Akademisyen mi 'siyasetçi' mi?

Haber Giriş : 20 Temmuz 2005 13:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mahmut ÖVÜR/Sabah

Bakanın 'mütalaa'cı danışmanları haberimizde en dikkat çekici isim Doç. Dr. İzzet Özgenç'ti.
Doç. Dr. İzzet Özgenç, banka davalarına bakan 8. Ağır Ceza Mahkeme Başkanlığı tarafından bilirkişi seçildiği bir dosyada aynen şöyle tanımlanıyor:
"Yüksek hukuk şahsiyeti, temayüz etmiş seçkin kişiliği"

Bu ne anlama geliyor? Mahkeme heyeti tarafından çok itibar edildiği anlaşılan bir isim.
Şimdi biraz geriye dönüp bakalım. Özgenç, bugünkü Başbakan Tayyip Erdoğan döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın Hukuk Başmüşavirliği'ni yaptı. Ayrıca bazı belediye iştiraklerinde yönetim kurulu üyeliği görevini de üstlendi.

Hatta İzzet Özgenç, bu görevinden dolayı soruşturmaya da tabi tutulmuş, Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı'ndan takipsizlik kararı almıştı.
'Hukukun kaynağının ebedi risalet" olduğu şeklinde bir hukuk anlayışına sahip Özgenç'in, aynı zamanda AK Parti iktidarı döneminde yapılan tüm ceza hukuku düzenlemelerinin altında da imzası var.

Bakan Cemil Çiçek, danışman olmadığını söylüyor. Ancak öğrendiğime göre Doç. Dr. İzzet Özgenç şu anda Başbakanlık Danışmanı sıfatıyla Adalet Bakanlığı'nın her çalışmasında yer alıyor.

Ortaya çıkan manzara şu: Doçent Özgenç, akademik kişiliğinden çok siyasi kişiliğiyle ön planda.
Şimdi akıllara takılan soruyu soralım;
Böyle bir kişinin mahkemelerde bilirkişi olarak rapor veya mütalaa vermesi, (lehte veya aleyhte olması hiç önemli değil.) mahkemeler nezdinde siyasi etki iddialarına yol açmaz mı?

Hele bu mütalaa ve rapor verdiği mahkeme özel olarak kurulmuş, özel olarak atanmış mahkemeler olursa bu, siyasal etki iddialarını (yine aleyhte veya lehte) daha da vahim kılmaz mı?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber