Bütün yollar Gül'e çıkıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümette revizyonu askıya alırken, kabine içinde oluşan yeni dengeler dikkat çekiyor. Özellikle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, son dönemde 'ikinci adam' pozisyonunun güçlendiği, 'Başbakan Yardımcısı' şapkasının öne çıktığı görülüyor. Gül'ün sorumluluk ve yetki alanı da fiilen genişledi. Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu'na başkanlık ediyor, Terörle Mücadele Yasası'nın sorumluluğunu üstleniyor, AB sürecini neredeyse tek başına yönetiyor.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, kulak operasyonunun izlerini üzerinden atar atmaz, ilk olarak gazetelerin Ankara temsilcilerini davet ederek, hükümetin terörle mücadele stratejisi ve yeni paket konusunda açıklamalar yaptı. Aradan bir hafta geçmeden basın mensuplarına yeni bir çağrı yaparak, genel yayın yönetmenleriyle Ankara temsilcilerine ve köşe yazarlarına, terör konusunda brifing verdi. Gül, hemen ertesi hafta bir basın toplantısı daha düzenledi. Bu kez de AB çerçevesinde gündeme gelecek yeni uyum paketini açıkladı. Gül, hem terörle mücadele hem de AB uyum yasaları konusunda inisiyatifi üstlendi; kamuoyuna mesajlar da Gül üzerinden kamuoyuna aktarıldı.
ÇİÇEK DEVRE DIŞI KALDI
Dışişleri Bakanı Gül, Terörle Mücadele Koordinasyon Kurumu başkanı sıfatıyla, daha önce devletin kurumları arasında uzlaşma sağlanamayan Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'na ilişkin çalışmaların da koordinasyonunu üstlendi.
Böylece, daha önce tasarının taslak çalışmalarını sürdüren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu süreçte fiilen devre dışı kaldı. Başlangıçta ilk taslak metni ortaya çıkaran Çiçek'e, bu kez, tasarının yeni haline sadece imza atmak düştü. AB sürecinde etkin olması gereken Başmüzakereci Ali Babacan'ın, 9'uncu paket açıklanırken Gül'ün yanında bile yer almaması da ayrıca dikkat çekti. Babacan, bu süreçte, başmüzakereci olmasına karşın, daha çok ekonomiye ilişkin sorumluluklarıyla hareket etmeyi sürdürdü. Özellikle Merkez Bankası Başkanı'nın atanmasının bir krize dönüştüğü ve bu krizi iyi yönetemediği eleştirilerine hedef olan Bakan Babacan, kararnameye yazılan ismi diğer bakanlardan saklayarak da şimşekleri üzerine çekti. Kabine içinde diğer bakanlar, imza attıkları boş kararnamede kimin isminin yer alacağı yolundaki sorularına bile cevap alamayınca, bunu bir 'güvensizlik' olarak nitelendirdiler ve Babacan'a tepki gösterdiler.
Unakıtan köşesine çekildi
Kabinenin etkin isimlerinden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise bir süredir gözlerden ırak olmayı tercih ediyor. CHP'nin birbiri ardına gündeme getirdiği gensoru önergeleri, Unakıtan'ın bu tutumunda etkili oldu. Unakıtan, kendisi ve ailesi üzerinden AKP'ye yönelen eleştirilerin daha fazla muhatabı olmak istemiyor. Bu nedenle de basının önüne en azından bir süre, fazla çıkmama kararında. Unakıtan, Başbakan Erdoğan'a en yakın isimlerden birisi olmayı sürdürüyor.
Kabine içinde özellikle ekonomiden sorumlu bakanların özel dengeleri var. Unakıtan, Şener ve Babacan, kimi durumlarda karşı karşıya gelirken, bazen de adeta bir koalisyon ortağı gibi uzlaşı arayışlarının içinde yer alıyor. Özelleştirme uygulamaları, ekonomiden sorumlu bakanların en fazla karşı karşıya geldiği düzenlemeler oluyor. Kamu bankalarının özelleştirme sürecinde de Ali Babacan ile Kemal Unakıtan, yetki paylaşımı sıkıntısı yaşadı. TBMM Başkanlığı'na hafta sonunda sunulan kamu bankalarının özelleştirilmesine ilişkin tasarı, ancak iki bakanın yasayı karşılıklı çekiştirmesi nedeniyle bulanan formülle gündeme gelebildi.
Şener'in çıkışlarına dikkat
'İkinci adam' Gül'den sonraki kabinenin etkili isimlerinin, Unakıtan, Mehmet Ali Şahin ve Abdüllatif Şener olduğu biliniyor. Şener'in bir özelliği de kabinenin 'sözünü esirgemeyen üyesi' olması. Son çıkışları, dikkatleri Şener'in üzerine yöneltti. Babacan'ın Gül'le yakın çalışmaya devam ettiği biliniyor. Kabine içindeki güç dengeleri, bir yandan erken seçim, diğer yandan da cumhurbaşkanlığı seçimi hesaplarının yaşandığı bir süreçte önem taşıyor, bürokrat atamaları sırasında da bu dengelerin öne çıktığı belirtiliyor.
akşam