Özel eğitim genelgesinin yürütmesi durduruldu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Aralık 2007 14:26, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Danıştay 8. Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından, özürlülerin eğitim giderleriyle ilgili çıkarılan genelgenin yürütmesini, davalı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan savunma alınıncaya kadar durdurdu.

Daire, baktığı bir başka davada da MEB'in 26 haziran 2006 günlü tebliğinin "bedensel engellilerin özel eğitim giderlerinin bakanlıkça karşılanması konusunda 18 yaş sınırı getirilmesine" ilişkin kısmının yürütmesini durdurdu.

Özel Eğitim Kurumları Derneği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından, özürlülerin eğitim giderlerinin 5378 sayılı Yasa gereği karşılanması aşamasında yaşanılan sorunların giderilmesi, rehberlik araştırma merkezlerinin daha aktif ve hızlı çalışmasının sağlanması ve özürlülerin mağdur edilmemesi amacıyla çıkarılan 20 Kasım 2007 günlü genelgenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

Danıştay 8. Dairesi, bedensel özürlü çocuğu bulunan bir vatandaşın, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan tebliğ ile ilgili açtığı bir başka dava da ilk kararını verdi.

Danıştay 8. Dairesi, tebliğin, bedensel engellilerin özel eğitim giderlerinin bakanlıkça karşılanması konusunda 18 yaş sınırı getirilmesine ilişkin kısmının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu.

Dairenin gerekçesinde, davacının, yüzde 90.4 fonksiyon kaybı olan oğlunun, söz konusu tebliğ uyarınca, 18 yaşını doldurduğu ve bedensel özürlü olduğu için devam ettiği özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinden ayrılmak durumunda kaldığının anlaşıldığı belirtildi.

Dairenin gerekçesinde, "Her ne kadar 5378 sayılı Yasanın 35. maddesinde 'çocuk' kavramına yer verilse de 'özürlü' tanımı yapılırken de belirtildiği gibi toplum yaşamına katılım ve ihtiyaçların karşılanması açısından zorluk çeken engellilerin özel nitelikteki eğitime ve rehabilitasyona duydukları gereksinim açısından çocuk ya da ergin olmalarının bir önemi olmadığı tartışmasızdır" denildi.

Anayasa'nın ilgili hükümleri uyarınca sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısını oluşturan kurumlarının tüm eylem ve işlemlerinde "sosyal devlet" ilkesini gözetmelerinin bir zorunluluk olduğuna işaret edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber