Siyaset, aşireti böyle yendi

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 15 Haziran 2011 08:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kentleşme, eğitim ve göçün aşiretlerin siyaseti yönlendirebilme gücünü büyük ölçüde kırdığını belirten Doç. Dr. Rüstem Erkan, bireyselleşmenin etkisiyle aşiret üyelerinin kendi kararlarını verme sürecinin geliştiğini vurguladı

Şenay YILDIZ

12 Haziran seçimleri öncesinde, iktidar partisinin aşiret destekli adaylara listelerinde yer vermemesi nedeniyle özellikle Şanlıurfa'da büyük gerilim yaşandı. 'Blok' oylarına güvenip seçime bağımsız giren aşiret adayları sandıkta kayboldu. Bucak aşiretinden Ahmet Ersin Bucak, İzol aşiretinden Zülfikar İzol, Şeyhanlı aşiretinden Mahmut Cevheri gibi isimler seçilmek için yeterli oyu alamadı. Biz de 'Siyaset-aşiret denkleminde ne oluyor?' sorusunu bölgeyi çok iyi bilen isimlerden Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Rüstem Erkan'la konuştuk. Erkan'ın seçim sonuçlarının ışığında yaptığı değerlendirmeler şöyle:

- Seçim sonuçlarını aşiret destekli adaylar açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhuriyet tarihinin başından beri bu bölgede en problemli konu aşiret ve şeyhler olarak bilinir. AKP ve BDP'nin aşiretlerin egemenliğini kırma yönünde 2002'den beri girişimi vardı. Bu seçimde de aşiret egemenliğini tam olarak kırdıkları görülüyor.

- Peki aşiretlerin siyaset üstündeki bu egemenliğinin kırılması nasıl sağlandı?

Bu, doğal süreçte zaten belli bir noktaya gelmişti. Yani, kentleşme, eğitim düzeyi ve göç konuyu belli bir düzeye getirmişti. Sorduğunuzda herkes kendisini aşiret üyesi olarak söylese de; aşiret liderlerinin üyeler üzerinde tam bir kontrolü yoktu. Her iki parti aşiret liderlerinin gücünü belli ölçüde kırmış görünüyor. BDP bunu ideoloji ile halletmişti. AKP ise gerek iktidar, gerekse Türkiye genelindeki gücüyle bunu başardı. Diyarbakır'da seçime düşük profilli adaylarla girdiği için AKP oy oranının yüzde 20'lerde kalması bekleniyordu. Ama 30-32'yi bulması, böyle olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla aşiretlerin siyaset üzerinde etkisinin azalmasının bu bölge için bir kazanç olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Her iki partinin de bu konuda emeğini inkar etmemeli. BDP'nin başlattığı sürece AKP sonradan katıldı ve bu seçimde aşiret adaylarını göstermedi.

- Aşiret-siyaset denkleminin bozulmasında en önemli öğe göç mü oldu saydığınız parametreler içerisinde?

Göçün yanı sıra orta sınıfın büyük ölçüde ortaya çıkması. Kırsal kesimin aşiret üyeliği ve aşiret liderliği tarafından kontrolü ile kentlerdeki üyelik ve aşiret etkisi farklı oluyor. Aşiretleri biraz da kırsal kesimdeki ortak mekan, üretim ilişkileri ve diğer aşiretlerle rekabet birbirine kenetliyordu. Kentlerde ise diğer aşiretten tehlike görme gibi bir süreç yok. Sosyolojik olarak bireyselleşme süreci -bunu çıkarcılık olarak söylemiyorum- ile birlikte kendi kararını verme süreci gelişti. Bir de 50-60 binlik bir aşiretten söz ederken aşireti yekpare düşünmemek gerek. Aşiretlerin de çok fazla alt kolları var ve o alt kolları farklı davranabiliyor. Mesela İzollar'da olduğu gibi.

EN FAZLA 20 BİN BLOK OY

- Nasıl açıklıyorsunuz Zülfikar İzol'un seçilememesini?

İzol aşireti büyük aşiret, ama Zülfikar İzol 14 bin oy almış. Görüldüğü gibi 'Aşiret kararına tüm kolları, herkes uyacak' diye bir kural yok. Homojen davranış sergileyen aşiret yapısı artık söz konusu değil.

- Mahmut Cevheri, Ahmet Ersin Bucak gibi çok bilinen isimlerin seçilememesinin sebebi nedir?

Mahmut Cevheri tam aşiret kanalı ile ortaya çıkan birisi değil, biraz iş ilişkileriyle de tanınıyor. Bucak seçilme ihtimali en güçlü olan aşiret adayı gibi görünüyordu, ama bakınca 31 bin gibi bir oy almış. Bucak aşiretinin oyu 60 binlerdedir. O bile aşiretini yönlendirememiş görülüyor. Diyarbakır'da da bağımsız aday Salim Ensarioğlu vardı. 23 bin bir oy almış. Bu da sadece kendi aşiretinin oyu değil. Başka aşiretlerden de destek aldı. Sonuç olarak görünen şu ki, en güçlü aşiretin yönlendirebileceği oy artık 20 binin altındadır.

CEMAATLER GİBİ

- AKP ve BDP bünyesinde kalan aşiret mensupları seçilmiş, bağımsızlar seçilememiş görünüyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

İki parti meselesi değil. Aşiret liderleri genel eğilime yönelik bir tavır sergilemediği zaman, aykırı tercih yaptığında, üyelerin bu karara destek vermeme potansiyelleri oldukça artıyor. Aşiretin genel eğilimine yatkın bir tercih yapınca, üyeleri oy için yönlendirebiliyor. Diyelim ki aşiret BDP'ye yatkın; ama kendi adayları CHP listesinde. Bu durumda oy transferi çok az oluyor. Aynı şey Türkiye'de cemaat ve tarikatlar için de geçerli. Genel eğilime uygun bir siyasi tavır sergiliyorsa, yönlendirme yüksek oluyor. Aksi takdirde çok düşük oluyor.

- Bölgedeki Arap aşiretlerinde siyaset tercihleri açısından nasıl bir eğilim var?

Arap aşiretleri daha çok BDP dışına kayıyor. MHP veya AKP olabilir. Arap aşiretleri eskiden beri sağ siyasete yatkın. Son dönemde AKP'ye yakın oldukları görülüyor.

- Başbakan'ın Urfa adayları çok tartışılmıştı. Sizce, aşiret-siyaset çözülmesini doğru okuduğu için mi böyle yaptı?

Başbakan bence en güçlü olduğu dönemde bir risk almak istedi. Urfa'da ne olursa olsun, oy oranı çok düşmeyecekti. Ama yüzde 30-40'larda kalmayı da göze alarak, bir risk alarak, oradaki yapıyı değiştirme girişiminde bulundu. Bu riski alarak başarılı da oldu BDP gibi.

- Aşiret destekli bağımsızların bu kadar yalnız kalacağını bekliyor muydunuz?

Ben Bucak hariç diğerlerinin seçilme ihtimalini çok az görüyordum. Ama biraz daha fazla oy almalarını bekliyordum. Bölgede 'Aşiretlerin siyasi tercihlerde kendilerini çok fazla ön plana çıkarttıkları' düşünülüyordu zaten. 'AKP aday yapmayınca niye bağımsız aday oluyor?' diye insanlar tartışıyordu. Günün sonunda AKP'nin siyaseti ile sorunu olmayan, ama listede yer bulamadıkları için kişisel sorunu olan bağımsız adaylara kendi aşiretleri 'dur' dedi. Bundan sonra 'Ne olursa olsun desteklerim' dönemi bitti aşiretlerde. Ancak aşiret üyesinin bir mağduriyeti olduğuna inanılırsa destek veriliyor. Ama İzol'da olduğu gibi 2-3 dönem milletvekilliği yapmış bir isim, 'Parti aday yapmadı' diye bağımsız aday olunca, aşiret üyeleri destek olmadı.

'Yeni CHP'den eski tarz siyaset

- Bölgede oy arttırma iddiası ile yola çıkmış olan yeni CHP'nin profilini nasıl değerlendiriyorsunuz bu denklemde?

Beni en çok şaşırtan CHP'nin aşiret destekli aday arayışı içine girmesi oldu. Bu işlerden ideolojik olarak en uzak durması gereken parti CHP olması gerekirken; bütün bölgede aşiret üyelerini aday yapma girişiminde bulundu ve yer yer yaptı da. Ama CHP bunun karşılığında oy alamadı. 'Yeni CHP' dediler, 'ideolojik yenilenme' dediler ama Diyarbakır'da biraz aşirete yakınlığı ile tanınan bir adayla seçimde girdiler. Ama o isim 838 bin seçmenden sadece 13 bin oy aldı. Bu, CHP'nin ikileminin gösteriyor. Yani yeni CHP, yeni ideoloji ama burada eski tarz siyaset yapmaya çalıştılar. Bana göre bu, bölgedeki başarısızlıklarının en önemli sebeplerinden birisi.

- CHP toplumdaki sosyolojik dönüşümü mü okuyamadı dersiniz?

CHP bölgede sadece Batman'da oy artırdı. Orada Faris Özdemir (Halilan aşiretinin önde gelenlerinden) seçilemese dahi partinin oyunu artırdı. Ama Diyarbakır'da veya diğer illerde CHP listesi boş olsa -yani öyle bir yöntem olsa ve sadece partinin amblemi olsa ama adayı olmasa- daha fazla oy alırdı. Adayların profili CHP'nin oyunu böyle 12-13 bine düşürdü. Bölge kökenli, İstanbul'dan aday olan Genel Başkan Yardımcısı'nın (Sezgin Tanrıkulu) yönlendirmesi nedeniyle böyle oldu. Kendisi, tehlikeyi görüp İstanbul'dan aday oldu. Ama 'Biraz oy artışı olsun' diye düşünüp, bu başarıyı da kendisine bunu mal edebilmek için partiyi çok yanlış bir yöne sürüklediler. Salih Sümer burada aday yapıldı ama görüldüğü üzere hiçbir katkısı olmadı. Hatta burada 'Salih Sümer olmasa CHP'ye verirdim' diyen insanlar var. CHP Diyarbakır'da daha politik, ideolojik adaylarla seçime girseydi daha başarılı olabilirdi. Urfa adayları da Ahmet Ersin Bucak'ın dayısı. CHP bölgedeki siyaseti iyi okuyamadı. Türkiye genelinde de geleneksel tabanını yitiriyor görünüyor.

HÜSRANA UĞRADILAR

Partileri aday göstermeyince 'güçlerini göstermek için' seçime bağımsız giren adaylar, aşiretlerinden bekledikleri desteği bulamadı. İşte aşiret mensubu adayların seçim raporu:

Ahmet Ersin Bucak: Bucak aşiretinin lideri. Eski DYP Milletvekili Sedat Bucak'ın kardeşi. Aşiretinin blok oylarına güvenip seçimlere bağımsız aday olarak girdi. Bucak'a sandıktan 31 bin 090 oy çıktı.

Mahmut Cevheri: Şeyhanlı aşiretinin önde gelenlerinden. 2002'de 19 bin oyla bağımsız milletvekili seçilen ve AKP'ye katılan ardından partiden istifa eden Sabahattin Cevheri'nin kardeşi. Cevheri, dağılan aşiret oylarından ancak 6 bin 109'unu alabildi.

Zeynel Fatih Şıhanlıoğlu: O da Cevheri gibi Şeyhanlı aşiretinden. Sandıktan ona da 6 bin 834 oy çıktı.

Zülfikar İzol: Türkiye genelinde 1 milyon nüfusa sahip olduğu ifade edilen İzol aşiretinin önde gelenlerinden. 2007'de AKP milletvekili oldu. 12 Haziran'da liste dışı kalınca bağımsız aday oldu. İzol'a sandıktan 14 bin 724 oy çıktı.

Mehmet Necip Zeydan: Zeydan aşiretinin önde gelenlerinden, Hakkari AKP adayı. BDP'nin desteklediği üç bağımsız aday oyların ezici çoğunluğunu alınca Zeydan seçilemedi. Böylece Zeydan aşireti bu kez Meclis'e temsilci gönderemedi.

Edip Safter Gaydalı: Eski Devlet Bakanı. 4 dönem Bitlis Milletvekili. Aynı zamanda Türk siyasi hayatının sembol isimlerinden Kamran İnan'ın yeğeni. Bitlis'teki Gaydalı aşiretinin önemli isimlerinden olan Gaydalı'ya bağımsız aday olarak girdiği seçimde aldığı 20 bin 833 oyla seçilemedi. Müslüm ABACI

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber