Terörden kaçtık oğlumu polis vurdu

Haber Giriş : 27 Kasım 2007 08:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Polisin "dur" ihtarına uymadığı iddia edilen ve açılan ateşle başından vurulan Baran Tursun'un beyin ölümü gerçekleşti. Mehmet Tursun, "Diyarbakır'dan terör yüzünden taşındık. Polisin ateşiyle mağdur olduk" dedi

TURAÇ TOP İzmir DHA

Bornova'da polisin "dur" ihtarına uymadığı iddia edilen ve açılan ateşle başından vurulan Baran Tursun'un (20) beyin ölümü gerçekleşti. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği doktorları, Baran Tursun'un "en ileri derecede koma halinde" olduğunu açıklarken, babası Mehmet, annesi Berrin, ablası Şelale ve kardeşi Berfin Tursun'un hastane bahçesindeki umut bekleyişleri devam ediyor.

Anestezi yoğun bakım ünitesinde cihaza bağlı olarak yaşatılan Tursun'un babası Mehmet Tursun, "Kalbi durana kadar oğlumdan ümidimizi kesmeyeceğiz" dedi.

Polis hiçbir bilgi vermedi

Emniyet yetkililerinin kendilerine açıklayıcı hiçbir bilgi vermediğini söyleyen baba, şöyle konuştu: "Bu da gösteriyor ki, Emniyet hemen bir senaryo uydurmuş. Olayı örtbas etmek için bazı yollara başvurmuş. Bir kişinin ehliyetsiz araba kullanması o kişinin öldürülmesine neden olmamalı ve vuran polislerin suçunun hafifletilmesi anlamına gelmemelidir. Benim tek isteğim, Emniyet'in içindeki katil polisler ayıklansın, arkalarında durulmasın. Herhangi bir senaryo uydurulmadan en ağır cezayı çekmeli ki bizim de acımız hafiflesin."

Bu işin peşini bırakmayacağını, gerekirse tüm servetini harcayacağını belirten acılı baba, 1992 yılında memleketi Diyarbakır'dan, çocuklarının başta terör olmak üzere herhangi bir olumsuzluğa karışmamaları için İzmir'e taşındığını, ancak devletin polisinin açacağı bir ateş sonucu mağdur olabileceklerini hiç düşünmediğini dile getirerek, "Bundan daha büyük vahşet olamaz" dedi. Mehmet Tursun, organ bağışında bulunmayı düşünmediklerini, yaşaması yönünde umutlarının devam ettiğini, kalbi durana kadar bekleyişlerine devam edeceklerini kaydetti.

Baba Tursun, inşaat işlerinde kullandıkları cipin bagajında olması gereken ihale dosyasının da direksiyon başında vurulan oğlunun elinde bulunmasına bir anlam veremediğini, olayın önce kaza gibi gösterilmeye çalışıldığını, bu yüzden aklına her olasılığın geldiğini dile getirdi.

Kız kardeşi polis olmak istiyordu

Abla Şelale Tursun da gözyaşları içinde, "Eğer suçlu gereken cezayı almazsa, suçluyu korumaya çalışırlarsa bu ülkeye karşı bütün güvenim sarsılır. Adalete inancım sarsılır, düşman olurum. Türkiye'nin balon bir devlet olmadığına inanıyorum" dedi. Tursun, kardeşi Berfin'in de polis olmayı çok istediğini, ancak bu olaydan sonra böyle bir şeyin asla mümkün olamayacağını söyledi.

Arkadaşları: Uyarı olmadı

Baran Tursun'la aynı araçta bulunan arkadaşları Emre Ökçelik ile Atilla Doğan serbest bırakıldıktan sonra hastaneye gelip baba Mehmet Tursun'a destek verdi. Ökçelik, karanlık nedeniyle ekip otosu olduğunu göremedikleri bir aracın arkadan sadece bir kez selektör yaptığını, siren veya megafonla herhangi bir uyarıda bulunmadığını, daha sonra da tek el ateş edildiğini ileri sürdü. Doğan da, "Barikat kurulsaydı biz dururduk zaten. Uyarı olmadı, megafonla seslenen kimse de olmadı" dedi.

Silah kullanma yetkisi

Polisin hangi hallerde silah kullanabileceği Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda düzenleniyor. Bu kanunun aralarında, silah kullanma yetkisine ilişkin 16. maddesinin de bulunduğu çok sayıda maddesi, polisin suçla mücadelede mevzuatın yetersiz kaldığı eleştirileri doğrultusunda 14 Haziran'da değiştirildi.

Yeni düzenlemeye göre, polis görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde zor kullanabiliyor. Zor kullanmadan önce ihtarda bulunması gereken polis, direnişin derecesine göre, ihtarda bulunmadan da zor kullanma yoluna gidebiliyor.

16. maddede, polisin, bedeni ve maddi güçle direnişin engellenememesi, meşru savunma, hakkında yakalama emri verilmiş kişilerin yakalanması hallerinde silah kullanabileceği ifade ediliyor. Aynı maddede polisin silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunması, kişinin bu çağrıya uymaması halinde uyarı amacıyla ateş edebileceği vurgulanıyor.

Kişinin, buna rağmen kaçması halinde ise "yakalanmasını sağlayacak ölçüde" ateş edebileceği kaydediliyor.

Polisin karıştığı olaylar!

2007 yılında polisin karıştığı bazı olaylar şöyle:

20 Ağustos'ta Taksim'de şüphe üzerine gözaltına alınarak karakola götürülen Nijeryalı Festus Okey nezarette polis silahından çıkan bir kurşunla hayatını kaybetti.

14 Haziran'da Ümraniye'de gözaltına alınan Mustafa Kükçe, bir gün sonra Çakmak Karakolu'ndan yürüyemeyecek halde adliyeye çıkarıldı. Cezaevine konulan Kükçe kaldırıldığı hastanede öldü.

29 Temmuz'da İstanbul Barosu avukatlarından Muammer Öz, Moda sahilinde kendisine kimlik soran polisler tarafından feci şekilde dövüldü. Öz'ün burnu kırıldı.

26 Haziran gecesi Kartal'da meydana gelen olayda internet kafe işleten Onur ve Önder Çamoğlu kardeşler işyerine giren polis tarafından dövülerek hastanelik edildi.

8 Haziran'da işadamı Sezai Yakar trafik polisleri tarafından durdurulduktan sonra götürüldüğü Taksim Polis Merkezi'nde dövüldüğünü iddia etti.

1 Mayıs'ta Taksim'de bir restoranda eşiyle yemek yiyen yazar Masis Kürkçügil, bir polis tarafından tokatlandı.

7 Ekim'de Yenibosna'da 'Yürüyüş' dergisini satarken müdahalede bulunan polislerden kaçarken vurulan Ferhat Gerçek (17) felç oldu.

Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre 2006 yılında yaklaşık 16 bin polis memuru çeşitli gerekçelerle cezalandırıldı. Bu tablo, polisin disiplin karnesinin zayıflığını ortaya koydu.


Oğlumu gece sakın durma diye uyardım

Polis takibinde ensesinden vurulan Baran Tursun'un babası Mehmet Tursun'un ?Oğluma 'gece tanımadığın kişiler durdurmak isterse sakın durma' demiştim? sözleri ve jeepteki ihale dosyaları olayla ilgili şüpheleri arttırdı.

İZMİR

İzmir Karşıyaka'da 20 yaşındaki Baran Tursun'un polis takibinde başından vurulması, Türkiye'nin gündemine oturdu. Olayda polisin tavrı tartışılırken, Baran'ın babası Mehmet Tursun'un "Arabanın bagajındaki ihale dosyalarını kucağına koydular. Oğluma 'gece tanımadığı kişiler durdurmak isterse sakın durma' demiştim" sözleri olayın polis takibinden başka yönleri olabileceği şüphesini doğurdu. Olay anında arabada bulunan Baran'ın iki arkadaşı ise polisin 'dur' ihtarı yapmadığını ileri sürdü.

UYARI NİÇİN?

Polisin "dur" ihtarına uymayarak jeepiyle kaçarken kaza yapınca, kaldırıldığı hastanede başından vurulduğu anlaşılan Baran Tursun, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beyin Cerrahi Servisi'nde yaşam mücadelesi veriyor. Mehmet Tursun, annesi Berrin Tursun ve kız kardeşleri, önceki günden bu yana hastanede Baran'dan iyi bir haber bekliyorlar.

Baba Mehmet Tursun, oğlunun başında kurşun yarası bulunduğunu öğrendikten sonra emniyet yetkililerinin kendilerine açıklayıcı bilgi vermediğini belirterek "Ben oğluma gece tanımadığı kişiler durdurmak istediğinde durmamasını söylemiştim. Bir kişinin sürücü belgesiz araç kullanması, öldürülmesine neden olmamalı" dedi. Babanın bu uyarısının, olayın polis takibinden başka boyutları olabileceği yorumlarına neden oldu.

'DOKTOR FARKETTİ'

Olay sonrası oğlunu hastaneye getiren polislerin, "trafik kazası geçirip öldü" diyerek oğlunu hastaneye bıraktıklarını iddia eden baba Tursun, "Resmi tutanakta oğlumun trafik kazası geçirip öldüğü yazıyor. Sonradan doktorlar kalp masajı yapıp kalbini çalıştırınca birde tomografi çekiyorlar. O zaman kafasındaki kurşun ortaya çıkıyor. Doktorların dikkati sayesinde bu olay ortaya çıkmıştır" diye konuştu.

Baran Tursun'un ablası Şelale Tursun, kardeşinin iyileşmesi için dua ettiklerini belirterek, "Baran 4-5 yıldır babamla birlikte çalışıyor. Çok çalışkan ve sorumluluk sahibiydi. Adalete güveniyoruz, suçlular cezalandırılsın" dedi.

Ölüm komasında

E.Ü. Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kubilay Demirağ, Baran Tursun'un acil servise getirildiğinde, kalbinin çalışmadığını ve 5 dakika kalp masajı yaptıklarını söyledi. Baran'ın en ileri derecede koma halinde olduğunu söyleyen Demirağ, ?Solunum cihazına bağlı. Henüz beyin ölümü gerçekleşmedi? dedi

Polis takibinde 'ihale işi' iması

Derin komaya giren oğlundan iyi bir haber almak için günboyu hastane önünde bekleyen baba Mehmet Tursun, polislerin arabanın bagajında bulunan ihale dosyalarını alarak oğlunun kucağına koyduğunu ileri sürdü. Abla Şalale Tursun ise kardeşinin Milli Savunma Bakanlığı'nın işlerini yaptığını söyledi.

Acılı Baba Tursun, "Çocuğun kafasına kurşun sıkan ve sonra arabanın arkasındaki ihale dosyalarını çocuğun kucağına koyan o polisleri tespit etmek zor değil. Bunu kabul etmiyoruz. Emniyet yetkilileri bu tür işlere bulaşan kişileri içinden ayıklamalıdır. Polis bizi kucaklamalıdır" diye konuştu.

Ailesiyle birlikte 1992 yılında Diyarbakır'dan terör nedeniyle İzmir'e göç ettiğini aktaran Tursun, "Ben Diyarbakırlıyım, çocuklarımı her türlü beladan terörden, her türlü olumsuzluktan kurtarmak için İzmir'e geldim. Çocuğum, İzmir polisinin kurşunuyla bu hale geldi. Sorumlu olan kişiler en ağır şekilde cezalandırılmalı" diye konuştu.

Baran Tursun'un ablası Şelale Tursun ise kardeşinin yeni bir şirket kurduğunu belirterek, "Milli Savunma Bakanlığı'nın işlerini yapıyordu. Devlet büyüklerinin bu konuya el atmasını istiyorum. Bu tür polisleri emniyet teşkilatından ayıklasınlar. Yoksa bu gidişle milletimizin polise güveni kalmaz" dedi.

Barikat ve uyarı yoktu sadece silah sesi duyduk

Olay sırasında araçta bulunan Baran Tursun'un arkadaşı Emre Okçelik, "Baran'ın yeni bir şirket kurmasını kutlamak için gezmeye çıktık. Uyarı lambası ya da megafonla bir ikaz olmadı. Yolumuz kesilmemişti. İleride bir polis aracı gördük, polis aracını geçer geçmez arkamızdan tek el silah sesi duyduk. Yolumuza devam

ederken tek bir mermi atıldı" diye konuştu. Araçta bulunanlardan Atilla Doğan da her şeyin çok kısa bir süre içinde olduğunu belirterek "Barikat kurulsaydı dururduk. Bize ateş eden polisin ekip aracının tepe lambası bile yanmıyordu. Bir el silah sesi duyduktan sonra araba refüje çarptı" dedi.

İçişleri'nden soruşturma

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Baran Tursun'un başından polis kurşunuyla vurulmasıyla ilgili "Müfettiş görevlendirdik. Gelişmeye göre kararımızı vereceğiz. Hatası olan birisi varsa cezasını görür" dedi. Atalay, "Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesinde Polisin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Projesi"nin Swissotel'de düzenlenen tanıtım toplantısından sonra bir gazetecinin konuyla ilgili sorusu üzerine "Arkadaşlar konuyu araştırıyorum. Acele karar vermeyin. Olayı tahkik ettiriyorum. Müfettiş görevlendirdik. Gelişmeye göre kararımızı vereceğiz. Hatası olan birisi varsa cezasını görür. Polisimiz zor şartlarda, özveriyle görevini yapıyor ama polisimizin de hatası varsa bu tür konularda o da bunun cezasını görür"dedi.

MİLLİYET/YENİŞAFAK

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber