Baykal grup toplantısında konuştu

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 17 Kasım 2009 14:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, birilerinin 'meydan şimdi benim meydanım istediğimi yaparım' diye temel anayasal kurumları kendi kafasına göre şekillendirme mücadelesi başlattığını ileri sürerek, ''Bu gidişin sonunda birileri, amaçlarına ulaşabileceklerini ve Türkiye'nin tarihsel birikimini, Cumhuriyet kültürünü, hukuk devleti birikimini sindirebileceklerini, Türkiye'nin tümüne kumanda edebileceklerini zannediyorlarsa bunun böyle olmadığını çok yakın bir gelecekte öğrenecekler'' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de, hiçbir demokratik hukuk devletinde görülmeyen olayların yaşandığını ve bunlara yönelik önlem alınmadığını savunan Baykal, ülkenin ''derin bir bunalıma doğru sürüklendiğini'' söyledi.

''Bu bunalımın temelinde hiç şüphe yok ki bir anayasal hazımsızlık, bir anayasal çatışma var'' diyen Baykal, ''Türkiye'nin bir korku toplumu haline dönüştürüldüğünü savundu.

Deniz Baykal, şöyle devam etti:

''Bütün bunların altında Türkiye'yi hazmedemeyen, Türkiye'nin anayasal kimliğini, Cumhuriyet birikimini, demokrasi ve hukuk devleti kazanımlarını içine sindirip onun gereğini yapamayan, yapmadığı bazen Anayasa Mahkemesi kararıyla ortaya çıkan ve her aşamada bu çelişkilerine tanık olduğumuz bir iktidarın iş başında oluşunun yol açtığı gerginlikler, çatışmalar, kopuşlar her gün önümüze geliyor. Bu böyle gitmez. Böyle bir ülke olmaz. Bu tablo kabul edilemez. Bu tablo karşısında kimsenin yapabileceği bir şey yok diye devam etmek,Türkiye'yi çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakma sonucunu doğurur.

Böyle bir tatsız gidiş var. Meydanı boş buldu birileri, daha doğrusu meydanı boşalttı... Medyadan boşalttı, yargıdan boşalttı, sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan, üniversitelerden boşalttı, basını, televizyonu susturdu, 'meydan şimdi benim meydanım istediğimi yaparım' diye önünde kalan temel anayasal kurumlar hangileri ise onları da şimdi kendi kafasına göre şekillendirme mücadelesini resmen açtı. Yaşanan budur ama bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu gidişten kimseye yarar çıkmaz. Bu gidişin sonunda birileri amaçlarına ulaşabileceklerini ve Türkiye'yi, Türkiye'nin tarihsel birikimin, Cumhuriyet kültürünü, hukuk devleti birikimini sindirebileceklerini, Türkiye'nin tümüne kumanda edebileceklerini zannediyorlarsa bunun böyle olmadığını çok yakın bir gelecekte öğrenecekler.''

Türkiye'nin, gelişen demokrasi birikimi ve kültürünün, böyle olaylar karşısında esnek davranma, hoşgörü gösterme düzeyini yükselttiğini ifade eden Baykal, ''Ama tolerans seviyesindeki bu yükseklik kimseyi yanıltmamalıdır'' dedi.

-''İŞSİZİN SORUNU EMEKLİYİ DE VURUYOR''-

Konuşmasında ekonomiye de değinen Baykal, vatandaşın her gün ekonomide sıkıntıların aşılacağına dair haberler beklediğini, ancak bu beklentinin karşılanmadığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Baykal, son resmi rakamların işsizliğin giderek arttığını gösterdiğini bildirerek, Türkiye'nin dünyada en yüksek işsizlik rakamına sahip ikinci ülke konumunda olduğunu ileri sürdü.

Ekonomik krizin sıkıntısını çeken kesimlerin başında emeklilerin geldiğini, bunun işsizlikle de bağlantılı olduğunu ifade eden Baykal, ''İşsiz kalan oğlanın sorunu emekli babayı, emekli anneyi vurmaktadır'' dedi.

Emeklilerin sorunlarına dikkati çekebilmek için açlık grevi yaptığını kaydeden Baykal, onların sıkıntılarını ve taleplerini gündeme getirmenin CHP'nin ''boynunun borcu olduğunu'' söyledi. Baykal, emeklilerin intibak yasasının çıkarılmasını, TÜFE ve KEY ödemelerinin yapılmasını istediklerini belirterek, bu taleplerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. ''Emeklileri reva görülen ücret artışı 6 aylık 1.83, 2 değil... Ben de en çok 83'ün 3'ü var ya ona takılıyorum. Hangi terazide tarttın da o 3'ü buldun?'' diye soran Baykal, emeklilerin bu haksızlıklara razı olmayacağını ve bunun sonucunun ilk seçimlerde görüleceğini savundu.

Baykal, CHP olarak emeklilere yılda 2 ikramiye ve kış aylarında yakacak yardımı verilmesi gerektiğini düşündüklerini de söyledi.

Bütçe açığına da değinen Baykal, tehlikeli olarak arttığını savunduğu açığın; hükümetin israf, siyasi kayırma ve yanlış tüketim tercihlerinden kaynaklandığını ileri sürdü.

Baykal, ''Bu izah edilebilir bir tablo değildir, bundan ekonomiye, vatandaşa bir hayır yoktur. Hükümet har vuruyor harman savuruyor, olağanüstü yüksek bir harcama düzeyini insafsızca gerçekleştiriyor. Bunun sonucu ne? Bunun sonucu borçlanma... Bu borçlanma Türkiye'yi çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bırakacak. O nedenle bu ekonomiye yönelik güven ciddi şekilde sarsılmıştır'' diye konuştu.

''TELEFON DİNLEMELERİ YASAL DA DEĞİL, HUKUKİ DE DEĞİL''

Baykal, partisinin TBMM Grubundaki konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planının'' altındaki ıslak imzayla ilgili Adli Tıp Kurumunun rapor verdiğini, bunun gereğinin yapılması gerektiğini söylediğini belirtti.

Erdoğan'ın, rapordaki ''el imzası ürünü olduğu anlaşılmıştır'' ifadesinin, literatürde kabul gördüğünü, ''kilidi bununla açalım'' dediğini ifade eden Baykal, ''Ne oldu o kilit, anahtar? Çatışma az buz değil. Olayın bir tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri var (TSK), kurumsal kimliğiyle hedef seçiliyor. Başbakan 'bırakın' diye rica ediyor. Ne oldu, askeri personel gitti, ifadesi alındı, hukuk süreci işledi, önce tutuklandı, sonra oy birliğiyle tahliye edildi. Bir yerde yanlış var da yanlış nerede?'' diye sordu.

Baykal, Adli Tıp Kurumunun daha önce Hüseyin Üzmez olayında hangi zigzagları çizdiğinin, Cem Garipoğlu olayında hangi büyük çelişkilere düştüğünün ve son olarak Güler Zere'deki tutumunun ortada olduğunu kaydetti.

İsim vermeden Dursun Çiçek'ten bahseden Baykal, Çiçek'in, ıslak imzalı olduğu iddia edilen belgeyi, mahkemede eldiven takarak tuttuğunu anımsattı.

Bazılarının, ''itirazen karar veren mahkeme yanlış yaptı'' dediğini ifade eden Baykal, ''Nereden biliyorsun? Sen hükmü, kim olarak, ne sıfatla verdin?'' sorusunu yöneltti.

-''KARARGAH FAALİYETİ YÜRÜTÜLÜYOR''-

Baykal, Ankara'daki askeri mahkemenin, bu konuyu incelemeye devam ettiğini belirterek, yeni delili istediğini anımsatarak, 4 kez yazı yazmasına rağmen belgenin gelmediğini kaydetti.

CHP Genel Başkanı Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Nasıl gelmez, bu ne demektir? Orada yürütülen bir yargı faaliyeti yok mu? O yargı faaliyeti açısından o belgenin onlar tarafından da incelenmesine ihtiyaç yok mu? Niye bunun gereğini yapmıyorsun, ne hakla, kimden güç alarak yapmıyorsunuz? Anayasanın görevlendirdiği bir mahkemeye, hak ettiği belgeyi göndermeme yetkisini kimden alıyorsunuz? Mahkeme, mahkemeye belge vermiyor. Herkesin hükmü verdiği konuda, belli bir aşamada hakimler doğru bildiklerini söylüyor, kıyamet kopuyor. Bugün falan kişiyi ilgilendiriyordur bu tablo, yarın başkasını, herkesi, hepimizi ilgilendirir.

Herkes, 'Adli Tıp'ın bu şekilde hüküm vermesi yeterli değil' diyor. Türkiye'de bu konuda hüküm verebilecek pek çok kuruluş var. Madem o kadar eminsiniz, onlarda incelesinler. Bu belge, belgenin ortaya çıkış şeklini, bir vatandaşın, görev alanı içinde şahit olduğu, elde ettiği bir takım olumsuz gidişi ortaya koyan belgelerin kamuoyuna duyurulması olduğuna inanır mısınız? Ortada koca, kolektif sistem çalışıyor. Bu, bir kişinin üstesinden geleceği, bir anlık bir iş değil. Uzun süreli, kapsamlı, devlet içinde, pek çok yere uzanmış faaliyet gösteren birilerinin oluşturdukları bir karargahın ortaya koyduğu iddialar. Bu iddialar, örgütlü, karargah iddiaları. Devlet içinden yalan, yanlış, doğru, çarpıtılmış veya bir kısmı doğru bir takım bilgilerin, istihbaratın, belgelerin, bir yerlerde toplanıp, değerlendirilip, tasnif edilip, belli bir takvim içerisinde kullanılması anlayışına dayalı bir faaliyetin, karargah faaliyetinin yürütülmekte olduğu anlaşılıyor. Karargahın hedefi, bazen TSK'nın en muteber insanları, bazen Türk yargısının en saygıdeğer insanları. Ortada bugüne kadar ciddi, önemli bir tespiti de yapabilmiş değil bu karargah. Karargah, hala bunca faaliyete ve himayeye rağmen, somut bir sonuç ortaya koyamamıştır. En somut iddia ıslak imza belgesiydi, fos çıktı. O fos çıktı da kimler, niye yapıyor, kimler yaptırıyor, arkasında ne var? ''

-''EN AZINDAN ÖYLEYDİ''-

CHP Lideri Baykal, telefon dinleme krizinin de bundan bir farkının bulunmadığını ifade etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını, başsavcı yardımcılarının dinlediğini kaydeden Baykal, bunların nereden güç aldığını sordu.

Dinlemelerin yasal olup olmadığı tartışmalarına işaret eden Baykal, ''Yasal da değil, hukuki de değil. Çünkü yasal dinlemenin sınırları, şartları ve çerçevesi dinleme öncesi yapılması gerekenler ile dinleme sonrası yapılması gerekenlerin, hiçbir olayda uygulandığına dair elimizde tek bir örnek yok. Afaki 'mahkeme kararı' denilerek, yasal mı oluyor?'' diye konuştu.

Baykal, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurulduğunu, Başkanı doğrudan Başbakanın atadığını anımsatarak, şunları kaydetti:

''Niye böyle bir sistem kuruldu? Bunun altında yatan ihtiyaç çok açık: Birileri devletin temel kurumlarıyla hesaplaşmanın dosyasını oluşturmaya çalışıyor. Aydınlarla ilgili yapıyor, Ergenekon davası budur. 70 bin kişi dinleyen, istediği 70 bin kişiyi de ona ekleyebilecek olan bir yetkiyi kullanan otorite, demokratik sayılabilir mi, böyle bir ülkede hukuk devletinin işlediği söylenebilir mi?

Bu büyük bir çatışmadır. Anayasa Mahkemesi, AKP, laikliğe karşı eylemlerin odağı diye karar aldı. Bu hüküm, anayasal sistemimizin özü, temeli. Laik bir anayasaya sahibiz. Yargımız da Silahlı Kuvvetlerimiz de laik. En azından öyleydi, öyle olması öngörülmüştü. Türkiye'de temel kurumların bu niteliğini ortadan kaldıracak, laik olmadığı Anayasa Mahkemesi hükmüne bağlanmış olan iktidara uygun yargı, Silahlı Kuvvetler oluşturmak, laiklik özelliğini unutmuş kurumlar haline dönüştürmek için altyapı hazırlandı. Bu yasa çıkarıldı, işletildi, bilgiler toparlandı, davalar açıldı. Şimdi bu süreç işliyor.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber