Hukuk Dilara'lardan yana değil!

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 04 Mart 2007 08:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Pendik'te, 2003'te üstü açık bırakılan İSKİ bacasından düşerek boğulan iki kardeşin davasında İSKİ yetkilileri beraat etti. Diğer üç sanığa verilen ceza önce indirildi, sonra ertelendi. Bilirkişi, ölen çocukları 8'de 1 oranında kusurlu buldu. Aile, "Bize mahkeme 'çocuğunuzu sokağa salmasaydınız' dedi. Bu nasıl adalet?" diyerek karara itiraz etti. Dosya halen Yargıtay'da...

Dilara Dumru'nun kanalizasyon çukuruna düşerek ölmesinin ardından "başka Dilara'lar ölmesin" düşüncesiyle başlayan tartışmalar ve ortaya atılan soruların cevabı, benzer olayların sonuçlanmış davalarında gizli.

2003'te Pendik'te, üstü açık bırakılan İSKİ bacasından düşerek kanalizasyonda boğulan Sadullah (6) ve Hakan (4) Kılınç kardeşlerin davasında 10 Nisan 2006'da karar çıktı. Buna göre İSKİ yetkilileri beraat etti, iki çocuğun ölümünden sorumlu tutulan taşeron firma çalışanı üç sanığa verilen ceza önce hafifletildi, sonra da ertelendi. Bilirkişi de ölen çocukları 8'de 1 oranında kusurlu buldu.

Perdeli önlem yok

Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya göre, İstanbul'un Pendik İlçesi Ertuğrul Gazi Mahallesi Mevlana Sokak'ta meydana gelen olayın gelişimi, Kemiklidere Havzası'ndaki şebeke bağlantıları inşatını İSKİ tarafından Seda İnşaat'a ihale edilmesiyle başladı. Bostanını sulamak isteyen vatandaş, İSKİ'nın şebeke inşaatındaki bacayı tıkadı.

Şirket çalışanları, bacanın tıkanmış olduğunu tespit ettiler, ancak metal ve demir perdeyle almaları gereken güvenlik tedbirini almadılar. Tanıklara göre baca 15 gün, şirket yetkililerine göre 2 gün açık bırakıldı. 23 Aralık 2003 tarihinde de evlerinin önünde oynayan Sadullah (6) ve Hakan (4) Kılınç kardeşler, içi atık su dolu bacanın içine düşerek öldü. Baca, evlerinin 30-40 metre ilerisindeydi.

Mahkemenin atadığı bilirkişi raporunda, Kılınç kardeşlerin, merak ve oyun saikiyle çukura yaklaşarak tedbirsiz ve dikkatsiz davrandıkları ve kendi ölümlerinde 8'de 1 oranında kusurlu oldukları bildirildi.

Davada sanık olarak yargılanan İSKİ yetkililerinden Atıksu İnşaat Daire Başkanı M. Tevfik Göksu, Kontrol Mühendisi Fırat Aktemur, kontrol amiri Azam Aydın, Anadolu Yakası Atık Su İnşaat Müdürü Mahmut Kahraman, olayı gazetelerden öğrendiklerini, müteahhit firmanın arızayı şifahen bildirmesi gerektiğini ancak kendilerine bildirim yapılmadığı için sorumlu olmadıklarını belirterek, savunma yaptılar.

Bilirkişi raporunu göz önünde bulunduran mahkeme, "Biz ihale makamıyız. İşi özel şirkete ihale ettik, bizim sorumluluğumuz yoktur" diyen 4 İSKİ yetkilisinin beraatına karar verdi. Oysa savcı iddianamesinde, İSKİ yetkilileri hakkında, inşaat kontrol ve denetleme görevini yerine getirmedikleri" iddiasına yer vermişti.

Mahkeme, saha formeni Şeref Aktaş'ı, baca etrafında yeterli güvenlik önlemi almadan işi tatil etmekten, Seda İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Küçük'ü, sorumluluğunu yerine getirmemekten, İsmail Can'ı da, bostan sulamak amacıyla bacayı tıkamaktan 4'er yıl hapis ve 343 YTL para cezasına çarptırdı. Daha sonra cezaları kusur oranında indirdi ve 'sanıkların bir daha aynı suçu işlemeyeceklerine' kanaat getirerek cezaları erteledi.

Aile, "Mahkeme kararıyla bize resmen, 'çocuğunuzu sokağa salmasaydınız' dediler. Bu nasıl adalet" diyerek isyan etti.

Kılınç ailesinin avukatı Yahya Tunç, "İhaleyle sorumluluk devredilmez. İki çocuğunu kaybetmiş müvekkillerimin adalet duygusunu zedelemiştir" dilekçesiyle karara itiraz etti. Dosya halen Yargıtay'da.

Çodur ne demişti?

Olay sonrası açıklama yapan İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, ihmalin büyük olduğunu ve suçun yalnızca 'Seda İnşaat' adlı şirkete ait olmadığını, asıl suçun, bacayı tıkayan bostancıda olduğunu söylemişti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber