülen birtakım dezenformasyon faaliyetlerinin, bu ziyaretimizle, tümüyle boşa çıkartıldığını görmekten de karşılıklı olarak büyük memnuniyet duyduk. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, Azerbaycan'la kaderini, mecrasını, istikametini bir görmeye devam edecektir. Başta Karabağ sorunu olmak üzere Kafkasya'da huzur ve istikrarı tesis edecek her çabanın destekçisi olmaya bundan

sonra da devam edeceğiz. Ama bunu yaparken, Azerbaycan'ın menfaatlerini de en az kendi menfaatlerimiz kadar büyük bir hassasiyetle koruyacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bölgede herkesin menfaatine olacak bir barış ve huzur ortamının tesisi ve ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların akılcı çözümlerle tatlıya bağlanması noktasındaki gayretimizin temel değişmezi budur."

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin çok yönlü olarak ve çıtası sürekli yükselen bir çizgide devam ettiğini ifade eden Erdoğan, ikili ticaret hacminin son dört yıldır ortalama yüzde 40 oranında arttığını, Eylül 2008 sonu itibariyle 2 milyar doları aştığını söyledi. Türkiye'nin Azerbaycan'ın petrol dışı sektörlerine yaptığı 3 milyar dolar seviyesindeki yatırımla Azerbaycan'ın petrol dışı sektörlerinde en büyük yatırımcı ülke durumuna geldiğini belirten Erdoğan, "İki ülke arasındaki dostluğu,

kardeşliği zedelemek, asılsız iddialarla ilişkileri soğutmak gayretinde olanlara karşı aziz milletimizi ve bilhassa Azeri kardeşlerimizi uyarmak istiyorum. Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde yükselen bir değer olması, uluslararası meselelerde sözünü dinletmesi, şüphesiz bazı çevreleri rahatsız edecektir. Türkiye'nin ileri hedeflerini kovalarken yoluna çıkarılan bu engelleri aşması, böylesi akıl dışı iddialara karşı aklıselimin yürürlükte tutulması ile mümkündür" diye konuştu.

- Başbakan RecepTayyip Erdoğan, Rusya'ya yaptığı ziyareti değerlendirerek, "Bölgedeki ülkelerin birbirlerini anlayabilmeleri, ortak menfaatler doğrultusunda işbirliği imkanlarını geliştirmeleri sadece Kafkasya'nın huzuru için değil, dünya barışı için de önemli fırsatlar getirecektir. Çünkü bizim de içinde bulunduğumuz bu bölge, dünyanın enerji kaynaklarının önemli bir kısmının bulunduğu bir coğrafyadır" dedi.

Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş Konuşması'nda Rusya Federasyonu'na yaptığı ziyaret hakkında da bilgi verdi. 16 Mayıs'taki Rusya ziyaretinin, gerek dünya gündemi gerek bölge meseleleri ve gerekse ülkeler arası işbirliği imkanlarının bütün boyutlarıyla ele alındığı çok yararlı görüşmelerle geçtiğini belirten Erdoğan, Başbakan Vladimir Putin ve diğer yetkililerle, başta Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın tesisi, ekonomik ilişkiler ve enerji projeleri olmak üzere pek çok konuda ortak yaklaşımlar

geliştirdiklerini kaydetti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2008 sonu itibariyle 38 milyar dolar seviyesine ulaştığını, ancak bölgesel potansiyelin, bundan çok daha büyük olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu seyahatte özellikle işadamlarının yaşadıkları bazı sıkıntıların da ivedilikle çözüme kavuşturulması yönünde bir mutabakat sağlandığını söyledi. Bütün bu gelişmeler doğrultusunda, iki ülke arasında, önümüzdeki döneme damgasını vuracak, bölge barışına ve istikrarına da çok boyutlu katkılar sağlayacak

gelişmeler yaşanmasını muhtemel gördüklerini işaret eden Erdoğan, "Bölgedeki ülkelerin birbirlerini anlayabilmeleri, ortak menfaatler doğrultusunda işbirliği imkanlarını geliştirmeleri sadece Kafkasya'nın huzuru için değil, dünya barışı için de önemli fırsatlar getirecektir. Çünkü bizim de içinde bulunduğumuz bu bölge, dünyanın enerji kaynaklarının önemli bir kısmının bulunduğu bir coğrafyadır" dedi.

"BAKÜ-TİFLİS-ERZURUM DOĞALGAZ BORU HATTI, DOĞU-BATI ENERJİ KORİDORUNUN İKİNCİ BİLEŞENİ KONUMUNDADIR"

Enerji meselesinin bugünden geleceğe uzanan tarihi seyir içinde insanlığın en önemli gündem maddelerinden biri olacağının şimdiden belli olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin de bu gerçeğin farkında olduğunu ve coğrafi konumunun getirdiği avantajları en iyi şekilde kullanmak üzere stratejiler geliştirdiğini söyledi. Türkiye'ye düşenin, stratejik konumun gerektirdiği bütün adımları zamanında atmak bu fırsatı bir kazanca dönüştürmek olduğunu belirten Erdoğan, hükümetin son yıllarda yürüttüğü başarılı

stratejiler neticesinde, Türkiye'nin kaynak ve güzergah çeşitlendirilmesi yoluyla enerji güvenliğinin sağlanmasında önemli bir role sahip olduğunu kaydetti. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru hattının yakın zamanda günlük nominal 1 milyon varil olan kapasitesinin 1,6 milyon varile çıkarılmasının planlandığını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir diğer önemli proje olan Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, Doğu-Batı enerji koridorunun ikinci bileşeni konumundadır. Bu hat, hem ülkemizin enerji talebinin karşılanmasına, hem de Avrupa Birliği'nin hızla artan gaz talebinin karşılanmasına çok büyük katkılar sağlayacak. Şahdeniz sahasında üretilen doğalgazı, Gürcistan üzerinden Türkiye sınırına ulaştırmakta olan boru hattından yılda 6,6 milyar metreküp doğalgaz taşınması öngörülüyor. Bu hat aynı zamanda Türkmenistan ve Kazakistan'da bulunan

zengin gaz rezervlerini Avrupa pazarlarına taşıyacak Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesi'nin de ilk ayağıdır. Bir diğer dev proje olan Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru hattı tamamlanmış durumda. Bu projenin ikinci fazı olan İtalya bağlantısı da 2012 yılında işletmeye girecek. Hattın nihai gaz kapasitesi 12 milyar metreküp olarak öngörülüyor. Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi çerçevesindeki bu projelerle Hazar petrol ve doğal gaz kaynaklarının, çoklu boru hatları ile Avrupa'ya taşınması sağlanmış

olacak."

"NABUCCO ANLAŞMASI HAZİRAN'DA İMZALANACAK"

Türkiye-Bulgaristan-Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya taşınmasını öngören Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi'ne ilişkin çalışmaların da bütün hızıyla devam ettiğini bildiren Erdoğan, "Boru hattının yapımına ilişkin anlaşmayı, ilgili ülkelerle birlikte inşallah Haziran ayında imzalayacağız. Beklentimiz, bu hattın da 2012 yılında yıllık 31 milyar metreküp kapasite ile faaliyete geçmesidir. AB ülkelerinin gaz tedarikinde hem kaynak, hem de güzergah olarak çeşitlilik sağlaması ve Türkiye'nin

konumunu pekiştirmesi nedeniyle, Nabucco projesini çok önemsiyoruz" diye konuştu.

Yine Mısır doğalgazını Ürdün ve Suriye üzerinden Türkiye'ye ulaştıracak olan Arap Doğal Gaz Boru Hattı ve Irak gaz kaynaklarının Türkiye'ye taşınmasına yönelik projelerin de hükümetin enerji gündeminde yer aldığını belirten Erdoğan, "Bu projelerin bütünüyle hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye; Norveç, Rusya ve Cezayir'den sonra Avrupa'ya gaz sağlayan en büyük dördüncü arter olacaktır. Bu durumun, bölgede yeni işbirliği imkanlarının gelişmesine, Avrupa ile Asya ülkeleri arasındaki bağların güçlenmesine

de çok önemli katkılar sağlayacağı umudunu taşıyoruz" şeklinde konuştu.

2009'DA BOĞAZLARDAN 200 MİLYON TON PETROL GEÇECEK

İstanbul Boğazı'ndan geçen petrol ve petrol ürünlerinin miktarı 1996 yılında 60 milyon tonken, 2007 yılında olağanüstü bir artış yaşandığını ve bu miktarın 150 milyon tona ulaştığını belirten Erdoğan, bu rakamın, 2009 yılında Hazar Denizi'nden Karadeniz'e ulaştırılması beklenen Rus petrolüyle, yaklaşık 190-200 milyon tonu bulacağını tahmin ettiklerini söyledi. Yoğun tanker trafiği ve boğazların fiziksel özellikleri dikkate alındığında, tehlikeli yük taşıyan tankerlerin neden olabileceği kazaların insani

ve çevresel risklerinin rahatlıkla anlaşılır olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, uzmanların, petrolün dünya pazarlarına akışında yaşanacak böyle bir kesintinin, global ekonomi için de bir felaket olabileceğini öngördüklerini kaydetti. Bütün bu sebeplerle, Boğazları by-pass edecek alternatif petrol ihraç kanallarına ihtiyaç olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu noktada, diğer alternatiflere göre çok daha güvenli ve avantajlı olan Trans-Anadolu, yani bilinen adıyla Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı projesi, bariz biçimde öne çıkıyor. Bütün bu projelerle birlikte, 2012 yılı itibariyle dünya petrol arzının yüzde 6 ila 7'sinin Türkiye üzerinden geçeceğini söyleyebiliriz. Böylece Ceyhan'ın önemli bir enerji dağıtım merkezi ve Doğu Akdeniz'in en büyük petrol satış terminali niteliği kazanacağı bugünden görülebiliyor. Genel hatlarıyla bir panoramasını çıkarmaya

çalıştığım bu projeler ağı, daha bugünden, dünyanın en önemli ve en büyük enerji haritalarından birini ortaya çıkarmıştır. Türkiye konum olarak, bu haritanın tam merkezindedir. Bu gelişmelerin, Türkiye'nin ekonomik ve stratejik önemine yapacağı katkılar, önümüzdeki yüzyıla yayılacak büyüklükte ve değerde olacaktır."

EFES VE DENİZKURDU TATBİKATLARI

Dünyadaki bütün olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye'nin emin adımlarla yolunda ilerlemeye devam ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin dünyadaki ve bölgedeki ağırlığını ve itibarını sürekli olarak arttırdığını kaydetti. Son olarak, Silahlı Kuvvetlerin büyük bir başarıyla gerçekleştirdiği Efes ve Denizkurdu tatbikatlarını yerinde izleyerek Türkiye'nin ne kadar önemli bir güç olduğunu bir kere daha müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu tatbikat sırasında Silahlı Kuvvetlerimizin ulaştığı üst seviyedeki ateş gücünü ve koordinasyon yeteneğini dosta düşmana gösterme imkanı bulduk, iftihar ettik. Hemen ardından gerçekleştirilen Denizkurdu 2009 deniz tatbikatında da aynı başarıyı, aynı etkileyici tabloyu bir kez daha müşahede ettik. Bir kere daha gördük ki, Türk Ordusu, sadece ülke savunmasında değil, dünya barışına katkı sae'yğlama noktasında da, çok önemli bir güçtür. Bu vesile ile, Genelkurmay Başkanımız nezdinde Türk Silahlı

Kuvvetlerinin bütün mensuplarını tebrik ediyorum, başarılarının artarak devamını diliyorum. Bu tatbikatlar da göstermiştir ki, Türkiye'nin aydınlık yarınlara doğru çıktığı yolculukta yaşadığı değişim, her alanı kapsayan çok yönlü bir değişimdir. Türkiye yaşanan şartlar ne olursa olsun, belirlediği milli hedefler doğrultusunda kararlılıkla yürümektedir. İçeride global krizin yaralarını hep birlikte sarıyor, büyüme hedeflerini yeniden canlandırmanın mücadelesini veriyoruz. Bütün bu sıkıntıların geçici

olduğunu, aslolanın bizim birlik ve beraberliğimiz olduğunu iyi biliyoruz. Çok daha büyük sıkıntıları aşarak, çok daha büyük badireleri atlatarak bugünlere geldik. Biliyoruz ki bu mücadeleden de alnımız ak, başımız dik çıkacağız. Ülkemizi aydınlık yarınlara, mutlu ve müreffeh bir geleceğe hep birlikte taşıyoruz, taşıyacağız. Türkiye'nin yarınlarının, bugünlerinden çok daha güzel olacağından hiç kuşkumuz yok. Ülkemize güveniyor, birbirimize inanıyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber