Şekerlerin paketlerinde ne olduğu yazılmalı

Nişasta bazlı şeker en zararlı tatlandırıcı türü olarak kabul ediliyor fakat bu maddenin hangi gıdalarda kullanıldığı ambalajlarda yazılmıyor. Bu konuda yasal bir zorunluluk olmadığını belirten Dr. Yavuz Dizdar, "Üretici hangisi ucuzsa onu kullanacağı için yazmayı tercih etmiyor" yorumunda bulundu

Kaynak : Karar
Haber Giriş : 27 Mart 2018 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 07:44
Şekerlerin paketlerinde ne olduğu yazılmalı

Türkiye 14 şeker fabrikasının özelleştirilme sürecine girilmesi ile bu alandaki sorunlarını da masaya yatırdı. Yaklaşık iki ay önce başlayan bu süreçte nişasta bazlı şekerin (NBŞ) sağlığa zararları bir defa daha gün yüzüne çıkarken pancardan elde edilen şekerin de Türkiye ekonomisi ve insan sağlığı açısından stratejik öneme sahip olduğu görüldü. Şeker üretiminde en sağlıklı yolun pancardan geçtiği noktasında uzmanlar hemfikir olsa da gıdalarda ne tür tatlandırıcı olduğu maalesef görülemiyor. Özellikle çikolata gibi yüksek şeker oranına sahip gıdaların içerik etiketlerinde bu tatlandırıcının NBŞ'den mi yoksa pancardan mı elde edildiğine yönelik bilgi paylaşmayan üretici şirketler, yeterli bilgi paylaşımında bulunmayarak insan sağlığına ciddi zararlar veriyor. Gıda içeriklerinde ne tür şeker kullanıldığına dair ayrıntılı bilgi olmamasını Karar'a değerlendiren Dr. Yavuz Dizdar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın etiketlerde şekeri tek çatı altında toplaması nedeniyle tüketicilere ayrıntılı bilgi verilmesi konusunda yasal bir zorunluluk olmadığını ifade etti. Kimi firmaların buna rağmen kullandığı şekerin neden üretildiğini etiketlerine yazdığını belirten Dizdar, "Burada firmaların yazmamasının nedeni hangi şekeri kullanacağını öngöremiyorlar. Ucuz olduğunda veya tedarikinde sorun yaşamadığında NBŞ'yi, bulamadığında da pancardan elde edilen şekeri kullanıyorlar. Burada öncelik insan sağlığından ziyade firmanın karlılığıdır" dedi. Şeker kullanımındaki bilincin artmasına rağmen bu durumun tüketime yansımadığına da işaret eden Dizdar, sözlerine şöyle devam etti: "Meşrubat satışları artmaya devam ediyor ki burada NBŞ kullanılıyor. Zararlı olduğunu her platformda söylesek de dondurmadan çikolata, gofret satışlarına kadar hepsinde tüketimin arttığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıl NBŞ kotasında değişiklik olmadı ve Türkiye'de üreticiler 25 milyon dolarlık ithalat yapmak zorunda kaldı. Ben yaşadıklarımdan sonra NBŞ'nin insan sağlığına olan zararlarını ikinci hatta üçüncü plana dahi attım. Gıdalarda antibiyotik gibi katkı maddeleri kullanımındaki artış göz önüne alındığında şeker benim için öncelikli konu olmaktan çıktı." Dr. Ümit Akar tüm şeker gruplarının zararlı olduğunu fakat en zararlısının ise NBŞ olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Etiketlerde şeker sadece NBŞ olarak yazılmıyor da olabilir. Örneğin NBSŞ, HFCS gibi farklı yazılış türleri de var. Fakat bu ibareler NBŞ gibi tek bir ad altında toplanırsa vatandaş ne yediğini çok daha iyi bilebilir. NBŞ başta olmak üzere tüm şeker türlerinin zararlı olduğunu ve hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini kavramamız gerekiyor."

NBŞ'NİN ZARARLARINI BAKANLIK İSPATLADI

Sağlık Bakanlığı, nişasta bazlı şekerlerle ilgili Bilim Kurulu'nu 8 yıl sonra yeniden topladı ve 12 bilim insanından oluşan Kurul'un değerlendirmesinde şu sonuçlar dikkat çekti: NBŞ içinde bulunan fruktozun insan metabolizmasında anarşiye neden olduğu, sindirilmeden kana karıştığı için karaciğerde yağlanmaya neden olduğuna dikkat çekildi. NBŞ ürünlerinde tüketilen yüksek fruktozun obeziteye kapı aralıyor. Kolan ve meme kanserleri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerinin de obeziteyle bağlantılı olduğu ve fruktozun gut hastalığı riskini de artırdığına dikkat çekilen raporda, fruktoz metabolizmasının farklı olması nedeni ile insülin direnci, obezite ve şeker hastalığına yol açacağı yönündeki bilimsel kanıtlar arttığı özellikle vurgulandı.

RAF ÖMRÜ İÇİN RADYASYONLA KANSERE DAVET

Gıda ürünlerinin raf ömrünü uzatabilmek için pek çok yöntem kullanılsa da bunlardan en tehlikeli yollarından biri gıda ışınlama yönetimi olarak da görülüyor. İnsan vücudunda radyasyon birikimine neden olduğu iddia edilen bu tekniğin kullanıldığı gıdaların paketinde özel bir logo (Yanda) kullanılırken uzmanlar, başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa neden olabileceği görüşünde. 'Gıda kökenli hastalık yapıcı E.Coli, Salmonella, Campylo-bacter, Listeria türündeki mikroorganizmaları yok etmek, gıdalarda filizlenmeyi ve olgunlaşmayı engellemek, gıdalara zarar veren böcek, parazit oluşumunu önlemek ve gıdaların raf ömrünü artırmak' amacıyla uygulanan bu yöntemin gıdalarda besin kayıplarına neden olduğu da ifade ediliyor.

AVRUPA BİRLİĞİ KOTAYI KALDIRDI

AB'nin tarihi şeker kotası 1 Ekim 2017'den beri yürürlükte değil. Bu adım ile 13,5 milyon ton olan şeker pancarı üretim sınırı ve 1968 yılından bu yana Ortak Tarım Politikası'nın bir parçası olarak çiftçilere sağlanan asgari fiyat uygulaması kaldırılmış oldu. Şu ana dek ihtiyacını karşılamak için şeker ithal etmek zorunda kalan Avrupa'nın ihracatçı konumuna geçmesi bekleniyor. Şeker kotalarının kaldırılması kararına giden süreç, 2006 yılında gerçekleştirilen büyük bir reform ve yeniden yapılandırma süreciyle başladı. Daha sonra 2013 yılında Avrupa Parlamentosu ve Üye Ülkeler, Ortak Tarım Politikası'nın reformu sırasında kotaların kaldırılması yönünde anlaşmaya vardı. Kota nedeniyle izoglikoz (yüksek fruktozlu mısır şurubu) üretimi 0,72 tonla sınırlandırılırken, inülin şurubunun kotası sıfırdı. Yani endüstrinin bu maddeyi üretmesi tamamen yasaktı. Komisyon, "Kotaların sona ermesi yeni fırsatlar sunuyor" diye konu hakkında görüş bildirdi

GÜVEN ADALI

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber