Sorbonne doktoralı sıra dışı ilahiyatçı

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 03 Eylül 2007 07:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Turan YILMAZ/ANKARA

60. Hükümet'in yeni isimlerinden Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, ilginç hayat hikayesiyle öne çıkıyor: Diyanet İşleri Başkanı'yken, dinin köylülükten kurtarılıp şehirlileştirilmesini, dinde yenileşmeyi savundu.

Üniversite kapısında kalan türbanlı kızlara, okumak için başlarını açmaları tavsiyesinde bulundu. O tanıdık bir ismin; trafik kazasında hayatını kaybeden "Sıradışı Vali" Recep Yazıcıoğlu'nun kardeşiydi.

YAŞAMININ en acı günüydü o gün. Kameralar önünde olmasına rağmen gözyaşlarını tutamadı. Bütün Türkiye'nin tanıyıp sevdiği ağabeyinin ölümünü açıklamak ona düşmüştü. Basın toplantısını tamamlayamadı.

Ağabeyi Recep Yazıcıoğlu, "Sıra dışı vali" olarak nam salmıştı. Dikkat çeken ilk icraatı Tokat'ta başlattığı sigara yasağıydı. Ardından gittiği her ilde bu şöhretinin hakkını verdi. Sıra dışı vali'nin ne kadar sevildiğini cenaze törenleri de kanıtladı. Devlet erkanının katıldığı Ankara'daki cenaze de Denizli'deki tören de çok kalabalıktı. Hele Söke'deki cenaze törenine binlerce insan katılmıştı; görev yaptığı her ilden otobüslere doluşan gelmişti onu uğurlamaya.

Babaları Mustafa Bey de ilginç bir kişilikti. Uzun yıllar Milas müftüsü olarak görev yapmıştı. Gururlu, ciddi yürüyen, ütülü elbisesi bozulur diye oturmayan bir din adamıydı. 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra kaymakam ile anlaşamamıştı. Galip adlı bir öğretmeni de dövmüştü. Gerekçesi de kaypak davranmasıydı. Bu olay nedeniyle görevden alınmış, 3.5 yıl üçte bir maaşla çalışmıştı.

SIRADIŞILIĞIN KAYNAĞI Alışıldık, genel geçer görüşlerin dışına çıkma refleksinin nedeni baba Mustafa Yazıcıoğlu olmasa, bir yaş küçük kardeşi Mustafa Said Yazıcıoğlu da sıradan bir din adamı olurdu. Oysa Mustafa Said Yazıcıoğlu da kariyerinin her adımında farklı görüşleriyle dikkat çekti.

Dinin köylülükten kurtarılıp şehirlileştirilmesini, dinde yenileşmeyi savundu. Din adamlarının papazlar kadar iyi eğitim alması gerektiğini de. Türban tartışmaları sürüp giderken, ne eşi Asiye Hanıma başını örttürdü, ne de kızı Nevra'ya. Üstelik üniversite kapısında kalan türbanlı kızlara da, "okumakla örtünmek" ikilemi karşısında, okumak için başlarını açmaları tavsiyesinde bulundu:

"Din okumaya önem veriyor. İlim öğrenmeyi farz kılan Kuran'da ayet var. Ben de okumanın tercih edilmesini tavsiye ederim."

Çünkü kendisi eğitimini tamamlayabilmek için büyük enerji harcamıştı. İlahiyat fakültesini bitirmekle kalmamış, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bir yıl çalıştıktan sonra Fransa'ya gitmiş, Milli Eğitim Bakanlığı adına Paris'te, Sorbonne Üniversitesi'nde doktora yapmıştı. Döndükten sonra da kendi okulunda, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde asistan oldu. Ardından 1983'te doçent, 1988'de profesör oldu, sonra fakültenin dekanlığına kadar yükseldi. Beş yıl Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı.

2002'DEMECLİS'EGİRDİ Başkanlık sonrasında da önemli görevlerde bulundu. Önce Cumhurbaşkanı kontenjanından YÖK üyeliği, sonra UNESCO Türkiye Milli Komisyonu üyeliğine seçildi. Öne çıkmayı sevmemesine rağmen siyasetten de uzak duramadı, 2002'de AKP saflarında politikaya girip milletvekili oldu. Parti içinde pek öne çıkmadı. Arkadaşları onu, "kesinlikle politikacı değil" diye tanımlarken, kendisi de, "Mütevazi bir insanım" diyor. Fransızca yanında Arapça da konuşan Yazıcıoğlu, geçen dönem Meclis'te İslam Konferansı Örgütü Türk Grubu Başkanlığı yaptı.

4 YIL SONRA AYDINLIK Oğlu Faruk ve kızı Nevra ile Meclis'teki odasında otururken bakanlık haberini aldığında ağabeyinin ölümünün üzerinden dört yıl geçmişti. O gün ne kadar karanlıksa dünya, bugün o kadar aydınlıktı.

En genç Diyanet İşleri Başkanı'ydı

SAİD Yazıcıoğlu, 1987'de Diyanet İşleri Başkanlığı'na atandığında henüz 38 yaşındaydı. En genç "Diyanet İşleri Başkanı" unvanını aldı. Beş yıl kaldı bu görevde ve iz bırakan uygulamaları oldu. O dönem, köy imamlarına açık öğretim aracılığıyla 2 yıllık yüksek öğretim olanağı sağlaması gibi.

Yazıcıoğlu, Trabzon-Sürmeneli olmasına karşın iyi bir Galatasaray taraftarı olduğu biliniyor. Yaşamında hep "orta yolcu" olan Yazıcıoğlu'nun taraftarlığı da bu özelliğine uygun. Yani, fanatikliği yok. Ama Karadenizliliğini de bir kenara bırakmamıştır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber