Bakanın personeliyle iletişimi memurları sevindirdi

Kaynak : Referans
Haber Giriş : 07 Ekim 2009 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yemekhanede elinde tepsiyle sıraya girip, öğlen yemeğini bakanlık çalışanlarıyla yemesi, kripto odasındaki nöbetçilere giderek "Bir çay koyun da içelim" demesi, Ali Babacan gibi bir facianın ardından, bakanlığın özellikle de genç memurlarını pek bir memnun etti. Bu tür jestleri genelde Amerikan kültüründe görmeye alışkınız. Türkiye'de hükümet görevlilerini bir esnaf lokantasında pilav üstü kuru yerken görmek pek mümkün değildir de bir Amerikan başkanını McDonald's'tan hamburger alırken ya da Beyaz Saray çalışanlarına kendi eliyle mangalda pişirdiği etleri servis ederken görebilirsiniz. Tabii bunlar ne ölçüde samimiyetten ne ölçüde taktik amaçlı yapılıyor tartışılır.

Aslen akademisyen olan Davutoğlu, iyi bir taktisyen olduğunu da bakanlığa geldiği ilk günden itibaren kanıtladı. Öncelikle Babacan nedeniyle yaşanan tayin tıkanıklığına el atarak bakanlık personelini rahatlattı. Zira ekibi ne kadar huzurlu olursa performansının da o kadar iyi olacağının farkında.

Danışmanlık döneminden Davutoğlu'nun Ortadoğu-Arap ve İslam âlemine düşkünlüğünü bilen Avrupa Birliği ülkeleri, bakanlık koltuğuna geçince nasıl bir çizgi benimseyeceğini merakla bekliyorlardı. Bu merakın farkında olan Davutoğlu da bulduğu her fırsatta, Türkiye'nin doğusuyla geliştirdiği ilişkilerin ülkeyi Batı'dan uzaklaştırmayacağı, tam tersine Batı'yla ilişkilerini güçlendireceğini söyledi. "Türkiye'nin doğusuyla ilişkilerini geliştireceğim ama AB'yi de ihmal etmeyeceğim" mesajı veren Davutoğlu, sorumluluk alanını daraltmak hele de AB ile ilişkileri Başmüzakereci Egemen Bağış'a havale etme yanlısı değil.

Malum 14 Ekim'de AB ilerleme raporu yayımlanacak. Yumurta kapıya dayanınca misali, bakanlar Brüksel'e akın etmeye başladı. Geçen hafta Davutoğlu Brüksel'deydi bu hafta Bağış. Sırada Adalet Bakanı var.

Hürriyet'in AKP camiasını iyi tanımakla bilinen Haftasonu eki yazarı, Davutoğlu'nun "her sorunu çözen siyaset adamı" kıvamında dolaşmasının partide rahatsızlık yaratmaya başladığını yazması üzerine, ben de bir süredir bana ulaşan kuvvetli duyumlara değinmeden edemeyeceğim.

Davutoğlu'nun, AB konularına el atmasının zaman zaman Bağış'ta rahatsızlık yarattığı, ikisinin arasında soğuk rüzgârlar estiğine dair duyumlar var. Aslında Davutoğlu'nun AB konularına ilgisiz kalmadığını vurgulamaya özen göstermesinde yanlış bir şey yok. Tersine, özellikle "Türkiye AB'den uzaklaşıyor" şeklinde bir izlenimin oluşmaması açısından önemli. Ancak anladığım kadarıyla Bağış, Davutoğlu'nun doğrudan kendi alanına giren konulara karışmasına tepkili.

Bunları duyunca insan AB ile ilişkilerde büyük bir hareketlilik var, reform süreci ivme kazanıyor zanneder. Soğuk rüzgârların, içerikli bir konudan değil de "Brüksel'e önce sen mi gidecen yoksa ben mi gidecem" şeklinde protokoler ziyaretlerle ilgili görüş ayrılığından kaynaklanmış olma ihtimali de yüksek.

Ortadoğu'da, geçen günlerde Irak'la yapılan önümüzdeki günlerde de Suriye ile yapılacak karşılıklı olarak onar bakanın buluşma toplantısını içinden somut bir şey çıkmasa da kamuoyunun gözünü boyamak için kullanabilirsiniz. Avrupa'da ise sırf bir-iki ziyaret, reform sürecine verilen önem için ikna edici olmaz.

Sorun şu ki, ne hükümet reform sürecini hızlandırmakta samimi ne de AB bu konuda ısrarcı. Alan razı veren razı. Geriye, "Sen mi gittin ben mi gittim" tartışması kalıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber