Bozdağ: En fazla cemevi iktidarımızda yapıldı

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, ''Cemevlerinin yapılmasında herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. En fazla cemevi iktidarlarımız döneminde yapılmıştır'' dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Ocak 2013 11:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bozdağ: En fazla cemevi iktidarımızda yapıldı

Yusuf Çelebi - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye'de 1990'a kadar 106 cemevi bulunduğunu, 1990-2000 yılları arasında ise sayının 163'e çıktığını belirterek, ''Ondan sonraki süreçte de 329 tane cemevi yapıldığını görüyoruz. Cemevlerinin yapılmasında da faaliyetlerinde de herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. En fazla cemevi de bizim iktidarlarımız döneminde yapılmıştır'' dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Türkiye'de yıllardır konuşulamayan birçok konunun hükümetleri döneminde konuşulabildiğinin altını çizdi.

Bozdağ, düzenledikleri Alevi çalıştaylarında hemen her kesimin konuşma fırsatı yakaladığına dikkati çekti. Aleviliğin konuşulabilir hale geldiğine ve Türkiye'nin normalleri arasına girdiğine işaret eden Bozdağ, ''Esasına bakarsanız daha öncesinde bu konuda tartışmaların neredeyse yok denecek kadar az olduğunu görürsünüz. Bu, bu alanda sorun olmadığını göstermiyor. Birileri sorunu görmezden geldiği için öyle bir yaklaşım çıktı ama biz sorunu gördük. Bunu halının altına itmenin doğru olmadığı kararını verdik ve bu işin üzerine gittik ve çalıştaylar yaptık, başka da adımlar attık'' diye konuştu.

Alevi Bektaşi klasiklerini Türkiye Diyanet Vakfı'nın günümüz Türkçesine çevirdiğini dile getiren Bozdağ, şu ana kadar 17 klasiğin Türkçeye çevrildiğini, çalışmayı Çorum İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Osman Eğri'nin yaptığını kaydetti.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında Alevilik konusu ile ilgili geçmişte yapılan eleştirileri hatırlatan Bozdağ, ''Şimdi bunu da Alevi Bektaşi geleneğinden gelen kardeşlerimiz yazdılar. Onlar, 'Alevilik budur, böyle anlatılmalıdır' dediler. Biz de noktasına, virgülüne dokunmadan onu kitaplara koyduk. Bugün kitaplarda anlatılan ve öğretilen Alevilik tamamıyla Alevi kardeşlerimizin yazdıklarıdır. Bir tane müdahale söz konusu değildir'' ifadelerini kullandı.

-''Madımak Oteli, kültür merkezi oldu''-

Madımak Oteli'yle ilgili tartışmaların uzun yıllardır sürdüğünü kaydeden Bozdağ, ''Bizden önce pek çok hükümetler geldi geçti. CHP'de iktidarda oldu, DSP'de iktidarda oldu ama Madımak Oteli konusunda hiçbirisi bir adım atma yoluna gitmedi veya gidemedi. Sebebi nedir bilemiyoruz. Ama biz Madımak Oteli'nin kamulaştırmasını yaptık. Orada bir anı köşesi, bir kültür merkezi, bir yeni yapı oluşturduk ve orada bir yeni başka adımı attık'' diye konuştu.

-TRT'nin Alevilikle ilgili yayınları-

Muharrem ayına ve Muharrem orucuna ilişkin TRT'nin yayınlara başladığını hatırlatan Bozdağ, Kerbela şehitleri için Hazreti Hüseyin ve beraberinde şehadet makamına ulaşan şehitler için de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mevlit okutma ve anma programları yapmaya başladığını söyledi.

-Cemevlerinin statüsü-

Cemevlerinin hukuki bir statüye kavuşturulması konusunda itirazları bulunmadığını ve hukuki statüye kavuşturulması gerektiğine vurgu yaptıklarını dile getiren Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama tartışmayı farklı yerden yaptığınızda sıkıntı çıkıyor. Onu da ifade etmekten biz çekinmedik. O da şu, bir defa Türkiye'nin hukuksal durumunu yok sayamayız. Şu anda türbelerle ilgili, tekkelerle ilgili kanun var. Bu kanun içerisinde dedeliktir, müritliktir, çelebiliktir, seyyitliktir, halifeliktir, babalıktır, Alevi Bektaşi geleneğine sahip olan kardeşlerimizin kullandığı sıfatların yasak olduğunu görürüz. Şimdi ortada bir yasak var. O zaman bizim bu yasayı görmezden gelerek, bu tartışmayı sürdürmemiz yanlış olur. Onun için diyoruz ki 'gelin bunu tartışalım, bunu konuşalım'. Yani burada bir şey varsa biz bunu yok sayarak, 'kardeşim bu orada dursun ama biz yokmuş gibi hareket edelim' demenin yanlış olduğunu ifade ettik.''

Bozdağ, cemevlerini ibadethane olarak kabul eden kesimler olduğunu hatırlatarak, tüm dinlerde mabetlerinin tek olduğunu dile getirdi. ''Yani Hristiyanlıkta kilise, Yahudilikte sinagog, İslam'da cami'' ifadelerini kullanan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Baktığınızda Arabistan Vahabi'dir orada da cami, İran Şii'dir orada da cami, Mısır daha ziyade Şafi'dir orada da cami, işte Suriye'de Nusayri var orada da cami. Dünyada nerede İslam ülkesi varsa orada, hangi mezhepten, hangi meşrepten, hangi yapıdan gelirse gelsin mabedin tek olduğunu görüyoruz, o da cami veya mescit. Başka dinlerde de öyle. Mesela Hristiyanlıkta Protestanlar'ın kilisesi var, Ortodokslar'ın da kilisesi var. Yani ayrı şey değil, onlar oraya ayrı gidiyor ama hepsinin adı da kilise.''

İslam'a göre yeryüzünün mescit, her yerin ibadet edilebilir olduğuna dikkati çeken Bozdağ, geçmişte camilerde yapılamayan bazı ibadet, zikir ve ayinlerin yapılabilmesi için tekkeler, zaviyeler, erkan yerleri, meydan yerleri, dergahlar çıktığını söyledi. Bozdağ, şöyle devam etti:

''Bunlar Mevleviler diyelim semayı camide yapamadığı için dergahlarda, mevlevihanelerde bunu yapmışlar. Alevi kardeşlerimiz semahı camide yapamadıkları için cemevlerinde bunu yapmışlar veya erkan yerlerinde veya meydan yerlerinde veya başkaca onların değer verdikleri mekanlarda bunlar yapılmış. Bu bir nevi caminin tamamlayıcısı gibi bir fonksiyonlar icra etmek için ortaya çıkmış yerler bunlar. Baktığımız zaman tarihsel süreç içerisinde öyle olduğunu görüyoruz. Onun için de burada tartışmayı sanki İslam'ın içinde olan bir Alevilik, buradaki tartışmayı doğru bir kavramın üzerine oturtursak doğru yapmış oluruz. Ama tartışmayı başka bir yerden yürütürsek o zaman da yanlış yapmış oluruz. Yoksa kimse cemevine karşı değil, karşı olması da mümkün değil, hele bizim karşı olmamız hiç mümkün değil. Yani cemevleri Alevi Bektaşi geleneğine sahip olan kardeşlerimizin zikir yaptıkları, cem yaptıkları, semah yaptıkları veyahutta başka birtakım kabul ettikleri dini gereklilikleri yerine getirdikleri bir yer. Bunun isimleri değişebilir ama ne tekkeler, ne zaviyeler, ne cemevleri, ne erkan yerleri, ne meydan yerleri, ne dergahlar, ne mevlevihaneler bunların hiçbirisi caminin alternatifi veya caminin karşıtı değildir. Bunların hepsi caminin bütünleyicisi tamamlayıcısıdır.''

Bozdağ, cemevlerine mabet statüsü vermeye yetkilerinin olmadığını ifade ederek, ''Yani bir yerin mabet olup olmadığına siyasilerin karar vermesi kadar yanlış bir şey olamaz. Yani dinlerin mabetlerine baktığınızda o dinlerin ya peygamberleri ya kitaplarında yer alıyor. Ya kitabında yazıyor ya da o dinin ilk tebliğcisi diyelim, hak dinlerinde ilahi dinlerinde ilk tebliğcileri kimlerse onlar uygulamalarıyla bunu gösteriyorlar. Ama onun dışında gelen insanların mabet ihdas etme yetkisi yok. Ama bu konudaki hukuki bir ihtiyacı karşılamak da lazım'' diye konuştu.

-Cemevi sayılarındaki artış-

Cemevi sayılarına bakıldığında 1990'a kadarki dönemde 106 cemevi bulunduğunu, bu sayının 1990-2000 arasında ise 163'e ulaştığını söyleyen Bozdağ, ''Ondan sonraki süreçte de 329 tane cemevi yapıldığını görüyoruz. Cemevlerinin yapılmasında da faaliyetlerinde de herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. En fazla cemevi de bizim iktidarlarımız döneminde yapılmıştır'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber