Nüfus cüzdanları, nüfus müdürlükleri tarafından 'yasa gereği' denilerek parayla satılıyor.

Haber Giriş : 29 Haziran 2003 12:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Nüfus cüzdanları, nüfus müdürlükleri tarafından 'yasa gereği' denilerek parayla satılıyor. Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, 2 dakikalık internet işlemi için vatandaştan 5 milyon lira alıyor.

Vatandaş olmanın belgesi sayılan nüfus cüzdanları, nüfus müdürlüklerinin online sisteme geçmesine rağmen hâlâ parayla satılıyor. Vatandaşlardan alınan faks ücreti, yerini online bedeline bıraktı. Maliyeti 50 bin lira bile olmayan ve 2 dakika süren internet işlemi için 5 milyon lira alınıyor. Nüfus memurları, bir cüzdanı toplam 7,5 milyon liraya satan Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı'nın topladığı zorunlu bağışları, "Başbakan'ın emriyle alıyoruz" diyerek savunuyor.

İstanbul'da yaşayan ancak nüfus kütükleri farklı şehirlerde olan vatandaşlar, nüfus cüzdanı ya da nüfus kütüğü kaydı çıkarmak istediklerinde adeta haraç ödemek zorunda kalıyorlar. Vatandaşlardan alınan bu "deli dumrul vergisi"ni, bir vatandaş olarak gittiğimiz, nüfus müdürlüğünde yerinde gördük.

Para yoksa kimlik de yok

Vatandaş olduğunu belgelemek isteyen insanların yaşadığı trajikomik süreç, muhtarlıklarda başlıyor. Nüfus değiştirme belgesi için muhtara bir milyon 750 bin lira ödedikten sonra ilçe nüfus müdürlüğünün yolunu tutuyoruz. Memur evrakları alırken, kütüğümüzün bulunduğu şehirden getirilebilmesi için 5 milyon lira istiyor. Bu paranın niçin alındığını sorduğumuzda ise önce "bu ücreti devletin belirlediğini" söylüyor, ardından da 'internet bağlantısı için masraf yapıyoruz' açıklamasını getiriyor. Nüfus müdürlüğünde görevli bayan memura, "Artık faks kullanmıyorsunuz, eskiden 500 bin liralık faks için milyonlarca lira para aldınız. Bu parayla online sistem kuruldu. İnternet bağlantı masrafı 2 dakikalık bir işlem için 50 bin lira bile tutmaz Şimdi neden para alıyorsunuz" şeklindeki itirazımız üzerine, "para ödemezseniz cüzdanınızı alamazsınız, gidin müdüre söyleyin" dedi. Ancak vatandaşların sonraki aşamalarda ne ile karşılaştığını öğrenmek için 5 milyon lirayı ödedik ve beklemeye başladık.


7,5 milyon lira alınıyor

Online işleminin bitmesinin ardından görevli bayan bizi başka bir bölüme yönlendirdi. Diğer bölümde ise yine aynı manzara vardı. Buradaki memur da fotoğraf ve belgeyi aldıktan sonra 2,5 milyon lira ödememizi istedi. Aynı şekilde bu görevliye de "Benim 2,5 milyonum yok" dediğimizde ise bu görevlinin tepkisi aynı oldu: "Paran yoksa nüfüs cüzdanı da yok. Şikayetini git Başbakan'a anlat. Biz Başbakan'ın emriyle bu parayı alıyoruz" diyerek yasa gereği bu parayı aldıklarını iddia etti. Bu paranın Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı'na zorla bağışlatıldığını dile getirdiğimizde ise bu kez bölüm şefi olan ve aynı zamanda nüfüs cüzdanımıza imza atan yetkili birden bire vakfın avukatlığını yapmaya başladı: "Vergiler ödenmediği için, bilgisayarlarımızı toplanan paralarla alıyoruz. Bu parayı almazsak burada işler durur."

Vakıf sözkonusu olunca sesini iyice yükselten yetkili, savunmasını "Vakıf olmasa devlet hiçbir şey yapamaz" diyecek kadar ileri götürüyor. Bunun akabinde de şu cümleleri sarfediyor: "Türkiye'de en fazla vergi veren kurum, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı. Vakıf bu hizmetleri vererek aslında vatandaşa kıyak geçiyor." Devletten maaş alan memurların Nüfus Güçlendirme Hizmetleri Vakfı'nı neden bu kadar savundukları ise bizi yola getirmek isteyen bir memurun ağzından kaçırdığı şu cümleyle anlaşılıyor: "Kardeş, sizden alınan bu paralar bizim cebimize gitmiyor ki. İnan ki bu güne kadar sadece 150 milyon lira yol parası aldık. Hepsi bu kadar."

4 milyon lira az gözükebilir ama ben işsizim

Nüfusum İstanbul'da olmasına rağmen bir kimlik kartı almak için 4 milyon lira harcadım. Bu miktar başkaları için küçük gelebilir ama ben işsiz bir vatandaşım. Devletin bana vermesi gereken vatandaşlık kimliğimi parayla almak zorunda kaldım. Yetkililer bu soruna bir an önce çözüm bulmalı ve vatandaşların mağduriyeti giderilmelidir.

Toplanan paralar nereye gidiyor?

Bağışlar için Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi adına fiş kesiliyor. Defterdarlık kayıtlarında 'okul kantini işletmesi' olarak gözüken vakfın başkanı vakfın gelirinin yüzde 99'unun MERNİS projesine aktarıldığı belirtiliyor. MERNİS projesi tamamlanmasına rağmen, toplanmaya devam eden paraların nereye gittiği ise merak ediliyor. Türkiye'de zorunlu bağış toplayan 500'e yakın vakıf bulunuyor.

Vatandaşın parasıyla vergi rekortmeni oldular

Tüketiciler Birliği Başkanı Av.Bülent Deniz, zorunlu bağışın devletin tüm kurumlarında olduğuna dikkat çekti. Bu bağışın en olmaması gereken yerin nüfus hizmetleri olduğunu belirten Deniz, "Çünkü ben bir vatandaş olarak nüfus cüzdan belgemi almak zorundayım. Devlete gidip benim vatandaş olduğumu belgelendiriyorum. Normalde devletin bunu vatandaşların ayağına kadar getirmesi gerekirken, üstüne üstlük para alınıyor. Bu trajikomik bir olaydır" dedi. Parayı tahsil eden vakfın, geçen yıl vergi rekortmeni olduğunu ifade eden Deniz, vergi rekortmeni olmaları, korkunç bir para akışı olduğu anlamına geliyor. Çok ciddi para kazanıyorlar. Bu paranın nerelere harcandığının ve ne yapıldığının soruşturulması gerekiyor" diye konuştu. Bugüne kadar zorunlu bağışın önüne geçmek için temel bir yasa çıkartılmadığının da altını çizen Deniz, sadece özel genelgelerle önlem alınmaya çalışıldığını söyledi.
Yenişafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber