Kömür değil vurgun 1'inci sınıf!

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 28 Eylül 2006 08:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mahmut Övür'ün yazısı

Okullar açıldı. Türkiye'nin öğrencisi bol, okulu kıt bir ülke olduğu biliniyor. Daha vahim olanı okulların bakımı, temizliği bile velilerin "zoraki" bağışlarıyla yapılabiliyor.

Peki, bütçeden en büyük payı almasına rağmen neden eğitim kurumlarımız hala velilere avuç açıyor?

Çünkü bu ülkenin kaynakları ya şuursuzca israf ediliyor ya da birilerine peşkeş çekiliyor.

Alın size İstanbul'dan çarpıcı bir örnek.

Örnek İstanbul'dan ama onu açığa çıkartan operasyon Konya'da başladı.

Birkaç ay önce Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekipleri "hijyen" operasyonu başlattı.

Amaç, tüm Türkiye'de girdikleri kamu ihalelerine fesat karıştırarak, okulların ısınması için alınan binlerce ton kömürün nasıl "sahte raporlar" la devlete satıldığını ortaya çıkarmaktı.

Operasyon 6 aylık planlı bir hazırlık ve teknik takipten sonra başta Konya Akşehir olmak üzere tüm Türkiye'de eş zamanlı olarak başladı.

Ve ortaya birtakım şirketler ve bürokratların işbirliğiyle oluşturulan inanılmaz bir vurgun çıktı.

Böylece, okulların temizlik malzemesi, yemek ve kömür alım ihalelerinde "usulsüzlük", "ihaleye fesat karıştırmak" ve bazı kamu görevlilerinin de "rüşvet" aldıkları tespit edildi.

Olayla ilgili 36 şüpheli gözaltına alındı.

Konya Akşehir Cumhuriyet Savcısı Celalettin Karanfil, hazırladığı iddianamede ayrıntılı anlattığı ilişkiler ağını kuran şüpheliler hakkında "ihaleye fesat karıştırmak" ve "devleti milyonlarca lira zarara uğratmaktan" dava açtı.

Şüpheliler arasında iki kişi dikkat çekiyordu: Osman Özkan ve kardeşi Mehmet Özkan. Özkan kardeşleri diğerlerinden ayıran İstanbul gibi büyük bir kentin okullarına birkaç yıldır "kömür" vermeleri...

Savcı Karanfil'in "çete" olarak nitelediği bu kişiler, 20042005 eğitim yılında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün açtığı 33 bin ton Soma linyit kömürü ihalesini de kazanmışlardı.

Peki ne yapmışlardı?

Savcı Karanfil'in hazırladığı dosyaya göre; ihale şartnamesi ve tarihi gibi birçok konuda usulsüzlük yaptıkları gibi en vahim olanı düşük kaliteli kömürü, yüksek kaliteli olarak satmalarıydı.

Peki bunu nasıl başarmışlardı?

Dosyadaki iddiaya göre, şüpheli Osman Özkan'a ait şirket, kömürün ihale şartlarına uygun olması için Maden Tetkik Arama (MTA) laboratuarına göndermiş ve "kaliteli kömür" raporu almıştı. Raporun altında ise MTA Genel Müdürlüğü Kömür Analiz Laboratuarı'nda görevli iki mühendisin imzaları vardı.

Savcı Karanfil, bu "sahtekarlığı" ortaya çıkarabilmek için kömür analizini devletin kurumu MTA'ya değil, ABD' nin Şikago kentindeki bir laboratuara gönderiyor ve kömürün kalitesiz olduğu rezaleti ortaya çıkıyordu.

Aslında bu ne ilk ne de son rezaletti. Yıllardır aynı sistem devam ediyor. Olan da, hem yoksul halka hem de çocuklarına oluyordu.

Peki, neden çocuklarımızın hayatına bile göz dikebilen işadamını, bürokratı yaratmış bir sistemi değiştiremiyoruz?

İşin doğrusu pek niyetimiz yok. Yoksa değişmemesi mümkün mü?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber