AB'ye uyumda zorlu kapı: Eğitim

Haber Giriş : 28 Nisan 2006 21:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Zeynep Göğüş / Referans

Avrupa Birliği'ne uyum kapsamında ?tarama? süreci tamamlanan 15 konudan biri eğitim ve kültür. Kimine göre ?eğitim? konusu AB ile müzakere sürecimizin kolay başlıklarından biri olacak. Acaba gerçekten öyle mi? Yoksa Türkiye bu alanda köklü yapısal dönüşümler yapacağı bir döneme mi girecek?

Doğru olan bu işin gerek içerik gerekse fiziki anlamda büyük bir değişim ve dönüşüm gerektireceği.

Benim de mezunu olduğum TED Ankara Koleji'nin mezunlarının üye olduğu Türk Eğitim Derneği bu konuları kapsayan güzel bir çalışma yayımladı. Dr. Gökhan Tuzcu tarafından hazırlanan ?Avrupa Birliği'ne Giriş Süreci ve Eğitimde Vizyon 2023? adlı bu çalışma Türkiye'yi eğitim alanında AB'ye uyumda zorlu bir dönemin beklediğini gösteriyor.

Örneğin AB genelinde nüfusun sadece yüzde 1'i okuma-yazma bilmezken, bu oran Türkiye'de yüzde 13. Bu da şu anlama geliyor: Türkiye'de 7.6 milyon kişinin okuma-yazması yok. Ama daha da kötüsü, okul çağında olup da okuma-yazma bilmeyen 1.6 milyon çocuk ve gencimiz var.

Okul öncesi eğitim AB'nin gerisinde kaldığımız bir başka alan. AB genelinde okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 75, bizde ise bu oran yüzde 8.

Ortaöğretimde okullaşma oranı bizde yüzde 50, AB'de yüzde 90. AB genelinde derslik başına 20 öğrenci düşüyor. Bizde verilen rakam 30. Ama bu rakam ne kadar doğru? Çuvalla para ödenen özel okullarda bile dersliklerde 20 öğrenci sayısının zar zor tutturulduğu bir gerçek.

AB genelinde öğrenci başına yılda ortalama 6 bin dolar harcama yapılırken bizdeki rakam 650 dolar. Demek ki AB'de insan kaynaklarına yapılan yatırım bizdekinin 10 katı.

Kişi başına milli gelir olarak Türkiye'ye en yakın AB ülkesi olan Polonya ile Türkiye'yi kıyaslayalım. Polonya'da gayri safi milli hasıladan eğitime ayrılan pay yüzde 5.4'ken bizde aynı oran yüzde 3.8. Polonya'da okul öncesi eğitimde çocuk başına 2.747 dolar, bizde 490 dolar harcanıyor. İlköğretimde ise öğrenci başına Polonya'da bin 496, bizde 760 dolar ayrılıyor. Üniversitede öğrenci başına yapılan harcama ise Polonya'da bizdekinin neredeyse 3 katına yakın.

Polonya, AB ile eğitim alanındaki müzakere dosyasını tam 4 yılda kapatabilmiş. Bakalım biz bu işi kaç yılda kotarabileceğiz. Hızlı bitsin isteniyorsa önemli yapısal değişiklikleri yerine getirmek ve fiziki atılımlar yapmak gerekecek.

Türk Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, yayımladıkları araştırmayı tanıtırken ?Türkiye'nin eğitim alanında istenen kriterleri karşılasa bile süreç içerisinde siyasi nedenlerden kaynaklanan ek koşullarla boğuşmak zorunda kalabileceğini? de hatırlatıyor.

Eğitim AB sürecinde Türkiye'nin öncelikli reform alanı olarak karşımızda duruyor. Türk Eğitim Derneği'nin araştırması, sadece AB ile karşılaştırmaları yapmakla yetinmeyip eğitimdeki hedeflere ulaşmada stratejik bir plan önerisi de geliştirmiş.

AB sürecindeki en önemli konulardan birine parmak bastığı için derneğimizi kutluyorum. Buna gerçekten çok ihtiyacımız vardı.

Türkler olarak AB'ye ayak uydurma sürecinde günlük yaşantımıza yansımaları itibariyle en çok eğitimdeki uyumun yararını göreceğiz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber