Aile içi şiddetle mücadele için sağlık personeli eğitilecek

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 03 Ocak 2008 15:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kadına karşı şiddetin önlenmesi için toplumsal kararlılık gerektiğini belirterek, ''Onlar arkalarında bir politik kararlılığı, bir toplumsal kararlılığı, arkalarında bir kuvvetin olduğunu gördükleri zaman bireysel kararlılıkları da artacaktır'' dedi.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da tedavi edilmesi gereken, sorun olan ve şiddet uygulayanın erkekler olduğunu kaydederek, ''Kadınların yaralarını sarmaya çalıştığımız kadar bu psikolojik problemin giderilmesi de önemli bir görevdir'' diye konuştu.

''Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kadına Karşı Şiddete Sıfır Toleransı Prensibi'' çerçevesinde, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığına bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün koordinasyonuyla yürütülecek ''Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde Sağlık Personelinin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Protokolü'', Akdağ ve Çubukçu tarafından imzalandı.

Swiss Otel'de düzenlenen törende konuşan Akdağ, kadına karşı şiddetin halk sağlığı, kadın sağlığı problemi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Temel insan hak ve özgürlüğünün ihlali olan aile içi şiddeti besleyen farklı unsurlar bulunduğunu anlatan Akdağ, ''Aile içi şiddet sadece bir sosyal sorun değildir. Bu sağlık problemi haline de dönüşebilir'' dedi.

Bu sorunun madde bağımlılığı, beslenme bozukluğu gibi sağlık sorunlarına dönüşebildiğini, hatta anne karnındaki bebeğe bile zarar verebildiğini ifade eden Akdağ, risk altındaki kişilerin yardım alacağı görevlilerin arasında sağlıkçıların da bulunduğunu bildirdi.

İmzalanan protokolün mağdur durumdakilere yardımcı olunması amacıyla sağlık personelinin bilgi ve beceresinin artırılmasını öngördüğünü kaydeden Akdağ, bunun için 1, 2 ve 3. basamaktaki sağlık çalışanlarıyla yöneticilerin eğitileceğini belirtti.

Öncelikle 500 eğitimcinin 5 gün süreyle eğitileceğini, bu kişilerin de illerindeki personeli eğitmeleriyle 75 bin sağlık personelini eğitimlerinin yapılmış olacağını anlatan Akdağ, ''Bu eğitimlerde aile içi şiddetle ilgili bilgi verilirken bunun erken tespiti ve neler yapılabileceği konusunda da bilgi aktarılacak'' diye konuştu.

Bu eğitimlerle sağlıkçıların daha duyarlı hale gelmesiyle mağdurlara erken dönemde psiko-sosyal destek verilebileceğini ve 15-49 yaş arasındaki kadınlarla bebek ve çocukların aile içi şiddete karşı takibinin rutin sağlık hizmetleri içinde yer alacağını bildiren Akdağ, bu hizmetlerin aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde toplum sağlığı ve aile sağlığı merkezlerinde, diğer illerde ise sağlık ocaklarında ve gerektiğinde ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezlerinde yürütüleceğini anlattı.

Aslında inanç, kültür ve insanlığın kadına şiddete mani olmak için yeterli olması gerektiğini, ancak bunun yeterli olmadığı kişi ve zamanların karşılarına çıkabildiğini ifade eden Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''O zaman da politik kararlılık gerekiyor ki bu kararlığının hükümetimizde, Başbakanımızda, projenin yürütücüsü Bakanımızda ve bizlerde olduğunu hepiniz yakinen müşahede ediyorsunuz. Toplumsal kararlılık da gerekiyor. Bu ikisi olursa o zaman bu şiddetin mağduru olan kadınlarımız, kardeşlerimiz, bacılarımız, annelerimiz, yavrularımız, gençlerimiz de bireysel kararlılıklarını daha kolay göstereceklerdir diye ümit ediyorum. Yani, onlar arkalarında bir politik kararlılığı, üstüne basarak ifade ediyorum bir toplumsal kararlılığı, çünkü politik kararlılık yetmez, mutlaka toplum tarafından bu kararlılığın desteklenmesi lazım. Onlar bu kararlılıkları, arkalarında bir kuvvetin olduğunu gördükleri zaman kendilerinin bireysel kararlılıkları da artacaktır.''

Bunun için hukuki zemin bulunduğunu, sıranın davranış değişikliğine geldiğini kaydeden Akdağ, bu konuda gerekli toleransın gösterilmesinin önemine işaret etti.

-''TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN ERKEKLERDİR''-

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da uluslararası çabalara rağmen 21. yüzyıla taşınan sorunların başında kadına karşı şiddet geldiğini, dünyada her 3 kadından birine şiddet uygulandığını söyledi.

Bu soruna karşı birçok çalışma yürüttüklerini ve en üst düzeyde kararlığının gerekli olduğunu anlatan Çubukçu, kadının sosyal ve ekonomik statüsünün yükseltilmesi için çaba gösterildiğini belirtti.

İçişleri Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde polis merkezleri ve karakollarda yürütülen çalışmanın bu gayretlerin önemli bir halkası olduğunu, sağlık kuruluşlarında uygulanacak projenin de bu çabalara büyük katkı sağlayacağını ifade eden Çubukçu, aile içi şiddete karşı Başbakanlık genelgesi yayınlanması ve bu çerçevede yürütülen kampanyanın uluslararası alanda takdir gördüğünü söyledi.

Avrupa Konseyi'nin kadınlara yönelik şiddeti ''acil bir halk sağlığı sorunu'', Dünya Sağlık Örgütünün ise ''Önemli bir halk sağlığı problemi'' olarak tanımladığına işaret eden Çubukçu, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün, ilgili Başbakanlık genelgesinin ortaya koyduğu gereklilikler ve Aile İçi Şiddetle Mücadele 2007-2010 Ulusal Eylem Planı çerçevesinde Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde yürütülecek faaliyetleri öncelikli çalışma alanları içine aldığını bildirdi.

Çubukçu, şiddet mağduru ve risk altındaki kadınların yardım alabilecekleri hizmet alanları arasında en başta sağlık hizmetlerinin gelmesinin, bu alanda verilen mücadelenin tarafları arasında başta sağlık sektörünün yer alması gereğini ortaya koyduğunu ifade etti.

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa'da yapılan son değişikliğin, hakime, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması tedbiri alma yetkisi getirdiğini hatırlatan Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gerçekten tedavi edilmesi gereken, sorun olan, şiddet uygulayan erkeklerdir. Dolayısıyla kadınların yaralarını sarmaya çalıştığımız kadar bu psikolojik problemin giderilmesi de önemli bir görevdir. Dolayısıyla yeni düzenlemede artık yargıçlarımız bir tedbir olarak psikolojik tedavi zorunluluğunu getiriyor. Erkeklerimiz için aslında bunun gurur kırıcı bir şey olduğunu, bundan utanacaklarını da düşünüyorum. Toplum içinde mesela genellikle 'ben sorunlu biri miyim?' diyor, bunu kabul etmiyor. Aslında şiddet uygulayanlarla yaptığımız bire bir görüşmelerde ortaya çıkan sonuç, 'beni kızdırdı, yemeği yaktı, kapıyı geç açtı' gibi gerçekten şiddetin bir gerekçesi olmayan ama şiddet uygulayanın kendince psikolojik haklı nedenleri ortaya koyduğu da bir gerçek. Ümit ediyoruz ki bu konuda bu yasa değişikliği sonrasında da Sağlık Bakanlığı'nın şiddet konusundaki rolü daha da güçlenmiştir.''

Diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla da benzer protokoller çerçevesinde işbirliğine gideceklerini belirten Çubukçu, bugün imzalanan protokolle 2 yıllık bir çalışmanın temelini attıklarını bildirdi.

Kadın hakları konusunda hükümetteki diğer bakanların da en az kendisinin kadar duyarlı ve hassas olduklarını ifade eden Çubukçu, yasal düzenlemeler yapılırken de bu desteği gördüğünü belirtti.

Sorunların çözümünde birlikte hareket edilmesinin önemine işaret eden Çubukçu, toplumsal duyarlılığın da gerekli olduğunu söyledi. Çubukçu, bu tür olaylar karşısında sessiz kalınmaması ve ilgili makamlara haber verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından ''Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde Sağlık Personelinin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Protokolü'' iki bakan tarafından imzalandı.

-PROJE 3 AŞAMADA GERÇEKLEŞTİRİLECEK-

Kadına karşı şiddetin önlenmesi amacıyla sağlıkçıların eğitilmesini öngören proje 3 aşamada gerçekleştirilecek.

İlk aşamada proje ekibi ve Sağlık Bakanlığı'nın personeli eğitim programları ve malzemeleri geliştirecek.

İkinci aşamada ise 81 ilin sağlık müdürlüğünün bünyesinde oluşturulacak ekipler 12 ilde yapılacak eğitici eğitimlerine alınacak.

Eğitici eğitimlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, sağlık personelinin mağdura hizmet götürmede ve genel olarak şiddetin önlenmesinde rolü, aile içi şiddetle ilgili sağlık sektöründe çalışanların sunacağı hizmetler, yapacağı idari işlemler, mevzuat, diğer kurumlarla işbirliği konularının yanı sıra eğitim ve iletişim teknikleri yer alacak.

Üçüncü aşamada ise yetiştirilen eğitim ekipleri tarafından il düzeyinde, hastanelerde ve birinci basamak sağlık hizmeti sunan sağlık kuruluşlarında çalışan doktor, hemşire, ebe ve diğer sağlık personeline eğitimler verilecek.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber