Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Nisan 2022 19:00, Son Güncelleme : 12 Nisan 2022 22:33

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.

Ramazan ayının rahmeti, mağfireti, affı ve bereketinin Türk milleti ile birlikte tüm Müslümanların ve tüm insanlığın üzerinde olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef son yıllarda ramazan aylarını hep sıkıntılı gündemler eşliğinde buruk bir şekilde geçiriyoruz. Dünya bir süredir salgınların ve savaşların yol açtığı olağanüstü dönemler yaşıyor, herkesin hayatını etkileyen ekonomik, sosyal, siyasi krizler sebebiyle ortaya çıkan belirsizlikler giderek artıyor." ifadelerini kullandı.

Salgın döneminde bozulan üretim ve tedarik sisteminin hala düzeltilemediğini, tam tersine Karadeniz'in kuzeyindeki savaşla birlikte üretim ve tedarik kanallarının yeni tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Finanstan sağlığa, enerjiden gıdaya geniş bir alanda giderek ağırlaşan sorunlar, zengininden fakirine kadar dünyadaki tüm ülkeleri derinden sarsıyor. Merkezinde yer aldığımız coğrafya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında benzer tabloları görmek mümkündür. Her ne kadar ülkemizde kendi kısır ve küçük hesaplarının içinde kaybolup dünyada olup bitenleri takip edemeyecek kadar hayattan kopuk bir kesim varsa da biz tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yaşadığı ülkenin ve mensubu olduğu milletin felaketini siyasi çıkara tahvil etme peşinde koşanları ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz.

Türkiye'nin bu zorlu dönemi aşarak bir an önce hedeflerine ulaşması için ülkenin tüm gücünü, imkanlarını ve potansiyelini harekete geçirmenin gayreti içindeyiz. Hamdolsun salgın sürecinde bunu başardık. Şimdi de Ukrayna-Rusya Savaşı ile yeni boyutlar kazanarak devam eden küresel krizi fırsata dönüştürecek adımları da atıyoruz. Bugün Türkiye savaşın her iki tarafıyla da yakın ilişkilerini sürdürebilen, tarafları karşılıklı bir araya getirerek sorunun çözümü yolunda somut ilerlemeler sağlanmasını temin edebilen yegane ülkedir."

"Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi ve diplomatik alandaki kazanımları, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme hedeflerinin itici gücü haline dönüştürmek için çalıştıklarını vurgulayarak, "Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor. Önce ekonomimizi çökertmek için döviz kuru ve faiz tartışmaları üzerinden başlatılan saldırıların ardından da salgın döneminin yol açtığı küresel krizin ülkemize etkileri hala sürüyor." dedi.

Enerji ve gıda fiyatları başta olmak üzere küresel ekonomik dengeleri bir kez daha kökünden sarsan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonuçlarının da derinden hissedildiğini bildiren Erdoğan, "Tabii burada şu gerçeğin unutulmaması gerekiyor, petrol, doğal gaz ve kimi madenler gibi ülkemizin küresel piyasalardan tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarının döviz cinsinden katlanarak artmasını bizim tek başımıza önleyebilmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde gıda sektörünün kullandığı ham maddelerin fiyatlarındaki artışlar da ithalatımıza ve ihracatımıza olan etkileri sebebiyle bizi yakından ilgilendiriyor." ifadelerini kullandı.

Mevsim şartlarının, sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesi üzerindeki etkisinin de göz ardı edilemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Esasen Türkiye'nin sorunu, kendi vatandaşlarının ihtiyacı olan buğdayı, unu, yağı, eti, sütü, sebzeyi, meyveyi üretmek değildir. Allah'a şükür kendi insanımızı asla temel gıda maddelerinden mahrum bırakmayacak üretim kapasitesine ve gerçekleşmesine sahibiz ama küresel sisteme entegre açık bir ekonomide sadece sizin kendi kendinize yeterli olmanızla iş bitmiyor. Çünkü siz elinizdeki ürünlerin bir kısmını dışarıya satarken tüketim veya ihracat amacıyla da dışarıdan ürün alıyorsunuz.

Küresel düzeyde ürün arzındaki denge bozulduğunda, fiyatlar her yerde fahiş bir şekilde yükseliyor. İşte bugün Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları sorunun ulaştığı sınır tanımaz boyutları göstermektedir. Teknolojik ürünler ve enerji yanında insanlarımızın günlük hayatını yakından ilgilendiren yağdan şekere, undan ete pek çok konuda böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Bizim bu süreçteki önceliğimiz, en pahalı malın olmayan mal olduğu gerçeğinden hareketle vatandaşlarımızın temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şartlarda erişimini sağlamaktır."

"Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki..."

Tamahkarlık yaparak, insanların temel maddelerinin fiyatlarını yükselten açgözlü bir kesimin de olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kimi zaman yalan haberlerle panik oluşturarak, kimin zaman ellerindeki ürünleri piyasaya vermeyip stoklayarak, hatta imha ederek, kimi zaman aralarında anlaşıp fiyatları artırarak haksız kazanç peşinde koşanları takibe aldık. Kamunun denetim ve yaptırım yetkilerini kullanarak serbest piyasa sistemi içinde bu tamahkarlarla mücadele ediyoruz. Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki olduğu için maalesef arzu ettiğimiz neticeleri almakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.

Karşılarında zorlu bir tablo olduğu gerçeğinin farkında olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Meseleye üreticilerden tüketicilere, çalışanlardan işverenlere, her kesimi gözeten, kazanımlarını korumaya, kayıplarını telafi etmeye yönelik bir anlayışla yaklaşıyoruz. Belirsizliğin yol açtığı tereddütler ortadan kalktıkça hem içeride hem de dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağını, tedarik kanallarının işlemeye başlayacağını, fiyatlardaki balonun söneceğini ümit ediyoruz. Bu düzelme yaşanana kadar vatandaşlarımıza her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Gelir artışına yönelik tedbirler yanında gereksiz paniklerin önüne geçecek, piyasayı sakinleştirecek, tamahkarları dizginleyecek düzenlemelere hız vereceğiz. Sabırla, dirayetle daha çok çalışarak, daha sıkı mücadele ederek, bu dönemi de inşallah geride bırakacak, ülkemizin mutlaka 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlayacağız."

2053, 2071 vizyonlarını da bizden sonraki nesillere emanet edeceğimizi söylüyoruz. Artık 2023'ün eşiğindeyiz. Bir sonraki sürecimiz olan 2053'e de hazırlığımıza başlıyoruz. Bugün de İstanbul'un fethinin 600 yılına atfettiğimiz 2053 ulaştırma ve lojistik ana planını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

"Türkiye, lojistik süper gücü olma yolunda ilerliyor"

Bugün 12 milyar ton olarak gerçekleşen dünya ticaret hacminin 2023'da 25 milyar tona, 2050 yılında 95 tona ulaşması bekleniyor. Dünyada ulaşıma yönelik talebin de 2025 yılında iki katına çıkacağı anlaşılıyor.

Ülkemizin ulaştırma alanında son 20 yılda attığı adımların ne kadar önemli olduğunu kabul edecektir. Türkiye, geniş coğrafyanın lojistik süper gücü olma yolunda ilerlemektedir. ABD'nin 2 trilyon dolarlık, Çin'in ise 590 milyon dolarlık altyapı planladıkları biliniyor.

Temel önceliğimiz hep ekonomimizin üretim gücünü desteklemek olmuştur. Yaptığımız yatırımlarla, Türkiye üretimi 1 trilyon doların üzerine artırmayı başarmıştır. Akıllı yolların inşası bu uygulamalardan biridir. Araştırma ve lojistik ana planımızı veriye dayalı, topluma kulak veren bir anlayışla hazırladık.

Önce güncel arazi kullanımı, alt yapı ve Turizm verilerine göre bir ihtiyaç analizi yaptık. Sürdürülebilir senaryoda, demiryolu yatırımlarımız artık ön plana çıkmıştır. Mevcutların tamamını yenilediğimiz hat uzunluğumuzu 13 bin 22 kilometreye çıkardık. Hedefimiz bu rakımı 2053'te 28 bin 590 kilometreye taşımaktır.

Demiryollarının yolcu taşımacılığındaki payını yüzde 1'den yüzde 6,2'ye çıkarmakta kararlıyız. 2053 yılında 440 milyon ton yükün demiryoluyla taşınmasını sağlamak. Yurt dışı yük taşımacılığında da demiryolu taşımacılığı 10 kat artırmak istiyoruz.

Yeni yatırımlarla, karayolu hizmet düzeyimizi de en üst seviyeye çekerek daha kesintisiz konforlu hizmet tesis edeceğiz. Limanlar hem taşımacılık modlarının entegre edilmesi, hem de uluslararası ulaşımı birbirine bağlaması açısından daha da önem kazanmaktadır. 217 olan liman tesisi sayımız 2053'te 255'e çıkartılacaktır.

Havalimanı sayısı 61'e yükselecek

Kanal İstanbul projesi ise boğazdaki gemi sayısının azaltılması ve ülkenin jeopolitik konumu açısından büyük öneme sahiptir.

Türkiye, hızla büyüyen ekonomisinin ve turizmini destekleyen 56 havalimanına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda bu sayı 61'e yükselecek. Bayram sonrası Rize-Artvin havalimanının da açılışını yapıyoruz.

Yıllık 210 milyon olan hava taşımacılığı, 2053'te 344 milyona çıkacaktır. Ulaştırma ve haberleştirme sektörünün 2053'e katkısı 1,94 trilyon dolar ile yaklaşık yatırımın 10 katına çıkacaktır. Amacımız bu süreç sonunda ülkemizin gelişmiş ülkeler arasında yerini almasıdır.

Binlerce yıllık devlet geleneğimizin yeni bir aşamasına adım atmak sürecine olduğumuza inanıyoruz. Bir dönem artık sona ermek üzeredir. Nice yöntemle engellenen büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına artık kimse engel olamayacaktır. Her alanda Türkiye'ye çağ atlatmış olmanın gururunu yaşıyoruz.

Ülkemizi son 20 yılda kurduğumuz güçlü eser ve altyapı hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. Yaşanan her kriz, her çalkantı ülkemizin farkını tekrar tekrar bizlere göstermektedir. Yaşanan küresel krizler elbette ülke içinde de dengesizliğe yol açıyor. Emin olun arkasından gelecek günler, bu sıkıntıların hepsine değecektir.

Altını bir kez daha çizerek ifade etmek istiyorum. Bizim için asıl olan her bir insanımızın çalışacak bir iş, başını sokacak bir yuva bulabilmesidir. Bunun için fiyatlardaki istisnai sıçramanın sona ermesi için ekonomik programımıza daha fazla odaklanacağız. Dengesiz fiyat artışları refah seviyelerinin bir parça gerilemesine sebep olabilir ama arkasından güzel günler bu sıkıntılara değecektir.

İlave istihdama destek paketi

İş başı eğitim kapsamında mevcut çalışanların işe alacakları her işçinin 3 veya 6 ay kapsamında sosyal prim desteklerini Çalışma Bakanlığımız karşılayacak. İşverenlerimizi istihdam garantili yeni işbaşı programımızdan yararlanmaya çağırıyorum.

2B arazilerinin satışıyla ilgili başvuru ve ödeme süresini 31 Aralık'a kadar uzatma kararı aldık.

Çiftçilerimizi ecrimizi bedelinin 10 yıl süreyle kiralama imkanı getirdiğimiz taşınmazlar için başvuru sürecini kaldırıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı yaklaşık 1 saat 40 dakika sürdü.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı saat 17.15'te başladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber