12 Eylül döneminde cezaevinde işkence gören öğretmen, mahkemede hesap sordu

12 Eylül 1980 darbesine 12 Eylül 2010 referandumuyla yargı yolu açılmasının ardından işkenceciler hakkında davalar bir bir açılıyor.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 15 Kasım 2012 18:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bursa'da, bir öğretmene cezaevinde 'işkence' yaptıkları iddiasıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılanmasına başlandı. Duruşma çıkışında gazetecilere yaşadıklarını anlatırken gözleri dolan öğretmen, "Hiç bir suçum yokken 11 yıl hapis yattım. Ruhumda ve bedenimde bu izleri bırakan kişilerden sonuna kadar şikayetçiyim." dedi.

Darbe ve sonraki dönemde cezaevlerinde insanlara işkence edenler, anayasada yapılan değişikliklerle yargılanıyor. Geçtiğimiz ay TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski Mamak Cezaevi Müdürü emekli Albay Raci Tetik'i dinlemişti. Bursa'da cezaevinde kaldığı dönemde kendisine işkence edenleri yargıya taşıyan öğretmen de bugün müşteki olarak hakim karşısına çıktı. Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen işkence davasının ilk duruşmasında 12 yıla kadar hapsi istenen 5 sanıktan sadece Ş.Ü. (55) katıldı. Davacı öğretmen Sait Özdemir de (63) avukatıyla birlikte duruşmadaki yerini aldı. Davanın diğer tutuksuz sanıkları olan dönemin cezaevi müdürleri R.Ç., N.B. ve idari yöneticiler Z.B. ve G.Y. ise duruşmaya katılmadı.

Sait Özdemir, 32 yıl sonra ilk defa sivil bir mahkemenin huzurunda olduğunu belirterek şunları kaydetti: ?Ben, 12 Eylül'de mağdur olan yüzlerce aileden sadece biriyim. Ordu'daki Aybastı İlköğretim Okulu'nda müdür olarak görevliyken Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesi olduğum iddiasıyla gözaltına alındım. Karakolun kömürlüğünde 40 gün zincire bağlı olarak işkence gördüm. Türlü işkencelerin ardından tam 11 yıl boyunca birçok cezaevine nakledildim. 1988'de dönemin Bursa Özel Tip Cezaevi'ne getirildim. Buradaki baskılar, aramalar ve koğuş değiştirmeler bizi canımızdan bıktırdı. Bir gün arama bahanesiyle koğuşlardan biri alıp yarı çıplak vaziyette ağustos güneşinin altında sabahtan akşama kadar tuttular. Bundan dolayı cildim rahatsızlandı. Hala cildimde rahatsızlıklar devam ediyor. Bize işkence yaparken 'Bunların etkisini 20-30 yıl sonra göreceksiniz' dediler. 1 Ekim'de cezaevi doktoruna bu cilt rahatsızlığım sebebiyle çıktım ve beni hastaneye sevk etti. Fakat hastaneye götürülmedim. İşkence yaparken, 'Bunların etkisini 20-30 yıl sonra göreceksiniz' demişlerdi. 1 Ekim'de cezaevi doktoruna bu cilt rahatsızlığım sebebiyle çıktım ve beni hastaneye sevk etti. Fakat hastaneye götürülmedim. Ruhumda ve bedenimde bu izleri bırakan kişilerden şikayetçiyim. İşkencenin sona ermesi için 1 ay boyunca açlık grevi yaptım. Arabuluculuk için Ankara'dan gelen dönemin SHP Diyarbakır Milletvekili Hikmet Çetin ile görüştüm ve greve son verdim. Belki o gelmeseydi şu an burada olmazdım. Bana işkence yapan sanıklardan biri de şu an huzurunuzdaki kişidir. Ondan şikayetçiyim.''

Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Ş.Ü. isimli sanık da halen İmralı Cezaevi'nde başgardiyan olarak görev yaptığını dile getirdi. Mahkeme heyeti, Sündüz Özdemir'i de tanık olarak dinledi. Mahkeme heyeti, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına ve suç tarihindeki cezaevi görevlilerin isimlerinin istenmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Duruşmanın ardından Bursa Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Sait Özdemir, yaşadıkları çileyi anlattı. 12 Eylül 1980 darbenin ardından tutuklandığını belirten Özdemir şöyle devam etti: ?12 Eylül dönemini yaşayanlar ve bu döneme karşı söyleyecek sözü olanlar, bedeninde, ruhunda halen 32 yıl sonra olsa bile işkence izlerini taşıyanlar için dönemin suçluları hakkında şikayette bulundum. Diğer illerdeki müracaatlarım halen devam ediyor. Bursa, burada bir ilki başlattı. Bursa Cezaevi'nde 1988 yılında yapılan kötü muamele ve insanlık dışı uygulamalarla alakalı açılan davanın görülmesine başlandı. O gün 'Sosyal demokratım, ilericiyim ve aydınım' diyen öğretmen olup da TÖB-DER üyesi olan herkes bu durumları yaşamıştır. Ben bu yönlerimden dolayı 11 yıl boyunca hapiste kaldım. Başka işlediğim hiçbir suç yoktur. Bu bir ülke için akıl tutulmasıdır. Kimseye kızgınlığımız, küskünlüğümüz yoktur. Bu davadaki amacımız ülkemizin ve toplumumuzun geleceğine bir avuç aydınlık bırakmaktır. Binde bir umudumuz da olsa biz bu umudumuzu kullanmış oluyoruz. Adalet adına yaptığımız bu iş, samanlıkta iğne aramaktır. Biz bu iğneyi bulmak için her şeyi yapacağız."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber