T.B.M.M Adalet Komisyonu Başkanlığına

2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yeni bir Kanun tasarısı Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir. Ancak söz konusu taslak hakim ve savcıların taleplerini karşılamaktan uzaktır. Hakim ve savcılar, adaletin gecikmesi ve yaşanan adaletsizliklerin kaynağındaki asıl sebeplerle ilgili olarak 41 maddelik bir öneri oluşturmuş olup, bu önerilerin T.B.M.M. Adalet komisyonu Başkanlığı üyelerince dikkate alınacağını umarak aynen yayımlıyoruz.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Haziran 2005 00:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üyelerinin tamamı hukukçu olan Adalet.org internet sitesinde Hakim, C.Savcısı ve Avukatlar tarafından, adaletin gecikmesi ve yaşanan adaletsizliklerin kaynağındaki asıl sebepler, Yargı mesleğinin sorun ve sıkıntıları, değişik başlıklar altında gündeme taşınmış, aşağıdaki metin T.B.M.M.'ne, T.C. Başbakanlığına, Adalet Bakanlığına ve ilgili tüm kurumlara iletilmesine rağmen mevcut çözüm önerileri bugüne kadar dikkate alınmamıştır.

Atatürk Türkiyesinde hukuku egemen kılmak adına sanal ortamda bir araya gelen yargı mensupları ve şahsıma ait aşağıda yer alan öneriler; birebir halen yaşamakta olduğumuz zorluklar, engellemeler ve yokluklar içerisinde adaleti ayakta tutma mücadelesi sırasında kazanılan tecrübelerin kaleme alınmış halidir. Çünkü hiç kimse; her gününün 14-16 saatini (Nöbet tutanlar için bu süre günlük yaklaşık 16-20 saat civarıdır) mesleğine ve mesaisine hasreden Adliye çalışanlarının sorunlarını, onlar kadar iyi bilemez.

Demokratik Hukuk devletleri tarafından Yargı bağımsızlığının temel unsurları kabul edilen ve 1961 Anayasasında büyük bir ölçüde koruma altına alınan prensip ve ilkeler, Cumhuriyet rejiminin kesintiye uğraması sonrasında yürürlüğe giren 1982 Anayasasında gözardı edilmek suretiyle Türkiye Cumhuriyetinin bağımsız yargısı ne yazık ki ödenek, özlük ve sosyal haklar açısından tamamen yürütme erkine (siyasi yönetime) bağımlı hale getirilmiştir.

Bunun yanında vesayet halini düzenleyen hükümlere benzer birtakım düzenlemeler ile kendi hakkını aramaktan dahi aciz hale düşürülen Hakim ve C.Savcıları ile en az onlar kadar Adalete ve Cumhuriyete sahip çıkması gerekenlerin, yaşanan hukuksuzluğa karşı sessiz ve duyarsız kalmaları ise adaletin gecikmesinden çıkar sağlayan yağmacı ve bozguncu zihniyeti cesaretlendirmekten öteye bir anlam taşımamaktadır.

Yargı erkinin, yokluklara ve yoksulluğa mahkum edilerek kontrol altında tutma çabaları ve mahkeme kararlarını şaibeli hale getirir uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Mevcut öneriler doğrultusunda ivedilikle gerekli değişiklikler yapılmak suretiyle gerçek adaletin tecellisine katkı sağlamak herkesin ve her halükarda devletin görevidir. Çünkü bir ülkede yaşanan adaletsizliğin bedelini ilk ödeyecek olan halkın kendisidir.

Devletin sahip çıkmak zorunda olduğu adalet, kendi varlık sebebidir.

YARGI ALANINDA YAPILMASI GEREKEN REFORMLARA İLİŞKİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ :

1- Yargı Bağımsızlığının sağlanması ve yargı kurumunun her türlü siyasi etkiden uzak olması gerekliliğinden hareketle; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı Adalet Bakanı ile Kurulun diğer doğal üyesi Bakanlık Müsteşarının, Kuruldaki görevleri sona erdirilmelidir. Adalet Bakanının oy hakkı olmaksızın, gerek görüldüğünde görüşünü bildirmek üzere kurul çalışmalarına katılması sağlanmalıdır.

2- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun tüm kararlarına karşı yargı yolu açılarak, Hakim ve C. Savcılarının hak arama özgürlüğünün sınırları hukuk devleti ölçütlerine uygun hale getirilmelidir. Bu suretle Hakim ve C. Savcılarının daha huzurlu ve güven içinde görev yapması sağlanmalıdır. Yüksek Kurul kararlarına karşı yargı yolunun açılması yönündeki yasal düzenlemenin Anayasal hak arama özgürlüğünün sağlanması bakımından açık bir zorunluluk olduğu gözetilmelidir.

3- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun mevcut yapısı değiştirilerek, üye sayısı artırılmalı, taşrada görevli Hakim ve C.Savcılarının sorunlarını daha rahat iletebilmelerine temin amacıyla kürsü görevi yapan Hakim ve C.Savcıları seçimle kurulun üyesi olabilmeli, ayrıca seçimle gelen üyelerin belirli bir süre ile en fazla 2 kez görev yapma hakkı bulunmalıdır.

4- Aday olacaklarda liyakat ve kıdem esası dikkate alınarak ; Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı, merkez ve mülhakattaki hakimler tarafından, Cumhuriyet Başsavcısı ise merkez ve mülhakattaki C. Savcıları arasından gizli oyla ve belirli süre için seçilmelidir. Diğer Komisyon üyesi ise ağır ceza merkezindeki en kıdemli hakim olmalıdır.

Adalet Komisyonları 1 yada 2 yılda bir Ankara'da toplanarak birinci sınıf hakimler arasından ?Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu' üyelerini seçmelidirler.

5- Yüksek Kurulun bizatihi kendisine bağlı Teftiş Kurulu, sekreteryası, personeli, bütçesi ve ayrı binası olmalı, Hakim ve C.Savcılarının her türlü sorununda Yüksek Kurul muhatap alınarak derhal çözüm bulunmalı, çözüm bulunamaması halinde sebepleri makul kabul edilebilir bir süre içerisinde muhatabına bildirilmelidir.

6- Kasıtlı haller hariç olmak üzere; olağanüstü iş yükü altında çalışan Hakim ve Cumhuriyet Savcılarının yaptıkları hatalar nedeniyle haksız şekilde yaptırıma maruz kalmalarını önlemek amacından hareketle, bu konuda yapılacak çalışmalar sonucunda hangi iş yükü altında çalışan Hakim ve Cumhuriyet Savcısının, hangi tür hataları, ne oranda yapması halinde normal ve makul kabul edileceğine ilişkin oluşturulacak bir risk grafiği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca kabul edilmeli, kabul edilecek kıstaslar karara bağlanarak bu konuda gereken güvence sağlanmalıdır.
?İş sayısı makul düzeyde bir Adliyede çalışan Hakim ve C.Savcısı görevinde daha dikkatli davranacak zamana sahip bulunması nedeniyle, işine ihtimam gösterebilmesi sayesinde, teftiş sırasında iyi sicil alma olanağına sahip olmasına karşın, belki de aynı kıdeme sahip bir başka Hakim ve C.Savcısının işi çok yoğun Adliyede çalışması, kabul edilebilir iş miktarının çok üzerinde işe bakmak zorunda kalması, büyük özveri ve azmine rağmen, iş yoğunluğunun oluşturduğu dikkat dağınıklığı ve işine yoğunlaşmasındaki güçlüğün etkisiyle ciddi sayılabilecek hatalar yapabilmesi nedeniyle, hakkında olumsuz sicil düzenlenmesi, yada idari soruşturmalar geçirmesi şeklindeki uygulamalar gayri adil bulunmaktadır. Bu bentte yapılan öneri, ağır iş yükü altında çalışan Hakim ve Cumhuriyet Savcısının gerçekleşme ihtimali son derece yüksek bulunan riskler nedeniyle, huzursuzluk içinde çalışmasının önlenmesi amacına dayanmaktadır.?

7- Hakim ve C.Savcısı hakkında, ilgili Yargıtay dairesince not fişinin düzenlenmesi sırasında, objektif ve yargı mensubunun vicdani kanaatine baskı yapmaktan uzak olacak şekilde somut kriterler belirlenmeli, yargı mensubunun orta not alma korkusundan kurtarılarak yasalara, vicdani kanaatine ve hukuksal etiğe uygun kararlar verebilmesinin önü açılmalıdır.

8- Teftiş sistemi yeniden gözden geçirilerek, özellikle Teftiş Kurulu Müfettişlerince 2802 S.K.'nun 24.maddesi gereğince Hakim ve C.Savcıları hakkında "Hâl Kağıdı" düzenlemeleri uygulaması sona erdirilmeli, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na bağlı olacak Teftiş Kurulu dışında Adalet Bakanlığına bağlı bir Teftiş Kuruluna ihtiyaç var ise, bu teftiş sadece kalem işlerine mahsus olmalı, yargılama faaliyetinin yasal tüm denetimi Yargıtay tarafından yapılmalıdır.

9- "Hal kağıdı? düzenlenmesi uygulamasından vazgeçilmeyecek ise ; 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 4. ile 5.maddelerindeki açık düzenleme ve bu konuda Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'nca verilen karar da dikkate alınarak, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanları, Cumhuriyet Başsavcıları ve Teftiş Kurulu Başkanlığına bağlı müfettişler tarafından, Hakim ve Cumhuriyet Savcıları hakkında düzenlenen Sicil Fişleri ile Hâl Kağıdı ilgilisine tebliğ edilmek suretiyle ?Gizli Sicil? uygulaması derhal kaldırılmalı, aleyhe durum yaratan sicil fişleri ile hâl kağıtlarındaki kanaat ve beyanlara karşı ilgili Hakim ve Cumhuriyet Savcısının Hakim ve Savcılar Yüksek Kuruluna itirazı mümkün hale getirilmelidir.

10- Hakimler ve C.Savcıları hakkındaki adli ve idari soruşturmalarda kesin süre belirlenmeli, idari soruşturmalara ilişkin zamanaşımı süresi, hukuk devleti ilkelerine uygun, makul kabul edilebilir bir süre olmalıdır.

11- Sistemi ayakta tutmak adına meslekte yükselmeyi büyük ölçüde iş çıkarma oranına bağlayan ve işi çok yoğun olan hakimi yanlış karar vermeye mecbur bırakan uygulamadan vazgeçilmelidir. Yargı mensubunun iş üretme yeteneği dışında, ayrıca adil ve doğru karar verme, mesleki etik ilkelerine uygun davranma, iş disiplini, kararlarında kültürel ve sosyal gelişim ile değişimleri dikkate alması, hukukun üstünlüğünü gözetecek ve yeni çözümler getirir nitelikte karar verebilmesi v.b. hususlar terfi incelenmesi sırasında bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

13- Terfi sisteminde esas alınan kriterlerden "Yargıtay'dan 20-30-40 iş geçirmek" şartı tamamen kaldırılmalı yada bütün bölgeler için kabul edilebilir bir sayı yeniden belirlenmeli, Terfi süresi içinde Yargıtay'dan yeterli sayıda işi geçmeyen Hakim ve Cumhuriyet Savcısı açısından, diğer şartlar gözetilerek bir alt dereceden terfi etme imkanı sağlanmalıdır.
?Tüm bölgeler için 10-15 iş geçirmek yada bölgesi itibariyle 5-10-15 iş sayısının aranması gibi bir uygulama terfideki adaletsizliği ortadan kaldırabilir.?

14- Atamalarda esas alınan 5 bölge sisteminden vazgeçilerek bölge sayısı düşürülmeli ve daha hakkaniyetli bir sistem uygulanmalıdır.
?Bu şekilde yargı mensubunun atandığı bölgede görev süresi uzayacağından bir müddet sonra davaların karara bağlanma süresinde hissedilir düşüş yaşanacaktır. Örnek olmak üzere; 1-A, 1-B, 2-A, 2-B, 3-A, 3-B şeklinde 6 ayrı bölge ayrımına gidilmesi, ayrıca 3-A bölgesinde görev yapan yargı mensubunun 2-B bölgesine yada 2-A bölgesinde görev yapan yargı mensubunun ise 1-B bölgesine atanması gibi adil bir uygulama ve istisnai haller dışında tüm bölgelerde görev yapma şartı getirilmelidir.?

15- Yargıtay üyelerinin seçimi ile ilgili olarak, objektif kıstaslar belirlenmeli, Yargıtay üyeliğine aday olanlar içerisinden, ceza dairelerine seçilecek üyeler açısından Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna, hukuk dairelerine seçilecekler açısından ise Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna yetki verilmelidir. Bu seçimin objektif kurallara bağlanması amacına yönelik olarak ; adaylardan, kendi seçecekleri alanlarda hukuki çalışmalar hazırlaması istenmeli, bu çalışmalar Genel Kurul tarafından değerlendirilmeli ve başarı sırasına göre Yargıtay Üyesi seçilmelidir.
Bu yöntemin benimsenmemesi halinde, adayların hukuki kabiliyetini ölçmek bakımından başka kriterler belirlenmelidir. İdari görevlerden Yargıtay üyeliğine seçilmenin önü kapatılmalıdır.

16- Belirli soruşturma türleriyle sınırlı şekilde, tedbiren yapılan atamalar hariç olmak üzere, atandığı bölgedeki hizmet süresini henüz doldurmayan yargı mensubunun yazılı izin ve talebi olmaksızın bir başka yere atanması engellenmelidir.

17- Hakimlik mesleğinde ihtisaslaşmayı önleyici ve zorlaştırıcı gereksiz mahkeme değişimlerinden kaçınılması, mesleğin ilk yıllarında küçük yerleşim birimlerindeki görevlerde bu kuralın yumuşatılmış şekilde uygulanması, meslekte 5 yılını dolduran Hakimin uzmanlaştığı yargı alanı dışında yazılı izni ve talebi bulunmaksızın bir başka mahkeme yetkisi verilmesi engellenmelidir.

18- Adalet Bakanlığınca Hakim ve C.Savcılarının, Tetkik Hakimi olarak görevlendirilmesi usulünden vazgeçilerek Hakim ve C.Savcılarından istekli olanların liyakat ve kıdem durumu gözetilerek Genel Müdürlük, G.M. Yardımcılığı yada Daire Başkanlığı görevlerine atanması usulü getirilmeli, mevcut sisteme göre daha alt kadro kabul edilen Tetkik Hakimliği görevlerinin ifası amacıyla alanında uzman hukukçu personel çalıştırılmalıdır. (Adalet Bakanlığında Hukukçu Raportör istihdamı usulüne geçilmelidir.)

19- Tayin dönemi öncesinde hazırlanan Atama Taslağı, Hakim ve C.Savcılarına duyurulmalı, yapılacak atama işlemine 5-7 gün gibi süreler içinde Yüksek Kurula gerekçeli şekilde itiraz hakkı tanınmalı, itiraz yerinde bulunursa gereken değişiklik yapılmalı, aksi takdirde ilgilisine ret nedenleri gerekçeli olarak bildirilmelidir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlı ayrı bir sekreterya kurulmadığı takdirde ilgilinin itirazı Yüksek Kurulca tayin kararnamesi görüşüldüğü aşamada yeniden değerlendirilmelidir.

20- Kadrolardaki boşalmalar nedeniyle yapılan geçici yetkilendirmelerde, görev ayrımına dikkat edilerek farklı görevlere yetkilendirme yapılması uygulaması sona erdirilmeli, bir Hakim' in, Cumhuriyet Savcısı olarak yetkilendirilmesi yada tam tersi uygulamalara gidilmemelidir.
Yetkilendirmede esas alınacak kriterler açıkça belirlenmeli, yetkilendirme süresi en fazla 3 ay olmalı, yargı mensubunun yazılı izni ve talebi olmaksızın aynı yıl içerisinde ikinci kez yetkilendirme yapılması yasal düzenlemeyle engellenmelidir. Komisyon görev alanı dışında yetkilendirmede mevcut giderlerin tam olarak karşılanacağı uygun bir harcırah ödenmelidir.

21- Hakim ve Cumhuriyet Savcılarının örgütlü şekilde "Hak Arama Hürriyetini" kullanabilmeleri amacıyla, Meslek Odası kurma, yönetme ve katılım hakkı tanınmalı, oda organlarında görev alacak yargı mensuplarının her türlü yasal hakları korunarak, adli görevleri askıya alınmalıdır.

22- Hakimler, C.Savcıları ile adli personelin çalışma koşulları itibariyle; görevden kaynaklanan yasal ve vicdani sorumluluğun ağırlığı, yapılan işin önemi ve özelliği dikkate alınarak fiili hizmet süresine ilişkin "Yıpranma payı" düzenlemesi getirilmelidir.
Sürekli ihtilaf ve sorun çözmeye çalışan Yargı mensubunun diğer kamu görevlilerinden çok daha fazla yorulacağı ve yıpranacağı aşikar olup ivedilikle bu konuda yasal düzenleme yapılması gereklidir.

23- Hakim ve C.Savcıları ile adliyede görevli personelin aylıkları insan onuruna yaraşır şekilde yaşamayı mümkün kılacak düzeye getirilmeli, bu düzenleme yapılırken görevin önemi, sorumluluğun ağırlığı ve kuvvetler arasındaki eşitlik ilkesi gözetilmeli, Anayasada ifade edildiği üzere aylık artış ve değişiklikleri yasal düzenlemelerle yapılmalıdır.
Özerk kurullarda görev yapan idarecilerin ?bağımsız? Hakim ve C.Savcılarının 3-4 katı maaş aldıkları herkesçe bilinen bir gerçek olup, yargı mensuplarına hak ettikleri aylığın ödenmesi taleplerine karşı gündeme getirilen bütçenin yetersiz olduğu mazeretleri son derece ciddiyetsiz ve samimiyetten uzak beyanlardır.

24- Hakim ve C.Savcılarının emeklilik kesintisine esas aylığı ve dolayısıyla emekli sandığı keseneğinin çok düşük tutularak, emekli ikramiyesinin komik miktarda ödenmesine yol açan uygulamadan vazgeçilmeli, aylıkta yapılacak iyileştirmenin akabinde ödenen tazminatlar aylığa eklenmek suretiyle emeklilik halinde ödenecek ikramiye en azından emeklilik döneminde çalışmayı ve gelecek endişesini ortadan kaldıracak bir seviyeye taşınmalıdır.

25- C.Savcıları ile Hakimlerin mesai ve nöbet usulleri 2802 sayılı yasa kapsamında düzenlenmeli, Hakimlerin duruşma, keşif yapma zorunluluğu dikkate alınarak nöbet tutacak Hakimler sırf bu işle yetkilendirilmeli, soruşturma evresindeki görevleri dışında kalan görevleri askıya alınmalı veya tamamen kaldırılmalı, nöbet ve istirahat saatleri açıkça belirlenmeli, ayrıca nöbet tazminatı ödenmelidir.

26- Hakim ve C.Savcılarının bakmakla sorumlu tutulacakları iş sayısı görevin niteliğine göre 2802 Sayılı yasada açıkça belirlenmeli, bu sayının aşımı halinde yeni mahkeme kurulması veya C.Savcısı atanması için kesin süre belirlenmelidir.

27- Mevzuat ve bilimsel eserlerin takibi amacıyla hukuk alanında yayımlanan eserlerin, tamamı gecikmeksizin ve ücretsiz olarak adliyelere gönderilmeli, Adli makamların derhal uygulamak zorunda oldukları mevzuat değişiklikleri Resmi Gazetede yayınlandığı tarihte ivedilikle tüm adliyelere ulaştırılmalıdır.(Halen bazı yasalar yürürlüğe girdikten 15-20 gün sonra Adliyelere gönderilmektedir.)

28- Her mahkemenin bağımsız ödeneği olmalı, ödenek taleplerinin karşılanmasında idareye kesin süre sınırlaması getirilmeli yada adli ödenekler açık bırakılmalıdır.

29- Tüm yargı organları için belirlenecek asgari kadro durumu yasal güvence altına alınmalı, Adliyelerin personel kadrolarında meydana gelebilecek açığın kapatılmasında idare ve Komisyon açısından süre zorunluluğu getirilmelidir.

30- Yasal mazeret halleri dışında; Adli personelin, sicil amiri Hakim veya C.Savcısının izni olmadan keyfi şekilde bir başka yere atanması açıkça yasaklanmalıdır.

31- Hakim ve C.Savcılarının idari görevleri ilgili mahkeme yada C.Başsavcılığı bünyesinde kurulu Yazı İşleri Müdürlüklerine devredilerek, idari işlerden kaynaklanan zaman kaybının önüne geçilmelidir.

32- Adli Yargı Komisyonu yetki alanı içerisinde kalan tüm adliyelerdeki mahkemeler ve C.Savcılığının iş yükü itibariyle mevcut personel dağılımındaki adaleti sağlamaya yönelik gerekli mevzuat düzenlenmesi yapılmalı, Komisyonların mesleğe kabul ederek mülhakatlarda görevlendirdiği personelin yeteneksiz ve başarısız olması halinde kötü sicil alan personel Komisyon adliyesine geri çekilerek, yerine derhal başka personel atanması uygulaması getirilmelidir. (Ne yazık ki halen kabiliyetsiz ve yeteneksiz kişiler katiplik görevine alınmakta olup, bu kişilerin alınmasının önüne geçilmesi için bu şekildeki personel kendisini memuriyete alan Komisyonlarda istihdam edilmelidir.)

33- Adli personelin fazla çalışma ücretleri hakkaniyetli ve emeğinin gerçek karşılığı olacak şekilde yeniden belirlenmelidir.

34- Geçmişte siyasi çıkar ve oy beklentisi nedeniyle kurulan iş yükü az veya büyük adliyelere yakın 5. ve 4. bölgelerdeki tüm adliyeler kapatılarak, bu suretle işgücü verim kaybı ile terfi edemezlik önlenmelidir. Özellikle yeni açılacak Bölge Adliye Mahkemelerinde görevlendirilecek Hakim ve Savcıların boşalttığı kadrolardaki açığın bu şekilde kısmen kapatılması mümkün olacaktır.

35- Hukuki formasyonu olmayan, yetersiz bilgi sahibi idarecilerin yaptığı açıklamalar nedeniyle Kamuoyunun yanlış yönlendirilmesinin önüne geçmek ve halkı doğru bilgilendirmek adına genel hukuksal konularda Hakim ve C.Savcılarına basın açıklaması ve söyleşi yapma hakkı tanınmalıdır.

36- Hakimlik ve C.Savcılığı görevine atanmak üzere alınacak adaylar ilk başta farklı sınavlara tabi tutularak kazanan adayların stajı, görev ayrımı dikkate alınarak yaptırılmalı, ayrıca yazılı sınav sonrasındaki sözlü sınav objektif kriterlere bağlanmalı, bu mümkün değil ise sözlü sınavı yapma yetkisi Yüksek Kurula verilmelidir.

37- Hakim ve C.Savcısı adaylarının staj süresi 3 yıla çıkarılarak, bu sürenin 1 yılı yurt dışında yabancı dil eğitimine ayrılmalıdır.
Ayrıca Adalet Akademisindeki staj döneminde adaylara anlatılan anekdot ve hikayelerle Hakim ve C.Savcılarının ; yüksek yargı mensuplarından, siyasilerden ve bürokratlardan çekinmesine yol açacak hukuksal etik ve Yargı bağımsızlığına aykırı eğitim yönteminden vazgeçilmelidir.

38-Adaylıkta geçen süre 1.sınıf incelenmesi sırasında meslekten sayılmalıdır.

39-Hakimlik görevinden C.Savcılığına, C.Savcılığından Hakimlik görevine atanmalarda ilgilinin yazılı izni ve talebi aranmalıdır.

40- Kişisel çıkar yada kin ve garezle Hakim ve C.Savcıları hakkında şikayette bulunduğu anlaşılan kimseler hakkında iftira yada suç uydurma suçlarından yasal işlem yapılmak üzere evrak ilgili C.Başsavcılıklarına gönderilmelidir. Böylece keyfi şikayetlerle Hakim ve C.Savcılarının huzursuz edilmesinin önüne geçilmelidir.

41-Hakimevi adı altında işletilen sosyal tesislerde, taşrada görev yapan Hakim ve C. Savcılarının yaralanma şansı bulunmadığı gibi herkese açık olması nedeniyle bu tesislerin adının Adalet Bakanlığı Misafirhanesi olarak değiştirilmesi, ayrıca genelde yer olmadığı gerekçesiyle konaklama talepleri geri çevrilen taşradan gelen Hakim ve C.Savcılarının taleplerinin asgari seviyede de olsa karşılanması amacıyla kontenjan ayrılması uygulaması getirilmelidir. (Kayıtlar incelendiği takdirde hangi dönem de kimlerin kaldığı ve Hakimevlerinin asıl hangi amaca hizmet ettiğinin tespiti mümkündür.)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber