Ayasofya'ya gönüller yapmaya geldim

Ayasofya Müzesi'nin ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na imam olarak atanan Önder Soy, sportif kişiliği ve sanata olan merakıyla dikkat çekiyor. Çocukluğunda haham ve Rum komşularının olduğu bir apartmanda büyüyen Soy,"Kilise bahçelerinde oyunlar oynar, birlik içinde yaşardık. Tıpkı geçmişte olduğu gibi buraya gelen yabancılarla da iyi ilişkiler kuruyorum. Ben buraya gönüller yapmaya geldim" diyor.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 30 Ekim 2016 19:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Ayasofya'ya gönüller yapmaya geldim
Aylin İzmir

Dünyanın en önemli mimarlık yapıtlarından biri olan Ayasofya, gündeme sık sık cami olarak ibadete açılıp açılmayacağı konusuyla geliyor. 916 yıl kilise, 482 yıl cami olarak kullanılan Ayasoyfa 1935 yılından beri müze olarak ziyarete açık. Her ne kadar cami hüviyetine kavuşamasa da Hünkar Kasrı'nda ibadet yapılabiliyor. 1991 yılından beri ibadete açılan bu bölüme yaklaşık üç ay önce Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilk kez bir imam atandı: Önder Soy. İmamlığı dışında ilgilendiği alanlarla dikkat çeken Soy, kick bokstan karateye, hat sanatından musikiye kadar pek çok alanla yakından ilgileniyor. Üstelik geçmişi de şampiyonluklarla dolu. Ayasofya'ya imam olarak atanabileceğini hayal bile edemediğini belirten Soy, "Çocukluğumu İstanbul Kurtuluş Mahallesi'nde bir apartmanda geçirdim. Bir haham ve üç Rum komşumuz vardı. Okuduğum sınıfın da yarısı gayrimüslimdi. Kilise bahçelerinde oyunlar oynardık. Tıpkı geçmişte olduğu gibi buraya gelen yabancılarla da iyi ilişkiler kurarak onlara Ayasofya'yı tanıtıyoruz. Bu zamana kadar bize hiç tepki göstermediler. Ben buraya gönüller yapmaya geldim" diyor.

Bir imam olarak sportif kişiliğinizle gündeme geldiniz. Spora olan bu ilgi nasıl başladı?

Dövüş sporlarına amcama özenerek başladım. Amcam o sıralar Karadeniz bölge temsilcisiydi. Erzincan, Trabzon ve Gümüşhane'de spor salonları vardı. Akrabalarım ve çevremdeki çoğu kimse sporla ilgileniyordu. Böyle bir ortamda büyüdüm. Çocuklarım da sporla ilgilenerek şampiyonluklar elde etti.

KİCK BOKS ŞAMPİYONUYUM

Sporla çok uzun yıllardır ilgileniyorsunuz. Bu alanda ne tür başarılar elde ettiniz?

16 yaşındayken karatede ve kick boksta Türkiye şampiyonu olmuştum. İlçeler arası ve kulüpler arasında düzenlenen müsabakalarda da derecelerim var. Kur'an kurslarında okuduğum için uluslararası yarışamalara katılamadım. Ama milli takımdaki hocalarım bu tür yarışmalara katıldığımda önemli başarılar elde edeceğime inanıyordu. Karatenin shohotokan ve ashıara dallarında, kick boksta da tai boks ve muay boks alanında derecelerim var. Ayrıca yetiştirdiğim öğrenciler arasında da şampiyonluk kazananlar oldu. Mehmet Aksoy bunlardan biri. Rızkımı uzun yıllar spordan kazandım. 19 yaşındayken bir spor salonum vardı.

M. ALİ'Yİ ÖRNEK ALDIM

Sporda örnek aldığınız biri oldu mu?

Var tabi. Muhammed Ali. Ali'nin şu sözü bana ilham veriyor: 'Sen çalış yorulma. Bir kere şampiyon ol, ömür boyu rahat et.' Kendimi bu şekilde motive ediyorum. Geçen haftaki gösteride ayağım sakatlandı. Ayak parmaklarımın 4 tanesi kırık. Elimde, kaburgalarımda ve burnumda kırıklar oldu. Ama tüm bunlara rağmen haftada 5 gün spor yapmaya devam ediyorum. Kick boks için Fındıkzade'ye, boksa Feriköy'de, karate ve vuruşa da Mecidiyeköy'de gidiyorum.

Spor dışında farklı ilgi alanlarınız da var. Hepsine nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Kendimce bir plan oluşturdum ve ona uymaya çalışıyorum 2002'den beri hat sanatıyla uğraşıyorum. Rika, Sülüs, Nesih ve Divani olmak üzere dört çeşit yazı yazıyorum. Zaten çocukken en büyük hedefim Kur'an'ı güzel okuyup güzel yazmaktı. Hafız Osman'ı örnek alırdım kendime. Bunun dışında musikiyle de ilgileniyorum. Musikiyle ilgilenmem Kur'an'ı Kerim'i güzel okuma yarışmasında birinci olmama da katkı sağladı. Ayrıca Farsça, Osmanlıca ve İngilizce kurslarına gidiyorum. Bir de sosyoloji 3.sınıf öğrencisiyim.

AYASOFYA HAYALLERİMİN ÖTESİNDEYDİ

Tüm bunların yanında aynı zamanda Ayasofya'da imamlık yapıyorsunuz. Ayasofya'da görev almak sizin için ne ifade ediyor?

Bu güzel mabede hizmet etmeyi Rabbim bana nasip ettiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ayasofya Cami, benim hayallerimin çok ötesindeydi. Buraya daha iyi hizmet edebilmek için kendimi sürekli yeniliyorum. Ayağım sakat olmasına rağmen bir gün olsun buraya gelmemezlik etmiyorum. Burayı evim gibi benimsedim. En büyük isteğim buranın tamamen cami olması.

Ayasofya'ya imam olarak sizi seçmelerinin özel bir nedeni var mıdır sizce?

Bize açıklanmış resmi bir ifade yok ama liyakat ve meziyet sahibi olmamız bizi bu göreve getirmiş olabilir diye düşünüyorum. Ayrıca selatin camilere de kurra hafızların görev yapması gerekiyor. Bu özelliklerim etkili olmuş olabilir. Ayrıca insanlarla kurduğumuz iletişim de hayli önem taşıyor. İnsanlarla iyi anlaşmamız için illa aynı inanca sahip olmamız gerekmiyor. Örneğin, İstanbul Kurtuluş'taki apartmanımızda bir haham ve üç Rum komşumuz vardı. Okuduğum sınıfın yarısı da gayrimüslmdi. Kilise bahçelerinde oyunlar oynardık ve onlarla kardeşçe yaşardık. Tıpkı geçmişte olduğu gibi buraya gelen yabancılarla da iyi ilişliler kurarak onlara Ayasofya'yı tanıtıyoruz. Buraya gönüller yapmaya geldim.

ARTIK BİR CEMAATİMİZ VAR

Yaklaşık üç aydır burada imam olarak görev yapıyorsunuz. Sizinle birlikte insanlar buradan yeteri kadar haberdar oldu mu? Bu süreçte neler yaptınız?

Tabi çıkan haberlerle buraya olan ilgi de arttı. Fakat bu haberlerin bir kısmında "Ayasofya'da ilk ezan okunuyor" gibi başlıklar atıldı. Oysa ki Ayasofya'da ezan ilk defa okunmadı. Merhum Özal döneminde burada ezanlar, salalar okunmuş. Ben de Kurban Bayramı'ndan önce göreve başlayınca burada bayram namazı kılalım istedim. Facebook'ta Ayasofya sayfası açarak bunun duyurusunu yaptım ve namazımızı kıldık. Cemaatimiz yaklaşık 100 kişi oldu. Arkadaşlarımız da burada fotoğraf çekmiş ve bunlar da yayılarak basının dikkatini çekmiş. Bayramdan sonra Muharrem ayı geldi. Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında selatin camilerde Muharrem'in birinci gününden onuncu gününe kadar ezanlar Hüseyni yani ağıt makamında icra edilirmiş. Biz de bu geleneği devam ettirdik. Muharremin 8. günü de bir saray aşuresi yaptık. Adını da birlik beraberlik aşuresi koyduk. Katılım oldukça yoğun oldu. Yabancı turistlerin ilgisi de büyük oldu.

Beş vakit namazlara sürekli katılan bir cemaat oluştu mu burada? Başka neler yapmak istiyorsunuz?

Biz başladığımızda burada cemaat yoktu. Ama şu an bir cemaatimiz var. Kısmen de olsa cami hüviyetine kavuştu diyebiliriz. Tüm vakitlerde camimiz doluyor elhamdülillah. Önümüzdeki yaz burada Kur'an'ı Kerim Arapça, hat, Osmanlıca ve Farsça dersleri vermeyi düşünüyorum. Geçmişte spor salonumda gençlerle ve özellikle de sokak çocuklarıyla yakından ilgilenirdim. Bu şekilde pek çok arkadaşımızın topluma kazandırılmasına vesile olmuştum. Bu faaliyetlerime yine devam etmek istiyorum.

Şifalı ot kitabı var

İmamlık mesleğiniz dışında şifalı otlara da ilginiz varmış sanırım...

Evet. İmam olmadan önce aktar dükkanım vardı ve 155 tane şifalı ot hakkında araştırmalar yaparak bu alanda uzmanlaştım. Çemberlitaş Gazi Atik Ali Paşa Cami'nde imamlık yaparken bulunduğum bölgede ticaret yoğun olduğu için esnafı bilgilendirmek adına islami ticaret hakkında iki tane de eser kaleme aldım.

Burayı boş bırakmadık

15 Temmuz gecesi neler yaşadınız peki?

15 Temmuz'da burayı boş bırakmadık. Saat 01.45'te salalarımzı okumaya başladık. O gece salalarımızı müezzinimiz Enes Özsoy ve Abdullah Yılmaz adlı hocalarımız okudu. Minarelerimizden sesler de oldukça güçlü çıktığı için kadırgalara kadar duyulmuş salalarımız. Okuduğumuz ezanlar etraftaki komşularımız tarafından heyecanla karşılandı. Darbe gecesinden sonra da nöbetleşe okuduk salalarımızı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber