Türk insanı neden kan bağışlamıyor?

Kaynak : CNN Türk
Haber Giriş : 24 Şubat 2008 21:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Halkın yanlış bilgi ve çeşitli mazeretler nedeniyle kan bağışından kaçındığını belirten Gaziantep Kızılay Bölgesel Kan Merkezi Müdürü Gökhan Özboz, eğitimlerle yanlışları düzeltmeye, bağışları artırmaya çalıştıklarını söyledi. Bağışın hayati öneme sahip olduğunu ve bir ünite kanla 3 kişinin hayatının kurtulabildiğini belirten Özboz, çalışmalarla bağış oranının her yıl arttığını vurguladı.

Alınan kanların satıldığını veya çöpe atıldığını söyleyip bağışta bulunmayanların olduğunu söyleyen Özboz, bağışın; bağımlılık yaptığına dair kanıtlanmış tıbbi bir verinin de bulunmadığını söyledi. Özboz'un verdiği bilgilere göre, bağışta kişiye hastalık bulaşması mümkün değil. Kullanılan iğneler, hücrelere zarar vermemesi için kalın ve steril üretiliyor. İğne uçları lazerle kesilip silikonla kaplanarak acı hissi azaltılıyor. Kan alma görevlileri, özel eğitimlerden geçiriliyor. Ayrıca, kişinin hemoglobin değeri ölçülerek kan alınıp alınmayacağına doktor karar veriyor. Kan vermenin, kilo aldırıcı verdirici özelliği bulunmuyor. 50 kilogram ağırlığında ve 18-65 yaş arasındaki sağlıklı bireyler, yılda en çok 4 kez ve 2 ay ara ile kan verebilir. Bağışlanan 450 mililitre kan, vücuttakinin 1/13'ünü oluşturuyor ve sağlığa zararı bulunmuyor. Hasta yakınlarından, kana uygulanan testler için ücret alınıyor. Bağışlanan kanlar, çöpe atılmıyor. Alınan kan, testlerden geçirilip 3 ayrı ürüne ayrılıyor. Hastalık bulunması ya da kullanım süresi geçerse kan imha ediliyor. Temin edilen kanların çoğu, ilk haftasında kullanılıyor. İhtiyaç fazlası, diğer şehirdeki hastalara naklediliyor.

'Kan grubumdan çok kişi var, benimkine ihtiyaç duyulmaz' düşüncesinin yanlışlığına dikkat çeken Özboz, bağışa duyarsızlık nedeniyle en sık bulunan kan gruplarında bile ihtiyacın oluşabildiğine dikkat çekti. Özboz, "Bağışlanan kanda hastalık etkeni tespit edilirse, düzenli bağışçının bir önceki kan bağışının pencere döneminde olup olmadığı araştırılır. Kanın kullanıldığı hastalar tespit edilir. Hastalardan kan numuneleri alınarak serolojik testler yapılır. Bu durum; sistemin kendi kendini kontrol edebildiğini gösterir. Dünya Sağlık Örgütü'nün en güvenilir ve en düşük riskli kabul ettiği kan; gönüllü, düzenli, karşılık beklemeksizin ve bilinçli bağışçılardan temin edilen kandır. En güvenilir yöntem olasına rağmen kan nakli ile hastalık bulaşma riski mevcuttur. Ancak tanımlanan en düşük risk bu yöntemle temin edilen kanda mevcuttur." diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber