'Akil İnsanlar' toplantısında neler oldu?/ Video

Erdoğan, Akil İnsanlar'a seslendi: Bugüne kadar Türkiye'yi notalara döktünüz, şiirler yazdınız. Şimdi sizlerden aktardığınız o sorunların çözümü için destek bekliyoruz

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 05 Nisan 2013 07:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Dolmabahçe sarayında Akil İnsanlarla bir araya geldi, tarihi bir konuşma yaptı. "Türk ile Kürt'ün tarihi 29 yıl üzerinden değil bin yıl üzerinden okunur" mesajı veren Erdoğan, 1919 ruhunu işaret ettiği konuşmasında "Şimdi ayrılıklara vurgu yapmanın değil ortaklıklara vurgu yapmanın, acıları öne çıkarmanın değil ortak zaferleri, ortak sevinçleri öne çıkarmanın zamanı" dedi. Erdoğan'ın mesajları şöyle:

TEŞEKKÜR: Çağrımıza olumlu yanıt verdiğiniz, bu sürece yüreğinizi koyduğunuz, Türkiye umutla geleceğe ilerlerken tarihin yapımında görev üstlendiğiniz her birinize ülkem ve milletim adına tek tek teşekkür ediyorum. Bugün bu salonda bulunmuyor olmak süreçlerin dışında kalmak anlamına asla gelmez. Bu heyeti bir özet, bir örnek, temsili bir grup olarak görmek belki daha doğru olacaktır.

MAGAZİNLEŞMEMELİ: Hayırlı bir iş için bir araya geldik. İşin magazin boyutuna, kim vardı, kim yoktu boyutuna takılıp hedefin ve niyetin arka plana itilmesine, sulandırılmasına lütfen müsaade etmeyelim.

76 MİLYONUN ÖZETİ: Çok ince çok hassas bir tercih sürecinin ardından farklı kesimleri, farklı düşünce dünyalarını temsil etmek suretiyle 76 milyonun özeti sayılabilecek bir listeyi oluşturduk. Elbette burada bulunan insanların ortak noktası; kangren olmuş bir sorunun çözüme kavuşturulmasını istemeleridir. Can kaybına kan kaybına yol açan bir meselenin sona erdirilmesini dert edinmeleridir.

YENİ ROL BEKLİYORUZ: Filmlerinizde bizi oynadınız, şarkılarınızda gönüllerimize hitap ettiniz. İşadamlarımız, iş kadınlarımız bizimle birlikte bize ürettiler. Sendikalarımız, derneklerimiz, vakıflarımız bizimle birlikte haklarımızı savundular. Bugüne kadar Türkiye'yi anlattınız, sorunlarına dikkat çektiniz. Şimdi ise sizlerden filmini yaptığınız, notalara döktüğünüz, sayfalara aktardığınız tüm o sorunların çözümü için destek bekliyor, katkı, inisiyatif bekliyoruz.

TOPYEKUN KUCAKLAŞMA ZAMANI: Bu süreçte sadece devletin kucaklaması yeterli olamaz, şimdi artık topyekun kucaklama zamanı. Şimdi ayrılıklara vurgu yapmanın değil ortaklıklara vurgu yapmanın, acıları öne çıkarmanın değil ortak zaferleri, ortak sevinçleri öne çıkarmanın zamanı. Şimdi ayrıştırmanın değil bayramlaşmanın, müsafahanın zamanı, hesaplaşmanın değil helalleşmenin zamanı. Şimdi artık sosyal restorasyon dönemini başlatıp kararlılıkla büyütme zamanı.

ERZURUM KONGRESİ METNİ: 7 Ağustos 1919'da daha meclis açılmadan, Cumhuriyet ilan edilmeden önce Erzurum Kongresi yapılıyor. Bir beyanname yayınlanıyor. Şu ifadelere özellikle dikkatlerinizi çekiyorum; 'Trabzon vilayeti ve Samsun Sancağı ile doğu vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Elaziz, Van, Bitlis vilayetleri ve bu çevrenin içindeki bağımsız livalar hiçbir sebeple, bahaneyle birbirinden ve Osmanlı camiasından ayrılmak imkanı tasavvur edilmeyen bir bütündür. Bu bölgeler halkı saadet ve felakette tam bir beraberliği kabul eder ve mukadderatı hakkında aynı hedefi amaç olarak alır. Bu çevrede yaşayan bütün İslam unsurları yürekleri birbirine karşı fedakarlık duyguları ile dolu birbirlerinin içtimai ve ırki özelliklerine saygılı öz kardaştırlar.' Ardından 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. Mecliste sınırlarımız dahilinde yer alan inanç bakımından, mezhep bakımından, ırk bakımından herkesi temsil eden mebuslar bulunuyor.

MUSTAFA KEMAL DİYOR Kİ: Mustafa Kemal 24 Nisan'da şunları söylüyor. "Efendiler bu sınır sadece askeri nedenlerle belirlenmedi. Türk vardır Çerkez vardır. Bu sınır birleştirilmiştir" deyince Meclis "Hepsi İslamdır" sesi yükselince Mustafa Kemal, "Müslüman olmayanlara da aynı haklar verilecektir" diyor.

TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMA VAKTİ: Silahı, terörü, şiddeti, çatışmayı, ölümü değil demokrasiyi, hakkı, hukuku, siyaseti, hayatı önemseyen herkesin yapması gereken, taşın altına elini koymak, sorumluluk üstlenmek, yanlış gidişe 'dur' demektir. (Bu salonda) çok farklı kesimlerden insanların bir arada bulunması, ortak bir fotoğraf vermesiumutları daha da yeşertmiştir.

VİZONTELE, TATAR RAMAZAN, MELEK ANELER ...

Başbakan Erdoğan, çözüm süreci kapsamında oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'ne ilişkin yaptığı konuşmanın son bölümünde bazı sanatçı ve yazarların sözlerine vurgu yaptı. İşte o isimler:

Hülya Koçyiğit... Annelerin melek olduğunu hepimize anlatan çok değerli sanatçımız Hülya Koçyiğit'ten; Anadolu'nun Trakya'nın melek misali annelerin gözyaşlarını dindirecek yeni bir rol bekliyoruz.

Kadir İnanır... O unutulmaz 'Tatar Ramazan' rolünde 'bir ekmeği beraber bölüşerek yemektir hüner' diyen sevgili Kadir İnanır'dan bir sofraya oturup, bir somunu paylaşan 76 milyonun kardeşliğine yeniden vurgu istiyoruz.

Orhan Gencebay... 'Dertler benim, hasret benim, ömrüm senin olsun'diyen sevgili Orhan Gencebay'dan dertleri de, hasreti de ortadan kaldıracak yeni bir duruş bekliyoruz.

Yılmaz Erdoğan... Vizontele filminde 'Bir yerde mutlu, mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir, burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir' diyen sevgili Yılmaz Erdoğan'dan daha fazla seveceğimiz, daha fazla mutlu, mesut olacağımız bir Türkiye'nin inşasında yeni katkılar arzuluyoruz.

Lale Mansur... Bir röportajında 'ortak vicdanı temsil etmesi gereken sanatçılar arasında bile barışa kuşku duyulması gereken şeymiş gibi bakanlar var' diyen değerli sanatçımız Lale Mansur'dan barışın kaybedenlerinin olmayacağını daha güçlü anlatmasını bekliyoruz.

Yılmaz Ensaroğlu... Meselenin sancısını yıllarca çekmiş, Yılmaz Ensaroğlu kardeşimiz...

Oral Çalışlar... Yıllarca hapis yatmış sevgili Oral Çalışlar...

Deniz Ülke Arıboğan... Devletin değil insanın özne olabileceğini güçlü bir şekilde savunan sayın Deniz Ülke Arıboğan...

Ali Bayramoğlu... Andıçlanan Ali Bayramoğlu...

61 KİŞİ KATILDI 4.5 SAAT SÜRDÜ

Dolmabahçe'deki toplantıya katılımcılar saat 17.00'den itibaren geldi. Başbakan 17.40'da giriş yaptı. Toplantı 18.10'da başladı, 22.30'da bitti. Baskın Oran yaklaşık 50 dakika kaldı. Genel İş Sendikası Başkanı Erol Ekici ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar mazeret göstererek çıktı. Star Gazetesi Yazarı Fadime Özkan yurt dışında olması nedeni ile gelemedi. Toplantı 61 kişi ile gerçekleşti. Toplantıdan ilk olarak Orhan Gencebay mazeret göstererek çıktı. Gencebay'ın özel bir televizyon kanalında jüri üyeliğini yaptığı 'Popstar' yarışması için ayrıldığı öğrenildi.

İKİ AY ÇALIŞACAK RAPOR HAZIRLAYACAK

Toplantı sonrasında konuşan Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan "Akil İnsanlar Heyeti"nin çalışma süresine ilişkin, "1 aydı ama sayın Başbakan bir arkadaşın yaptığı öneriyi kabul etti ve 2 ay olarak devam edebilir diye söylediler" dedi. Gazeteci Muhsin Kızılkaya da heyetin çalışma usullerini kendisinin belirleyeceğini belirterek, "Her bölgenin grubu toplantılar yapacak. İki ay sonunda rapor oluşturulacak" diye konuştu. Hülya Koçyiğit ise "Ben de bir anneyim. Annelerin gözyaşlarının dinmesi için burdaydık" dedi.

'Akil İnsanlar' Başbakan'la görüşmenin ayrıntılarını anlattı

Dolmabahçe'de Başbakan Erdoğan ile 'Akil İnsanlar' heyeti arasındaki toplantı sona erdi. Toplantı sonrası bazı isimler açıklamalarda bulundu.

Akil İnsanlar heyeti ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilk buluşma sona erdi. 4.5 saat süren toplantıda, heyette yer alan 22 isim söz aldı. Ardından Başbakan konuştu. Toplantı sonrası heyetten bazı isimler şu açıklamaları yaptı:

İzzettin Doğan: Gizli kapaklı bir durum yok. Başbakan toplantıda bulunan isimlerden sürece destek istedi. Sayın Başbakan herkesin ifade ettiği görüşler sonrası kendi görüşlerini ifade etti. Sayın Başbakan bir arkadaşın yaptığı öneriyi kabul etti. Çalışma süresi 1 aydan 2 aya çıkarıldı. Bölgelerer ziyaret grupların kendi insiyatiflerine bıraktı.

Doğu Ergil: Barışın hangi koşullarda olacağı hükümetin kararı. Bizlerden beklenen barışa ikna etmek. Nasıl bir program uygulayacağımız, bilim adamlarının nasıl bir çalışma yapacağı herkesin kendi çalışmalarına göre ortaya çıkacak. Bizim görevimiz barışı mayalandırmak durumundadır. Tamamıyla bir sivil toplum örgütlenmesidir.

Celalettin Can: Var olan komisyonun içeriği nedir? Bunları sorduk. Komisyonun aklı nereye gidecektir diye sorduk. Kullandığımız dil ne olacak diye sorduk. Barışın dilini kullanmak gerekir, Başbakanımız yasalar çerçevesinde bir dil kullanılması gerektiğini dile getirdi.

Can Paker: Çözüm süreci daha yeni başlıyor. Biz bu çerçevede konuştuk. Arkadaşlarımızla bir yol haritası çizeceğiz. Hemen bölgeye gitmeyi planlıyoruz.

Oral Çalışlar: Böyle bir teklifi memnuniyetle kabul ettim. Türkiye'nin kaderini ve geleceğini değiştirmek adına bir şeyler yapmak isteyen biri olarak memnunum. Çözüm sürecini samimi olarak destekleyen ve isteyen insanlar var listede. Bütün isimler çözüm sürecini destekliyor.

Etyen Mahçupyan: Hükümetin dizayn ettiği bir proje ve sivil toplumun yardımını istediği bir proje. Sürecin başarılı olmasını ve bu hükümetin de bu süreçte başarılı olmasını istiyorum. Vatandaş olarak elimden geleni yapacağım.

Hülya Koçyiğit: Ben de bir anneyim. Annelerin gözyaşlarının dinmesi için burdaydık.

Muhsin Kızılkaya: Başbakan bize bir şey dikte ettirmedi. Bunları yapın demedi. Bu bir hükümet inisiyatif ile oluşturulmuş bir heyet ama çalışma usullerini heyetin kendisi belirleyecek. Her bölgenin grubu kendi arasında toplantılar yapacak. Bir aylık bir süre için ön görülmüş bir komisyondu süreyi iki aya çıkardılar. İki ay sonunda rapor oluşturulacak. Yüzde 50 üzerinde bir destek var. Bunu 60a çıkarmanın yollarını arayacak heyet. Gurur verici. Türkiye'nin 30 yıldır süren korkunç bir kanlı çatışmanın sonunun getirilmesinde bir katkımızın olması çok güzel bir şey. Öteden beri barışın özlemi içinde olan biriydim. Bunu insanlara daha çok anlatmaya çalışacağım. Elimden geleni yapacağım.

Mithat Sancar: Son derece verimli açık bir toplantı oldu.Soruların açıkça sorulduğu bir ortamdı. Kurumun çalışma yöntemleri ve işlevleri yetkileri konusunda da sorular soruldu. Onlar Başbakan ve Bakanlar tarafından cevaplandı. Bence durumun netleşmesi ve belirginleşmesi açısından çok faydalı bir toplantı oldu. Nasıl çalışacak, ne yapacak soruları vardır bunların birçok kısmının temelsiz olduğu bir toplantı oldu. Barış Sürecine katkı sunmak. Bu heyetlerin kendilerine bırakıldı çalışma süreci. Bunlar bizim önerilerimizdir denildi. Dayatma söz konusu olamaz. Çalışma yollarınızı kendiniz belirleyeceksiniz denildi. Heyetlerin, grupların kendilerine çok geniş bir inisiyatif bırakılıyor. Lojistik hizmetleri eksiksiz hükümet tarafından karşılanacak.

Sibel Eraslan: Gruplar belirlendi ben Doğu Anadolu grubundayım. Her bölgede 9 kişi var. Genel olarak sivil toplantı örgütlerinden gelen arkadaşlarımız var. Öğretim üyeleri, sanatçılar , gazeteciler var. Türkiye'de birçok akil insan olduğunu söyledi. Bütün herkesin bu sürece katılmasını talep ediyoruz denildi. Başbakanımız size şu konferansı yapın bu konuyu konuşun demeyeceğiz dedi. Doğu Anadolu Bölgesi'nde 15 vilayet var. Sivil toplum örgütlerini, üniversiteleri, insanları elimizden geldikçe ziyaret etmeye başlayacağız. Yarından sonra Urfa'da olacağım. Bu ziyaretlerimizi bu kucaklaşma, toplum ile bir araya gelme selamlaşma, helalleşmeyi yapacağız. Gittiğimiz bölgelerden elde ettiğimiz sorular ve taleplerin aktarılmasında yardımcı olacağız.

Ali Bayramoğlu: İyi bir toplantıydı. Ne yapılacağı ile ilgili başbakan açıklamalarda bulundu. Katılanlarda bu işin metedolojisini nasıl bir çalışma olacağına dair sorular sordular. Ne şekilde çalışılacağına dair grupların kendisinin karar vereceği konuşuldu. Barış fikrini topluma nasıl anlatılacağı konuşuldu.

Kezban Hatemi: Bu ülkede sivil toplum örgütü gerçek anlamda batılı anlamda yok. İki defa oldu birincisi deprem sırasında oldu. Bir de bu hükümetin birinci döneminde savaşa karşı hayır platformu oluşturmuştuk. STK'lar mahalle STK'larına döndü maalesef. Gönül isterdiki STK'lar bu süreçte yer alsın. Böyle bir kurum maalesef yok. Bu isimler arasında devlete dahil bir şey görmüyorum. Bağımsız olarak aktivisitiz hepimiz. Kıstaslar ve yöntemler konuşuldu. Kıstasların çok titizlikle seçildiği hakkında bilgi verildi. Kıstas olarak akil, cesur, idealist ve barış isteyenleri seçtik dedi. Vurgusu önemliydi. Halkın ihtiyaç ve beklentilerinin sivil toplum örgütleri tarafından toplumun beklentililerinin tespitini istedi. Bölgelerdeki sivil toplum örgütleri ile bir araya gelerek bilgi alınmasını istedi. Karşılıklı diyalogla aydınlatma ve aydınlanma toplantıları yapılmasını istedi. Toplumda vurguladığı önemli bir sözü vardı Toplumsal algı değişimi ve sosyal değişimin resterasyonu bunda doğru kararlar alınması gerektiğini söyledi. Yapmış olduğu araştırmaya göre bölgelere ayırdıklarını söyledi. Bize usül, yöntem, metedoliji söylemedi. Yeni anayasa sürecindeki tutumunu söyledi. Bence çok önemli tarihi bir toplantı olduğu kanaatindeyim.

Yücel Sayman: Seçilen grup adına ne derseniz deyin, burada bizden istenen çözümde katkımızın bulunması. O çözüm fikrini topluma yaymak. Nasıl yapacağımız, çerçevesinin nasıl olacağına karışılmayacak. Benim istediğim şey şu, şu an çatışma ortamı var. İki taraftan da insanlar ölüyor. İlk aşama silahların susması. Savaş olmaması. Siyasi programlar olarak bu mücadelenin yürütülmesi. Ben kendim silahların susmasından yanayım. Ölümle mücadele ediyoruz bilimsel olarak. Savaşta ise insanlar ölüyor. Bu çelişkiyi kendi ülkemde yaşıyorum. Bunun düzelmesi için elimden geleni yaparım. Şu an iş silahtan siyasete geçilmesi. Benim için toplantı tatmin ediciydi. İşin bana kaldığına inanıyorum. Ben kendi adıma konuşuyorum. İyi bir şeyler yapıyorsak katkımız olur. İnisiyatif bende.

Ahmet Gündoğdu: Gerek hükümet gerekse katılımcıların yüzde yüz hem fikir olduğu bir toplantıydı. Çözüm önerilerinde çok farklılıklar vardı. Bu da normal. Türkiyenin çok farklı kesimleri bir araya gelmişti. Kandan kadavradan geçinenlerin yolunu kesmek. Deniz ülke Arıboğan ile beraberiz. Haftaya yine beraber geleceğiz. Demokrasi, demokratikleşme mücadelemiz devam ediyordu. Memur-Sen'e göre bakış farklı. Hülya Koçyiğit'in terör konusunda görüşleri farklı olabilir. Ama farklı olmayan bir şey var ki Türkiye kendi sorununu kendi çözmeli.

Lale Mansur: Son derece kararlı görünüyor. Gerçekten bir barış olması için, gerçekten kanın olması için son derece kararlılar. Bildiğiniz gibi 7 bölge var, 9'ar kişiden oluşur. Biz tamamıyla serbesttiz. Kimle, nerede görüşeceğiz, nasıl toplantı yapacağız konusunda hiçbir öneri yok. Gruplar kendileri belirleyecek. Kısa bir süreç değil. Bir çok provokasyona açık. Böyle bir ortamda çalışacağız. Önemli olan barışın önemini, gerekliliğini, artık bu kanın durması gerektiğini anlatmamızı bekliyorlar. Her bölgede kimin ne düşündüğünü, ne istediklerini, endişelerini iletmemizi bekliyorlar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber