Hükümet, Avcı operasyonun arka planını açıklamalı

Haber Giriş : 08 Haziran 2005 09:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık bürokrasinin direncinden, hükümet-devlet ayrımından söz ediyor. Bürokrasinin siyasi iktidarları engelleyici bir rol oynaması Türkiye'de yeni değil. Türk siyasal sisteminin özünde yatan, siyasi iktidarlara yönelik güvensizliğini ifade eden bir gelenekten kaynaklanır bu rol. Doğal olarak devletin sürekliliği gerekçesinin ötesine geçer. Ülkedeki asli ve atanmış iktidar meselesinin gündeme getirir.

Bu koşullarda devlet-hükümet çekişmesi sembolik ve kritik kimi makamların kontrolünü tüm gerginliklerin merkezine yerleştirir. Bu makamlar etrafındaki gerginlikler iktidar olma mücadelesi ya da iktidarsızlaştırma politikası olarak karşımıza çıkar.

Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var...

Kimi bürokratlar ya da kimi makamlar siyasi iktidarlarının önünde blokaj işlevi yerine getirirken, kimileri tersine sübap görevi yaparlar.

Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi eski Başkanı Hanefi Avcı böyle bir isimdi.

AK Parti iktidarıyla herhangi bir yakınlığı olmadan, liyakat esasına ve geçmişine binaen bu dairenin başına getirilmişti.

Kamuoyu Avcı'yı Susurluk günlerinde tanıdı. Verdiği ifadeler ve yaptığı açıklamalarla Susurluk skandalının ortaya çıkmasında önemli bir katkıda bulundu Avcı. Dahası o gün bugün yaptığı tüm açıklamalar zaman içinde doğrulandı. Bu süreç Avcı'yı emniyet güçleri içinde gerek gençler gerek idealist polisler nezdinde dürüstlük ve etkinlik referansı haline getirdi.

Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nin başına işte bu referansla geldi. Ayrıca bu atama, kirlilik ve yolsuzluğa karşı takındığı politik tavırlarla da oy toplayan AK Parti hükümetinin yaptığı en akılcı işlerden birisi olarak yorumlandı.

Kanımızca bir sübaptı Hanefi Avcı.

Nitekim daire başkanlığı sırasında Yargıtay Skandalı'ndan Uzanlar operasyonuna, Peker-Şahin-Çakıcı gibi önde gelen mafya liderlerinin tutuklanmasından İktisat Bankası meselesine, enerji ihalelerinden akaryakıt kaçakçılığına değin bir dizi başarıya, kendi faaliyetlerine ve dairesine hiçbir gölge düşürmeden imza attı.

Sonra bir gün "usulünce" görevden alındı.

Eski daire başkanı Coşkun Hayal Danıştay tarafından göreve iade edilince Avcı merkeze çekildi. Ancak bu iadeden hemen sonra Hayal yeni bir göreve gönderildi. Avcı'nın doğal olarak yerine dönmesi gerekirken, bu olmadı, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'ne başkası atandı. Avcı'nın ise Edirne Emniyet Müdürlüğü'ne tayini çıktı.

Peki neden?

Gazetelerdeki haberlere göre akaryakıt ve uyuşturucu kaçaklığında tutuklama oranı Avcı'yla yüzde yüz civarından artmış, enerji ihaleleri mafyasıyla mücadelede ciddi yol katedilmiş...

Denebilir ki, bizdeki düzende böyle bir adam elbette görevden alınır, görevden alınması için baskı görür...

Peki o zaman töhmet altında kalan hükümet değil midir?

Akla önce enerji ihaleleri meselesi ya da ortada dolaşan çeşitli bakanların çocukları söylentileri gelmez mi?

Hala ortada tatmin edici bir açıklama yok...

Geçen hafta kahvaltı sohbetinde Avcı'yla ve tayinlerle ilgili bilgisi olup olmadığı sorduğumuzda Başbakan "böyle bir soruyu hakaret addederim, tabii bilgim var, karar istişareyle verilmiştir" demişti. Nedeni sorduğumuzda ise "o bizde kalsın" yanıtını vermişti.

Bizce kalmamalı, hükümetin en şeffaf olması gereken konular bu tür konulardır.

Aksi takdirde sorular artar, sübaplar patlar...

Kaybeden hükümet olur...

Ali Bayramoğlu/ Yeni Şafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber