KDV indirimi Eylül sonuna kadar uzatılıyor

Başbakan Binali Yıldırım "Esnaf ve iş verenler için, vergi indirimine gideceğiz. Mobilya ve Beyaz eşyada KDV indirimini eylül sonuna kadar uzatıyoruz" dedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 10 Nisan 2017 10:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Mesele kişiler değil ki sistemden kaynaklanıyor. Sistem iki başlılığı tanımlamış, sistem 2 tane irade tanımlamış, bu iki iradeden biri gücünü kullanmaktan vazgeçecek. O da tabi vatandaşın verdiği yetkiye sahip çıkmamak anlamına geliyor. Halbuki devlette işlerin yürümesi için iradenin tek olması lazım, irade olmayan yerde idare olmaz." dedi.

Yıldırım, Fox Tv'de "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programına katıldı, değerlendirmelerde bulundu.

Evet Platformu'nca Gündoğdu Meydanı'nda "Aşkımız Memleket Millet için Evet" sloganıyla düzenlenen İzmir Buluşması'nı "muhteşem" diye niteleyen Yıldırım, buluşmada coşku ve heyecanın hakim olduğunu, insanların meydana koşarak, isteyerek geldiğini söyledi.

"Doğrusu çok güzel bir miting oldu, Gündoğdu Meydanı'nda Gündoğdu'nun gözü tutulmuş diyelim" ifadelerini kullanan Yıldırım, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mitingden memnun kaldı mı?" sorusuna da "Evet çok memnun kaldı, özellikle bir şey söylemedi ama memnun olduğunu biliyorum." karşılığını verdi.

Yıldırım, "İzmir sizin için ne ifade ediyor?" sorusu üzerine de İzmir'in ilklerin şehri olduğunu, Hasan Tahsin'in Kurtuluş Savaşı'nın ilk kurşununu İzmir'de attığını ve mücadeleninin başladığını, zaferle sonuçlandığını, kentin ayrıca ilk iktisat kongresine ev sahipliği yaptığını vurguladı.

İlk telefonun, telgrafın kullanıldığı, ilk ihracatın yapıldığı İzmir'in Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"İzmir ilk çok partili hayata geçen yer. 1930'da Fethi Okyar'ın ilk mitingini yaptığı şehir İzmir. İzmir tek parti dönemini sona erdiren, Adnan Menderes ile demokraside çok partili hayatı başlatan şehir. İzmir'in ilkleri çok. İzmir Türkiye'nin 3. büyük şehri. İhracatı son 15 yılda 650 milyondan 8,5 milyara çıktı ama İzmir'in potansiyeli bundan daha fazla. İzmir'in sosyal yönü var. İzmir'in İzmirlilik kimliği var. Türkiye'nin her tarafından İzmir'de yaşayan hemşehrilerimiz var. Manisa'dan, Konya'dan, Mardin'den, Kars'tan, Sivas'tan, 81 vilayetimizden... Bir özelliği daha var İzmir'in İstanbul'dan farkı bu... İzmir'e gelenler 1,5 yıl içinde İzmirli oluyor, İzmirli kimliğine sahip çıkıyorlar. İstanbul'da biraz daha kendi geldiği ilinin değerlerini koruyarak yaşarlar."

İzmirlilerin fakir-zengin, sahilde ya da içeride yaşayan fark etmeksizin birbirine hoşgörüyle yaklaştığını vurgulayan Yıldırım, "İzmir'de bir hoşgörü kültürü var. Kimse kimsenin ne yaptığı, ne giydiği, ne içtiğiyle meşgul olmaz. Şehirde böyle bir hoşgörü ve kardeşlik havası vardır. İzmir'in kadınları daha dinamiktir." diye konuştu.

Katıldığı bir televizyon programında İzmir Marşı okuduğunun hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, "İzmir Marşı bizim marşımız. İstiklal mücadelemizi anlatan bir marştır. İzmir Marşı'nı herhangi bir ideolojinin marşı yapmak İzmir'e de Türkiye'ye de haksızlık olur." dedi.

HALK OYLAMASININ ZAMANLAMASI

Başbakan Yıldırım, "Referandum zamanlaması doğru mu?" şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:

"Güzel bir soru. Türkiye'nin gündeminden hiç düşmeyen bir konuydu. Merhum Menderes'ten başlayan çok partili hayatımızın bütün dönemlerinde bu sistem sorunu hep gündemde olmuş. Merhum Menderes hatıralarında diyor ki ' bazen beni canımdan bezdiriyor'. Celal Bayar'ı kast ediyor. Aynı anlaşmazlık Fahri Korutürk ve Süleyman Demirel arasında da var, 'Genelkurmay Başkanı kim olacak' diye. İkisinin dediği de olmuyor, ikisi de emekli oluyor, Kenan Evren 80 darbesini yapıyor."

Turgut Özal'ın kendi seçtiği başbakanı ile Körfez Savaşı ve işçi hakları konusunda ters düştüğünü, ANAP'ın gerilemeye başladığını anlatan Yıldırım, daha sonra Süleyman Demirel'in de Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığını adeta tanımadığını, çok ciddi sürtüşmeler yaşandığını dile getirdi.

Yıldırım, cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında yaşanan anlaşmazlıkların krizlere neden olduğunu vurguladı.

Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit arasındaki anayasa kitapçığı tartışmasının ekonomik krize neden olduğunu anımsatan Yıldırım, "Sizin döneminizde de kriz oldu mu?'' sorusuna şu karşılığı verdi:

"Bizim dönemimizde de atamalarda oldu. Bazı kanunların geri gönderilmesinde oldu. Ben müsteşarımı 3 ay atayamadım, önünde durdu, onaylamadı, gönderdiğimiz kararnameler geri geldi. Biz bu krizleri biraz sineye çektik. Biz zaten ekonomik krizden çıkmış bir ülkeyi kalkıp tekrar kavga ederek, sürtüşerek bir yere varamayız. Biraz sabrettik, kararlılıkla işin oluruna baktık ama kriz devam etti. Buradaki sorun şu, millet iradesine dayanmayan hiçbir sistem başarılı olamaz, kalıcı olamaz. Darbelerden sonra anayasalar oluşturulduğu için, bu sistemin işlememesi için bir gizli kuvvet var sanki..."

"Siz Cumhurbaşkanı ile çift başlılık yaşadınız mı?" şeklindeki soru üzerine Yıldırım, "Bizim kişisel ilişkilerimiz bu görevlere gelmeden de vardı. Biz 70'li yıllardan beri beraberiz, birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Mesele kişiler değil ki sistemden kaynaklanıyor. Sistem iki başlılığı tanımlamış, sistem 2 tane irade tanımlamış, bu iki iradeden biri gücünü kullanmaktan vazgeçecek. O da tabi vatandaşın verdiği yetkiye sahip çıkmamak anlamına geliyor. Halbuki devlette işlerin yürümesi için iradenin tek olması lazım, irade olmayan yerde idare olmaz." cevabını verdi.

"Bir iradenin yardımcısı olmak ayrı bir şey, bir de kendi başına irade olmak başka bir şey." ifadesini kullanan Yıldırım, "Bu sisteme göre cumhurbaşkanı başbakanı atar, görevden alamaz. Bakanları atar görevden alamaz." dedi.

"Sayın Cumhurbaşkanı Davutoğlu'nu aldı" değerlendirmesine Yıldırım, "Davutoğlu'nu Cumhurbaşkanı almadı. Olağanüstü genel kurula gitti, kongreye gitti." karşılığını verdi.

"Sayın Cumhurbaşkanımız bunu istedi de öyle oldu" sözü üzerine Başbakan Yıldırım, "Hayır, öyle bir şey olmadı. AK Parti olağanüstü kongreye gitti. Biz şimdi kişileri mi, sistemi mi konuşacağız. Sistem esas olması lazım. Kişilere göre sistemi yorumlarsak o zaman doğru noktaya varamayız. Çünkü insanlar yanlış yapabilir, insanların yanlışını da düzeltecek sağlıklı sisteme ihtiyaç var." dedi.

"MOBİLYA VE BEYAZ EŞYADA KDV İNDİRİMİNİ EYLÜL SONUNA KADAR UZATIYORUZ"

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz'da ülkenin uçurumun kenarından döndüğünü, milletin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine, memleketine sahip çıktığını belirterek, "Millet darbecilere darbeyi vurdu ama 'bu tekrar etmez' diye bir şey yok. Bundan sonra bir beka meselesi görüldü. Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti zaten gündemde olan bu anayasa değişikliğini Meclise getirmeye karar verdi." diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım "Esnaf ve iş verenler için, vergi indirimine gideceğiz. Mobilya ve Beyaz eşyada KDV indirimini eylül sonuna kadar uzatıyoruz" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, mobilya ve beyaz eşyadaki KDV indirimini eylül sonuna kadar uzattıklarını belirtti.

Yıldırım, FOX TV'de yayınlanan İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında, esnaflar için çok şey yaptıklarını, KOSGEB kredilerinin tüm hızıyla devam ettiğini söyledi.

250 bin esnafın KOSGEB'den kredi almaya hak kazandığını, diğerlerinin de başvurularının değerlendirildiğini ifade eden Yıldırım, büyük ölçekli iş camiasından işverenlerin de 60 milyara yakın kredi garanti fonundan kaynak kullandığını kaydetti.

Primleri ertelediklerini, borçları yeniden yapılandırdıklarını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"2016 Haziran'dan öncekiler yeniden yapılandı. Şimdi 2016 Haziran sonundan sonra darbeye rastlayan zamanlarda, darbe girişiminden sonra işleri kötüye gidenleri için bir imkan daha getiriyoruz. Meclis açılınca bunlar için de ödeme zorluğuna düşen esnafımız için, işverenlerimiz için prim ve sigorta primi ve vergi yeniden yapılandırmasına gideceğiz. Diğer önemli haber, piyasayı canlandırmak için konutta, mobilyada, beyaz eşyada KDV indirimi yaptık. Konut alım satımındaki KDV indirimi eylül sonuna kadar devam ediyor. Ancak beyaz eşya ve mobilyada nisan sonuna kadar yapmıştık. Şimdi onu da, mobilya ve beyaz eşyadaki KDV indirimini de eylül sonuna kadar uzatıyoruz."

Başbakan Binali Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde "Seçildim, artık ben istediğimi yaparım" denilemeyeceğini belirterek, "Seni bağlayan anayasa var, yetkiler tek tek yazılmış. Seni bağlayan Meclis var." dedi.

Yıldırım, Fox TV' katıldığı "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programında, halk oylamasına sunulan sisteme ilişkin "Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olmasaydı daha rahat anlatılmaz mıydı?" sorusu üzerine, bunun bir mecburiyet değil hak olduğunu söyledi.

Hakları kendilerinin sınırlamayacağını ifade eden Yıldırım, hakkı verdikten sonra gerisine kısıtlama getirmenin demokrasiye uygun olmadığını vurguladı.Partiye üye olabilme hakkının önceden de bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, "Tek parti döneminde olan bir şeydi. Partiye üye olabilme yetkisini verdikten sonra 'Genel başkan olamazsın' diye bir kayıt koymak özgürlüklere aykırı." diye konuştu.

Cumhurbaşkanının bir siyasi partinin genel başkanı olabilmesinin kendisini kaygılandırıp kaygılandırmadığına yönelik soru üzerine Yıldırım, "Hiç kaygılandırmıyor. Kim olursa olsun eğer millet, memleket görevini parti işiyle karıştırırsa en önce kendi kaybeder. En fazla millet 2 sene kaybeder. Çünkü 2 dönem seçiliyor. Eğer anayasa dışına çıkarsa, toplumun vicdanına uymayan birtakım tasarruflarda bulunursa bunu kontrol mekanizmaları var." ifadelerini kullandı.

- "İşin ucu boş bırakılmış değil"

Yıldırım, "Siz, bu yetkileri alıp böyle bir başkan olmak ister misiniz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Herkes ister, onurlu bir görev. Bu görevin çok büyük onuru var, büyük yetkileri var ama bir o kadar da sorumluluğu var. Şimdi kendiliğinden bir yere aday olmuş falan... Yetkiyi veriyoruz, güveniyoruz, güven nerede oluşuyor, sandıkta. Vatandaş seçiyor, yüzde 50+1 oy almazsan cumhurbaşkanı olamıyorsun. İkincisi seçildin 'Artık ben istediğimi yaparım' diyemiyorsun. Seni bağlayan anayasa var, yetkiler tek tek yazılmış. Seni bağlayan Meclis var. Meclisin yetkileri var, soruşturma yetkisi var. Gensoru niye olsun. Güvenoyu ile ilgili bir şey. Güvenoyunu millet verdiği için parlamento hükümet sistemi kaldırıldığı için, doğrudan hükümet sistemine geçildiği için güvenoyuna gerek yok. Çünkü güvenoyunu 80 milyon veriyor, patron millet. En az yarısı sana destek vermesi gerekiyor. 5 yıl boyunca bir kere Meclisin yetkileri açık. Meclis araştırması var, herhangi bir konuda genel görüşme açma yetkisi var. Meclis soruşturması var, yazılı soru verme, 15 günde de cevabını alma yetkisi var. Meclis soruşturması ne demek? Cumhurbaşkanı için, yardımcıları için, bakanlar için soruşturma açıp, soruşturmanın kabul edilmesi halinde Yüce Divanda yargılatma hakkı var. Bunlar hep yazılıyor burada. Öyle işin ucu boş bırakılmış değil. Cumhurbaşkanına sadece yürütme görevini yaparken kararname çıkarma yetkisi veriyor. Kararname yetkisi de sadece günübirlik işleri yapmak için veriliyor."

- "Kanunlar kararnamenin üzerindedir"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni sistemde başkana öyle bir yetki veriyoruz ki başkan kıdem tazminatını kaldırabilir, asgari ücreti istediği gibi tek başına belirleyebilir." sözlerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Hiçbiri olmaz. Saçma sapan..." dedi.

Başbakan Yıldırım, kıdem tazminatını kanunun belirlediğine dikkati çekti. Anayasa değişikliğinde "Bir konuda kanun varsa cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz" ifadesinin yer aldığını aktaran Yıldırım, "Anayasada kanunda yapılması öngörülen konularda münhasıran kararname çıkaramaz. Kararname kişiler hak ve özgürlüklerle, siyasi haklarla ilgili çıkarılamaz. Çıkarılan kanunlar kararnamenin üzerindedir. Yani x konusunda kanun var artık kararname geçersizdir. Kararname kanuna aykırıysa kanun geçerlidir. Diyelim ki gözünü kararttı cumhurbaşkanı bir kararname çıkarttı. Hemen Meclis Anayasa Mahkemesine götürüyor, iptal ettiriyor." diye konuştu.

Yıldırım, Anayasa Mahkemesine götürmede çoğunluk gerekmediğini söyledi.

"Biz, partili cumhurbaşkanını yeni sistemde nasıl denetleyeceğiz? O sistemde cumhurbaşkanını kontrol, denetim, fren mekanizması nerede?" sorusunu cevaplandıran Yıldırım, "Bunlar yapılan değişikle anayasada hepsi teminat altına alınmış." dedi.

Cumhurbaşkanını milletin denetlediğini kaydeden Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Sürekli milletin denetiminde. Nasıl şimdi başbakan denetimdeyse, bir siyasi sorumluluğu var, milete karşı görevleri var. Bu diyelim ki 5 yılda bir ancak yürürlüğe girebiliyor. Seçtin, 5 yıl sonra seçim. 5 yıl içinde de farklı denetim mekanizmaları var. Meclis her konuyu araştırabilir, görüşebilir. Bu iki araç elimizde duruyor. İki, cumhurbaşkanı, yardımcıları, bakanları hakkında soruşturma yapabilir, soruşturma sonucu yargılama olabilir. Bunlar da ayrı araç olarak duruyor. Bunun ötesinde de Meclis cumhurbaşkanını seçime götürmeye zorlayabilir. 5'te 3 yanılmıyorsam yani 330 şu andaki şeyle. 600 milletvekili olursa sayı artıyor ona göre."

"Muhalefet, bu aritmetikler neredeyse imkansız diyor. Çünkü bir cumhurbaşkanı partinin aynı zamanda genel başkanı olacak" şeklindeki değerlendirme üzerine Yıldırım, "Bizim 5'te 3 oranımız yok ki. Tutturamıyoruz ki. Burada Meclis ve partiler daha özgür oluyor. Cumhurbaşkanı irade olarak tamamen Meclisin karşısında ayrıdır. Meclisin işlerine, işlemlerine burnunu sokamayan, hiçbir şekilde etki edemeyen anayasaya göre belirlenmiş bir konumu var. Ancak nereden yapabilir, partisi üzerinden yapabilir. Partisi üzerinden yapması da çok kolay değil. Çünkü milletvekillerinin özgüveni daha çok artıyor. Parti gruplarının önemi kalmıyor, çünkü kanunları milletvekilleri veriyor." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, "Cumhurbaşkanı partili, partinin genel başkanı, iktidar partisinin sonuçta çoğunluğu ona bakacak, bu milletvekilleri nasıl özgür iradesiyle oy kullanacak?" sorusuna ilişkin de "Eğer cumhurbaşkanı yanlış yapıyorsa, şunu mu diyoruz, Meclisteki bütün milletvekilleri de o yanlışa rıza gösterecek. Böyle bir şey olur mu?" dedi.

"Milletvekillerinin güçlü liderin sözünün dışına çıkamadığının" belirtilmesi üzerine de Yıldırım, "Çıktı, önceki anayasa değişikliğinde partilerin kapatılmasını zorlaştıracak maddeye bizim milletvekilleri olur vermedi, 330'u bulamadık. Anayasa değişikliği ama bizim sayımız yettiği halde vermedi." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım, "Mesela Tayyip Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanımız, hele partisinin de başında olsa AK Parti onun isteği dışında bir irade belirleyebilir mi?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Bir kere her şey önce konuşulur. Ülkenin yararına, kamu vicdanını rahatsız etmeyecek, bütün toplumu ve geleceğini düşünecek bir düzenleme olursa orada zaten kimse itiraz etmez. Tıpkı bu anayasa değişikliğinde olduğu gibi. Biz her aşamasında oturduk, arkadaşlarımızla konuştuk, yetmedi MHP ile de müzakere ettik. Eğer bunları yapmasaydık, siz zannediyor musunuz bu Meclisten kolay geçecek. Öyle otomatik olarak, 'Arkadaşlar elinizi kaldırın, biz anayasa değişikliği getiyoruz'. Partilerin kapatılmasının yasaklanmasıyla ilgili madde kendi grubumuz tek başına yetiyordu, 243, 244 milletvekilimiz vardı. Grubumuz yetmesine rağmen o sayıyı bulamadık. Bile bile yanlışa hiç kimse rıza göstermez. Eğer lider grubunu yanlış yola sokmak istiyorsa o grup onu yapmaz. 1 Mart tezkeresini hatırlayın. Grubumuza biz hakim değil miydik?"

"Bu durumun parlamenter demokratik sistemin gücü olduğu" ifadesi üzerine de Yıldırım, "O zaman biz daha güçlüydük." karşılığını verdi.

Başbakan Yıldırım, "Cumhurbaşkanımız o tarihte başkan olsaydı 1 Mart tezkeresi geçerdi." sözüne ilişkin de "1 Mart tezkeresinin geçemesini ben de isteyenlerdenim, o ayrı mesele. Ama 363 milletvekiliniz var, mutlak hakimsiniz, orada da partinin genel başkanısınız ve bir tane başbakanınız var ayrıca siz o oylamada 265 milletvekilinde kalıyorsunuz, dikkatinizi çekiyorum. Parlamenter demokratik sistem veya cumhurbaşkanlığı sistemi fark etmez." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet de bunu milletvekilleri eliyle kullanır. Şimdi aracıları, tefecileri aradan çıkarıyoruz. Aracı, tefeci yok, vesayet yok, darbe girişimleri yok, birtakım güç odakları yok. Şuna inanmamız lazım halkın üzerinde bir başka akılla hareket edersiniz demokrat olamazsınız, demokratikleşmeyi de gerçekleştiremezsiniz." dedi.

Yıldırım, Fox TV'de "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programına katıldı, değerlendirmelerde bulundu.

"Siyasette lider yanlış bir şey söylüyorsa siz de bunu ülke yararına, insanların yararına görmüyorsanız itiraz edersiniz, itirazınız kabul edilmezse tavrınızı ona göre belirlersiniz." diyen Yıldırım, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet de bunu milletvekilleri eliyle kullanır. Şimdi aracıları, tefecileri aradan çıkarıyoruz. Aracı, tefeci yok, vesayet yok, darbe girişimleri yok, birtakım güç odakları yok. Şuna inanmamız lazım halkın üzerinde bir başka akılla hareket edersiniz demokrat olamazsınız, demokratikleşmeyi de gerçekleştiremezsiniz." diye konuştu.

Yıldırım, cumhurbaşkanı ve başbakanda bulunan yürütme yetkisinin artık cumhurbaşkanına geçeceğini belirterek, "Yargı yetkisi bağımsız mahkemelerde, şimdi hem tarafsız hem bağımsız. Bu hüküm de geliyor." ifadelerini kullandı.

"Milletvekili sayısı neden artıyor" sorusu üzerine Yıldırım, halihazırdaki 550 sayısı belirlendiğinde Türkiye'nin nüfusunun 59 milyon, seçmen sayısının ise 29 milyon olduğunu, şimdi nüfusun 80 milyona, seçmen sayısının ise yurt dışındakilerle beraber 59 milyona ulaştığını söyledi. Demokratik temsile işaret eden Yıldırım, "Aslında gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi yapsak 900'e filan çıkarmamız lazım. O da şimdi olmaz ülkemizin şartları ortada ama asgariden olması lazım geleni de yapmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

- "9,5 milyon kişiyi ilgilendiriyor"

Anayasa değişikliğinde seçilme yaşının 18'e indirilmesinin teklif edildiğini vurgulayan Yıldırım, "Sadece milletvekilliği değil seçimle gelinen bütün makamlara isteseniz de 18 yaşındaysanız 25'e kadar gelemiyorsunuz. 25 ila 18 arasını düşünmek lazım bu da 9,5 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Bunların yarısı genç kızlarımız. Ben oradaki Sayın Kılıçdaroğlu'nun çelişkisine de şaşırıyorum. Çünkü kendi parti tüzüklerinde 18 yaşında Parti Meclisine seçilme hakkı var. O da bir seçimdir kendi Parti Meclisine seçilme hakkını veriyor, muhtar seçilmesine, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili seçilmesine karşı çıkıyor." dedi.

Askerliğin 30 yaşına kadar ertelenebildiğini aktaran Yıldırım, Kılıçdaroğlu'nun oğlunun da 33 yaşında askerliğini ertelediğini ifade etti.

"4 milyon genç, 4,5 milyon da kızlarımız var. Onlara niye karşı çıkıyorsunuz, onların askerlik problemi de yok." diyen Yıldırım, "Tutarsız. Kendi milletvekilleri 2015'te Meclise teklif verdi '18 yaşa insin' diye. 2011'de CHP'nin seçim beyannamesinde '21'e düşüreceğiz' diye vaatleri var, işte biz düşürüyoruz." ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisiyle açık oturum yapma önerisinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Bunlar gerçekler...Bunların nesini tartışacağız, yaşanmış olaylardan bahsediyorum. Tartışma neyde olur, bir ülkenin geleceğiyle ilgili bir karar verilir, bu da onlardan biri ama bu maddede öyle bir şey yok, bu çok açık, kendi kendilerine çelişkiye düşüyorlar." diye konuştu.

Kampanyaların sonuna gelindiğini vurgulayan Binali Yıldırım, "Artık söylenmedik yalan kalmadı. Milletvekili bizi denize dökecekmiş, aşka geldi. Yine bir İzmir milletvekili, ismi lazım değil, insanlara en galiz küfürler ediyor, yalan söylüyor. İzmir böylelerini hak etmiyor." dedi.

Hizmet süresince memlekete çok eser kazandırdıklarını belirten Yıldırım, bir Türkiye'yi 3 Türkiye yaptıklarını dile getirdi.

"Bu iktidar ne istiyor da yapamıyor da yeni sistemde yapacak" sorusuna Yıldırım, "Türkiye çok büyüdü, şu olsaydı Türkiye çok daha fazla büyüyecekti." yanıtını verdi.

- "Parçalı iktidarda düşüyoruz"

Tek parti döneminde ve güçlü iktidarlar döneminde Türkiye'nin dünyanın 2 katı büyüdüğüne işaret eden Yıldırım, "Parçalı iktidarda düşüyoruz, dünya ortalamasının altına düşünüyoruz, kazandığımızı kaybediyoruz. Artık Türkiye'nin sürekli kazanması, açığını kapatması lazım. Güçlü iktidarla kapatacak garantili hükümet sistemi ile kapatacak." dedi.

Yıldırım, şehit polis memuru Fethi Sekin'in de sivil insanların ölmemesi için hayatını feda ettiğini ve büyük kahramanlık gösterdiğini ifade etti.

İzmir'den 2 dönemdir milletvekilliği yaptığını kaydeden Başbakan Yıldırım, İzmir'de sadece milletvekili olduğu yıllarda değil, AK Parti'nin iktidara geldiği 2003'ten beri çok önemli hizmetleri hayata geçirdiğini söyledi. İzmir'e 42 milyarlık yatırım yaptıklarını vurgulayan Yıldırım, "Proje detaylarına girmek istemiyorum, havaalanından çevre yoluna, limanlara, iletişime, yat limanlarına varıncaya kadar... İzmir'in mega projesi Çiğli'den Narlıdere'ye körfez geçişini de İzmir'e kazandıracağız. İzmirlilerin bu önemli oylamada bizi yalnız bırakmayacağını biliyorum." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber