Memur nakillerinde aile bütünlüğü dikkate alınmıyor
Anayasa'da ailenin bütünlüğünün korunması güvence altına alınmasına rağmen, memur statüsünde olanlar ile sigortalı olanlar arasında yapılan evlilikler, memur tayinlerinde dikkate alınmıyor. Bu durum ailelerin parçalanmasına varan dramların yaşanmasına yol açıyor.
Memurlar, çalışan veya sigortalı biriyle evlendiklerinde eş durumundan dolayı aynı şehir merkezinde çalışma olanağının kendilerine verilmesini istiyor.
Devletin en başta gelen görevleri arasında ailenin bütünlüğünü koruması bulunurken bugüne kadarki uygulamalarında bunu sağlayamadı. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetinde çalışanlar, norm kadro uygulamasından dolayı, ayrı yerlerde görev yapmak zorunda kalıyor. Tayinleri yapılanlar ise aynı merkezlerdeki uzak ilçelere verilebildiğinden dolayı bu da mevcut durumu iyileştiremediği gibi, ailenin parçalanmasına sebep oluyor. Eşlerden birisi devlet memuru diğeri sigortalı ya da Bağ-Kur'lu ise tayinlerde, "eş durumu" dikkate alınmıyor.
16 bin personel yerinden oynayamıyor
Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan 16 bin personel sözleşmeli personel
statüsünde olduğu için bulunduğu yerin dışında herhangi bir yerde çalışma imkanları
bulunmuyor. Bunlar mecburi hizmet yapılan Doğu ve Güneydoğu bölgelerine gitmek
isteseler bile, oraya gidip çalışan eşiyle aynı şehirde kalma imkanı tanınmıyor.
Devlet bu uygulama ile adeta bu personele "ya eşlerinizden ayrılın ya eşleriniz
görevi bıraksın" şeklinde bir dayatmayla karşı karşıya bırakıyor. Türkiye'de
iş bulma olanağının çok zor olduğu gözönünde bulundurulduğunda ailenin parçalanması
ile yüzyüze geliniyor.
20 bin aile mağdur
Eş durumundan dolayı 20 bin aile, birbirlerini görmeden ve farklı bölgelerde
aile kurumunu ayakta tutmaya çalışıyor. Bu 20 bin mağdur aile içinde en büyük
meslek grubunu ise öğretmenler oluşturuyor. Öğretmenler, A grup olarak ifade
edilen Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde aynı merkezlerde çalışma imkanı bulurlarken,
C grup olarak tarif edilen büyük merkezlerdeki yerlerde ise birbirlerinden çok
uzak bölgelerde yaşamak zorunda bırakılabiliyor. C grup bölgelerinde yaşayanların
ise aynı bölgede görev yapma talebinde bulunma hakları yok.
Dört yıllık öğretmen olan Tuba Caner Oluk, iki yıllık evli olduğunu ancak bu süre içinde birbirlerine 200 kilometre uzakta bölgelerde yaşadıklarını söyledi. Oluk, "Ben Kızılcıhamam'da görev yapıyorum eşim ise Ankara merkezde özel sektörde sigortalı olarak çalışıyor. Eforumunuzun büyük bölümünü yollarda harcıyoruz ve bizim için büyük zaman kaybı oluyor. Ankara C grup diye tarif edilen gruba giriyor o yüzden birbirimize yakın bölgelerde çalışamıyoruz. Bu durum ailenin parçalanmasına zemin hazırlıyor ve çok zor durumdayız" dedi.
Eşim bu yüzden öldü
Uşak Devlet Hastanesi'nde psikolog olarak çalışan Hüseyin Kemal Çakır, kendisinin
Uşak'ta eşinin ise Kütahya'da çalıştığını belirterek, "Aynı şehirde çalışma
olanağı bulamadık. Eşimle aynı şehirde çalışmayı çok isterdim ancak eşim beni
görmeye gelirken bir hafta önce geçirdiği trafik kazasında öldü. Bu iki ilin
dışında bir ilde de yaşamaya razıydık ancak olmadı. Artık eşim öldü eşimle aynı
şehirde asla yaşamayacağım. Bu bize yaşatılmamalıydı" diye konuştu.
İstifa etmek zorunda kaldı
Dr Remzi Tandır, eşi ile aynı şehirde çalışama ve yaşama olanağı bulamadığı
için Düzce Tıp Fakültesi'nden istifa ederek İstanbul'a gitmek zorunda kaldığını
söyledi. Tandır, "Eşim memur, ben ise özel bir hastanede doktor olarak
çalışıyorum. Aile bütünlüğümün korunmasından dolayı o işimden istifa ettim.
Ailenin yapısının korunması için eşlerin aynı merkezlerde çalışma olanağının
verilmesi gerekir" diye konuştu.
Atamalarda koordine şart
Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, aile kurumunun mevcut durumdan zarar
görmemesi için Başbakanlık bünyesinde bir atama koordinasyon merkezinin kurulmasını
istedi. Aksu, "Bu merkezde bir kuruldan oluşmalı ve kurul her hafta toplanmalıdır.
Kurul ilgili bakanlıkların personelleri arasında eşgüdümlü bir şekilde tayin
yapmalıdır. Aksi halde bir çok aile parçalanmaktadır" dedi.
yenişafak