HSYK seçimleri başımızın derdidir!

Demokrasimizin baş belası olan HSYK üyelerinin seçimi usulü yeniden ele alınıp düzeltilmelidir.

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 25 Eylül 2014 10:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
HSYK seçimleri başımızın derdidir!

TARHAN ERDEM

Önceki gün Yargıtay Genel Kurulu Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) için üç asil üç yedek üye seçti. Bir süredir hükümetin ve Cemaat'in, listelerinin kazanması için çalıştıkları bilinmeyen bir şey değil.

Yargının bölünmüşlüğüne, söylenen ve yazılanlara ne kadar üzülsek yeridir. Duygularımızı ve olayın sonuçlarını göstererek, yazarak sonucu değiştiremeyiz; sorunu tanımlamalı, çaresini aramalı ve çözüm peşinde koşmalıyız.

Sorun, HSYK üyeleri seçiminde liste usulünün kabul edilmesidir. Liste usulü, benzer seçimlerde, seçmenlerin iki-üç gruba ayrılmasını zorunlu kılar: Seçilmek için bir listeye girmek gerekir, bir listeye girince o listenin tamamına, kişilere, o liste için çalışanlara bağlanılır, bağlılık seçim sonrasında devam eder.

İş bugünlere nasıl geldi: Anayasa'nın değiştirilmesine dair 7 Mayıs 2010 tarihli kanunla Anayasa'nın yüksek mahkemelerle ilgili maddeleri de değiştirilmişti. Değişen maddelerden biri de, HSYK ile ilgili 159'uncu maddeydi.

Bu maddeyle, 7 kişi olan HSYK üye sayısı 22'ye çıkarılıyordu. 22 üyenin 15'i hakim ve savcılar tarafından (10'u mahkemelerde görevli hakim ve savcılarca, 3'ü Yargıtay ve 2'si Danıştay genel kurullarınca) seçilmeleri öngörülmüştü. Bunlara, Cumhurbaşkanının belirleyeceği 4 üye, Adalet Akademisi Genel Kurulunun seçeceği bir üye ile Bakan ve Müsteşar'ın ilavesiyle 22 kişilik kurul oluşturulmuştu.

Böylece HSYK'nın üçte ikisi yargıda görev alanlar tarafından sandıkta seçiliyordu. Anayasa Mahkemesi üyelerinin belirlenmesi de benzer esasla düzenlenmişti. Bu üçte iki bir listeden seçilmemeli, seçmenlerin kişisel tercihlerinin sıralanmasıyla belirlenmeliydi ki, HSYK bir grubun emrine girmesin.

Seçimlerde gruplaşmayı önlemek için Meclis'ten çıkan Anayasa değişikliği metnine, her seçmenin "ancak bir aday için" oy kullanma şartı konulmuştu.

AK Parti'nin önerdiği ve desteklediği bu metin meclisten geçince, "AK Parti karşıtı olanlar" anayasa değişikliğine de bütün olarak karşı çıktılar.

CHP metnin bütün maddelerinin anayasaya aykırı olduğu yolunda AYM'ye başvurdu ve yaygın propaganda yaptı. Maalesef bazı anayasacılar da, "seçmenlerin ancak bir aday için oy kullanmaları" prensibinin demokrasiye aykırı olduğunu -inanmadan olduğunu sanıyorum- yazdılar ve çeşitli toplantılarda söylediler.

AYM'de bu propagandaya kapıldı ve ("ancak bir aday için'' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle) karar verdi.

Gerekçesi şuydu: "Seçimlerde her seçmenin ancak bir aday için oy kullanması esası getirilmiştir. Buna göre, Yargıtay Genel Kurulunca seçilecek üç asıl üç yedek olmak üzere toplam altı Kurul üyesi için her Yargıtay üyesi yalnızca bir adaya oy verebilecektir. Bu durumda her Yargıtay üyesi altı kurul üyesinden yalnızca birisi için oy kullanabilecek, diğerlerinin seçimine iradesi yansımayacaktır. Aynı durum, Danıştay ... adli ve idari yargı hakim ve savcıları ... tarafından seçilecek üyelerin seçimleri için de geçerlidir. Buna göre, bazı adaylar açısından seçmenlere oy kullanma hakkı tanınmayarak sonuçları seçmen iradesini yansıtmaktan uzak olan bir seçim usulünün demokratik olmadığında kuşku yoktur. Seçmen iradesinin gerçek anlamda oya yansımasını sınırlayan böylece oy kullananların iradesini olumsuz yönde etkileyen bu düzenlemenin hukuk devletinin temel öğesi olan bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşmasını da engelleyeceği açıktır."

Gerekçesinde yazılı (demokrasi ve seçmen iradesinin gerçek anlamda oya yansıması) amacına ters düşen, haksız ve yanlış olduğu o güne kadar yapılan bütün seçimlerle sabit olan ve oybirliğiyle alınan bu kararın altında şu imzalar bulunmaktadır:

Haşim Kılıç, Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, Serdar Özgüldür, Şevket Apalak, Serruh Kaleli, Zehra Ayla Perktaş, Engin Yıldırım, Nuri Necipoğlu.

Savunulacak hiçbir tarafı bulunmayan bu Karar demokrasimizin başına bugünkü belayı getirmiştir.

2010 yılı Ekim ayındaki seçimlerde yargı ikiye bölündü. Bu yıl da aynı durumla karşı karşıyayız.

Liste usulüyle yapılan seçimlerin hepsi aynı sonucu doğurur.

Bu beladan kurtulmanın çaresi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin seçimi usulünü yeniden ele alıp düzeltmektir.

Önce kararın altında imzaları bulunanların özeleştiri yapmaları ve halktan özür dilemeleri gerekir. Hatalarını kabul ederek 367 kararı ve bu kararın kaldırılmasına kurul ve üyeleri önayak olabilirler; halkın çoğunluğu hatanın ne olduğunu ve nereden geldiğini anlar, hatanın düzelme yolu açılır.

HSYK seçimindeki liste usulü ilkesi yürürlükte kaldığı sürece, yargıdaki bölünme ve hizipçilik ortadan kalkmaz; yargı vicdanın sesini değil, yürütme veya "bir yerden gelen" sesi dinler.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber