SYDV personeli, heyet kararına karşı adli yargıda dava açmalı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 19 Haziran 2012 09:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

18 Haziran 2012 Tarihli ve 28327 Sayılı Resmî Gazete - Mükerrer

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/42

KARAR NO : 2012/113

KARAR TR : 21.5.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET : Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında Vakıf Müdürü olarak görev yapan davacının, görevinin ve görev unvanının değiştirilmesine ilişkin vakıf mütevelli heyeti kararının iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi

K A R A R

Davacı : M. D.

Davalı : 1- Adli Yargıda

Savaştepe İlçesi Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı

2- İdari Yargıda

Savaştepe Kaymakamlığı

O L A Y : Savaştepe Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/686 dosya numarası ile soruşturmasını sürdürdüğü ?Gebe Düve ve Yem Alımı? ihalesi ile ilgili olarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından Savaştepe İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı denetlenmiştir.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından Vakfa gönderilen yazıda Vakıf Müdürü (Davacı) M. D.'nin sözleşmesinin feshedilerek, iş akdinin sona erdirilmesi istenilmiştir.

Bu konu Savaştepe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı mütevelli heyetinin 17.3.2011/3 sayılı toplantısında görüşülmüş, mütevelli heyeti Mehmet Demirci'nin Vakıf Müdürlüğü unvanının yargı süreci sonuçlanıncaya kadar alınmasına, bu arada Sosyal Yardım ve İnceleme Görevlisi olarak görevine devam etmesine, Genel Müdürlüğün yayınlamış olduğu 1.1.2010 tarihinden itibaren geçerli olan ücret skalası cetvelinde belirtilen tavan ücret üzerinden ücretlendirilmesine karar vermiştir.

Davacı, dava dilekçesinde Savcılık soruşturma dosyasında hakkında suç unsuruna rastlanmadığını; idari soruşturma sonucu düzenlenen 21.2.2011 tarihli raporda da hakkında herhangi bir istinat ve kusurun saptanmadığını; çalışma koşullarını düzenleyen ?belirsiz süreli iş sözleşmesi örneği?nde de bu yönde bir hüküm bulunmadığı tüm bu maddi ve hukuki verilere rağmen işveren durumunda bulunan Vakıf Mütevelli Heyetinin 17.3.2011 gün ve 3 sayılı kararıyla ?Vakıf Müdürü? unvanının geri alındığını önesürerek, 13.7.2011 gün ve 3 sayılı işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 11.5.2011 gün ve E:2011/830, K:2011/761 sayı ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 9,11 ve12. maddelerinde belirsiz süreli iş akdine ilişkin hükümler, yine aynı yasanın 17,18 ve 19. maddelerinde belirsiz süreli iş akdinin feshi ve 20. maddesinde ise feshe karşı iş mahkemesinde dava açılabileceği hükmünün düzenlendiği, bakılan davada, davacının İş Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanan ve uyuşmazlık halinde İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilen belirsiz süreli iş akdi ile Savaştepe Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nda Vakıf Müdürü olarak istihdam edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda; İş Kanunu hükümleri uyarınca yapılan akitten kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün İş Mahkemelerinin dolayısıyla adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

SAVAŞTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İş Mahkemesi Sıfatıyla): 30.11.2011 gün ve E:2011/78, K:2011/92 sayı ile, Medeni Kanun'a göre faaliyette bulunan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının başkanlarının mülki idare amiri olması, yönetim organının büyük oranda kamu görevlilerinden oluşması, kuruluş amacı ve gelirlerinin çoğunun kamu kaynaklarından karşılanması hususları dikkate alındığında, bu vakıfların kamu gücüne dayanan bir statüye sahip olduğu, yürüttüğü hizmetin, kamu hizmeti olduğu ve bu hizmetin yürütülmesine ilişkin konularda yetkili organ kararlarının iptali istemiyle açılacak davalarda idari yargı yerlerinin görevli olması gerektiğinde kuşku bulunmadığı, dosyanın incelenmesinden, davacının, Savaştepe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nda 7.11.2008 tarihinde imzaladığı belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile vakıf müdürü olarak çalışırken, hakkında yürütülen adli soruşturma nedeniyle 17.3.2011 tarih 2011-3 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile davacının vakıf müdürlüğü unvanının yargı süreci tamamlanıncaya kadar alınmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, davacının işlemin iptali amacıyla önce Balıkesir İdare Mahkemesi'nde dava açtığı, Balıkesir İdare Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verilmesi üzerine Mahkemelerinde dava açmış bulunduğu, olayda, sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu durumda, adı geçen Vakıfta İş Kanunu'na tabi olarak çalışan davacının, vakıf mütevelli heyetince, vakıf müdürü unvanının kendisinden alındığı yolunda tek yanlı irade ile kurulan işlemin iptali isteminden doğan uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle Mahkemelerinin yargı yolu yönünden görevsizliğine, idare mahkemesi ile mahkemeleri arasında çıkan yargı yolu uyuşmazlığının çözümü amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU'nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde yapılan 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesindeki "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı, doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Savaştepe Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) re'sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi'nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş amacına uygun olacağından;

Öte yandan Savaştepe Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin idari yargı dava dosyası temin edilmeden başvurulduğu görülmekte ise de; Başkanlık yazısıyla, idari yargı dosya örneğinin, Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN'ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında vakıf müdürü olarak görev yapan davacının, görevinin ve görev unvanının değiştirilmesine ilişkin Vakıf mütevelli heyeti kararının iptali istemiyle açılmıştır.

29/5/1986 gün ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 1. maddesinde(Değişik: 16/6/1989 - 3582/1 md.), ?Bu Kanunun amacı; fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir?, 3. maddesinde, ?Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur? ve 7. maddesinde, ?(Değişik birinci fıkra: 1/12/2004 ? 5263/19 md.) Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur.

(Değişik ikinci fıkra: 1/12/2004 ? 5263/19 md.) Mülkî idare amirleri vakfın tabii başkanı olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu müdürü ve il müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın mütevelli heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar. İl veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar.

Vakıf senetleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirilir.

(Mülga dördüncü fıkra: 1/12/2004 ? 5263/19 md.)? hükmü yer almıştır.

8.6.2011 tarih ve 27958 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3.6.2011 tarih ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 35. maddesi ile yürürlükten kaldırılan ancak, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 1/12/2004 gün ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, 29.5.1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun uygulanmasını sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün kurulması, teşkilâtı, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu ifade edilmiş, 2. maddesinde, bu Kanunda geçen vakfın, il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarını ifade ettiği belirtilmiş, 5. maddesinde, Vakıflarda çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak Fon Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulu'nun 2.8.2006 tarihli ve 2006/4 sayılı kararı ile, 5263 sayılı Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin (c) bendi uyarınca hazırlanan ?Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar? yürürlüğe konulmuştur.

Bu düzenlemede, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümlerine dayanılarak kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları personelinin norm kadro standartları, nitelikleri, özlük hakları ve çalışma şartları yer almış olup, Esasların 7. maddesinde, personelin işe alınması, ücret, görev ve sorumluluklarının bu Esaslara göre belirlenmesinin mütevelli heyet kararıyla yapılacağı belirtilmiştir.

Anılan 3294 sayılı Yasa ile, bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ile bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulacağı öngörülmüş; 5263 sayılı Yasa'da ise, 3294 sayılı Yasa'nın uygulanmasını sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün kurulması, teşkilâtı, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.

3294 sayılı Yasa'ya göre faaliyette bulunacak vakıfların mütevelli heyetlerinde görev alacakların bir kısmı kamu görevlisi ise de; Yasada vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirileceğinin öngörülmesi, vakıfların özel hukuk tüzel kişiliği şeklinde örgütlendiklerini göstermektedir. Vakıf çalışanları ile akdedilen belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmelerinde mülki idare amirinin taraf olması, Yasa gereği vakfın tabii başkanı olmasından kaynaklanmaktadır.

Olayda, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında başkan olarak görev yapan Kaymakam ile belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalayarak, bu sözleşmeye istinaden vakıf müdürü olarak çalışan davacı, görevinin ve görev unvanının değiştirilmesine ilişkin Vakıf Mütevelli Heyeti kararının iptali istemiyle dava açmıştır.

Bu durumda, Vakıf mütevelli heyeti kararının iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edildiğinin kabulü mümkün bulunmadığından, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Savaştepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun reddi ile aynı Mahkemece ayrıca verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Savaştepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN REDDİ ile, aynı Mahkemece ayrıca verilen 30.11.2011 gün ve E:2011/78, K:2011/92 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.5.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber