Bir öğretmen öldü (Bir okura ağıt)

Haber Giriş : 29 Kasım 2005 07:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Örgütlü ve sesli öğretmenler, örgütsüz ve sessiz olanlar için de meydana çıkmaya çalışıp meydan dayağı yemeden ve Bakan ile Başbakanı bu dayağı savunmadan hemen önceymiş.
Bir önceki geceymiş.
"Öğretmenler Günü"nün gecesi de "Öğretmenler Gecesi" sayılır mı, bilmem; işte o geceymiş.
Bu kez kendisi bildirememiş.
Bir öğrencisi yazmış:
"Sevgili Umur Talu. Kendi deyimiyle mutasavvıf ve muhalif, şair, yazar, eleştirmen, aykırı, duygusal ve size de büyük muhabbet beslediğini bildiğim, sizden hep sitayişle bahseden, değerli hocam, abim, üstadım, dostum, sır ortağım, güzel insan ve Allah dostu olduğuna yürekten inandığım Sevgili Cavit Yıldırım Hocamızı 25 Kasım Öğretmenler günü akşamı geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu kaybettik. Hala şoktayız.
Selim Temel (Talebesi)"

Ölmeseydi zaten, dünkü yazı, önceki günkü yazı, ondan önceki için mutlaka bir şeyler yazar, içinden, aklından, birikiminden süzülen coşkulu sözcükleri paylaşırdı.
Yahut "mazereti"ni iletirdi; mesela şu son mesajı gibi:
"Çok ama çok sevgili kardeşim; Yazılarınızı günü gününe okudum ve çok sevdim. Sıcağı sıcağına yazamamış olmamın birkaç nedeni var. Yeni bir daireye taşınma telaşları ve Gözdecan Kırtasiye. Orada eşimle ben, emeklilikte yine çocuklarla birlikte olabilmenin hazzını yaşıyoruz...
Doğru yazıyorsunuz fakat bu konunun sizi üzmeyeceğinden emin misiniz? Artık çok çok üzülmemelisiniz. Tüm dualarım sizin de üzerinize oldu."

Şimdi, şaşıracaksınız belki.
Ben Cavit Yıldırım'ı hayatımda görmedim.
Yani hiç yüz yüze olamadık.
Yıllardan beri, okuyana, paylaşana Dipsiz Kuyu yazıları gönderirken, o da bana bir beş yıldır, neredeyse her yazı için düşüncelerini yahut çağrışımlarla aklına gelen anıları, bakış açısını ve Mevlana sevgisini iletiyordu.
Bir türlü karşılıklı bir sohbet yapamadan da, böyle bir dostluk oldu.
Selam ve sevgilerden, en yakınlarımız da payını aldı. Onun Attila İlhan sevgisi, birlikte yaptıkları Ege sohbetlerinin hatırası ve ölümüyle yaşadığı derin üzüntüsü de, uğruna savaştığı bir ağacın kesilişindeki ihanete uğramışlık duygusu da yüreğime ulaştı.
İnancı ile bilginin harcını, tevekkül ve tefekkür ile isyanın ateşli sözcüklerini birleştiren bir güzel adamdı, insan bir öğretmendi; belli.
"Mevlana'nın Kedisi" kitap olup da yolladığında mutlu olmuş, Ahmet Altan'ın "En Uzun Gece"si, yıllar önce kendisinin yazdığı bir kitabın adını aynen nasıl alabilir ki diye kahrolmuştu.
Bu yıl bir ara elektronik mesajları kesilmiş, ben "yoksa..." diye telaşlanmıştım yine. Hastalanmış ondanmış, şimdi iyiymiş. Sonra, lafın gelişi karşılıklı uzun ömür temennileri. Bizimkisi, memleketin güçlüsüyle, ünlüsüyle değil de, böyle bir gazeteciokur muhabbetiydi işte.
İçinizden birçoklarıyla da olduğu gibi.

Bir öğretmen öldü ve bir okur öldü.
Birkaç aydır sizin teklemiş kalbinize titreyen bir dost, kendi kocaman kalbinin yorgunluğuna yenik düştü.
Cavit Yıldırım, bu ülkenin umut verici dokularından biriydi; arsızlığın, şımarıklığın, şiddetin, umursamazlığın, duyarsızlığın, köle yahut ağa ruhlarının, nefret ve kinin, saygı açlığı ile saygı katlinin dışında da bir "insani kültür" bulunduğunu kanıtlayanlardan oldu.
Şöhret budalası dünyada, bu toprakların her köşesine sinmiş mütevazı bilgeliğin öğrencilerinden, öğretmenlerinden, yoldaşlarından biriydi ve böyle daha birçokları gibi iyi ki okurum, iyi ki yazarım, iyi ki dostum oldu.
Öğrencilerinin, sevenlerinin kalbinde, içini titreten nice koca ağacın gölgesinde çok yaşa Cavit Bey.
Sizler de öyle.

umur talu/sabah

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber