Üniversiteli kız annelerine uyarı!

Haber Giriş : 19 Temmuz 2006 17:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üniversite kayıtları yakında başlayacak. Yine binlerce lise mezunu kızımız üniversite okumak için gurbete gidecek. İstanbullu öğrenci kız, ta Van'a, Erzurumlu çalışkan öğrenci taa İzmir'e... Kızı olan ana-babalara sesleniyorum, aman dikkat.

Eliniz ve gözünüz yavrunuzun üstünden hiç eksik olmasın. Hatta mümkün ise beraber gidin. Eşiniz size mutlaka anlayış gösterecektir. Çünkü son yıllarda kulağıma Anadolu'dan çok kötü şeyler geliyor. İstanbul ve Ankara gecelerinde küçük öğrencileri görüyorum. Bazıları sanki zincirlerini koparmış gibi. Saçı, kıyafet, konuşması ve yaşamı... Sanki kırk yıllık Avrupalı... Hele 'arkadaşlarla ev tutacağız' veya 'ben çalışıp okurum' diyenlere daha çok dikkat. Onların şeytana uyması daha yakın... Maddi durumunuz yeterli değilse, kızınızı göndermeden önce çok düşünün. Hele hele İstanbul'a gelen kızınız varsa... Aman sakın, her kızı da 'potansiyel suçlu' gibi görmeyin. Aklı başında, helal süt emmiş kızlara her şey hava civa. Yeter ki arkadaş kurbanı olmasın. Kiminle arkadaş olduğunu mutlaka araştırın. Zaten benim duyduğum marjinal örnekler arkadaş yüzünden. Size yemin ederim, hiçbir üniversiteye veya kente karşı en küçük ön yargım yok. Tesadüfen duyduklarımı sizinle paylaşacağım. En azından başka kentlere ders olsun.

Türkiye buna hazır mı?

Olay şu; Türkiye'de her gün yeni bir üniversite açılıyor. Çocuklarımız üniversite olsun da, nerede olursa olsun diye düşünmeden koşup gidiyor. Kıbrıs'ta paralı üniversitede okuyan kızımız da var, İstanbul'a gelip çalışıp okumak isteyen de... Çok disiplinli yurtlarda kalan da var, arkadaşınla ev tutan da... Ankara'da disko ve barlardan, Kuzey Kıbrıs'ta kumarhanelerden çıkmayan üniversiteli kızları yıllardır görüyoruz. Kimisi spor araba ile dolaşıp arkadaşlarına fiyaka yapmak için zengin iş adamının metresi olmuş. Kimisi de Kıbrıs'ta kumar oynayabilmek için babası yaşındaki adamın... Ne olduğunun farkında bile değil. 'Erkek arkadaşım' diyor... Ana-babalar kızlarını sadece okula gidiyor sanıyor. İstanbul'da hayatı kayan binlerce kızı ise hiç saymıyorum. Ortaköy, Beyoğlu, Kadıköy'deki öğrenci barları dolaşın, bir tane İstanbullu kız bulacak mısınız? Tabii üç kuruş kazanmak için sabaha dek çocuk bakan, garsonluk yapan onurlu kızlarımız da var. Onları saygı ile anıyorum.

Peki biz ülke olarak, bu Avrupa sistemine henüz hazır mıyız? Kızlarımız 18 yaşında iken, başka kentte tek başına yaşayacak olgunlukta mı? Mantıklı veya doğru karar verebiliyor mu? Baba ocağından kopunca kendini çok özgür hissedip yoldan çıkması normal mi? Madem her kentte üniversite açılsın istiyoruz, madem kızlarımızı okusun diye başka kentlere gönderiyoruz... Galiba bu geçiş dönemini yaşamak zorundayız. Her şeye tamam da... Toplum ve aile olarak en az zararla kurtulsak fena mı olur yani?.. 'Okuyacağım' diye kötü yola düşen, uyuşturucu batağına düşen kızlarımızı korumak bence erkeklerin görevi. Çünkü en büyük suç gözünü çöplükten ayıramayan horozlarda. O kızların hayatını kaydıran aç adamları rezil etmemiz gerekiyor. Cüzdanındaki parası ile güya hovarda olduğunu sanan salakları bilelim, görelim... Onlar şayet kızları aldatmaktan vazgeçerse, kızlarımız eninde sonunda doğru yolu bulur. Yeter ki Türk erkeklerinin cinsel açlığı bitsin. Kızlarımıza, Nataşa muamelesi yapmaktan vazgeçsin.

'Arkadaşlarımın ısrarı yüzünden bar sahibinin sevgilisi oldum'

Bursa'da otelcilik okuyan Berna ağlayarak şunları anlattı. 'Türkiye'de hiçbir baba kızını başka kentlere okumak için göndermesin. İsterse en disiplinli yurtta kalsın. Hiç fark etmez. Şayet eli ayağı düzgün ise beladan kurtulması çok zor. Biz henüz seks problemini aşamamış toplumuz. Erkeklerimiz gibi kadınlarımız da aç. Ben Bursa'da eşine, öğrenci kız arayan ev kadınları gördüm. Öğrenciler oda kiralarken inanılmaz şartlar öne süren kadınlar... İstanbul gibi bir kentte büyüdüm. Liseyi bitirip Bursa'ya Turizm ve Otelcilik okumaya gittim. Son derece düzgün bir genç kızdım. Okulun yanındaki barın orta yaşlı bir sahibi vardı. Adam peşime düştü. Uzun süre hayır dedim. Ama arkadaşlarım o barda bedava yiyip içmek için, o kadar baskı yaptılar ki. En sonunda adamın sevgilisi oldum. Okul bitene dek böyle devam etti. O günden sonra erkeklerden nefret ediyorum. Şimdi Bursa'da başka öğrenciler aynı işi yapıyormuş.'

Konya'ya okumak için gittim. Ama giderken her şey planlanmıştı. Daha önce Konya'ya giden bir tanıdık beni karşılayacaktı. Ailecek görüşüyorduk. Benim kalacağım evi o ayarlamıştı. Bir süre beraber kalacaktık. Mezun olmasına iki dersi kalmıştı. Daha ilk akşamı erkek arkadaşı ile tanıştırdı. Şok oldum. Adam babamız yaşında idi. Kentin dışında bir bara gittik. Eşcinsel solist vardı. Bir şey diyemedim. Ama adamın bana olan yakınlığından rahatsız oldum. Arkadaşım sınavlarını verip, memlekete dönerken bana gerçeği itiraf etti. Bu Konya'da çok yaygın bir sistem imiş. Okul bitene dek, Konyalı bir iş adamının sevgilisi olurmuşsun. Giderken de bir arkadaşına görevini bırakır, vedalaşırmışsın. Üniversite sırasında ev, yiyecek, içecek hatta memleketine gelip-gitme masrafların bu amca tarafından karşılanırmış. Yani adam bir tür öğrenci bursu veriyor. Durumu öğrenince çok bozuldum ama yapacak başka şey yoktu. Okulu bırakmamak için 'evet' dedim. Ne ev tutacak param vardı, ne yurtta yatak... O adamın dört yıl sevgilisi oldum. Haftada bir-iki gün buluştuk.

Aykut Işıklar / Bugün / 19.07.2006

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber