Sosyal güvenlikte yapılmak istenen değişiklik eleştirildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 03 Ocak 2008 15:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İşçi, memur, işveren ve esnaf temsilcileri, Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) Toplantısı'nda, sosyal güvenlikte yapılmak istenen değişikliklerle ilgili eleştiri ve önerilerini dile getirdiler.

Sosyal taraf temsilcileri, Başbakanlık Yeni Bina'da basına kapalı gerçekleştirilen toplantıda, sosyal güvenlikteki düzenlemelere ilişkin talep ve beklentilerini hükümet temsilcilerine aktardılar.

Konfederasyonlardan yapılan açıklamalara göre, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, yaptığı konuşmada, sosyal güvenlik sisteminde ''reform'' adı altında gündeme getirilen ve ''sadece işçi ve işveren yükünü ağırlaştırıp, sosyal sigorta haklarını daralttığını'' belirttiği düzenlemelerin sorunları çözeceği kanaatinde olmadıklarını söyledi.

Kumlu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına dayanılarak hazırlanıp TBMM'ye gönderilen ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı''nın sosyal güvenlik hakları bakımından çalışanlar arasında var olan farklılıkların daha da büyümesine neden olacağını savundu.

Sistemin aktif-pasif dengesinin yükseltilerek korunması için işsizlik ve kayıt dışı istihdamın kabul edilebilir bir seviyeye çekilmesi zorunlu olduğunu ifade eden Kumlu, ''Eksik istihdam dahil yüzde 12,9 oranına ulaşan işsizliğe çare bulunması, genç nüfusun istihdam edilip prim öder hale getirilmesi, yüzde 50'ye ulaşan kayıt dışı çalıştırma ile etkin mücadele edilmesi ve nihayet sistemin aktif-pasif dengesinin kalıcı bir şekilde 4'e 1'e yükseltilmesi, finansman sorununun çözümünde önemli satır başları olarak karşımıza çıkmaktadır'' dedi.

Sigortalılar arasında hak ve yükümlülüklerde birliktelik sağlanmamasının adalet duygusunu zedelediği gibi sigortalıların sisteme olan güvenini de azalttığını belirten Kumlu, buna karşın, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gerekçe gösterilerek hazırlanıp TBMM'ye sevk edilen tasarının, çalışanların sosyal sigorta hakları arasındaki farklılıkları daha da artırdığını savundu. Kumlu, ''Değişiklik tasarısı ile devlet memurlarının mevcut konumlarının muhafaza edilmesiyle ortaya çıkacak faturanın, işçiler ile kendi hesabına çalışanlara çıkartıldığı izlenimi verilmektedir'' diye konuştu.

Türk-İş olarak Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nda değişiklik öngören tasarının, sistemin sorunlarını çözemeyeceği gibi işçi kesimi açısından önemli mağduriyetler getireceğini düşündüklerini ve bunun huzursuzluğunu yaşadıklarını vurgulayan Kumlu, görüşlerinin değerlendirilmesi ve dikkate alınmasının, toplumsal huzur ve barış açısından zorunlu olduğunu dile getirdi.

-''İMTİYAZLI BİR SINIF YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR''-

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu da Sosyal Güvenlik Reformu'nun, kayıt dışı sorununun çözümü ile ilişkilendirilmesi gerektiğini söyledi.

Uslu, kayıt dışılığın devamının, sosyal güvenlik açıklarının kapatılmasının önünde önemli bir engel teşkil ettiği gibi, ekonominin reel dengelerinin oluşmasını zorlaştırdığını, haksız rekabet yarattığını ve sendikal örgütlenmenin önünde büyük bir engel olarak durduğunu ifade etti.

Parlamentoya sevk edildiği şekliyle ''Sosyal Güvenlik Reformu'' tasarısında hala eksiklikleri bulunduğunu dile getiren Uslu, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK emeklileri arasındaki eşitsizliğin devam ettiğini, memur tanımına girenlere ayrı ve ''imtiyazlı bir sınıf yaratılmaya çalışıldığını'' savundu.

Uslu, işsizliğin ve işçi sirkülasyonunun yüksek, yasa dışı çalışma biçimlerinin egemen olduğu bir yapıda, emeklilik yaşını ve prim ödeme gün sayısını yükselterek, insanların emeklilik hakkını elde etmesi zorlaştırılmak istenmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını kaydetti.

Sosyal Güvenlik Reformu ile tüm vatandaşları kapsayan ve oluşmuş faklılıkları ortadan kaldıran, norm ve standart birliğini sağlayan, herkese eşit hizmetler sunan tek bir sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Uslu, ''Şu anda var olan yaklaşım sigortalıların hakları gerileterek aktüeryal denge kurma kolaycılığıdır. 11 milyon 464 bin kişi sosyal güvenlik kapsamı dışında, kayıt dışı tutularak aktüeryal denge kurulamaz. Kamu Personel Reformu gerçekleştirilmeden sosyal güvenlik sistemimizde eşit, adil ve sürdürülebilir bir düzenleme mümkün değildir'' dedi.

-''KARA DELİK ANLAYIŞINI KABUL ETMİYORUZ''-

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız konuşmasında, sosyal güvenlik sistemini yalnızca aktüeryal denge temeline oturtan bir anlayışın doğru olmadığını, bu nedenle sosyal güvenlik sistemine yapılan devlet katkısını ''kara delik olarak gören anlayışı'' kabul etmediklerini ifade etti.

Sosyal güvenlik sisteminin kendine yeter hale gelmesinin herkesin arzusu olduğunu vurgulayan Akyıldız, ancak sistemde yapılacak her türlü değişikliğin, öncelikle kayıt dışı istihdamı kayıt altına almaya dayanması gerektiğini görüşünü dile getirdi. Akyıldız, şunları kaydetti:

''Türkiye Kamu-Sen olarak, sigortalıların haklarının kısıtlanması, yükümlülüklerin artırılması, sağlık ve sosyal güvenlik standartlarının düşürülmesi, gelir ve aylık artışlarının yalnızca gerçekleşen enflasyon oranına göre belirlenerek, reel anlamda sıfır artış yapılması, aylıkların alt sınırının düşürülerek, emekli aylıklarının günün şartlarının gerisinde bırakılması gibi önlemlerin sosyal güvenlik sistemini içinde bulunduğu durumdan çıkarabileceği inancında değiliz.''

-''YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ...''-

Akyıldız, ''bu tür palyatif önlemlerle sosyal güvenlik sisteminde göreli bir rahatlama sağlansa da bu yolla toplumun büyük kesiminin kendi kendine yetmekten uzak, açlık sınırı altında gelir elde eden ve belediyelerin ve vakıfların yardımına muhtaç hale geleceği'' değerlendirmesinde bulundu.

''5510 sayılı kanun, bütünüyle memurların haklarını budamaya yönelik olarak hazırlanmıştır'' diyen Akyıldız, yapılması düşünülen değişikliklerin yasanın eski halini bile aratır durumda olduğunu öne sürdü.

Hükümetin sosyal güvenlikte yapmayı planladığı yeni düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği kanundan bile daha geride uygulamalar içerdiğini kaydeden Akyıldız, ''Çalışanların ve emeklilerin haklarının kısıtlanmasına dayanan tedbirlerle, sosyal güvenliğin finansman sorunlarını çözmeyi amaçlayan bu yasaya Türkiye Kamu-Sen olarak karşı çıkıyoruz. Bu yasa sosyal güvenlik sisteminin bütün yükünü memura, işçiye, çiftçiye, emekli, dul ve yetime yüklemek üzerine kurgulanmıştır. Suç işleyen, vergi kaçıran, kayıt dışı işçi çalıştıranları ödüllendiren bu kanun hayata geçerse, ülkemizde sosyal güvenlikten söz etmek mümkün olmayacaktır'' diye konuştu.

Ortak bir mutabakat sağlanmadan düzenlemelerin yürürlüğe girmemesini isteyen Akyıldız, ''Yangından mal kaçırır gibi kanun yapmaya zorlanmamalıyız'' dedi.

-TESK'İN TALEPLERİ-

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken de toplantıda yaptığı konuşmada, Sosyal Güvenlik Kurumu yönetiminde esnaf temsilcilerine de yer verilmesini istedi.

Sosyal Güvenlik Destek Primi oranının artırılmasının kayıt dışını tetikleyeceğini savunan Palandöken, bu nedenle Sosyal Güvenlik Destek Primi oranının yüzde 10 ile sınırlı tutulmasını talep etti.

Esnaf ve sanatkarların işleri iyi gitmeyip bir ay prim yatıramamaları halinde aileleriyle birlikte sağlık hizmetinden yoksun kalacaklarını belirten Palandöken, bu sürenin 4 aya çıkarılması gerektiğini kaydetti.

Palandöken, taksitlerini düzenli olarak ödeyemedikleri için sistem dışına çıkmak zorunda kalan sigortalılar için son bir kez borçlanma ve bedeli karşılığı basamak yükseltme imkanı sağlanması gerektiğini söyledi.

-TİSK: ''NORM STANDART BİRLİĞİ İMKANSIZ HALE GELDİ''-

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na ilişkin görüş ve önerilerini bir rapor halinde konsey üyelerine sundu.

Raporda, ''söz konusu tasarıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda öngörülen değişiklikler ile Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına uygun düzenlemeler yapılmadığı gibi işverenlere yeni idari ve mali yükümlülükler getirildiği'' değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, yasa tasarısının hazırlanması sürecinde, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına uygun düzenlemeler yapılmadığı, sosyal tarafların dile getirdiği sorunların yeni baştan müzakere edilmediği, aksine işveren kesimine yeni yükümlülükler getirildiği ve sosyal sigortalar sistemi yine sosyal yardım ve primsiz ödemeler dikkate alınmaksızın düzenlenmeye çalışıldığı öne sürüldü.

Kamu görevlilerinin tabi tutulmaya çalışıldığı iki farklı rejimin, diğer çalışanların tabi olacağı sistem bakımından bir handikap oluşturduğu ifade edilen raporda, ''Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, SSK'ya göre oldukça yüksek mali açıklar üretmektedir. Bütçe birliği uygulamasında bu açıkların zaman içinde işçi ve işveren kesimlerinin prim yüklerini artırma riski mevcuttur. Yeni sistemle yaratılan belirsizlik ile birlikte bu riskin giderek büyümesinden endişe edilmektedir'' denildi.

Tek çatı altında norm ve standart birliğinin sağlanmasının imkansız hale geldiği görüşüne yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

''Konfederasyonumuzca, kısa vadede hayata geçirilebilmesi muhtemel görünen en makul seçenek, 5510 sayılı Kanun'un bütünlüğünün bozulması da dikkate alındığında, 3 ayrı yasadan oluşan mevcut sistemin, sunmuş olduğumuz eleştiriler dikkate alınarak iptal kararı doğrultusunda ıslah edilmesi biçiminde görülmektedir. Böylece, tek bir kurumsal yapı tarafından uygulanacak olan söz konusu yasaların, sosyal güvenlik alanında yapılması hedeflenen reform kapsamında yeniden gözden geçirilerek devamlılığı sağlanabilecektir. Uzun vadede, Kamu Personel Reformu çerçevesinde yeniden düzenlenecek Kamu Personel Rejimi ile kamu görevlileri için ayrı bir emeklilik düzenlemesi yapılması gündeme alınmalıdır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber