İzmir Valisi, AKP'nin kuyusunu kazıyor

Haber Giriş : 01 Temmuz 2005 07:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Meral Tamer/Milliyet

Valisinin banka batırmış işadamının kesesinden yurtdışı tatili yapmasında sakınca görmeyen bir hükümet, yolsuzlukla mücadelede ciddi olduğuna kimseyi inandıramaz

İnanamıyorum. AKP Hükümeti'nin Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un, İzmir Valisi Yusuf Ziya Göksu'yu gazetecilere karşı "Vali hem benim yakın dostum, hem de arkadaşım. Ayrıca çok sevdiğim bir vali. Yanlış bir şey yaptığını sanmıyorum" diye savunmuş olmasına inanamıyorum.

25 yıl önce İstanbul Sanayi Odası'nda Meclis üyesi olduğu günlerden beri tanıdığım ve izlediğim Ali Bey, bankasını batırmış bir işadamının (Halis Toprak) kesesinden yurtdışı tatili yapmayı içine sindiren, kendisi için kiralanmış en pahalı otomobillere (375 bin dolarlık Bentley) binmekte sakınca görmeyen bir valiyi savunamaz!
Ama savunuyor...

Savununca da benim Coşkun'a olan güvenim, maalesef sıfırlanıyor. Bundan böyle Sanayi Bakanımız, AKP Hükümeti'nin yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele için işbaşına geldiği konusunda ne kadar dil dökse, beni ikna edemez. Beni ikna edemediği gibi valiye arka çıktığını hatırlayan kimseyi ikna edemez. Zaten güven dediğiniz şey, uzun sürede zorlukla inşa edilip bir gecede yok oluverir.

Aksu'nun himayesinde
Gazetelerde de yer aldı; İzmir Valisi Yusuf Ziya Göksu, İçişleri Bakanı Aksu'nun hem kuzeni, hem de 1989'da ANAP Hükümeti'ndeki ilk bakanlığı sırasında bizzat kendisi tarafından vali (Isparta Valisi) yapılmış. Aksu bakanlıktan ayrılınca Göksu da merkez valiliğine alınmış. 1996'da Mesut Yılmaz Başbakan, Aksu da Devlet Bakanı olunca Denizli Valiliği'ne getirilmiş. AKP iktidara gelip de Aksu İçişleri Bakanı olunca, kuzen Göksu da İzmir Valiliği'ne terfi etmiş.

Bir vali, banka batırmış bir işadamıyla eski dost, hemşehri olabilir, ama Türkiye Cumhuriyeti'nin 81 valisinden biri olduğu sürece işadamının kesesinden süper lüks Londra tatilleri yapamaz. İşadamı banka batırmamış olsa da yapamaz. Aralarında bir menfaat ilişkisi olması gerekmez, sadece dostluk çerçevesinde de böyle bir tatil yapılamaz. Diyelim ki boş bulundu ve yaptı, kendisi için dünyanın en pahalı arabasının kiralanmasını özrü kabahatinden büyük bir şekilde "İstediğim araca binerim, tatili burnumdan getirdiniz" diye savunamaz (28 haziran, Hürriyet). Savunursa da ok yaydan çıkmış demektir!

4 gün rötarla
Ama ne gezer...
Aradan dört gün geçtiği halde İçişleri Bakanlığı, dün bu satırları yazdığım öğle saatlerine kadar Göksu hakkında herhangi bir işlem yapmamış, Teftiş Kurulu'na da inceleme - soruşturma görevi vermemişti. Dün akşam üstü nihayet, gönülsüz de olsa bir inceleme başlatıldı. Dört günlük gecikme, bu adımın ne kadar ite kaka yapıldığının göstergesi.

Bu arada küçük bir hatırlatma: Etik Yönetmeliği, kamu görevlilerinin hediye almasını yasaklıyor. YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ın başkanlığını yaptığı Kamu Etik Kurulu, 1954 euro tutan uçak biletleriyle ilgili olarak re'sen inceleme yetkisine sahip. Üyeleri arasında Şişecam Topluluğu üst düzey yöneticilerinden Gülsüm Azeri'nin de bulunduğu Etik Kurul'un nasıl bir tavır alacağını merakla bekliyoruz.

AKP'nin "vali" sınavı
Birikmiş millerle de alınmış olsa, 1950 euro değerindeki 2 hediye uçak bileti, kamu yöneticilerinin yolsuzlukla mücadelede nerede durdukları, ne kadar inançlı oldukları, toplumun ve kanunların kendilerine verdikleri görev ve sorumluluklarını ne kadar benimsedikleri konusunda maalesef çok kötü bir örnek olmuştur.

Valisinin, banka batıran bir işadamının kesesinden yurtdışında tatil yapması -arada herhangi bir menfaat ilişkisi olmasa da- karşısında alacağı tavır ise, AKP hükümetinin yolsuzlukla mücadeleden ne anladığı konusunda önemli bir gösterge olacaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber