Cuma hutbesi: Irkçılığa çağıran bizden değildir

Camilerde bugün okunan cuma hutbesinde, ırkçılığın, esasında hem insanlığa karşı işlenen bir suç hem de Allah'a karşı bir saygısızlık olduğu vurgulanarak İslam'ın, bağnazlık, asabiyet ve ırkçılığı tüm unsurlarıyla reddettiği hatırlatıldı. Hutbede, "Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir" hadisine dikkat çekildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Haziran 2015 09:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Cuma hutbesi: Irkçılığa çağıran bizden değildir

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan hutbede, "ırkçılık" konusu işlendi.

Üstünlük taslamak İslam'da yok

"Yüce dinimiz İslam'ın en önemli özelliklerinden biri, bir ırkın başka bir ırka, bir grubun veya topluluğun bir başka grup veya topluluğa üstünlük taslamasını ortadan kaldırmış olmasıdır" vurgusu yapılan hutbede, Hazreti Adem ile Hazreti Havva'nın çocukları olmakta eşitlenen insanların, soy ve soplarını, etnik kökenlerini esas alarak birbirlerine karşı üstünlük iddiasında bulunmalarına İslam'ın asla cevaz vermediği belirtildi.

Bugün Cuma namazında camilerde okunan hutbe şöyle:

İSLAM, IRKÇILIĞIN HER TÜRLÜSÜNÜ REDDEDER

Aziz Kardeşlerim!

Bir gün Resül-i Ekrem (s.a.s)'in müezzini Bilal-i Habeşi ve sahabeden Ebü Zer el-Gıfari (r.a) tartışmışlardı. Tartışma esnasında Ebü Zer, siyahi olan annesinden dolayı Hz. Bilal'i küçümseyip ayıplamıştı. Buna oldukça üzülen ve içerleyen Hz. Bilal, Allah Resülü'ne bu durumu şikayet etmişti. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s) Ebu Zer el-Gıfari'yi çağırarak ona şöyle serzenişte bulundu : "Ey Ebü Zer! Bilal'i siyahi annesinden dolayı mı küçümsüyor ve ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hala cahiliyeden kalıntı bulunan bir kimsesin." [1]

Aziz Müminler!

Cahiliye döneminde insanlar etnik kökeni, mensup oldukları kavim ve kabileleriyle övünürlerdi. Haksız da olsa kabilesini savunur, kendilerini başkalarından üstün görürlerdi. Irk ve renginden dolayı insanlar hor ve hakir görülür, toplumdan dışlanır ve aşağılanırlardı.

Kardeşlerim!

Yüce Dinimiz İslam'ın en önemli özelliklerinden biri, bir ırkın başka bir ırka, bir grubun veya topluluğun bir başka grup veya topluluğa üstünlük taslamasını ortadan kaldırmış olmasıdır. Hz. Adem ile Hz. Havva'nın çocukları olmakta eşitlenen insanların, soy ve soplarını, etnik kökenlerini esas alarak birbirlerine karşı üstünlük iddiasında bulunmalarına İslam asla cevaz vermemiştir. Hak ve hakikat, şeref ve üstünlük, mensup olduğumuz ırka, soy ve sopa göre değil, Yüce Yaradanın göndermiş olduğu dine, Kitaba, ahlak, fazilet ve erdeme göre şekillenir. İnsanı, Allah katında üstün ve değerli kılan ve de ahiret saadetine ulaştıracak olan husus ait olduğu ırk, mensup olduğu soy, sahip olduğu ten rengi, konuştuğu dil değildir. Kişinin üstünlüğü, her daim Allah'a karşı kulluk ve sorumluluk bilinci taşımasında ve bu bilinci hayat süreçlerine dahil etmesindedir.

Kardeşlerim!

Buna göre kim Allah'a iman eder, O'nun emirlerine uyar, yasaklarından kaçınır ve iyi işler yaparsa, o insan takva sahibidir. Peygamberimiz (s.a.s)'in ifadesiyle "Tutum ve davranışları kendisini geri bırakan kimseyi, soyu sopu, kabilesi ileriye götürmez. [2] Bir başka ifadeyle erdemsiz insanı mensup olduğu soy, ait olduğu etnik köken Allah katında erdemli kılmaz. Kıyamet günü insanlar ırklarından veya kabilelerinden değil, inanç ve amellerinden hesaba çekileceklerdir. Onların bedenlerine ve mallarına değil, kalplerine ve amellerine bakılacaktır.[3] İnsanlar Allah'ın huzuruna geldiklerinde herkes kendi ameliyle baş başa kalacak, soy sopun hiçbir önemi olmayacaktır.[4] Peygamberimiz (s.a.s) bu gerçeği Veda Hutbesinde şöyle dile getirmiştir: "Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arab'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arab'a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır." [5]

Kardeşlerim!

Bugün İslam kardeşliğinin önündeki en büyük engellerden biri ırkçılık ve ayrımcılık zihniyetidir. Bu zihniyet, bazen kendi ırkını, soyunu, kabilesini, rengini üstün görme şeklinde tezahür etmektedir. Bazen de kendi mezhebini, meşrebini, ideolojisini üstün görme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu anlayış, dostluk ve kardeşliğin yerine kin ve nefreti, adalet ve merhametin yerine zulüm ve haksızlığı, birlik ve beraberliğin yerine tefrika ve ayrımcılığı getirir. Unutmayalım ki ilk defa üstünlük iddiasında bulunan; "Ben ateşten yaratıldığım için topraktan yaratılan Adem'den daha üstünüm" diyen ve Allah'ın emrine karşı gelen şeytandır.

Kardeşlerim!

Irkçılık, esasında hem insanlığa karşı işlenen bir suç hem de Allah'a karşı bir saygısızlıktır. Bu nedenledir ki Dinimiz İslam, bağnazlık, asabiyet ve ırkçılığı tüm unsurlarıyla reddetmiştir. Hal böyleyken, bu cahiliye anlayışı sebebiyle tarih boyunca İslam coğrafyasında düşmanlık ve husumet, kin ve nefret, kan ve gözyaşı hiç eksik olmamıştır. Üzülerek ifade edelim ki bugün de aynı dine, aynı kitaba, aynı peygambere iman eden Müslümanlar arasında mezhebini, meşrebini, ırkını, ideolojisini rahmet dini İslam'ın önüne geçirme tuğyanına kapılanların sayısı hiç de az değildir. Oysa Peygamberimiz (s.a.s), ırkçılık duygularıyla hareket ederek İslam toplumundan ayrılan, asabiyet duygusuyla savaşan ve bu dava uğrunda mücadele ederken ölen kimsenin bu ölümünü "Cahiliye ölümü" [6] olarak nitelendirmiştir.

Kardeşlerim!

O halde gelin, zihin ve gönül dünyamızı İslam'ın yüce hakikatleriyle tezyin edelim. Kendimizi dinimizin onay vermediği bağnazlık, asabiyet ve ırkçılığa asla mahküm etmeyelim. Irkçılığın, Kur'an'a, Peygambere gönül veren müminlere yakışmadığını bilelim. Peygamberimiz (s.a.s)'in "Irkçılık, zalim de olsa kendi kavmine arka çıkmandır" [7] hadis-i şerifini hiçbir zaman unutmayalım. Kavimler ve kabileler halinde yaratılmamızın, dillerimizin ve renklerimizin farklı farklı oluşunun hikmetini kavramaya çalışalım. Bütün insanları Hz. Adem'in çocukları olarak görelim. Herkesi hilkatte eş dinde kardeş kabul edelim.

Hutbemi, başta okuduğum ayet-i kerime ve hadis-i şerifin mealleriyle bitirmek istiyorum.

"Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır." [8]

"Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir." [9]

[1] Müslim, Eyman, 38

[2] Tirmizi, Kıraat, 10

[3] Müslim, Birr ve sıla, 34

[4] Mü'minün, 23/101

[5] İbn Hanbel, V, 411

[6] Müslim, İmare, 57

[7] Ebü Davud, Edeb, 111

[8] Hucurat 49/13

[9] Ebu Davud, Edeb 111-112

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber