'Türkiye'nin tavrı Kürtlere karşı değildir'

Milli Savunma Bakanı Işık: "PYD'nin, Suriye'deki Kürtleri temsil ettiği de çok büyük bir yalandır. Şu anda Suriye'de Kürtlere karşı en fazla cinayeti işleyen örgüt PYD'dir

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Mart 2017 11:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Türkiye'nin tavrı Kürtlere karşı değildir'

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "PYD'nin, Suriye'deki Kürtleri temsil ettiği de çok büyük bir yalandır. Şu anda Suriye'de Kürtlere karşı en fazla cinayeti işleyen örgüt PYD'dir. Kendi anlayışında olmayan ve kendi emir komutasına girmeyen bütün Kürt unsurlarına yönelik düşmanca tavrı sergileyen, zaman zaman onları öldüren, ortadan kaldıran bir örgüt PYD. Bunun özellikle altının çizilmesi gerekiyor çünkü Türkiye'nin tavrı Kürtlere karşı değildir." dedi.

Kocaeli'nin İzmit ilçesindeki bir otelde basın mensuplarıyla bir araya gelen Işık, PYD'nin bir terör örgütü olduğunu, bunda kendilerinin tereddüdünün olmadığını söyledi.

Artık PYD'nin bir terör örgütü olduğunun Batı medyasında da yazılmaya başlanmasının sevindirici olduğunu, bununla ilgili Bakanlık olarak yazılanların toplandığını ve bunların diğer delillerle bütün muhataplara aktarılacağını belirten Işık, "PYD'nin, Suriye'deki Kürtleri temsil ettiği de çok büyük bir yalandır. Şu anda Suriye'de Kürtlere karşı en fazla cinayeti işleyen örgüt PYD'dir. Kendi anlayışında olmayan ve kendi emir komutasına girmeyen bütün Kürt unsurlarına yönelik düşmanca tavrı sergileyen, zaman zaman onları öldüren, ortadan kaldıran bir örgüt PYD. Bunun özellikle altının çizilmesi gerekiyor çünkü Türkiye'nin tavrı Kürtlere karşı değildir." diye konuştu.

- "Nasıl bir karşılık alacaklarını çok iyi biliyorlar"

Bakan Işık, Kürtlerin bu coğrafyada bin yıldır birlikte yaşadıkları kardeşleri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"PYD'nin Kürtleri özellikle temsil etmediğini vurguladıktan sonra, bölgede bir egemenlik alanı oluşturma gayretinin de farkındayız. Zaman zaman buna yönelik bazı cüretlerde bulunduğunu da biliyoruz ama bu cürette bulunduğu her an, tepelerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) o öldürücü darbesi iniyor. Daha önce Afrin'den doğuya doğru ve Münbiç'ten batıya doğru ilerlemeye kalktıktan sonra ilerlemeye kalktıklarında operasyonun nasıl yapıldığını ve 200'ün üzerinde PYD militanının, teröristinin nasıl etkisiz hale getirildiğini biliyorsunuz. O harekattan sonra doğrusu Türk askerine yönelik çok fazla bir hamle yapmadılar. Çünkü yaparsalar nasıl bir karşılık alacaklarını çok iyi biliyorlar. Artık onlar da Münbiç'ten çıkmazlarsa çıkarılacaklarını anladıkları için DEAŞ ve rejimle anlaşarak, bölgeyi rejime bırakmak gibi bir planı devreye sokmaya başladıklarını görüyoruz. Bu noktada tabii, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, bütün koalisyon güçlerinin de çok dikkatli olmaları gerektiğini, bölgede bu konunun hassas bir denge olduğunu bilmelerini bekliyoruz. Ama Türk askerine yönelik giriştikleri en ufak bir hareketin başlarına neler açacağını zannediyorum, biliyorlar."

- " TSK, demokrasiye bağlıdır"

Bir gazetecinin Hürriyet gazetesinde yayımlanan "Karargah rahatsız" başlıklı haber ve bir karikatürle ilgili sorusunu da yanıtlayan Işık, bu tartışmalarının herkesi üzdüğünü söyledi.

TSK'nın bir tartışma içerisine çekilmesi gayretiyle karşı karşıya olduklarını ve bunun son derece yanlış olduğunu vurgulayan Işık, darbelerden Türkiye'nin çok zarar gördüğünü ancak en fazla zararı da TSK'nın gördüğünü belirtti.

Bakan Işık, bir ülkenin güvenlik ihtiyacının temel ihtiyaçlardan biri olduğunu dile getirerek, "Bu ihtiyacı karşılayan en önemli 2 kurumdan biri TSK ve Türk emniyet teşkilatıdır, jandarması ve polisiyle. Bu kurumların, özellikle TSK'nın siyasi tartışmaların içine çekilmesi ve bazı hesapların içinde TSK'nın bulundurulması bu ülkeye en büyük kötülüktür. Sonuçta başka bir ülkemiz ve ordumuz da yok." ifadesini kullandı.

Kimsenin böyle kafasına estiği gibi hareket etme lüksünün bulunmadığını belirten Işık, herkesin dikkatli davranmak zorunda olduğunu vurguladı.

"Yaşanan onca olaydan sonra TSK, demokrasiye bağlıdır, demokrasinin gereği olarak kimden emir alacağını ve o emri nasıl uygulayacağını çok iyi bilmektedir." diyen Işık, şöyle devam etti:

"TSK'nın bir başkomutanı vardır. TSK Başbakana karşı sorumludur ve görevlerini kanunlar çerçevesinde yürütmektedir. Yani demokrasiye bağlıdır. Bu noktada birileri, TSK'yı güncel tartışmaların içine çekmeye, hatta bazıları da maalesef TSK'nın içerisinde polemik oluşturmaya çalışıyor. İşte, 'Şu şucudur, bu bucudur.' gibi bir takım maksatlı çalışmalar içerisinde bulunuyor. Bunları yakinen takip ediyoruz. Kesinlikle hukuk çerçevesinde gereken her şeyin yapıldığını ve yapılacağını bilmenizi istiyoruz."

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, TSK'daki personel alımına yönelik açıklamalarına ilişkin, "Polemik yapmada ve bu yönünü geliştirmede gerçekten fevkalade başarılı. Yani TSK'ya, ilgiyi gösteren bir konuyu bile alıp işsizliğe bağlamak bir maharet işi. Bu noktada gerçekten Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gelişimini görmezden gelemeyiz. Bu polemik yönünü çok geliştirdiği için kendisini tebrik ediyoruz. Bir başarılı yönü var." dedi.

Bakan Işık, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından İzmit ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Yerel Medya Bakanlarıyla Buluşuyor" etkinliğinde, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, TBMM'deki grup toplantısında "TSK'daki 30 bin personel alımına yaklaşık 500 binlik müracaatın, işsizlik nedeniyle yapıldığı" yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Işık, bu açıklamalara şaşırdığını, 30 bin kişilik kadro için 500 bin müracaat olmasını, aslında halkın TSK'ya olan ilgisinin bir göstergesi olarak yorumladığını söyledi.

Işık, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra meydana gelen olayların, TSK'da personel açığı oluşmaması için halkın gösterdiği ilginin bir yansıması olarak değerlendirdiğini dile getirerek, "Kaldı ki bizim genlerimizde vardır. Söz konusu vatansa geri her şey teferruattır. Gençlerimizin bu noktada yaptığı başvuru aslında milletimizin TSK'ya gösterdiği ilginin somut bir göstergesidir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasını görünce her konuyu negatif tarafa çekme ve polemik konusu yapma alışkanlığının Sayın Kılıçdaroğlu'nun vatan savunması noktasına da taşıması beni üzdü." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık 7 yıldır genel başkan olduğunu anımsatan Işık, "7 yıldır partisinin oy oranını arttıramadı ama bir konuda gerçekten ilerleme kaydettiğini söylemek durumundayım. Polemik yapmada ve bu yönünü geliştirmede gerçekten fevkalade başarılı. Yani TSK'ya ilgiyi gösteren bir konuyu bile alıp işsizliğe bağlamak bir maharet işi. Bu noktada gerçekten Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gelişimini görmezden gelemeyiz. Polemik yönünü çok geliştirdiği için kendisini tebrik ediyoruz. Bir başarılı yönü var." ifadesini kullandı.

- "FETÖ'yle mücadele bir beka mücadelesidir"

Işık, bir gazetecinin "FETÖ'yle ilgili operasyonlar sulandırılmak isteniyor. Malum yapının önemli isimleri serbest bırakılıyor. Araştırdığımızda dosya içinin boş olduğuyla karşılaşıyoruz." şeklindeki sözlerine cevaben, Türkiye'nin FETÖ'yle mücadelesinin bir beka mücadelesi olduğunu vurgulayarak, bunu kimsenin hafife alma lüksünün olmadığını bildirdi.

Işık, gelişen olayların örgütün ne kadar büyük bir ihanet içinde olduğunu gösterdiğini anlatarak, bunun için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.

"Dosyaların içinin boş olmasının kabul edilemez." olduğunu belirten Işık, şunları kaydetti:

"Burada emniyet birimlerimiz, cumhuriyet savcılıklarımız ilgili sorumlu hangi kurul, kuruluş ve birey varsa gerekeni yapmak zorundadır. Hukuk devletindeyiz, cumhuriyet savcılarının yapması gereken işi kamu bürokrasisinin yapmasını bekleyemeyiz, bu yetki aşımı olur. Herkes kendi görev, yetki ve sorumluluk alanı içerisinde elinden gelenin en iyisini yapmak zorundadır."

Hiçbir masumun canının yanmaması için dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Işık, uluslararası bağlantıları olan tehlikeli bir örgüt olduğu için de bu konuda temkinli davranılması gerektiğini vurguladı.

Işık, ülke ve devletin beka meselesi olduğu için de FETÖ'yle mücadelede kararlı olunması gerektiğini dile getirerek, bunu da kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.

FETÖ'cülerin, referandumla ilgili nasıl bir kampanya yaptığını herkesin gördüğünü belirten Işık, onların referandumdan "hayır" oyu çıkması içinde ellerinden geleni yaptığını söyledi.

Işık, referanduma FETÖ, PKK ve aşırı sol örgütlerin "hayır" dediğini ifade ederek, "Sizler de halktan 'hayır' bekliyorsunuz. Bu bizim halkımızın kabul edeceği bir şey değildir. Şu anda referanduma 40 gün kaldığı için insanlar dikkatli değerlendirmeler yapıyor. Elbette FETÖ'yle mücadeleyi halk oylaması var diye yavaşlatacak değiliz. FETÖ'yle mücadeleden vazgeçecek değiliz." diye konuştu.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Almanya'daki programlarının iptal edilmesine ilişkin, "Bunlar her fırsatta, her vesileyle Türkiye'ye demokrasi dersi veren ülkeler değil mi? Efendim ifade özgürlüğü deyip, kıyameti koparıyorlar. Peki orada yaşayan 3 milyon insanımız referandumda oy kullanacak mı? Kullanacak. Propaganda hakkı, bilgi edinme hakkı demokratik bir hak değil mi? Bunu hangi gerekçeyle son dakikada iptal ediyorsun. Bugün bir haber var, doğruysa sayın bakanlara verilmeyen izin Sayın Baykal'a veriliyor. Bunu anlamak mümkün değil." dedi.

Bakan Işık, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından İzmit ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Yerel Medya Bakanlarıyla Buluşuyor" etkinliğinde, Altay tankının Türkiye'nin karadaki gücü acısından son derece önemli bir proje olduğunu söyledi.

Altay tankının, savunma sanayisinin geleceğini de domine edecek büyüklükte bir proje olduğunu vurgulayan Işık, 28 Şubat itibarıyla bütün test ve deneme atışlarının bittiğini, şu anda teknik veri paketi hazırlık sürecinini devam ettiğini dile getirdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Almanya'daki programlarının iptal edilmesinin hatırlatılması üzerine Bakan Işık, Almanya ve Hollanda'nın tavrını anlamanın mümkün olmadığını aktardı.

"Bunlar her fırsatta, her vesileyle Türkiye'ye demokrasi dersi veren ülkeler değil mi? Efendim ifade özgürlüğü deyip, kıyameti koparıyorlar." diyen Bakan Işık, şöyle devam etti:

"Peki orada yaşayan 3 milyon insanımız referandumda oy kullanacak mı? Kullanacak. Propaganda hakkı, bilgi edinme hakkı demokratik bir hak değil mi? Bunu hangi gerekçeyle son dakikada iptal ediyorsun. Bugün bir haber var, doğruysa sayın bakanlara verilmeyen izin Sayın Baykal'a veriliyor. Bunu anlamak mümkün değil. Bu biraz zannediyorum Almanya ve Hollanda'nın iç politikasıyla ilgili. Biliyorsunuz, her iki ülkede de yakında seçim var. Maalesef bu noktada kendi iç kamuoyuna yönelik bir hareket içerisindeler. Bu biraz Almanya ve Hollanda'daki seçimlere yönelik seçmene mesaj diye okuyorum. Ama bunun Avrupa'nın bugüne kadar savunduğu demokratik değerlerle ne kadar taban tabana zıt olduğunun da aslında bir göstergesi. Türkiye'de her konuda bize Avrupa'yı örnek gösterenler eminim ki bundan iyi bir ders çıkarıyorlar."

- "Bunun adı rezalettir"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın açıklamalarına sonuna kadar katıldığına işaret eden Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu faşist bir uygulamadır. Siz Türkiye Cumhuriyetinin bakanına ya da siyasi parti yetkilisine tanımadığınız propaganda hakkını terör örgütü PKK'ya tanıyacaksınız? Ondan sonra da 'Türkiye bizim dostumuzdur.' diyeceksiniz, Türk halkından anlayış bekleyeceksiniz. Bu mümkün mü? Şu anda maalesef Avrupa'nın hemen hemen bütün ülkelerinde PKK, birkaç ülkeyi hariç tutuyorum, PKK elini kolunu sallayarak her türlü propaganda faaliyetini, hatta daha ilerisi, oradaki Türklere, Kürtlere yönelik haraç alma faaliyetini sürdürecek, buna karşılık siz hiçbir şey yapmayacaksınız. Ama 3 milyondan, Avrupa genelinde 5 milyondan fazla insanın yaşadığı ve yaklaşık sadece Almanya için söylüyorum 1,5 milyondan fazla seçmenin bulunduğu bir ülkede referandumla ilgili bir siyasi çalışma yapılmasını engelleyeceksiniz. Bunun adı rezalettir. Ümit ederiz, Almanya'nın toplumsal sağduyusu, seçimlere yönelik olduğunu düşündüğüm bu yanlış harekete bir tepki verir de daha fazla gerilim konusu olmaz."

Referandum kampanya sürecinin başladığını dile getiren Işık, "Başlangıçta oluşan kararsız kitle yavaş yavaş kararını vermeye başlıyor. Önümüzde daha yaklaşık 40 günlük bir süreç var. Ben kampanya ilerledikçe 'evet' oylarının farkı açacağını düşünüyorum. Dün Balıkesir'deydim. Balıkesir'de gördüğüm hava, bu kanaatimi pekiştirdi. Elbette bu coğrafyada hiçbir şey garanti değildir. Ama benim gördüğüm halkın nabzı, 'evet' oylarının her geçen gün biraz daha artacağı yönünde, yani bu AK Parti'nin veya MHP'nin başarıyla yürüteceği 'evet' kampanyası kadar, 'hayır' blokunun da aslında içinde bulunduğu durumla ilgili. Yani daha fazla detay vermeyeyim ama ben farkın açılacağı kanaatindeyim. Şu anda Kocaeli'yle ilgili bir anket gördüm, durum iyi. Ama Türkiye ile ilgili bir ankete bakmadım henüz. Kocaeli'nde Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde bir 'evet' çıkacaktır." diye konuştu.

-"Ben Milliyetçi Hareket Partisi'nin tavrında bir değişliklik beklemiyorum"

Devlet Bahçeli'nin son günlerdeki açıklamaları ve MHP'nin oyunun değişip değişmediği şeklindeki soru üzerine Bakan Işık, MHP'nin anayasa değişikliği teklifini desteklemesinin, AK Parti'nin bütün politikalarını benimsediği anlamına gelmediğini vurguladı.

"Parlamenter sistemin köküne tuz ruhunu döken Cumhuriyet Halk Partisi oldu." diyen Bakan Işık, 2007 yılındaki 367 garabetini ülkenin başına saranın ve o dönem parlamenter sistemi rafa kaldıranın CHP olduğuna dikkati çekti.

Işık, Cumhurbaşkanını halkın seçtiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halkın destek verdiği ve doğrudan halkın oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanına, 'Hiçbir şeye karışma, etliye sütlüye karışma, suya sabuna dokunma sen sadece önüne gelen kararnameyi imzala.' demeye kimsenin hakkı yok. Cumhurbaşkanı bu sistemde güçlüdür, halk seçiyor çünkü, yetkilendiriyor ama halk seçtiğine hesap da sorar. Bir gövdede iki baş oluştu. Bu iki başlılığının sürdürülmesinin mümkün olmadığını sayın Bahçeli de gördü. Daha önce birbirimizi karşılıklı sert şekilde eleştirdiğimiz oldu, doğru ama Sayın Bahçeli'nin ülkenin geleceği konusundaki hassasiyetini kimse inkar edemez. 'Gelin bunu bir çözüme kavuşturalım.' dedi ve bir ortak çerçeve çıktı. Bu makul bir çerçeve içerisinde Sayın Bahçeli de görüşünü açıkladı. Elbette süreç içerisinde yol kazaları olur, yanlış anlamalar olur. Bunlar da oturulup, konuşuluyor. İnsanların en önemli özelliği oluşan yanlış anlamaları, yol kazalarını ya da görüş ayrılıklarını oturarak konuşmalarıdır. Bu konuyu da ben bir yol kazası olarak değerlendiriyorum, bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum. Bu yanlış anlamayı zannediyorum Sayın Başbakanımızla, Sayın Bahçeli konuşup giderirler. Ben Milliyetçi Hareket Partisinin tavrında bir değişliklik beklemiyorum."

-"CHP yönetiminin kendini kurtarma savaşıdır

Bakan Işık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, referandum sürecini "Kurtuluş Savaşı" olarak değerlenmesine ilişkin soruyu ise şu şekilde yanıtladı:

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu işi bir 'Kurtuluş Savaşı' olarak lanse etmesini Cumhuriyet Halk Partisi açısından anlamak mümkün, neden mümkün? Bu sistem hayata geçtiğinde hükümet olma için halkın yüzde 50'sinin oyunu almanız gerekiyor. Yani Türkiye'de yönetimde yer almak için halktan en az yüzde 50 destek almalısınız. Bu yüzde 50 desteği, şöyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihine bakın, Kemal Kılıçdaroğlu'yla CHP yüzde 25'in altına sabitlendi. Şimdi böyle bir sistem kabul edilirse, Türkiye'de bugünkü CHP'nin bir daha iktidar olma şansı yok. Onun için bunun kabul edilip, edilmemesi parti açısından bir 'Kurtuluş Savaşı' olabilir ama Türkiye açısından değil. Bunu söylemem lazım. Ama şunu da ifade ediyorum, aslında bu referandum da 'evet' sonucunun çıkması inanın CHP için de hayırlı olacak. Çünkü bu referandum kabul edilirse, inanın CHP'de de bir değişim olacak. Sadece seçim dönemleri bir üslubu ayarlama, milletin ayağına gitme, milletin değerleriyle buluşma, işte ayakkabısız eve girme, yani cenaze namazında kenarda beklememe, hani biliyorsunuz her seçim döneminde seçmenle iletişim kılavuzu vardır ya bunu artık içselleştirme durumunda olacak. Başka türlü yüzde 25 bandını aşması mümkün değil. Onun için de CHP'de de aslında bir değişim başlayacak."

Bakan Işık, Kocaeli ve Sakarya'daki projeler hakkında da basın mensuplarına bilgi verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber