Eğitim Sen 15 Ocak'ta alanlara iniyor
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, "Yüzdelik maaş zamlarına; elektrik, doğalgaz ve temel tüketim mallarına yapılan zamlar ve ek ders ücretlerinde yapılan haksız kesintilere karşı 15 Ocak'ta tepkimizi göstereceğiz" dedi.
Dinçer, Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısına, Diyarbakır'da meydana gelen bombalı saldırıyı kınayarak başladı.
Yeni hesaplamaya göre bir sınıf öğretmeninin sel, deprem, doğal afet, izin, rapor ve dini bayram dönemlerinde 1 işgünü işe gelmemesi durumunda 7 saat ek ders ücreti düzeyinde maaşında kesinti olacağını ifade eden Dinçer, "Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeden önce bu 3 saatlik bir kesintiydi. Bu haksız uygulamanın kabul edilmesi mümkün değildir" diye konuştu.
Kazanılmış haklarına sahip çıkmayı sürdüreceklerini dile getiren Alaaddin Dinçer, şunları kaydetti: "Böylesine hukuksuz uygulamaların durdurulmasını talep etmek en doğal hakkımızdır. Eğitim emekçileri hakkını aramaktadır. Eğitim ve bilim emekçileri hukuka uygun olarak haklarını aramakta, hukuken kazanılmış haklarını ortadan kaldırma keyfiyeti gösterenlere 'dur' demeyi görev bilmektedir. Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanı Çelik'in ve bakanlık bürokratlarının tüm çarpıtmalarına ve gerçek dışı iddialarına karşı eğitim ve bilim emekçilerinin sesi olmayı sürdürecektir. Bakanlığı ezberden konuşmayı bırakmaya ve bu haksız düzenlemeyi ortadan kaldırmak için gerekli değişiklikleri yapmaya çağırıyoruz. Bir kez daha vurguluyoruz ki Eğitim-Sen, bu haksız uygulamanın sürdürülmesi karşısında sessiz kalmayacak, bu işin peşini
bırakmayacaktır. Yüzdelik maaş zamlarına; elektrik, doğalgaz ve temel tüketim mallarına yapılan zamlar ve ek ders ücretlerinde yapılan haksız kesintilere karşı 15 Ocak'ta alanlara çıkarak tepkimizi göstereceğiz."
İŞTE EĞİTİM SENİN YAPTIĞI AÇIKLAMA
Resmi Belgeler, Milli Eğitim Bakanı ve Bakanlık Bürokratlarının Ek Derslerle İlgili Yaptıkları Açıklamaları Yalanlıyor!
Bilindiği gibi Eğitim Sen üyeleri, 18 Aralık 2007 tarihinde kurban bayramına denk gelen işgünü içinde sadece ek ders ücretlerinin kesilmesi gerekirken, tüm gün ücretlerinin kesilmesini alanlara çıkarak protesto etmişti. Eğitim Sen üyelerinin hak arama mücadelesi üzerine, hem Milli Eğitim Bakanı hem de bakanlık bürokratları tarafından bir karalama kampanyası başlatılmış ve sevk eyleminin illegal olduğu yönündeki çaresiz açıklamalarla bize hukuk dersi verilmeye çalışılmıştı.
Eğitim ve bilim emekçileri hangi sebeplere dayanarak sevk eylemine başvurmuşlardır? Bu noktada Milli Eğitim Bakanı'nın ve bürokratların gerçekleri yansıtmaması, sorunları yok sayarak aşmayı hedeflediklerini göstermektedir. Sevk eylemimizin haklı talebi ortadadır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeden önce ek ders ve maaş karşılığı olan dersler gün bazında bir hesaplamaya tabi tutulurken, yeni genelgeye göre hesaplama haftalık olarak yapılmakta ve eğitim emekçilerinin mağduriyeti de tam da bu hesaplama kurnazlığı sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Yeni hesaplamaya göre bir sınıf öğretmeninin sel, deprem, doğal afet, izin, rapor ve dini bayram dönemlerinde 1 işgünü işe gelmemesi durumunda 7 saat ek ders ücreti düzeyinde maaşında kesinti olacaktır. Genelgeden önce bu 3 saatlik bir kesintiydi. Bu haksız uygulama kabul edilmesi mümkün değildir. Öğretmenlerin mağduriyeti bu kadar açıkken, yapılan resmi açıklamalar, açıkça ve bilinçli olarak kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi amaçlamıştır.
Bakanlığın karalama kampanyasının altında aslında gerçekleri örtme telaşının yattığını belgeleriyle kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Geçtiğimiz yılın Ocak ayı ek ders çizelgesine branşlar itibariyle baktığımızda; 31 Aralık 2006 - 3 Ocak 2007 tarihlerine denk gelen kurban bayramında ek ders ücretleri ödenmezken, takip eden 4 ve 5 Ocak 2007 tarihleri, işgünü olduğu için ek ders ücretleri Bakanlık tarafından ödenmiştir. Burada tatil olan günlerin ek ders ücretleri doğal olarak ödenmemiş ama çalışılan günlerin ek ders ücretleri ödenmiştir. Ancak Aralık 2007 tarihine ait ek ders çizelgesine baktığımızda yaşanan hak gaspının resmi daha da netleşmektedir. Kurban bayramının ilk iki günü, aynı zamanda işgünü olan 20-21 Aralık tarihlerine denk gelmektedir. Dolayısıyla, önceki kurban bayramında olduğu gibi bu iki gün için ek ders ücretlerinin ödenmemesi doğal bir durumdur. Ancak çizelgeye dikkatli bakılırsa 17 Aralık tarihinde bazı branşlarda eksik olsa da ek ders ücretleri ödenirken, diğer işgünlerinden farkı olmayan 18 ve 19 Aralık tarihlerinde (örnek çizelgede Müzik ve Egzersiz dersi hariç) hiç ek ders ücreti ödenmemiştir. Anlaşılan odur ki, Maliye Bakanlığı'nın uygulamalarından alışık olduğumuz bu tür ?kaynak yaratma? kurnazlığına Milli Eğitim Bakanlığı da başlamıştır. Ancak bu tür kurnazlıklar nafile olduğu bilinmelidir.
Emniyetçiler İlköğretim okulundan alınan ek ders çizelgesi, basın-yayın organlarına doğru olmayan bilgiler vererek kamuoyunu yanıltmaya çalışan Milli Eğitim Bakanını ve Bakanlık bürokratlarını açıkça yalanlamaktadır. Bu açık gerçeğin bilgisine sahip olan on binlerce eğitim ve bilim emekçisi kazanılmış haklarına sahip çıkmak amacıyla iş bırakma eylemine katılmışlardır. Bu anlamda eylemimizin meşruiyeti tartışılamaz.
Böylesine hukuksuz uygulamakların durdurulmasını talep etmek en doğal hakkımızdır. Eğitim emekçileri, lütuf değil haklarını aramaktadırlar. Eğitim ve bilim emekçileri hukuka uygun olarak haklarını aramakta, hukuken kazanılmış haklarını ortadan kaldırma ?keyfiyet?i gösterenlere ?dur? demeyi görev bilmektedir.
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanı'nın ve bakanlık bürokratlarının tüm çarpıtmalarına ve gerçek dışı iddialarına karşı eğitim ve bilim emekçilerinin sesi olmayı sürdürecektir. Bakanlığı ezberden konuşmayı bırakmaya ve bu haksız düzenlemeyi ortadan kaldırmak için gerekli değişiklikleri yapmaya çağırıyoruz. Bir kez daha vurguluyoruz ki Eğitim Sen, bu haksız uygulamanın sürdürülmesi karşısında sesiz kalmayacak, bu işin peşini bırakmayacaktır.
15 Ocak'ta yüzdelik maaş zamlarına, elektrik, doğalgaz ve temel tüketim mallarına yapılan zamlarla ve ek ders ücretlerimizde yapılan haksız kesintilere karşı alanlara çıkarak tepkimizi göstereceğiz. Şunu çok iyi biliyoruz ki biz haklarımıza sahip çıkmazsak, ileride daha fazla mağduriyetlerin yaşanması kaçınılmazdır.