Sendikalar ciddi bir ahlak sorunuyla karşı karşıya

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Kasım 2006 13:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
ÖZGÜR TOPLUM, ÖZGÜR BİREY, ÖZGÜR SİVİL TOPLUM

Türkiye'de politik toplumun massedici özelliğinin sivil toplum kanadında rahatsızlık oluşturduğu bir gerçektir. ?Demir kafes?le( Weber) sarmalandığımız bu ortamda yapılması gerekli olan, özgür birey, özgür toplum ve özgür sivil toplum söylemlerini genişletmektir. Anlamları sisler ardında saklı olanların bu sis perdesini aralamaları ve duru bir zihinle yeniden özgür bir toplumun inşasına soyunmalarının artık zamanı gelmiştir. Bu anlamda atılacak ilk adımın politik toplumun bürokrasisinin, baskıcılığının ve aristokrasinin eleştirilmesi yani muhalif bir bilincin oluşturulması olduğunun bilinmesidir.

Her şeyin alınır-satılır gözüyle bakıldığı günümüzde ebetteki küreselcilerin yeni kavramları, yol, yöntem ve oyunları oluşturulan bu piyasada alıcı bulacaktır. Toplumun fertlerine bunları açıklayıp, deşifre edecek olanlar kavramlarını sislerden arındırmış sivil toplum örgütleri olmalıdır. Bilgi ve birikimini ahlakla donatan bir sivil toplum insanlaşmanın önündeki tüm engelleri yok etme gücüne sahiptir.

Kendisi özgür ve bağımsız olmayan sivil toplum örgütlerinden özgür bir toplum inşa etmeleri beklenebilir mi? Elbette hayır..

Geniş bir bürokrasi ağının var olduğu ülkemizde kurumlar, üstten alta kumanda edilirler, aynı zamanda baskıcı ve hantaldırlar. Bu durum şüphesiz ufku daraltan, insanı kısıtlayan bir durumdur. STK'ların böylesi bir mekanizmayı iyi tahlil ettikleri, eleştirdikleri ve bu durumdan bunaldıkları doğrudur. Ancak durumu kurtarmak adına bazı gerçekleri görmezden gelmek gönüllü oluşturulan sivil örgütler açısından bir talihsizliktir. STK'ların ufuklarının, özgürlüklerinin ve muhaliflik bilinçlerinin ısrarla köreltilmeye çalışıldığı bir gerçektir. Asıl önemli olan STK'larında bu durumun oluşmasında günahsız olmadıklarıdır. Bu iddia STK'ların ciddi bir ahlak sorunuyla karşı karşıya kaldıkları gerçeği göz önünde bulundurularak ortaya atılmış bir iddiadır.(STK'ların tümünü kapsamadığı bilinmelidir.)

Bazı sivil toplum örgütlerinin nefs-i duygularının, özgürlük mücadelelerinin önüne geçmesiyle alakalı bir durumdur bu.. Emperyalistlerden alınan hibelerden tutunda şahsi menfaatlerine kadar olan her türlü işlerinin altında yatan anlayışın, bizlere STK'ların ciddi bir ahlak sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını göstermektedir.

Özgür bir toplumun oluşması fikri, faaliyetlerine devam ettiren mevcut sendikal örgütlenmeler tarafından ne kadar ciddiye alınıyor? Bunu tespit edebilmek için öncelikle bu kuruluşların politik toplumu ne kadar eleştirdikleri ve muhalif ettiklerine bakmak gerekecektir. Eğer bir sivil toplum kuruluşunun politikaları, politik toplumun politikalarıyla örtüşür ve kendisini bu politikaların çıkar ilişkisi içerisinde eritiyorsa özgürleşmek, sivilleşmek vs. gibi sivil toplum ilkelerine hatta sivil toplumun bizatihi kendisine ihanet ettiği düşünülmelidir.

Özgür bireylerin, özgür toplumun ve özgür sivil toplumun oluşturulması adına ortaya atılan fikirlerin, duyguların ve ruhun altında asilliği ve ahlakı aramak gerekir. Özgürlük mücadelesinin, fikir ve düşünce yolunda, insanlaşma yolunda ne büyük bir değer kazanımı olduğu bilinmelidir. Bu bilinci taşıyanların asil ve ahlaklı oldukları bir gerçektir.

Bu toprakların getirdiği değer, birikim ve kültür ancak böylesi asil ve ahlaklı bir tavrı gerektirir. Alınan üç-beş kuruş hibeler ve sağlanan geçici menfaatlerle ancak onursuzca bir yaşam sürdürülebilir.

Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin kendi insan hakları kavramlarına, özgürlüklere ve demokrasiye olan inançlarını tekrar tazelemeleri gerekmektedir. Bu uğurda üretilecek fikirler verilecek mücadeleler asil bir duruşla, kendinden emin, ön yargılardan uzak, küreselcilerin ağına düşmeden buraya ait özgün söylemlerle en önemlisi bilinçli muhalefetle olmalıdır.

Toplumun özgürleştirilmesi, özgür bireyler ancak bağımsız, bilgi ve birikimini ahlakla donatmış sivil toplum kuruluşlarıyla mümkün olabilir. Ülkemizde öneminden kimsenin kuşku duymadığı sivil toplum örgütleri küreselcilerin ağına düşmek üzereler. Nerede kurulmuş bir sivil toplum örgütü varsa tuzağını oraya kuran küreselci aktörlere dikkat edilmelidir.
Bu ülkenin özgürleşmesini, kalitesinin ve itibarının artmasını sağlayacak olan kesim kesinlikle STK'lar olacaktır. STK'lar bu bilinçle öncelikle kendilerini sorgulamalıdırlar.

UFUK COŞKUN
ÖĞRETMEN-SEN GENEL TEŞKİLATLANMA SEKRETERİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber