'Tahşiyecilere kumpas' davasının gerekçeli kararı açıklandı

FETÖ'nün Tahşiyeciler grubuna kumpas kurduğu iddiasıyla FETÖ elebaşı Gülen, Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 33 sanık hakkındaki gerekçeli kararın yazımı tamamlandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 01 Ocak 2018 14:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Tahşiyecilere kumpas' davasının gerekçeli kararı açıklandı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ''Tahşiyeciler grubuna'' kumpas kurduğu gerekçesiyle aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 23'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davaya ilişkin gerekçeli karar açıklandı.

Tahşiyeciler grubuna kumpas davasını karara bağlayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ali İhsan Horasan ile iki üye hakim tarafından hazırlanan 2 bin 898 sayfalık gerekçeli kararın detayları ortaya çıktı. Gerekçeli kararda, iddianame, sanık savunmaları, mütalaa, tanık beyanları, delillerin değerlendirilmesi, hukuki tanımlamalar, FETÖ hakkında detaylı bilgiler, sanıklarda hakkındaki deliller ve suçlamalar ile hükme yer verildi.

Gerekçeli kararda, Tahşiyeciler grubunun kim olduğuna ilişkin detaylı bilgilere de yer verilerek, bu grubun ''başörtüsü, dinler arası diyalog, zekat, kurban'' gibi konularda FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'i sert şekilde sürekli olarak eleştirdiği belirtildi.

Taşhiyecilerin, baslarda Mus'ta sınırlı kucuk bir grup olmasına ragmen daha sonra Istanbul'da da ilgi gordüğü belirtilen gerekçeli kararda, ozellikle Nurcular icerisinde yıllarca bulunmus, hizmet vermis, Nurcularca cok iyi tanınan Mustafa Kaplan, Bunyamin Ates, Burhan Bozgeyik, Aziz Bozdemir, Mehmet Nuri Turan gibi isimlerin gruba girmesiyle Mehmet Dogan'ın, Gulen'in goruslerine tamamen ters fikirlerinin basın yayın yoluyla yayılmasıyla grubun FETO'nün hedefine girdiği vurgulandı.

Kararda, grubun FETÖ'nün hedefi haline gelmesinin bir başka nedeni ise şöyle anlatıldı:

''Ayrıca grubun FETO/PDY'nin hedefi olmasının baska bir nedeni de katılan Aziz Bozdemir'in ifadesinden de anlasılacagı uzere Mehmet Dogan'ın medrese hocası olması ve ozellikle Hulusi Bey'den ders almasından dolayı Risale-i Nur'a ciddi bir sekilde derinlige izahat getirmesiydi. Onu dinleyenler bir daha bırakamıyor, cemaat genisliyordu. Tamamen Risale-i Nur merkezli bir hareket soz konusuydu. Risale-i Nur'a tum yonleriyle, tek tek, ayrıntılı bir anlatımla, calısmayla izahat veriliyordu. Grup genislemeye, buyumeye baslamıstı. Bu durum da tum Nurcuların abisi olma hevesindeki Fetullah Gulen'i rahatsız etmisti. Grup buyumeden yok edilmeliydi.''

Örgütün söz konusu gruba karşı hareket etmesine ilişkin adımların sırasıyla anlatıldığı gerekçeli kararda, örgüt elebaşısı Gülen'in 2009'da Tahşiye'den bahsettiği, daha sonra kapatılan STV'nin de yayınlanan dizilerde yer alan ''Karanlık Kurulu'' bölümünde söz konusu grubun adının anıldığı, Zaman gazetesinde de grupla ilgili yazılara yer verilerek toplumsal bir algı yaratılmaya çalışıldığı aktarıldı.

Bu çalışma sırasında davanın sanıklarından dönemin eski polisleri de söz konusu grup ile ilgili istihbarat raporları tanzim ederek, terör bürosuna gönderdikleri ve daha sonrasında da bu gruba operasyon düzenleyerek bir çoğunun tutuklanmasına yol açtıkları belirtilen gerekçeli kararda, ''Fetullah Gulen'i sert bir sekilde elestirmesi dolayısıyla Mehmet Dogan ve grubu FETO liderinin talimatı dogrultusunda operasyona maruz kalmıs, etkisiz hale getirilmislerdir.'' denildi.

-''FETÖ tarafından konulan bombalar''

FETÖ üyesi polislerce 22 Ocak 2010'da yapılan aramadan bir gün önce, söz konusu bombaların bulunduğu ve gruba ait olduğu belirtilen evde, bir sohbetin gerçekleştirildiği ve saat 22.00 sıralarında sohbetin sona erdiği belirtilen gerekçeli kararda, şu tespitlere yer verildi:

''Söz konusu o gece evden en son Turgut Yıldırım kapıyı kilitlemeden cekerek cıkmıstır. Turgut Yıldırım'ın ifadesine gore o gun evde Ahmet Tok, soyadını bilmedigi Huseyin, Ekrem Yıldırım ve babası bulunmaktadır. Sohbet bitince herkes gitmistir. Yapılan arastırmalarda soz konusu evde 22 Ocak 2010 gunu arama yapılmadan evvel 21 Ocak aksamı evin etrafında bircok istihbarat ve teror gorevlisi tespit edilmistir. HTS bilgileri ve baz kayıtları incelendiginde 11 sanığın 21 Ocak gece yarısına kadar soz konusu adres civarından sinyal verdikleri, HTS kayıtlarındaki baz bilgileri ile adrese iliskin bes baz istasyonunun uyum gosterdigi, sahısların Turgut Yıldırım'ın sorumlulugu altındaki evin civarında oldukları tespit edilmistir.

Soz konusu adreslerle alakalı fiziki takip kararı, tedbiri soz konusu olmamasına ragmen sanık Huseyin Nohut'un talimatıyla ve kendi beyanına gore takip tarassut amacıyla memurların orada bulundugu izah edilmeye calısılmıstır. Ortada takip tarassut olmadıgı icin tutanagı da yoktur. Polis gozetiminde eve bombalar konmus, istihbarat ve teror ekipleri de aksilik olmaması icin adres civarında karakol kurmuslar, hatta bombaların ertesi gun yapılacak aramadan once bulunma ve adresten cıkarılma ihtimaline binaen bekleyen personele, 'Elinde posetle cıkan biri olursa yakalayın' denmistir."

Gerekçeli kararda, orgut uyesi olan polislerin, ertesi gün yapılacak aramada bulunması için bombaları bu eve koydukları ifade edilerek, evin tamamen bosaldıgından emin olamadıklarından, grup mensuplarından birinin konulan bombaları, mermileri fark ederek alıp goturmesi ihtimaline binaen elinde posetle cıkacak kişinin yakalanması talimatının verildiği anlatıldı.

Burada ozellikle poset isminin zikredilmesinin de bombanın FETO mensuplarınca konuldugunun gostergesi olduğu belirtilen kararda, "Keza eve konulan muhimmatlar poset icerisinde konulmustur. Verilen talimatta bavulla, kutuyla, sırt cantası ile cıkan birisi denmemis, ısrarla posete vurgu yapılmıstır.'' bilgisi yer aldı.

- ''Adli operasyon mantığına aykırı bir durum''

Gerekçeli kararda, Mehmet Dogan grubunun onde gelenlerinin Basaksehir'deki evde bulunduğu, El Kaide ile baglantılı bir grup hakkında bircok ili kapsayan es zamanlı bir operasyon yapılmasına ragmen grubun onde gelenlerinin takip edilmemesi, onun yerine bos bir evin pesinde kosulmasının da manidar olduğuna vurgu yapıldı.

Bunun adli operasyon mantıgına aykırı olduğu, hedef sahıslar takibe alınmazken, kimin girip cıktıgı belli olmayan evin onlarca polis tarafından ablukaya alındığı dile getirilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Cunku ortada usulune uygun sekilde yapılan bir sorusturma yoktur. Silahlı orgut lideri oldugu iddia edilen Mehmet Dogan ve yine orgut yoneticisi oldugu belirtilen Mustafa Kaplan ile grubun onde gelenleri polisce takibe alınmazken, hakkında fiziki-teknik takip kararı dahi bulunmayan bos bir evin etrafından bircok istihbarat ve teror ekibi karakol kuruyor, sokak basları tutuluyor, adeta erketeye yatılıyor. Yine ilginctir ki soz konusu virane evden sorumlu Turgut Yıldırım'ın yine aynı sokakta bulunan evi hakkında evvelinde arama kararı talep etmek, cıkartmak akla gelmiyor. Bombaların bulunması uzerine Turgut Yıldırım'ın da evi savcı talimatıyla aranıyor.''

Örgüt elebaşısı Fetullah Gulen'in konusması ve medya aracılıgıyla yapılan algı operasyonu neticesinde grubun onde gelenlerinin telasa kapıldığı anlatılan gerekçeli kararda, ''Kendilerine yonelik yapılacak sorusturma ve operasyonu bekler hale gelmistir. Hatta Mehmet Nuri Turan, Gulen yapılanmasına yakın isimlerle irtibata gecerek yardım istemistir. Durum boyle iken, yani haklarında FETO'cu polislerce operasyon yapılacagını bilen grup uyelerinin sohbet evlerinden birinde bomba bulundurmaları esyanın tabiatına aykırı bir durumdur.'' ifadelerine yer verildi.

''Bomba ve muhimmatlar sorusturmada gorev yapan Teror Sube yetkililerince ve adres civarındaki istihbarat birimlerince adrese yerlestirilmistir.'' bilgisi paylaşılan gerekçeli kararda, operasyonda görev alan personelin FETÖ üyesi olduğu ve bombaların adrese yerlestirildiginden haberdar oldukları ifade edildi.

Söz konusu personelin örgüt mensubu olmaması durumunda operasyonun desifre olmasına yol acacağı belirtilen kararda, ''Tum islemler her iki buroda rutbeli olarak gorev yapan personelin emir ve talimatları ile bilgileri dahilinde gerceklestirilmistir. Bu operasyon ile Fetullah Gulen'in 6 Nisan 2009 tarihli grubu hedef alır talimatının geregi yapılmıs, teror örgutu kendisine karsı olup amacına ulasmasına engel gordugu grubu tum ulke capında etkisiz hale getirerek orgut liderinin talimatını yerine getirmistir.'' tespitinde bulunuldu.

-''Bombalar yürüyerek eve giremeyeceğine göre...''

Evde bulunan muhimmat uzerinde bir kısım kamu gorevlisinin parmak izinin cıktıgı, bomba ve muhimmat uzerinde katılanlara, mustekilere ait parmak izinin bulunmadıgı, evden sorumlu Turgut Yıldırım'a ait parmak izinin dahi yer almadığı aktarılan gerekçeli kararda, ''Sanıkların eldivenlerin yırtılması dolayısıyla parmak izlerinin cıktıgını belirtseler de evden sorumlu Yıldırım dahil gruptan hic kimsenin parmak izinin cıkmamıs olması izaha muhtaçtır. Posetteki bombalar, muhimmat yuruyerek eve giremeyecegine gore oraya yerlestirene ait izler barındırması gerekmektedir.'' denildi.

FETÖ mensubu olduğu belirlenen polislerce, soruşturma sırasında konuyla alakası olmamasına rağmen bu davanın müştekilerinin özel hayatına ilişkin görüşmelerin tape yapılarak sorulduğu, birçok hukuksuz işe başvurulduğu ve buna ilişkin kararların birer örneğine de yer verilen gerekçeli kararda, Tahşiyeciler grubunun bir terör örgütü olmadığıyla ilgili mahkeme kararı ve hukuki bir görüşe yer verildi.

Gerekçeli kararda, mustekiler hakkında "teror orgutu kurma, yonetme ve uye olma" suclarından Bakırkoy 3. Agır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada beraat kararı verildiği, kararın gerekçesinde de hukuka aykırı soruşturma yapıldığı kaydedildi.

Sanık Omer Kose'nin savunmasında, Mehmet Dogan'a araba alınmak uzere grup uyelerinden para toplandıgını, Mehmet Nuri Turan'ın diger kisileri arayarak parayı toplamaya calıstıgını söylediği anlatılan gerekçeli kararda, "İddia olundugu gibi Mehmet Dogan'ı mehdi gorenler onun icin cuzi miktarda parayı vermeye yanasmamaktadır. Grup lideri icin araba alınacaktır ama iddia olundugu uzere koskoca orgut bu parayı toplamakta gucluk cekmektedir. Hal boyleyken Mehmet Dogan'ı nasıl mehdi gordukleri iddia olunabilir ve iki bin lira vermekten cekindikleri kisinin cagrısıyla cihad icin nasıl Afganistan'a giderler. Bu tamamen mantık dısıdır. Bu basit ornek bile grubun orgut olmadıgını ortaya koymaktadır." ifadelerine yer verildi.

-''25 sanık ByLock'çu''

Gerekçeli kararda, aralarında örgüt elebaşısı Gülen'in de bulunduğu 33 sanıktan, Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Ömer Köse, Yurt Atayün, Erol Demirhan, Tufan Ergüder, Bayram Özbek'in de içinde bulunduğu 25 sanığın örgütün şifreli mesajlaşma programı ByLock kullanıcısı olduğu vurgulandı.

Silahlı Teror Orgutu FETO/PDY'nin medya ayagının yöneticisi ve bir numarası olduğu ifade edilen Hidayet Karaca'ya ilişkin, "O kadar onemlidir ki, onu ve digerlerini kurtarmak icin orgut elebaşısı hakimlere hitaben herkul.org.'da tahliye edilmeleri icin konusma yapmıs, hatta dosyanın sanıklarının orgut icin cok onemli olması dolayısıyla bununla yetinmeyip bizzat Asliye Ceza hakimlerine hitaben hazırlanmıs mektup gonderilmistir. Sanıkların tahliyeleri ugruna kendilerini, ailelerini, geleceklerini feda edebilen, hukuka aykırı kararlarla onları tahliye etmek isteyen hakimler dahi ortaya cıkmıstır." denildi.

Kararda, sanık Karaca'nın kullandığı ABD'ye ait hat ile Fetullah Gulen'in kullandıgı tespit edilen ''148.....'' numaralı hattın, 1 Ocak 2013 - 1 Ocak 2014 tarihleri arasında 116 kez görüştüğü kaydedildi.

Soz konusu Karanlık Karar Kurulu sahnelerinin tanık Hikmet Tombulca'nın da beyanında tanıdıgını belirttigi Nakkas isimli tutuklu sanık Bayram Ozbek'in basında oldugu FETO mensubu senarist grubunca yazıldığı vurgulanan gerekçeli kararda, söz konusu evde bulunan sis bombalarıyla, Poyrazköy'de ele geçirilen sis bombalarının seri numarasının aynı olduğu da kaydedildi.

- Karar

Mahkeme heyeti, 3 Kasım 2017'de verdiği kararında, sanık Hidayet Karaca'yı, "silahlı terör örgütü yöneticiliği", "iftira" ve "resmi belgede sahtecilik" suçundan 31 yıl 6 ay, Ali Fuat Yılmazer'i "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "iftira" suçundan 16 yıl 6 ay hapisle cezalandırmıştı.

Eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse ve Tufan Ergüder'e ise "silahlı terör örgütüne üye olmak", "iftira" ve "resmi belgede sahtecilik" suçundan 25 yıl altışar ay hapis cezası veren mahkeme, sanıklar Fetullah Gülen ve eski Emniyet Müdürü Mutlu Ekizoğlu'nun dosyasını, ifadeleri alınamadığı için ayırmıştı.

- 22 sanığa örgüt üyeliğinden 12 yıl

Heyet, suç tarihinde İstanbul'da görevli eski emniyet müdürleri sanıklar Erol Demirhan, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Bayram Özbek, Mustafa Kılıçarslan, Kazım Aksoy, Ekrem Çelik, Ahmet Öztürk, Ufuk Yıldırım, Yasin Koyuncu, Ali Cihan, Hüseyin Nohut, Tolga Güzeltaş, Adem Akpınar, Mehmet Ali Doğan, Mustafa Altunbulak, Halit Akbulut, Yakup Ergün, Abdullah Seyit Ateşçi, Selçuk Ocaktan, Talat Burak Karaltı ve Aytekin Ağören'i, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 12 yıl hapis cezasına mahkum etmişti.

Heyet, sanık eski polisler Mustafa Uyanık, Rıfat Arslan, Erdem Kısa, Çetin Öztürk ve Recep Güleç'i "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan 6 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.

Aralarında Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 23 sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, tutuksuz sanıklar eski Emniyet Müdürü Tufan Ergüder'in de aralarında bulunduğu 3 sanık hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber