Fatih Üniversitesi'nde hocalar kendi maaşını belirleyecek
Fatih Üniversitesi, yeni eğitim öğretim döneminde farklı bir yönetim anlayışı geliştirdi. Buna göre her birim kendi kendini yönetecek ve denetleyecek.
Öğretim üyeleri ve öğrenciler yönetimin içinde yer alacak. Bu yönetim anlayışında öğretim üyeleri kendi maaşlarını kendisi belirleyecek. 6 bin öğrencisi, 562 öğretim elemanı ile vakıf üniversiteleri arasında öne çıkan Fatih Üniversitesi'nin 2006-2007 akademik yılı açılış töreni dün yapıldı. Törende konuşan Rektör Oğuz Borat, üniversitelerindeki öğretim elemanlarının yüzde 85'inin ya yurtdışında doktora yaptığını ya da yurtdışı eğitim sürecinden geçtiğini söyledi. 43'ü Avrupa ülkelerinde olmak üzere 60 ayrı üniversite ile öğrenci ve öğretim üyesi değişim protokolü anlaşmaları imzaladıklarını belirten Borat, ?Bunların hepsi Yükseköğretim Kurulu'nun onayından geçti. Geçen yıl yurtdışından VIP düzeyinde 176 grubu üniversitemizde ağırladık. 164 yabancı öğrenciyle en fazla yabancı öğrencinin tercih ettiği üniversite konumundayız.? dedi. Yeni dönemde stratejik bir yönetim izleyeceklerini aktaran Prof. Dr. Borat, ?Yeni yönetim anlayışı ile her birim kendi kendini yönetecek ve denetleyecek. Hatta bu yönetim anlayışında öğretim üyelerimiz kendi maaşlarını kendisi belirleyecek.? dedi. Üniversitelerin sadece eğitim-öğretimin yapıldığı, bilgi ve teknolojinin geliştirildiği mekanlar olmadığına değinen Borat, konuşmasını şöyle sürdürdü: ?Üniversite bir ufuktur, insanlığın geleceğini belirleyen bir yapılanmadır. Bizim de temel hedefimiz eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmalarla birlikte, bulunduğumuz bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamına katkı sağlamaktır.? Yeni akademik yılın açılışında ilk dersi, Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet İpşirli verdi. ?Türkiye'de geleneksel ve modern eğitim tarihi' konulu derste, Osmanlı eğitim sistemini anlamadan bugünkü eğitim sorunlarının çözülemeyeceğini anlatan İpşirli, Osmanlı'nın eğitimde yaptığı en güzel uygulamalardan birinin Türkçeyi eğitim dili yapması olduğunu belirtti. Medreselerde okutulan ders kitaplarının çoğunun Arapça olmasına rağmen eğitim dilinin Türkçe olduğuna dikkat çeken İpşirli, Türkçeye verilen değerin zamanla bilimsel eserlerin Türkçe yazılmasıyla sonuç verdiğini sözlerine ekledi.