Belediye'nin düzenlediği uluslararası sempozyumda skandal...

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Aralık 2005 13:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Zeytinburnu Belediyesi'nce Cemal Reşit Rey'de düzenlenen 8-11 Aralık Uluslar arası Göç Sempozyumunda eşine az rastlanır bir uygulama yaşandı. Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara konuya ilişkin görüşlerini aktardı.

Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara'nın konuya ilişkin Basın Açıklaması:

Dünya'da ilk defa bir sempozyum için sahte program kitapçığı üretildi. Zeytinburnu Belediyesi'nce Cemal Reşit Rey'de düzenlenen 8-11 Aralık Uluslar arası Göç Sempozyumundaki bu sahtekarlık olayı, sempozyum koordinatörünün kayınpederini son dakikada programa dahil etmek için yapıldı.

Bilindiği gibi sempozyum katılımcıları, tebliğlerin başlıkları aylar öncesinden belirlenir. Konuşmacılardan bildiri özetleri alınır. Sempozyuma 15-20 gün kala program netleşir ve davetiyelerle birlikte programlar her tarafa dağıtılır. Bu sempozyumda da bu süreç yaşandı. Hatta sempozyum programını duyurmak için eposta adreslerinden de faydalanıldı. Bunun için de bir www.gocsempozyumu.org adıyla bir site de açılarak hizmete sokuldu.

Bütün bu duyurularda, sempozyumun 9 Aralık 2005 Cuma günkü V. oturumunda saat 11.05-11.20 saatleri arasına Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara / Mimar Sinan Üniversitesi "Kazak Türklerinin Türkiye'ye Göçleri" olarak tebliğime yer verildi. Ancak sempozyuma bir gün kala bana bir eposta gönderilerek tebliğ metnini göndermediğim gerekçesiyle sempozyumdan çıkarıldığım bildirildi. Şok oldum. Bir sempozyum programına kabul edilip adı ilgili her yere konan bir konuşmacı böyle basit bir gerekçeyle programdan nasıl çıkarılabilirdi? Sempozyum organize etmek böyle keyfi kararla idare edilecek organizasyonlar mıdır? Uluslar arası sıfat taşıyan bir sempozyumda böyle bir şey olabilir mi?

Bakanlar ve hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç ve uluslar arası alanda isim yapmış bilim adamlarının katıldığı bir sempozyumda böyle bir ciddiyetsizlik yapılabilir mi? Ama oluyormuş. Bana gösterilen sebep uydurmaydı. Çünkü sempozyumlarda genel teamül olarak önceden tebliğ metni istenmez, sadece özetler ve tebliğ başlığı istenir. Nitekim, açılış günü konuştuğum bir çok konuşmacı kendilerinin de tebliğ metinlerini henüz vermediklerini ama programdan da çıkarılmadıklarını ifade ettiler.

Mesele sonra anlaşıldı. Meğer, bütün bunlar, sempozyum koordinatörünün kayınpederini son dakikada programa dahil etmek için yapılmış. Sempozyumun açılış günü CCR'de salona geldiğimde, benim adımın yerine koordinatörün kayınpederinin isminin konulduğu sahte program kitapçıklarının aceleyle basılarak masalara konulduğunu gördüm. Böylece, önceden program kitapçığı ulaştırılan TBMM Başkanımız Sayın Bülent Arınç başta olmak üzere tüm sempozyum katılımcıları ile dinleyicileri aldatılmış oldu.

Ben bu yanlışlığın önüne geçmek, programı tekrar orijinal haline döndürmek için organizasyon komitesi başkanı Sayın Murat Aydın ve diğer yetkililerle temasa geçtim. Yanlışlığın düzeltilmesi uyarısında bulundum. Ayrıca sayın Belediye Başkanımıza, mensubu olduğu ve isminde ?adalet? olan partisine yakışır biçimde hem bana yapılan haksızlığa ve hem de sempozyumdaki yanlışlığa son verip adaleti tesis etmesini söyledim.

Fakat maalesef bu girişimlerimden hiçbir sonuç alamadım. Benim istenmediğim bir organizasyonda konuşmacı olmak istemek gibi bir iddiam yoktur. Ancak bir hakkın istismarından doğan ciddiyetsizlik ve sahtekarlığı kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Aylar öncesinden sempozyuma katılmam istendi. Kabul edip tebliğ başlığı ile özetimi gönderdim. Kabul edildiğim tarafıma bildirildi. Sempozyumun internet siteleri dahil tüm programlara ismim kondu. Böylece bu sempozyumda konuşmacı olmaya hak kazandım. Artık bundan sonra sempozyum kurallarına göre, geçerli bir sebep olmadan organizasyon komitesi başkanı dahil hiç kimsenin beni programdan çıkarma yetkisi olamazdı. Bu yetki ancak program kesinleştirilmeden önce kullanılabilirdi. Zaten o zaman red edilmiş olsaydık, bizim de hiçbir diyeceğimiz kalmazdı. Ama ben konuşmacı olmaya hak kazandıktan sonra çıkarıldım. Bu olamaz. Bu bir hakkın gasp edilmesidir. Ben bu ibretli gasp olayını dile getiriyor ve yorumu kamuoyuna bırakıyorum.

Uğradığı haksızlıklarla sonuna kadar mücadeleyi her erdemli vatandaşın kutsal bir görevi olarak görüyorum. Bana yapılan haksızlığı düzeltmek için sonuna kadar nezaket ve etik kurallar çerçevesinde mücadele ettim. Ama başarılı olamadım. Şimdi bu haksızlığı ve bir sempozyumdaki ciddiyetsizlik ve saygısızlığı kamuoyu ile paylaşıyorum. Bunun yeni haksızlıklara karşı kamuoyunun daha dikkatli olmasına katkı sağlayacağını ve bazı organizatörlere, sempozyum kurallarını daha iyi öğrenmesi için vesile olacağını düşünüyorum.
Saygılarımla,

Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Öğretim Üyesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber