İzinsiz düzenlenen toplantıya katılan öğretmene verilen disiplin cezası hak ihlali sayıldı

İzinsiz düzenlenen toplantıya katılan öğretmene verilen disiplin cezası hak ihlali sayıldı

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Haziran 2022 12:16, Son Güncelleme : 01 Haziran 2022 17:17
İzinsiz düzenlenen toplantıya katılan öğretmene verilen disiplin cezası hak ihlali sayıldı

Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olan başvurucunun kanuna aykırı olduğu değerlendirilen bir toplantıya katılmak isterken gözaltına alınması nedeniyle hakkında uyarma disiplin cezasına hükmedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasını haklı buldu.

Mahkeme şu ifadeye yer verdi:

Başvurucunun kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan yükümlülüklerine kusurlu olarak aykırı davrandığının idare ve derece mahkemeleri tarafından ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulamadığı, bu nedenle başvurucu hakkında hükmedilen disiplin cezasıyla kamu görevlisi olmaktan doğan yükümlülükler ve toplantı hakkı arasında adil bir denge kurulduğunun gösterilemediği ve disiplin cezasının demokratik bir toplumda gerekli olduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle hakkında hükmedilen disiplin cezası nedeniyle başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

ABDULKADİR ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/13420)

Karar Tarihi: 31/3/2022

BAŞVURUNUN KONUSU

Başvuru, kamu görevlisi olan başvurucunun kanuna aykırı olduğu değerlendirilen bir toplantıya katılmak isterken gözaltına alınması nedeniyle hakkında uyarma disiplin cezasına hükmedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Milli Güvenlik Kurulu, darbe teşebbüsünün savuşturulmasından hemen sonra 20/7/2016 tarihinde yaptığı toplantıda "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" Hükümete olağanüstü hal ilan edilmesi tavsiyesinde bulunmayı kararlaştırmıştır Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/7/2016 tarihinde, 21/7/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren ülke genelinde doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesine karar vermiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§12, 47, 48). Olağanüstü hal, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından 5/10/2016, 3/1/2017, 17/4/2017, 17/7/2017, 17/10/2017, 18/1/2018 ve 18/4/2018 tarihlerinde alınan kararlarla üçer ay daha uzatılmış ve 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir.

10. Antalya Valiliği (Valilik) 4/11/2016 tarihinde, birtakım faaliyetlerin olağanüstü hal süresince ve il genelinde Valilik ve Kaymakamlık iznine bağlanmasına karar vermiştir. Söz konusu karar şu şekildedir:

"İlgi'de kayıtlı emir yazı ile terör örgütlerinin ülkemizin birlik ve bütünlüğüne kast eden eylemlerini çok farklı yol ve yöntemlere başvurarak (yollara el yapımı patlayıcı madde döşemek, güvenlik kuvvetlerimize ve masum vatandaşlarımıza yönelik silahlı ve bombalı araç düzeneği ile) saldırıda bulunduğu, öte yandan Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşleri gibi temel hak ve hürriyetleri de istismar ettikleri,

Özellikle son günlerde PKK/KCK terör örgütü tarafından bomba yüklü araçlarla düzenlenen saldırılarda bir çok şehit ve yaralının olduğu, DEAŞ terör örgütü tarafından daha önce düzenlenen terör saldırıları nedeniyle çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve çok sayıda vatandaşımızın da yaralandığı, yine DEAŞ terör örgütünün ülkemizdeki sol tandanslı grupların gerçekleştirebilecekleri toplantı, miting, yürüyüş faaliyetleri olmak üzere düzenlenecek muhtemel etkinliklerde sansasyonel eylem girişiminde bulunabilecekleri,

Dolayısıyla son dönemde darbe girişimi ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimiz genelinde de milli hassasiyetin üst seviyeye ulaştığı, terör örgütlerinin bu durumu kötüye kullanıp ilimizde kargaşa ve kaos ortamı oluşturacağı değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda, terör örgütlerine ait planlarının bertaraf edilmesi, özellikle açık alanlarda yapılacak gösteri yürüyüşleri, stand açma, oturma eylemi, çadır kurma, basın açıklamaları vb. etkinliklerde karşıt görüşlü grupların karşı karşıya gelmemesi, tesis olunun huzur ortamı ile milli güvenlik ve kamu düzeninin bozulmaması, Cumhuriyetin temel nitelikleri, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla,

2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 'Toplantının Ertelenmesi veya Bazı Hallerde Yasaklanması' başlıklı 17. Maddesinde yer alan 'Bölge Valisi, Vali veya Kaymakam milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere engelleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike olması halinde yasaklayabilir.'

5442 Sayılı İller İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesinde yer alan 'İl sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi Valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için Vali gereken karar ve tedbirleri alır, bu hususta alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66.madde hükmü uygulanır.'

Anayasanın 121. maddesinin 2. bendinde yer alan '119. Madde uyarınca ilan edilen Olağanüstü Hallerde vatandaşlar için getirilecek, para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile Olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15. Maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir.'

2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 'Tedbirler' başlıklı 11. Maddesinin (m) bendinde yer alan 'Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak' amir hükümleri uyarınca;

İlimiz merkez ve ilçelerinde yapılacak ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 'İstisnalar' başlıklı 4. maddesi dışında kalan 'Kapalı/Açık yer toplantıları, gösteri yürüyüşleri, stant açma (ticari stantlar hariç), oturma eylemi, çadır kurma, basın açıklaması vb. tarzdaki bildirimli veya bildirimsiz her türlü eylem ve etkinliklerin' TAMAMININ Olağanüstü Hal Süresince Valiliğimizin ve Kaymakamlıklarımızın İZNİNE BAĞLANMASI ve izinsiz yapılacak her türlü faaliyetlerin tümünün İL GENELİNDE YASAKLANMASI ..."

11. Başvurucu, başvuru konusu olay tarihinde Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğretmen olarak görev yapmaktadır. Başvurucu ayrıca Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Sendika) Antalya Şube başkanı olduğunu da belirtmiştir.

12. Sendika -Valilik yasaklama kararıyla aynı tarih olan- 4/11/2016 tarihinde, Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni ile yöneticileri ve bazı gazetecileri hakkında terör örgütüne yardım ya da terör örgütü adına suç işleme suçlarıyla ilgili başlatılan soruşturmayı protesto etmek amacıyla Antalya'nın Kalekapısı Meydanı'nda toplantı yapılmasına karar vermiştir. Başvurucu da söz konusu karar uyarınca anılan toplantıya katılmak için Kalekapısı Meydanı'na gitmiştir. Başvurucu, anılan etkinliğe Valilik tarafından izin verilmediği gerekçesiyle polis müdahalesiyle karşılaşmış ve gözaltına alınmıştır.

13. Başvurucu hakkında söz konusu olay nedeniyle idari soruşturma da başlatılmıştır. Soruşturma raporunda başvurucunun da dahil olduğu grubun, Valiliğin il genelinde gerçekleştirilecek etkinliklerin izne bağlanmasına dair kararına rağmen izin almaksızın gerçekleştirdikleri toplantıda dağılmaları yönünde yapılan uyarıları dikkate almadıkları, polisin gruba müdahale ettiği ve grubun çoğunun dağıldığı, başvurucuyla beraber yedi kişinin ise dağılmamakta ısrar ettiği, bunun üzerine zor kullanılarak gözaltına alındıkları ve bu durumun basına yansıdığı belirtilmiştir. Öğretmen olan başvurucunun bu eyleminin basına yansıması nedeniyle öğretmen ve öğrenciler arasında olumsuz intibaya neden olacağı gerekçesiyle başvurucu hakkında kınama disiplin cezasına hükmedilmesi teklif edilmiş ve başvurucu hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğundan bahisle savunması da dikkate alınarak uyarma cezasıyla cezalandırılmıştır.

14. Başvurucu uyarma cezasının iptali istemiyle dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; Valiliğin 4/11/2016 tarihli yasaklama kararının kendisine tebliğ edildiğini, etkinliğin yapılacağı alanda toplanan gruba yasaklama kararı nedeniyle dağılmaları gerektiğini anlatmaya çalışırken polis tarafından gözaltına alındığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca toplantının polis müdahalesi nedeniyle gerçekleştirilemediğini belirterek bu durumun disiplin cezasına gerekçe yapılamayacağını, kaldı ki gerçekleştirmek istedikleri toplantının da zaten barışçıl olduğunu ve kanuna aykırı olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürmüştür.

15. İlk derece mahkemesi davayı reddetmiştir. Ret kararının gerekçesinde; ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerin, bu kapsamda özlük ve parasal hakların, çalışma koşullarının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi amacını taşımayan, ayrıca Valilik kararı ile yasaklanan eyleme katılan ve bu nedenle kanuna muhalefet suçundan hakkında yasal işlem yapılan başvurucunun devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından hakkında hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak fiilinden uyarma cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

16. Başvurucu ret kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf talebini inceleyen derece mahkemesi, ilgili mevzuatta düzenlenen kararın kaldırılması sebeplerinden herhangi birinin mevcut olmadığı gerekçesiyle talebi kesin olarak reddetmiştir. Nihai ret kararı başvurucuya 28/3/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 15/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE

.

(c) Kamu Görevlilerinin Statülerinden Kaynaklanan Yükümlülüklere İlişkin İlkeler

37. Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olmanın sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında bazı külfet ve sorumluluklara katlanmayı, diğer kişilerin bağlı olmadığı sınırlamalara tabi olmayı da gerektirdiğini belirtmiştir. Kişinin kamu görevine kendi isteği ile girmekle bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayıldığını, kamu hizmetinin kendine has özelliklerinin bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kıldığını ifade etmiştir (İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38).

38. Devlet, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülebilmesi için bireylerin devlet memurlarına itibar ve güven duymalarını ister. Dolayısıyla devlet; memurlarına, kendilerine duyulan itibar ve güveni sarsacak veya görev yaptıkları kamu kurumunun güvenilirliğini ya da saygınlığını zedeleyecek nitelikte davranışlarda bulunmaktan kaçınma ödev ve sorumluluğu da yüklemiştir (Yasin Agin ve diğerleri, § 68).

39. Bu kapsamda kamu görevlileri kendileri hakkında disiplin cezasına hükmedilmesini gerektirecek davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Kamu görevlileri hakkında verilen disiplin cezalarının hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinin ise öncelikle somut olayda kamu görevlisine atfedilebilir bir kusur olup olmadığını belirlemeleri gerekir. Yargı mercileri daha sonra hükmedilen cezayla kamusal önemi bulunan, kamusal hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesi objektif amacına ulaşılıp ulaşılamayacağını göstermek ve böylece cezanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunu ortaya koyabilmek için kusurlu davranışın kamu görevini ne şekilde etkilediğini, bu etkilenmeyle orantılı bir disiplin cezasına hükmedilip hükmedilmediğini ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koymalıdır (Yasin Agin ve diğerleri, § 61).

İlkelerin Olaya Uygulanması

40. Başvurucunun üyesi olduğu Sendika, Cumhuriyet gazetesine yönelik olarak gerçekleştirilen soruşturmaları protesto etmek amacıyla 4/11/2016 tarihinde toplantı yapılmasına karar vermiş; aynı gün Antalya Valiliği de olağanüstü hal süresince tüm etkinlikleri idareden alınacak izne bağlamıştır. Başvurucunun da dahil olduğu grup izin şartı yerine getirilmemiş olmasına rağmen söz konusu protesto toplantısını gerçekleştirmek istemiş, polis müdahalesi üzerine grup toplantıyı gerçekleştiremeden dağılmıştır. Öğretmen olan başvurucunun ise yedi kişiyle birlikte polis müdahalesine rağmen dağılmamakta ısrar ettiği, bunun üzerine gözaltına alındığı ve bu durumun basına yansıması nedeniyle hakkında uyarma cezasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. O halde somut olayda başvurucunun kusurlu bir şekilde kamu görevinden doğan yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığı ve başvurucu hakkında hükmedilen disiplin cezasıyla kamu görevlisi olmaktan doğan yükümlülükler ve toplantı hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı değerlendirilmelidir.

41. Başvurucunun izin alınmamış olması nedeniyle kanuna aykırı olduğu kabul edilen bir toplantıya katılımı ve dağılmamakta ısrar etmesi, ayrıca bu durumun bir de basına yansımış olması, idare ve derece mahkemeleri tarafından hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlar olarak değerlendirilmiştir.

42. 2935 sayılı Kanun uyarınca bir olağanüstü hal tedbiri olarak öngörülen izin yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olmasının her durumda gerçekleştirilen etkinliği doğrudan toplantı hakkı kapsamı dışına çıkardığı söylenemez. Bunun dışında başvuru konusu toplantıda şiddet kullanma teşebbüsünde bulunulduğu ya da toplantıyı kanuna aykırı hale getirecek başka bir durumun varlığı da ortaya konulamamıştır.

43. Öte yandan bir kamu görevlisi olarak başvurucunun statüsünden doğan yükümlülüklerine kusurlu bir şekilde aykırı davranıp davranmadığının belirlenmesi için Antalya Valiliğinin etkinliklerin izne bağlanmasına dair kararının da değerlendirilmesi gerekmektedir (Antalya Valiliğinin başvuru konusu kararına uymadığı gerekçesiyle emre aykırı davranıştan hakkında idari para cezasına hükmedilen başvurucunun toplantı hakkının ihlal edildiğine hükmedilen karar için bkz. Selma Elma, B. No : 2017/24902, 4/7/2019, §§ 54-62).

44. Söz konusu Valilik kararında, özellikle ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde o dönemde yaşanan terör olaylarından bahsedildiği görülmektedir. Anılan kararda olağanüstü hal tedbiri alınmasına sebep olarak gösterilen olaylar Antalya ili bağlamında somutlaştırılmamış yani Antalya ili özelinde nasıl bir tehlike bulunduğu somut bir şekilde açıklanmamıştır. Etkinliklerin tamamen yasaklanması yerine toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı yönünden daha az sınırlayıcı bir biçimde izne bağlanmasına karar verilmişse de söz konusu tedbirin olağanüstü hal süresince geçerli olacağı belirtilerek kesinlik ve öngörülebilirlik tamamen ortadan kaldırılmış, idarenin keyfi uygulamasına yol açılmıştır (Benzer bir değerlendirme için bkz. Adnan Vural ve diğerleri, B. No: 2017/36237, 10/3/2022, §§ 62, 73).

45. Gerçekleştirilmek istenen etkinlik ile Valiliğin izne bağlama kararının aynı gün olması da -her ne kadar Valilik kararı başvurucuya tebliğ edilmişse de- somut olayda izne bağlama tedbiriyle güdülen amaçların gerçekleştirilebilmesi hususunda bir tereddüt yaratmıştır. Ayrıca başvurucunun etkinlik alanına toplantıya katılmak için değil Valilik kararı doğrultusunda toplanan grubu dağıtmak için gittiği iddiasının derece mahkemesi kararlarında hiç irdelenmemiş olması da disiplin hukuku kapsamında başvurucunun statüsünden doğan yükümlülüklerine kusurlu bir şekilde aykırı davrandığı kabulünü zayıflatmıştır.

46. Son olarak başvurucunun kanuna aykırı bir toplantıya katıldığı ve dağılmamakta ısrar ettiği hususunun basına yansımış olması konusunda, yukarıda belirtilen gerekçeler de dikkate alınarak başvurucunun herhangi bir kusuru bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirilmiştir.

47. Bu bağlamda başvurucunun kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan yükümlülüklerine kusurlu olarak aykırı davrandığının idare ve derece mahkemeleri tarafından ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulamadığı, bu nedenle başvurucu hakkında hükmedilen disiplin cezasıyla kamu görevlisi olmaktan doğan yükümlülükler ve toplantı hakkı arasında adil bir denge kurulduğunun gösterilemediği ve disiplin cezasının demokratik bir toplumda gerekli olduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

48. Açıklanan gerekçelerle hakkında hükmedilen disiplin cezası nedeniyle başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

49. Başvurucu yargı kararları arasındaki farklılık nedeniyle adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden bu yönden bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 1. İdare Mahkemesine (E.2017/1271, K.2018/779) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması halinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber