Ümraniye cephaneliği Dink cinayetiyle ilgili mi?

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 29 Haziran 2007 16:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla ilgili örgütlenmenin Dink cinayetiyle ilgisi bulunabileceğini belirterek, soruşturmadaki eksikliklerin giderilmesi için mahkemeye başvuracaklarını söyledi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin açılan dava, 2 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanacak. Davanın görülmesine birkaç gün kalan Dink'in aile avukatı Fethiye Çetin, davanın süreciyle ilgili basın mensuplarına açıklama yaptı. Beyoğlu'ndaki avukatlık bürosunda yaptığı toplantıda Çetin, Dink'in 19 Ocak 2007 tarihinde çalıştığı gazete binasının önünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Konuşmasında iddianameden bazı bölümlere yer veren Çetin, "Dava, iddianameye göre 'terör örgütü yöneticiliği yapmak, terör örgütü üyesi olmak, terör örgütüne yardım etmek, tasarlayarak öldürmek, patlayıcı madde imal etmek, patlayıcı madde atmak, kasten yaralamak, mala zarar vermek, tehdit, suçluyu gizlemek, ruhsatsız silah bulundurmak' suçlarından açılmıştır" dedi.

Davada halen 12'si tutuklu, 6'sı tutuksuz olmak üzere toplam 18 şüphelinin yargılanacağını belirten Çetin, soruşturma evresinde toplam 66 kişinin gözaltına alınarak sorgulandığını, bunlardan 48'i hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini söyledi. Soruşturma savcılığının, soruşturma kapsamında Trabzon'da ve Samsun'da bir kısım Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile jandarma görevlilerinin "görevi ihmal", "görevi kötüye kullanma", "suç delillerini yok etmek", "gizlemek", "değiştirmek", "suçluyu kayırmak" suçları yönünde delil ve emarelerin olduğunu kabul ettiğini dile getiren Çetin, "Bu kamu görevlileri hakkında soruşturmayı, bağlantılı suç ilkesi gereğince, bu dosya kapsamında yürütmek yerine Trabzon ve Samsun Cumhuriyet Savcılıkları'na göndermiştir. Yine iddianamede, şüphelilerin eylemleri tek tek sayılmış ve bu eylemlerin, ortak karar ve faaliyet planları çerçevesinde zamana yayılan ve tamamı ideolojik maksat taşıyan eylemler olduğu vurgulanmıştır. Bu eylemler şöyle sıralanmıştır: 2002 yılı yaz aylarında Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi rahibinin kasten yaralanması, 16 Ağustos 2004 tarihinde Trabzon Havaalanı'na asılsız bomba ihbarı, 24 Ekim 2004 tarihinde Trabzon Mc Donalds'a patlayıcı madde atmak, 19 Ocak 2007 tarihinde Hrant Dink'in öldürülmesi" diye konuştu.

İddianamede, şüpheliler tarafından oluşturulan örgütün terör örgütü olduğunun savunulduğu, tartışıldığına değinildiğini dile getiren Çetin, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yukarıda sırasıyla izah ettiğimiz eylemlerin niteliklerine bakıldığında tüm eylemlerin ideolojik amaçlar doğrultusunda, kendi sosyal ve siyasal dünya görüşleri dışında kalan görüşleri toptan reddederek cebir ve şiddetle tepki göstermek suretiyle bu tür görüş sahiplerini cezalandırmak ve görüş taraftarları üzerinde korku ve kaygı yaratmak amacını taşıyan bir grup şüphelinin, zamana yayılan biçimde bir araya gelerek gerçekleştirdikleri eylemler oldukları anlaşılmaktadır. Her bir eylemin ortaya çıkışı sonrasında gerek Trabzon'da ve gerekse suikast eylemi sonrasında tüm Türkiye ve dünya kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler, devlete yönelik ihmal ve kasta ilişkin iddialar, uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin imajı ve karşı karşıya bırakıldığı sorunlar dikkate alındığında eylemler sonrası kamu düzeninin ciddi biçimde bozulduğu ve bir iç güvenlik tehdidinin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında şüpheliler tarafından oluşturulan topluluğun belirtilen amaçları doğrultusunda, içerisinde yer aldıkları 'araç suçun' TCK'nın 314. maddesi kapsamında bir terör örgütü olarak yorumlanması yasaya uygun olacaktır."

Hazırlık soruşturması evresinde dosyanın tümünü kapsayacak şekilde gizlilik kararı verildiğinden ve bu gizlilik hali dava açılıncaya kadar devam ettirildiğinden, müdahil taraf olarak hazırlık soruşturması içeriğinden ve toplam 23 klasörden oluşan dava dosyasından ancak dava açıldıktan sonra örnek alıp inceleyebildiklerini belirten Çetin, hazırlık soruşturmasını yürüten savcıların ilk soruşturma evresi denilen bu evre sonunda hazırladıkları iddianameyi 20 Nisan 2007 tarihinde mahkemeye sunduklarını ancak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30 Nisan 2007 tarihinde iddianamenin iadesine karar verdiğini dile getirdi.

Hazırlık soruşturması evresi ve süreç sonunda hazırlanan iddianame konusuna da değinen Çetin, "İddianamenin hukuki vasıflandırması esas itibariyle doğrudur ve yerindedir. Biz, ortak karar ve faaliyet planları çerçevesinde, zamana yayılan ve tamamı ideolojik maksat taşıyan eylemlerin sadece yukarıda yazılanlarla sınırlı olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle, yargılama sürecinde hukuki vasıflandırma ve suçun tarifi konusunda katkılarımızı sunacağız. Bu soruşturma kapsamında tetikçi ve yakın çevresi yani örgütlü çetenin Pelitli ayağı çok kısa sürede yakalanmış ve birbirleriyle ilişkileri ortaya çıkarılmıştır. Ancak, hazırlık soruşturması ve iddianame çok önemli eksikler ve hatalar içermektedir" şeklinde konuştu.

Eksiklik ve hataları 4 ana başlıkta toplamanın mümkün olduğunu dile getiren Çetin, konuşmasına şöyle devam etti: "Soruşturma evresinin dosyanın tümüne etkili olacak şekilde gizli yürütülmesi, maddi gerçekliğe ulaşmada soruşturmayı bizim yani müdahil tarafın katkısından mahrum bırakmış, bu nedenle soruşturmada pek çok yön eksik kalmıştır. Çok kısa sürede, tetikçi ve yakın çevresi, yani Trabzon İlinin Pelitli beldesinde yaşayan, orada yoğunlaşan bir grup yakalanmış ve onlar arasındaki ilişkiler ortaya çıkarılmıştır. Ancak, iddia makamının tanımını yaptığı bu örgüt, bu davanın sanıklarından yani cinayetin planlandığı yerdeki yapıdan ibaret değildir. Bu yapı, çok organize ve en azından cinayetin planlandığı yer dışında cinayetin işlendiği yerde de bağlantıları olan örgütlü bir yapıdır. Hazırlık soruşturması, cinayetin planlandığı yer ile sınırlı kalmış, cinayetin işlendiği yer ile olan ilişkisi, bağlantıları ve örgütün buradaki üyeleri üzerine gitmemiştir. Bu nedenle de soruşturma ciddi biçimde eksiktir. Cinayetin öncesinde uzunca bir süreye yayılan çok planlı ve çok iyi organize edilmiş bir cinayette hazırlık süreci vardır ve bu süreç ile cinayet eyleminin bağlantısı kurulmadan bu terör örgütünün tümü ortaya çıkarılamaz. Hazırlık soruşturması, sadece Pelitli beldesine takılıp kaldığı için bu son derece organize yapıyı ortaya çıkarmakta yetersiz kalmıştır. Gerek cinayet öncesinde ve gerekse cinayet sonrasında, cinayetin planlandığı yer olan Trabzon ile cinayet mahalli olan İstanbul'da ve bütün istihbarı bilgilerin toplandığı yerde yani Ankara'da görev yapan güvenlik güçlerinin şüphelilerle ilişkileriyle görevlerindeki inanılmaz ölçüdeki zafiyet ve suistimalle suç delillerini gizleme, hatta suçu ve suçluyu övme eylemleri ortaya çıkmasına rağmen bu görevlilerin, CMK 8/2 uyarınca bu davaya dahil edilmemesi de soruşturmanın önemli ayaklarından birinin eksikliği sonucuna yol açmıştır."

Çetin, Ümraniye'de bulunan bombalarla ilgili örgütlenmenin Hrant Dink cinayetiyle de ilgisinin bulunabileceğini, bombaları temin ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan Oktay Y.'nin Hrant Dink davalarında da müdahil olduğunun görüldüğünü söyledi.

Toplantıya katılan gazeteci Ali Bayramoğlu, Hrant Dink cinayetinden sonra Türkiye'de çatışmanın sürekli hale geldiğini savundu. Şemdinli olaylarıyla başlayan sürecin ve bu süreç içerisinde yaşanan Danıştay saldırısının Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalar, Malatya'da işlenen cinayetler ve Hrant Dink cinayeti bağlantılarının bulunduğunu öne süren Bayramoğlu, "Bu olaylardaki insanların bir bütün olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Bu olaylarda adı geçenlerin birbirleriyle bağlantılı oldukları ortaya ıkıyor. Sivil toplum örgütleri var. Bu paramiliter örgütler içerisinde emekli askerler ve paşalar var. Siyasi bir çatışma ortamı oluşturmak için örgütlendikleri görülüyor" diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber