Öğretmenler öğretiyor mu?

Haber Giriş : 25 Kasım 2006 14:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Şu andan itibaren kimse doğmasa en fazla yüz yıl sonra dünya bomboş olurdu.

Böyle bir gerçekle karşılaşsaydık herhalde hiç birimiz fazla uğraşmazdık.

Para kazanmak, ün sahibi olmak, itibar edinmek pek umurumuzda olmazdı.

Böyle baktığımızda, bugüne asıl değerini verenin gelecekte yaşayacak olanlar olduğunu anlarız. Onlarsız hayatımız anlamsız olurdu. Hayatımıza anlam veren bu geleceği ise öğretmenlere emanet ederiz.

Öğretmenler gelecekle birlikte hayatımızın anlamını da ellerinde tutarlar.

Peki öğretmenlerimiz bu geleceği nasıl şekillendiriyor?

Ne yazık ki bunun pek sevindirici bir cevabı yok.

Öğretmen, alanındaki gelişmeleri izleyen, irdeleyen, yargılayan bir beyin işçisidir.

Ömür boyu sürecek entelektüel bir yaşamın sahibidir.

Öğretmenler bu özellikleriyle, Batı'da her türlü yeniliğin öncüsü olmuş, ülkelerin zihinsel gücünü temsil etmiştir.

Entelektüel bir uğraş olan öğretmenlik, bizde ise uzun zamandır eprimiş memurluk haline gelmiş.

Öğretmen, bırakın ilgi alanının çağa paralel gelişmelerini izlemeyi, eskilerde öğrendiğini bile unutur olmuş.

Yeryüzünde entelektüel kadroları oluşturan eğitimciler, bizde az maaşa yaşam çilesi çeken sıradan devlet memuru rolüne indirgenmiş.

Daha da vahimi bu rol öğretmenlerce de neredeyse benimsenmiş.

Çoğunluğu, alanındaki yenilikleri ve yerli, yabancı basını izlemeyen, enerjisi alınmış günlük bir yaşamı tekrarlayarak paslanan, kamunun maaş bordrosunda da sürekli hırpalanan, hırpalandıkça yaşam kalitesi düşen ve bunu da bir mazeret olarak kullanan koca bir topluluk.

Dünyada entelektüel bir iş olan öğretmelik, Türkiye'de aynı işi kalıplaşmış bir şekilde tekrarlayan rutin bir yeknesaklığa inmişse, bunu nasıl aşabiliriz?

Koca bir memur yığınından yeniden entelektüel bir ordu nasıl yaratabiliriz?

Değişimi hızlandırmak ve yaygınlaştırmak istiyorsa Türkiye'nin temel sorularından ve sorunlarından biri bu.

Eski bir eğitimcinin dediği gibi, bizde lise eğitiminin bilgisi öğrenciye aslında altı ayda öğretilebilir.

Ancak lise eğitiminin amacı eğitim değil, demokrasiden mahrum edilmiş cumhuriyete militan yetiştirmektir.

Demokratik değerlere inanmış bir dünya vatandaşlığı bu amacın dışında ve uzaklarında seyreder.

Seyrettiği için de, öğrenci ve öğretmen neyin, niçin, nasıl öğretildiğini bilemez.

Memuröğretmen yaratıcılıktan uzak, bürokratik zihniyeti sürdürür.

?Büyüklerine' karşı hal ve tavrı önemser ama patent sayısını artıracak çocuklar yetiştirmeyi amaçlamaz.

Çocuk oyunlarına bile yenilerini ekleyemez.

Türkiye hızla silkinecekse, memuröğretmen kitlemizi nasıl entelektüel öğretmene dönüştüreceğimizin formülünü bulmalı.

Yoksa insan kalitesini yükseltmemiz mümkün olmaz.

Geleceğimiz kalitesini ve değerini yitirir.

Hayatımız da anlamından epeyce kaybeder.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber