Zümrüt faciasında belediye 140 milyar lira tazminat ödeyecek

Haber Giriş : 26 Nisan 2005 10:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

KONYA'da 92 kişiye mezar olan çöken Zümrüt Apartmanı ile ilgili ilk dava sonuçlandı. Konya 1'inci İdare Mahkemesi 2 Mart 2005 tarihli kararında, Selçuklu Belediyesi'ni çöken apartman altında kalan 49 yaşındaki Mehmet Ufacık, eşi 47 yaşındaki Nejla ile kızları 21 yaşındaki Duygu ve 18 yaşındaki Burcu için yakınlarına toplam 140 milyar lira maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti.

2 Şubat 2004 tarihinde çöken 11 katlı Zümrüt Apartmanı'nda ölen 92 kişiden Mehmet Ufacık'ın İzmir'de yaşayan annesi Arife Ufacık, avukat ağabeyi Mustafa Ufacık, diğer kardeşleri Dursun Ali ve İsmet Ufacık, 5 Nisan 2004 tarihinde Konya 1'inci İdare Mahkemesi'sine başvurdu. Başvuruda, Selçuklu Belediye Başkanlığı'nın statik-betonarme projesinin hatalı şekilde çizilmesi, atılan betonun çok kalitesiz olması, projesiz asma kat yapılması, inşaatın projeye ve teknik şartlara uygun yürütülüp yürütülmediğinin tarafından denetlenmaması nedeniyle ağır hizmet kusuru bulunduğu ileri sürüldü.

Başvuruda Mehmet Ufacık, eşi ve iki kızının tümden yok olduğunu, bunun çok acı bir felaket olduğunu belirterek, olayın meydana geldiği tarihde bayram olması nedeniyle acılarını bir kat daha arttığı vurgulanarak, "Günlerce apartman yıkıntısı yanında bekleyerek yakınlarımıza ait cesetlerin çıkartılmasını izledik'' denildi.

140 MİLYAR LİRA İSTEDİLER
Başvuruda Mehmet Ufacık'a ait 16 numaralı dairenin rayiç bedeli olan 80 milyar liranın yarısı olan 40 milyar lira maddi, davacılardan Arife Ufacık, oğlu Mehmet için 20 milyar, torunları Duygu ve Burcu için 10'ar milyar lira olmak üzere toplam 40 milyar lira tazminat istedi. Mustafa, Dursun Ali ve İsmet Ufacık kardeşler ise ayrı ayrı olmak üzere ölen kardeşleri Mehmet Ufacık için 10'ar milyardan toplam 30 milyarlira, yeğenleri Duygu ve Burcu için de 5'er milyarn liradan toplam 30 milyar lira olmak üzere yasal faizi ile birlikte toplam 140 milyar lira tazminat talep edildi.

BELEDİYE İTİRAZ ETTİ
Dava görülürken Selçuklu Belediyesi savunmasında binaya verilen ilk ruhsat ve daha sonra yapılan tadilatların projesine ve imar mevzuatına uygun olarak verildiğini belirterek, "Bunun dışında ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılmasının fenni mesülün sorumluluğundadır. Bilirkişi raporunda belediyeye atfedilen bir kusurun bulunmadığı tazminat verilmesini gerektiren bir hizmet kusuru yoktur'' diyerek davanın reddedilmesini istedi.

BİLİRKİŞİ KUSURLU BULDU
Ancak mahkeme olaydan hemen sonra Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne ceza davasının açıldığını ve bu dava ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı tarafından re'sen seçilen Selçuk Üniversitesinden İnşaat Yüksek Mühendisi Prof.Dr. M.Yaşar Kaltakcı, Yüksek Mühendis mimar Yrd.Doç.Dr. Osman Nuri Dülgerler, Makina Mühendisi Yrd.Doç.Dr. Faruk Köse, Elektrik Mühendisi Yrd.Doç.Dr. İsmail Baha ve jeoloji mühendisi Yrd.Doç.Dr. Adnan Özdemir'den oluşan teknik bilirkişinin verdiği raporda şu tesbitlere yer verdi:

"Taşıyıcı sistemini oluşturan statik-betonarme projesinin hesap ve detaylarında yapılan önemli hatalar ve yanlışlıklar ilgili ve uyulması zorunlu olan standart ve yönetmeliklere uyumsuzluklar, taşıyıcı sistem düzeni, boyutlandırma ve donatı hataları binanın güvenliğini önemli ölçüde azalttığı ve binanın çökmesinde etkili olduğu, özellikle binanın göçme nedeni olan düşey yüklere karşı binanın güvenliğini önemli ölçüde etkileyen kolon ve perdelerde dikkate alındığında, güvenlik açısından en kritik olan katta, kesit boyutları açısından yüzde 43'e varan ve ortalama yüzde 38 demir donatı açısından yüzde 75'e varan, ortalama yüzde 26 hata tespit edildiği, 28.12.1999 tarihinde ikinci yapı ruhsatı ekinde mimari projede yapılan asma kat ilavesinin (tadilatının) diğer hiç bir projeye özellikle statik-betonarme projeye yansıtılmadığı, yine yapının yapım aşamasında uygulama ve imalattan kaynaklanan önemli hatalar (Projedeki taşıyıcı sistemin tam ve doğru olarak uygulanmaması, kesitlere, demir donatı milatına ve yerleştirme düzenine uyulmaması ve detay ve işçilik hataları, malzeme ve özellikle beton kalitesinin yetersizliği) binanın göçmesinde çok etkili olduğu.''

İKİNCİ BİLİRKİŞİ DE KUSURLU BULDU
Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Can Baklaya tarafından hazırlanan ikinci raporda ise, "İlk ruhsatta kullanım alanının 6 bin 877 metrekareden yapılan tadilatlar ile 7 bin 073 metrekareye çıkartılmış, statik ve betonarme projesinde önemli eksiklik ve yanlışlık bulunmasına karşın, davalı belediye tarafından, ruhsat ve ekleri yeterli bir şekilde incelenip, denetlenmemesi eksik ve yanlışları olan statik projeye dayanarak davalı idarece verilen hizmetin iyi yürütülmediği dolayısıyla hizmet kusuru bulunduğu açıktır'' dedi.

SORUMLULUK FENNİ MESULE DEVREDİLEMEZ
Mahkeme bu raporlara dayanarak verdiği kararda, yetki ve sorumluluğun birarada olması gerektiği vurgulandı. Mahkeme kararında, "İmar kanunu şehirlerde yapılması ile ilgili her türlü yetkiyi belediyelere vermiştir. Yapının yapılacağı alanları, düzenini, yüksekliğini ve benzeri koşulları imar planları adı altında düzenleme belediyelere aittir. İskan ruhsatı vermek de belediyenin tekel arzeden yetkisindedir. Hatta iskandan sonra bile her aşamada bina ile ilgili tadilat tekliflerini karara bağlayıp, projeye dolayısıyla fenne uygun tadilatlara izin vermek, izinsiz tadilatları da mühürleyip, yıkmak, içine insan sokmamak yetkisi yine belediyelere aittir. Belediyenin bina denetimini fenni mesüle devretmesi ile bina ilgili tasarruf yetkisi bitmiş değildir. Belediyenin onaylamadığı bir tadilat yapılamaz. Belediye bu tadilata ruhsat vermiş ve tadilatı mimari projeye işlemiştir. Ve bu tadilat çökmede önemli rol oynamıştır. Üstelik bu yük binanın sadece bir kısmına bindiği halde, taşıyıcı sistem dengesinin bozulacağı düşünülmeden statik projeye işlenmemiştir'' dedi.

AİHM MEVZUATI ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Mahkeme kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği bir kararıda emsal göstererek, "30 kasım 2004 tarihinde Öner Yıldız ile Türkiye Cumhuriyeti davasında Ümraniye çöplüğünün patlaması sırasında gecekondusu çöpler altında kalıp 9 yakınını kaybeden davacının tazminat talebi kabul edilmiştir. Kararda önem arzeden husus ise yıkılan gecekondu ruhsatlı bile olmadığı halde ve de idarenin gecekondu sahiplerini zaman zaman ikaz ettiği sabit olmasına rağmen, Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin hem idarenin yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varması, hem de mülkiyet ve konut hakkıyla irtibatlandırmasıdır. Oysa bu dava konusu ihtilafta anılan bina bizzat idarenin onayladığı yanlış projelere göre hatta zaman zaman buna bile uyulmadan yapılmış, hem de kontrol yapılmadan iskan ruhsatı verilmiş ve en önemlisi bina statiğini bozan değişiklik idarenin bilgisi dahilinde yapılmıştır. Bu durumda doğan sonuçtan bizzat idarenin bilgi ve katkısı bulunmakla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci ve ek protokün 1'inci maddesi uyarıncada sorumluluk doğacağı kuşkusuzdur'' denilydi.

TAZMİNAT CAYDIRICI OLMALI
Mahkeme kararında çöken Zümrüt Apartmanının 16 numaralı dairesinin rayiç bedeli olan 80 milyarın yarısı olan 40 milyar lirayı Selçuklu Belediyesinden alınıp anne Arife Ufacık'a verilmesine, manevi tazminatın rakamı sembolik miktarda düşünülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Özellikle ağır hizmet kusurunda hukuka aykırı hareket eden idarecilere rücu halinde caydırıcı bir rol oynayacak ağırlığı da taşımalıdır'' denilerek tazminat istemi aynen kabul edildi. Buna göre Arife Ufacık'a çöken binada ölen oğlu Mehmet için 20 milyar, torunları Duygu ve Burcu için ayrı ayrı 10'ar milyar; Dursun Ali, Mustafa ve İsmet Ufacık kardeşlere de ölen kardeşleri Mahmet için her birine 10'ar milyar, yeğenleri için 5'er milyar olmak üzere toplam 140 milyar liranın davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faizleri ile birlikte davalı Selçuklu Belediyesi'nden alınıp, Ufacık ailesine verilmesine karar verdi.

Mahkeme ayrıca 11 milyar 210 milyon lira tutan vekalet ücreti ile davanın yargılama gideri olarak belirlediği 7 milyar 608 milyon 900 bin liranın da Selçuklu Belediyesi'nden alınarak davacılara verilmesine karar verdi.

Ufacık ailesinin avukatı Orhan Özer, kararla ilgili olarak, "Selçuklu Belediyesi karara sağduyulu yaklaşmalıdır. Temyize göndereceklerini tahmin ediyoruz. Ancak bu paranın hemen ödenmesini ve yakınlarının daha fazla mağdur edilmemesini istiyoruz. Bu dava emsal teşkil ederek, diğer davalarının bir an önce biteceğini tahmin ediyoruz'' dedi.

CEZA DAVASINDA SON DURUM
Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen devam eden Zümrüt Apartmanı davasında tek tutuklu olarak fenni mesül Vedat Kaya kaldı. Proje sorumlusu Halil İbrahim Elliiki ve taşeron İsmail Hakkı Canver geçtiğimiz duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılmıştı.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber