FETÖ 1 Kasım 2015 seçimi sonunda darbe kararı almış

Darbe girişimine ilişkin Genelkurmay çatı davasının gerekçeli kararında FETÖ'nün 1 Kasım 2015 seçim sonuçları üzerine darbe kararı aldığı belirtildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Eylül 2019 16:57, Son Güncelleme : 26 Eylül 2019 21:24
FETÖ 1 Kasım 2015 seçimi sonunda darbe kararı almış

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de arasında bulunduğu 224 sanıklı çatı davasında verilen hükmün gerekçeli kararını tamamladı.

Mahkemenin bugün imzadan çıkan kararında, 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde aradığı sonucu bulamayan FETÖ/PDY terör örgütünün darbe girişiminde bulunmaya karar verdiği belirtildi.

Darbe teşebbüsüne yönelik talimatın bizzat terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen tarafından verildiği kaydedilen kararda, bunun üzerine FETÖ'nün sivil imamları tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örgüt yöneticileriyle darbe teşebbüsü kapsamında toplantılara başlandığı ifade edildi.

Kararda, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü eyleminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulandığı kaydedilerek, "Ülke genelindeki darbe girişiminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından oluşturulan cunta yapılanması niteliğindeki Yurtta Sulh Konseyi adı kullanılarak gerçekleştirildiği noktasında herhangi bir ihtilaf ve çekişme bulunmamaktadır." değerlendirmesine yer verildi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) darbe girişimine ilişkin sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de arasında bulunduğu 224 sanıklı çatı davasının gerekçeli kararında, "darbecilerin Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli timlere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı aldırmayı, sonrasında İstanbul'da kısa süre bekletip, denize açılacak bir gemiye hava yoluyla indirmeyi planladıkları" bildirildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında 1 Kasım 2015 Genel Seçimi'nde aradığı sonucu bulamayan örgütün darbe girişiminde bulunmayı kararlaştırdığı, darbeye yönelik talimatın bizzat örgüt lideri Fetullah Gülen tarafından verildiği belirtildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde yer almayan örgüt mensuplarının da 2016'da bu yönde beklenti içerisine girdikleri ifade edilen kararda, örgüt mensuplarının kendi aralarında kriptolu haberleşme programı ByLock üzerinden yaptıkları yazışmalardan da bu durumun ortaya çıktığına yer verildi.

Örgüt elebaşı Gülen'in 19 Mart 2016'da Pensilvanya'daki malikanesinde üzerine ilk defa haki renk (asker yeşili) pardösü ile ekrana çıktığı ve sözde vaaz verdiğine işaret edilen kararda, elebaşının "giysi dili" ve yaptığı konuşmayla TSK içerisindeki mensuplarına subliminal mesaj verdiği kaydedildi.

Elebaşının, konuşmasının bir yerinde kurduğu cümleyi yarıda keserek, "Antrparantez umum adına konuşuyorum, umum İslam toplumu adına, Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına konuşuyorum" dediği vurgulanan kararda, "serkar" kelimesinin "komutan, amir, müdür" anlamına geldiğine işaret edildi.

"Kapadokya" kelimesinin ise örgütün TSK için kullandığı bir şifre olduğuna değinilen kararda, bu kelimenin anlamını, örgüt literatüründe "mahrem hizmetler" veya "hususiler" olarak adlandırılan ve örgütün TSK bünyesindeki faaliyetlerini koordine eden üst düzey TSK imamlarının bildiği vurgulandı.

Örgüt elebaşının konuşmasında sık sık "ıslahçılar" ve "ıslah hareketi" tabirlerini kullandığının altı çizilen kararda, "ıslah" kelimesinin Arapça olduğu ve "sulh" kelimesiyle aynı kökten türediği vurgulandı.

Kararda, "Islah ve sulh kelimelerinin aynı anlama geldiğinin vurgulandığı, nitekim örgüt liderinin ezoterik bir dil kullanarak yaptığı bu konuşmadan gerekli mesajı alan örgüt üyelerinin kendilerini 'yurtta sulh konseyi' olarak adlandırdıkları ve 15 Temmuz 2016'da bu isim altında darbe bildirisi yayımlayarak silahlı darbe teşebbüsünde bulundukları anlaşılmıştır." tespitine yer verildi.

- Darbe toplantıları 10 Temmuz'a kadar sürdü

Darbe kararının alınmasının ardından örgütün sivil imamlarınca TSK içerisindeki örgüt yöneticileriyle darbe teşebbüsü kapsamında toplantılara başlandığına işaret edilen kararda, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlıklar, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Karargahı, kuvvet komutanlıkları, önemli ve stratejik konuma haiz kurumlar ile askeri birliklerin Ankara ve İstanbul'da bulunmaları nedeniyle bu iki ildeki planlamalara önem verildiğinin altı çizildi.

Darbe toplantılarının temmuz başından itibaren başladığı ve 10 Temmuz Pazar gününe kadar devam ettiği bildirilen kararda, bu toplantılardan en geniş kapsamlı ve darbe girişimine son şeklinin verildiği toplantının Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi 2280 Sokak'ta bulunan, örgüte ait Empati Danışmanlık adlı şirket adına Serkan Aydın tarafından kiralanan üç katlı villada yapıldığı kaydedildi.

Buradaki toplantılara her rütbeden askerler ile örgüt imamlarının katıldığı ifade edilen kararda, Ankara, İstanbul ve diğer illerdeki darbeye hazırlık toplantıları tek tek özetlendi.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gemiye götürülmesi planlandı

Kararda, toplantılarda "Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli timlerce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın alınması, bir yerde muhafaza edilmesi, İstanbul'da kısa süre bekletilip, denize açılacak bir gemiye hava yoluyla götürülmesinin" planlandığı aktarıldı.

Gerekçeli kararda, darbecilerin Başbakan Binali Yıldırım, İçişleri Bakanı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Emniyet Genel Müdürü Celaleddin Lekesiz, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ve Özel Harekat Daire Başkanı'nı alarak Akıncı Üssü'ne götürmeyi planladığı tespitine yer verildi.

Darbeye hazırlık çalışmalarında TSK içerisindeki örgüt mensubu komutanlara aktif görevler verilmesinin esas alındığı ve darbe girişimininde kullanılacak birliklerin komutanlarının FETÖ mensubu komutanlardan seçildiğinin bildirildiği kararda, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin FETÖ/PDY'nin ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulandığı belirtildi.

Kararda ayrıca şunlar kaydedildi:

"Planlama aşamasında tüm ülke düzeyinde ve ilgili birlik düzeylerinde toplantılar düzenlenmiştir. Toplantıyı organize edenlerin TSK'nin yapısını ve örgütün hangi birimlerde etkin olduğunu, ayrıca birliklerdeki örgüt mensuplarını iyi tanıdıkları görülmektedir. Yönetici konumunda bulunan sanıklar kendilerine örgüt lideri tarafından darbe teşebbüsünü gerçekleştirmek için verilen talimat uyarınca gizlice ittifak etmişlerdir.

İttifakın sağlanmasından sonra amaç suçların icrasına başlanmasında tüm neticelerin gerçekleşmesine kadarki safhaları belirleyen bir planlama, bu planlamayı hayata geçirecek kapsamlı organizasyon, bu organizasyona uygun iş bölümü, bu iş bölümü dahilinde görevlendirmeler ve bu görevlendirmelere uygun görüşmeler yapmışlardır. Yönetici konumunda olan kişiler tarafından eylemler koordine edilerek darbe teşebbüsünün başarıya ulaşması için emirler ve talimatlar vermişler, örgüt üyesi olan sanıkların bu talimatları emir komuta dışına çıkarak uyguladıkları görülmüştür."

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında darbenin askeri kanadındaki planlayıcı ve icracılarından oluşan sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu Genelkurmay "çatı" davasında 224 sanık hakkındaki hükmün gerekçesi yazıldı.

Konsey üyesi oldukları belirlenip "yönetici" sıfatıyla yurt genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Akın Öztürk, eski tümgeneraller Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, eski tuğgeneraller Hakan Evrim, Ali Osman Gürcan, Erhan Caha, Mehmet Partigöç, eski tuğamiraller Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer, eski albaylar Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Fırat Alakuş, Ahmet Özçetin, Murat Koçyiğit, Mustafa Barış Avıalan, Orhan Yıkılkan ve Muhsin Kutsi Barış'a 141'er kez, 116 sanığa en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet, 16 sanığa müebbet, diğer sanıklara süreli hapis cezası veren, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 13 firari sanığın dosyasını ayırıp 33 sanığın ise beraatine hükmeden Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi, kararının gerekçesini taraflara tebliğ etti.

Mahkeme Başkanı Oguz Dik, üye hakimler Osman Pediz ve Sefa Taştan'ın imzasını taşıyan 2 bin 337 sayfalık gerekçeli kararda, FETÖ'nün yapısına ilişkin bilgi verildi.

15 Temmuz darbe girişiminin failinin FETÖ olduğu vurgulanan kararda, "Darbe girişimi, TSK içine yuvalanmış FETÖ mensubu asker ve bu örgüte bağlı sivillerce gerçekleştirilmiştir." tespitine yer verildi.

- 27 Mayıs darbesini örnek aldılar

Gerekçeli kararda, soruşturma sırasında bazı sanıkların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda 27 Mayıs darbesine ilişkin belge ve kitaplar ele geçirildiği belirtildi.

Örgütün bu darbenin organizasyonu ile ilgili bazı örneksemeler yaptığı, ayrıca ideolojileri dışında her iki olay arasında şekli bakımdan benzerlikler bulunduğu vurgulanan kararda, 15 Temmuz 2016'da darbe faaliyetlerine başlayan FETÖ mensuplarının başında, "kalkışmanın başarıya ulaşması için gerekli olan, önceden kesin olarak belirlenmiş orgeneral seviyesinde bir komutanın bulunmadığı; darbenin planlaması, organizasyonu, sevk ve idaresinde, örgütün 'altın nesil' diye tabir edilen genellikle kurmay yarbay, kurmay albay ve tuğgeneral rütbesindeki personelin görev aldığı"na işaret edildi.

Her iki darbenin başlangıç saatinin normal koşullarda saat 03.00 olarak planlandığına dikkati çekilen gerekçeli kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"27 Mayıs darbe bildirisindeki 'yurtta sulh' vurgusu, soruşturma sırasında tespit edilen Yurtta Sulh Konseyi'nin üye sayısının da Milli Birlik Komitesi'ndeki gibi 38 olması gibi hususlar dikkate alındığında, FETÖ'nün yine askeri hiyerarşiye uyulmadan yapılan, ancak başarıya ulaşan 27 Mayıs darbesinin planlama ve icra safhalarından örnekler aldığı anlaşılmaktadır. Ancak, 15 Temmuz darbe girişiminin amacının her türlü silahı da kullanmak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ'nün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek iken, 27 Mayıs darbesini yapan ve herhangi bir örgütsel bağı bulunmayan cuntacı askerlerin amacı ise kısmen rejim içinde kalarak, uygulamalarından memnun olmadıkları demokratik yöntemlerle ve milli iradeyle seçilmiş meşru hükümeti devirmektir."

Kararda, örgütün sözde "yurtta sulh konseyi"ni darbe girişiminin askeri planlama ve organizasyonunda kullanmak ve darbe girişiminin başarılı olması halinde de kendi ideolojisiyle ülkeyi yönetme aşamasına gelinceye kadar, belli bir süre yönetimde tutmak amacıyla oluşturduğu kaydedilerek, "Konseyin başkanlığını üstlenecek kişinin de bu süre zarfında devlet başkanı olarak görev yapacağı konusunda kesin bir kanaat oluşmuştur." ifadesine yer verildi.

- Sivillere zarar verdiler

Yurt savunmasıyla gorevli olan sanıkların, örgütün amaçlarını gerçekleştirmek üzere Turk Silahlı Kuvvetlerine verilen gorev ve yetkilerinin dısına cıktıklarına işaret edilen gerekçeli kararda, darbecilerin ülke savunması için kullanılması gereken silahlarla sivil vatandaşlara zarar verdiklerinin altı çizildi.

Darbe girişimi sırasında silahlı bir şekilde Genelkurmay Başkanlığı'nda önceden belirlenen görev yerlerine giden sanıkların, darbe tesebbusunun basarıya ulasması icin faaliyet yürüttükleri ve diger silahlı unsurlarla surekli irtibat halinde oldukları bildirilen gerekçeli kararda, bu kişilerin Genelkurmay'da meydana gelen ölüm ve yaralama olaylarından musterek fail sıfatıyla sorumlu oldukları anlatıldı.

Darbe girişiminden haberdar olmadıkları yönündeki sanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı vurgulanan gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:

"Sanıkların darbe mesajlarını iceren emirleri incelemedikleri, darbe girisiminin oldugunu bilmedikleri yonundeki savunmalarına samimiyetten uzak, suctan kurtulmaya yonelik oldugundan itibar edilmemistir. Sanıkların rutbeleri ve egitimleri dikkate alındıgında bu savunmalarına itibar edilmesinin mumkun bulunmadıgı degerlendirilmistir."

Sanıkların terör saldırısı saikiyle hareket ettikleri yönündeki savunmalarına da değinilen gerekçeli kararda, "Eylemlerin gerçekleştiği yerler İçişleri Bakanlığına bağlı güvenlik güçlerinin sorumluluğundaki bölgelerdir. Askeri birliklerin buna dahil olması için genel kolluk kuvvetlerinin imkan ve kabiliyetlerini aşan bir terörist girişimi olmalıdır. Bununla birlikte Bakanlar Kurulu kararı ile valilerin genel koordinasyonu gerekmektedir." değerlendirmesi yapıldı.

Terör saldırısına karşı hareket ettiğini öne süren sanıkların önce kendilerinden olmayan güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirdikleri vurgulanan kararda, şu tespite yer verildi:

"Terör eylemini önlemeye gittiğini söyleyen sanıkların yaptığı ilk işi, oradaki güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirmek ve silahlarını almak olmuştur. Derdest edilen güvenlik görevlilerinin terörist olmadığı açıktır. Ayrıca sanıkların kurum isgallerinden bir sure sonra darbe tesebbusune tepki gosteren halka karsı hedef gozeterek ates etmelerinin de terorle mucadele kapsamında bir eylem olarak degerlendirilmesi mumkun degildir. Olay gecesi oldurulen ya da yaralanan hicbir Turk vatandasının terorist eylemi cagrıstıracak hicbir hareketi olmamıstır."

- Sanıkların eylemleri

Gerekçeli kararda, davanın bir numaralı sanığı Akın Ozturk'un 2013-2015 yıllarında Hava Kuvvetleri Komutanı olarak gorev yaptıgı, 2015'te Yuksek Askeri Sura (YAŞ) uyeligine atandıgı, olay gunu Hava Korgeneral Mehmet Sanver'in kızının Istanbul'daki dugunune davetli olması ve nikah sahitligi teklif edilmesine ragmen Izmir'den Ankara'ya geldigi, buradan Akıncı Hava Ussu'nde ikamet eden kızının evine gectigi belirtildi.

Gerekçeli karara göre, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbeyi kabul etmemesi uzerine cuntacılar tarafından Genelkurmay Baskanlıgı'na getirilen sanık Akın Öztürk, Akıncı Hava Ussu'nde darbe faaliyetinin yonetilmesi ve organizasyonunda gorev aldı, bu kapsamda sanıklar Mehmet Disli, Omer Faruk Harmancık, Kubilay Selcuk ve Hakan Evrim ile Genelkurmay Baskanı Hulusi Akar'ı darbe tesebbusunu desteklemesi icin ikna etmeye calıstı.

Gerekçeli kararda, "Sanığın, FETO'nun sivil yoneticileri Adil Oksuz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruc, Harun Binis ve Hakan Cicek ile askeri yonetici olan Ahmet Ozcetin, Kubilay Selcuk, Hakan Evrim, Omer Faruk Harmancık, Mustafa Barıs Avıalan, Muzaffer Duzenli, Bilal Akyuz, Mehmet Disli, Turgay Sokmen, Murat Kocyigit, Osman Kılıc ile darbe tesebbusu eylemlerini koordine ettigi, yapılan yargılama ve tum dosya kapsamından anlasılmıstır." ifadesine yer verildi.

- Uçakları sevk ve idare etti

Gerekçeli karara göre, suc tarihinde kurmay albay rutbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlıgına baglı 4'üncü Ana Jet Ust Komutanlıgında Harekat Komutanı olarak gorev yapan sanık Ahmet Ozcetin, darbe kalkısmasından once Akıncı Ussu'nde toplantılar yaptı, Akıncı'dan kalkan ucakları sevk ve idare edip hangi noktaların ucakla vurulacağına ilişkin kararlar aldı.

Ankara Golbası'nda bulunan Polis Ozel Harekat, TÜRKSAT uydu antenlerinin bulundugu tesisler, Cumhurbaskanlıgı Kulliyesi civarı, Jandarma Genel Komutanlıgı yanı ve TBMM'nin bombalanması yonunde talimatlar veren Özçetin, Cumhurbaskanı Erdoğan'ın ucagının takibi icin Akıncı Hava Ussu'nden iki F-16 ucagı da kaldırdı.

Pilotlara Ankara uzerinde "ses ustu alcak ucus serbest" seklinde talimat veren Özçetin, konuşmalarında, "Yurtta Sulh hareketi basladı, Yurtta Sulh hareketini icra ediyoruz su an. Dolayısıyla butun herkes Yurtta Sulh diye temas edecek." ifadelerini kullandı.

Darbe girişiminden önce kurmay albay rutbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlıgında Teskilat Sube Muduru olarak gorev yapan sanık Bilal Akyuz, Ankara Konutkent'te bulunan villada Adil Oksuz liderliginde 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde yapılan toplantılara katıldı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından darbe tesebbusunde gorev alacak isimleri belirledi.

Suç tarihinde Akıncı Üssü'nde bulunan sanık, darbenin tum ulke genelinde planlanıp yonetilmesinde gorev aldı ve telefonla görüştüğü farklı illerdeki çok sayıda askere talimatlar verdi.

Sanıklardan Hava Kuvvetleri Komutanlıgına baglı 4'üncü Ana Jet Ust Komutanlıgı eski Ust Komutanı Tuggeneral Hakan Evrim, darbe girişiminden önce Diyarbakır'a gidip, burada ucaklara sniper cihazını taktırdı ve bu sekilde hedeflerin tam vurulabilmesi icin hazırlık yaptı.

Komutanı oldugu usse FETO'nun sivil yoneticileri ile askeri yoneticilerinin girmesini saglayan Evrim, Akıncı Ussu'nden kalkan ucakların sevk ve idaresini bizzat yaptı, darbe karsıtı olan komutanların derdest edilerek Akıncı Ussu'ne getirilmesini planladı.

Suc tarihinde tumgeneral rutbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlıgına baglı Cigli 2'nci Ana Jet Us Komutanı olarak gorev yapan sanık Kubilay Selcuk, Istanbul'da Hava Kuvvetlerinde korgeneral olan Mehmet Sanver'in dugunune davetli olmasına ragmen dugune gitmeyip, Casa ucagı ile sabah saatlerinde Ankara'ya Akıncı Ussu'ne geldi.

Hulusi Akar'ı Akıncı Hava Ussu'ne getirdikten sonra darbe tesebbusu faaliyetinin basına gecmesi icin ikna etmeye calısan Selçuk'un, silahlı kuvvetlerin yonetime el koyduguna dair darbe bildirisini okuyarak prova yaptığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

- "Taburlar, tugaylar yola çıktı"

Suç tarihinde tümgeneral olarak Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Daire Başkanı olan Mehmet Dişli'nin darbe girişiminin öne çekilmesinin ardından karargaha döndüğü belirtilen gerekçeli kararda, Dişli'nin burada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a, "Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız. Taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz." dediği, darbe girişiminin başına geçmeyi reddeden Akar'ın Akıncı Üssü'ne tahliyesine yönelik emir verdiği aktarıldı. Akar'ın, Dişli'nin gözetiminde üsse götürüldüğü vurgulanan kararda, dosya kapsamına göre Dişli'nin üste bir engelleme olmadan rahatlıkla hareket ettiği, darbe teşebbüsünü diğer yönetici sanıklarla birlikte yönettiği ifade edildi.

Sanıklardan olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığı Personel Yönetim Daire Başkanı olan Mehmet Partigöç'ün Ankara Konutkent'teki villada Adil Öksüz liderliğinde 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde yapılan darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı, diğerleriyle darbe teşebbüsünde görev alacak örgüt mensubu isimleri belirledikleri aktarılan kararda, Partigöç'ün, Hulusi Akar'ın darbenin başına geçmeyi reddetmesi üzerine örgütün Genelkurmay Başkanlığına getirilmesine karar verdiği Akın Öztürk'e Akıncı Hava Üssü'ne geçebileceğini söylediği kaydedildi.

Partigöç'ün görevi itibarıyla örgütün kadrosunu en iyi bilenlerden olduğu, atama listesini hazırladığı ve hukuka aykırı nitelikte emirler yayımladığı anlatılan kararda, sanığın darbenin tüm ülke genelinde planlanıp yönetilmesinde görev aldığı vurgulandı.

Gerekçeli kararda, sanıklardan olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığında Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı olan Gökhan Şahin Sönmezateş'in de Konutkent'teki villada yapılan darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı aktarıldı. Darbe teşebbüsü planı ve organizasyon toplantılarına aktif olarak katılan Sönmezateş'e toplantıda Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast girişimini planlama ve yönetme görevi verildiği, sanığın suç tarihinde de bu yönde eylemlerde bulunduğu kaydedildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber