'Danıştay'ın kararı sınıf farklılaşmasına yol açıyor'

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 23 Şubat 2006 22:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr.M. Hanefi Bostan yaptığı açıklamada "Her taraf kamusal alan oldu" dedi

Bostan Danıştay'ın Aytaç öğretmen ve son olarak yurt dışında görevlendirilecek öğretmenin eşi tesettürlü olduğu için görevlendirmeyi uygun bulmayan idari işlemi haklı bulması hakkında "Bayan öğretmenin şahsında, başörtüsü takan bütün kadın yurttaşlarımız ve giderek daha da genişletilmek suretiyle bütün ülkeyi yaralayacak, ayrımcı ve anti demokrat büyük bir yanlışlığın tohumlarını atacak bir hüviyeti taşımaktadır." dedi.

Bostan altı maddede kararın kabul edilemez bulunduğunu belirtti. İşte Bostan'ın gerekçeleri

1. Danıştay'ın söz konusu bu son kararı, ?Kamusal Alan? tanımını aşırı derecede genişletmiş bulunmaktadır. Danıştay'ın bu kararına dayanılarak, Kamusal Alan'ın sınırlarının evlerimizin kapılarına kadar, hattâ evlerimizin içlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi mümkün kılınabilecektir.

2. Bu kararın asıl muhatabı kadınlar olduğuna göre, ülkemizde aynı zamanda cinsiyet üzerinden bir ayrımcılığın da yapılmasını meşrulaştırmış olmaktadır ki, bu ayrımcılığın hiçbir şekilde haklı ve hukuk mantığı ile uygun görülmesi kabil sayılamaz.

3. Bu karar, vatandaşlar arasında sınıf farklılaşmasına da yol açmaktadır. Nitekim, git-gide tanım alanı her yeri kapsayacak kadar genişleme eğilimi gösteren Kamusal Alan'da başını örten vatandaşlar ile örtmeyenler arasında yapılan bu ayrım, baş örtüsü takmayanları ?akredite, birinci sınıf vatandaş? konumuna yükseltirken, başörtüsü örtenleri de ?akredite olmayan, ikinci sınıf vatandaş? konumuna indirmiş olmaktadır.

4. Karar ayrıca, Anayasa'nın olduğu kadar, Atatürk ilkelerinin de ruhuna aykırı durmaktadır. Erkekler için kıyafet kanunları çıkaran Atatürk'ün, kadınların kıyafetleri hakkında herhangi bir yasal düzenlemeye gerek görmediği hatırlanacak olursa, böyle bir kararın alınmasında Atatürk'ün isminin telaffuz edilmesinin hiç de doğru olamayacağı da anlaşılmış olacaktır.

5. Hâlen yürürlükte olan ve devlet memurlarının resmî işyerlerinde kılık kıyafetlerini düzenleyen kanunda bayan memurlara ait hükümlerin uygulanmasının tamamiyle kişisel tercihlere bağlı hale gelmiş olup, çok sıklıkla ihlâl edildiği, sokak kıyafetiyle, hattâ dekolte kıyafetlerle görev yapanların açıkça görüldüğü bir ortamda sadece belirli bir kıyafetteki kadınların adetâ hedef seçilmesi ve üstelik bu kıyafetlerinin, resmî işyerleri dışında ve özel hayatlarını da kapsayacak şekilde takibe alınması ve cezaî müeyyidelere muhatap kılınması, kanunların değil ki ruhunun ve fakat bizzat açık hükümlerinin dahi nasıl çiğnendiğini ve aynı ülkenin ?onurlu? yurttaşları arasında bir kısmının onurunun nasıl ezildiğini göstermeye yeterlidir.

6. Başına taktığı örtüden dolayı bu şekilde kovuşturmalara, cezalandırılmalara maruz kalan, toplum içerisine çıkamaz hâle getirilmeye başlayan kadın yurttaşlarımız ve onlarla birlikte eşleri, çocukları ve aileleri, kendi devletleri tarafından ikinci sınıf muamelesine reva görüldüklerine inanmaya başlamaktadırlar ki, bunun sonucu da, devletin, kendi eliyle kendi, vatandaşlarının sadakat bağlarını koparması ve hattâ yer-yer devlet düşmanlığının tohumlarının atılması olacaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber